Medya
  • 29.6.2010 00:52

İNÖNÜ'DE METAL FIRTINASI!..

Türkiye’nin en büyük heavy metal festivali olma iddiasıyla yola çıkan Sonisphere, Türk müzik tarihinin en büyük festivalini gerçekleştirdi. 25-26-27 Haziran 2010 tarihlerinde gerçekleşen Sonisphere`da Big Four (Metallica, Slayer, Megadeth, Antrax) ilk kez aynı festivalde boy gösterdi. 1. GÜN Festivalin ilk günü buruk başladı. Pentagram’ın yıllarca vokalistliğini üstlenen Murat İlkan