Spor
  • 13.7.2002 09:46

HASAN ŞAŞ’LA ÇOK ÖZEL: NE İMAJI! SAÇLARIM DÖKÜLÜYOR...

KAYNAK : Haber Vitrini Hasan Şaş'la buluşmak için Adana'nın taşlı yollarında ilerlemeye kararlıyız. Bizi havalanında Hasan’ın cumartesi günü askere gidecek olan kardeşi Erhan karşılıyor. Erhan'la birlikte Hasan'ın memleketi Karataş'a hareket gidiyoruz. Yaklaşık yarım saat sonra Karataş'a ulaşıyoruz. İlçenin girişinde kocaman bir Türk bayrağı var. Az ilerde de o meşhur Hasan Şaş Caddesi. Erhan bizi ciğercinin önünde indiriyor. Şaşırıyoruz. İçeriye girdiğimizde büyük bir kalabalıkla karşılaşıyoruz. Hasan da bu kalabalığın ortasında kahvaltı yapıyor. Milli Takım'daki performansıyla dünyanın en iyi futbolcuları arasında gösterilen Hasan Şaş, bizi Karataş'taki evinde konuk etti. Daha doğrusu etmeye çalıştı. Çünkü ev tam bir curcuna içinde. Her yerde Hasan'ın hayranları var. Hatta taa Ceyhan'dan bile gelenler var. "Hasan Abi sizinle gurur duyuyoruz, bir fotoğraf çektirebilir miyiz? Gazeteci Abla bii müsade et" sesleri arasında O'nunla zor bir çekim gerçekleştirmeye çalıştık. -Giyim tarzınızı anlatır mısınız? -Pek giyinemiyorum. Sürekli kampta olduğum için. Ben bir Sarar fanatiğiyim. Bunun dışında spor giyiniyorum. -Tercih ettiğiniz markalar var mı? -Tek bir markaya bağlı kalmıyorum. Değişik markalar giyiyorum. Bana ne yakışırsa onu giyiyorum. -Asla giymem dediğiniz birşey var mı? -Herşeyi giyerim. Özellikle siyahı kendime çok yakıştırıyorum. Mavinin ve kahverenginin her tonunu çok seviyorum. -En son ne aldınız? -Levi's’tan tişört aldım, onun üzerinde. (Kardeşini gösteriyor) -Nerelerden alışveriş yaparsınız? -Carousel ve Akmerkez. Haftasonu da Florya Pazarı'na çıkarım. Üzerime uygun çok şey buluyorum. -Modayı takip ediyor musunuz? -Hiç takip etmiyorum. Moda, modaymış gibi gelmiyor bana. Daha doğrusu bayanların giydiği pek moda gibi gelmiyor. Eleştiriyorum, o kadar dekolteyi hangi kadın giyiyor. -Takıntı olarak aldığınız birşey var mı? -Kolyemi severim. Boynumu siyah yapmasına rağmen çıkarmıyorum. -Özel birisinden mi hediye? -Hayır, Mehmet Yozgatlı Almanya'dan getirdi. -Ne tür kitaplar okursunuz? -Pek kitap okumuyorum. Çünkü kamplarda çok yoruluyorum. Ben daha çok beni dinlendiren şeylerden hoşlanıyorum. -Kamp dışında vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz? -Genelde uyuyorum, arabamla geziyorum. Balık tutarım, müzik dinlerim. Tek başıma takılmayı seviyorum. Gider bir yerde tek başıma kahve içerim. Sinemaya da giderim. -En son ne izlediniz? -Vizontele -Ooo bayağı olmuş? -(Gülüyor) Kamptan gidemiyoruz. Vaktimiz olduğunda da ancak özel işlerimize ayırıyoruz. -Menajer Can Çobanoğlu, "Futbolcular sahada imajlarıyla da dikkat çekmelidir" dedi. Buna katılıyor musunuz? -Futbollarıyla dikkat çekmeleri gerektiğine katılıyorum. İmaj olayına katılmıyorum. Çünkü sahada imaj oynamıyor. Zaten bir maç fark edilirsin, ikinci maç insanlar "Aaa yine mi aynı saç derler." -Sizin saçlarınıza İngilizler "Turkish Delight" yakıştırmasında bulundu. Saçlarınız imajınızın bir parçası mı? -Yoo, ne imajı saçım dökülüyor. Şimdi uzatmaya başladım. Bakacağım, saçlarım arasında seyreklik çok olursa keserim. -Suat gibi ektirmeyi düşünmez misiniz? -Kel kalırsam kalırım. Babam da kel. -Aynanın karşısına geçtiğinizde Hasan Şaş'ın beğendiği ve beğenmediği özellikleri neler? -Ben kendimle barışık bir insanım. Ayrık olan ön dişlerimi dört aydan beri yaptıramadım. Saçım olmasa da kendimi beğeniyorum. Önemli olan başkalarının beni beğenmesi. -Hayran kitlenin bu kadar geniş olması seni sıkmıyor mu? -Sevindiriyor. "Allah kimseyi yalnız bırakmasın." "Çin maçından önce valizlerimizi toplayacaktık" -Dünya Kupası'nda Kore'de bir gününüz maçlar ve antremanlar dışında nasıl geçiyordu? -Antremanlar dışında odalarımızdaydık. Günümüzü tavla oynayarak geçiriyorduk. Genelde ben yeniyordum. Kampın tavla kralı bendim. -Kampta unutamadığınız olaylar oldu mu? -Çin maçından sonraki sevinci unutamam. Neredeyse valizleri toplayıp, "Hadi dönüyoruz" diyorduk. Ama o maçtan sonra önümüz açıldı. -Hırslı ve sinirli kişiliğinizin yanında neşeli bir tarafınız da var. Kendi içinizde bu bir çelişki yaratmıyor mu? -Kampın o sıkıcı ortamında biz de somurtsak olmazdı. Espriler yapıp, arkadaşlara takıldık. -Kampta size motivasyon için özel birşeyler uygulandı mı? -Hayır. Öyle çok programlı birşey uygulanmadı. Turgay Abi (Turgay Biçer) bizimle ilgilendi. Toplu olarak değil ama tek tek istediğimiz zaman onunla görüşüyorduk. -Hakan Şükür'e özel terapiler uygulandığı söylendi hep... -Biz Hakan eleştirildiği için hep yanındaydık. Ben de eleştirilsem herkes benim yanımda olurdu. Bu takım ruhu. 5-6 seneden beri birbirimizi tanıyoruz. Kim dara düşse yardım ederiz. -Hakan Şükür'ün futboluna yapılan eleştirilerde hiç haklılık derecesi yok muydu? -Bu adam gol atmak dışında herşeyi yaptı. Alan boşalttı. Kimse bunu görmüyor. Futboldan anlayanlar ancak bunu görebilir. -Hasan Şaş'ın beğendiği futbolcular kim? -Ergün Abi, Okan Abi, santrafor olarak Hakan Abi. Maradona'dan sonra bence dünyanın en iyi futbolcusu Ronaldo. "Sevinmedim çünkü gole emek vermedim" -Brezilya maçında attığınız golden sonra herhangi bir tepki de bulunmadınız. Bunun nedeni neydi? -İçimden geldiği gibi davrandım. Sanki emek vermediğim bir goldü. Yıldıray iyi pas verdi. Bana sadece vurmak kaldı. Emek vermediğim bir gol olduğu için normal geldi bana. -Senegal maçından sonra "Bizi eleştirenlere en iyi cezayı Türk Milleti verecektir" dediniz. Bu cümleyi kurabilmeniz için medyanın canınızı bayağı acıtmış olması gerekiyor... -Medyanın eleştiri yapması normal. Ama bir de insanın kişiliğine dokunan eleştiriler var. Bizde insanız, etkileniyoruz. Bana eleştiri olmadığı halde ben bile etkilendim. Takım arkadaşınıza yapılmışsa size de yapılmış sayılır. Ben "Vurun, dövün" anlamında bir şey söylemiyorum. En azından adamın yazılarını okumayın. Yoksa herkes eleştiri yapıyor, benim babam da. -Eleştirilerden bu kadar etkilenebildiğinize göre Uzakdoğu'da medyayı yakından takip ediyordunuz herhalde... -Hayır. İnternete bakan arkadaşlarımızdan ve yakınlarımızdan duyuyorduk. -Bu başarı sizce Türkiye'nin imajını değiştirdi mi? Yoksa Latin Amerika ülkeleri gibi sadece futboluyla ön plana çıkan bir ülke olarak mı kalacağız? -Zaten öyleyiz. Biz futbolda insanları sevindirdik. Gerisi siyasetçilere kaldı. Onların da artık atılım yapması gerekiyor. Kendimiz üretmeli, kendi markalarımızı yaratmalıyız. Kore'de herkes Hyundai'ye biniyor. Türkiye'de parası olan Mercedes ya da BMW'ye biniyor. Neden Tofaş'a, Fiat'a binmiyor. -Sizin arabanızın markası ne? -Bu konuda bir kampanya yapılırsa ben de katılırım. Yerelleşme gerekiyor. (Milliyet) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:25

İLGİLİ HABERLER

Onceki Sayfa
Sonraki Sayfa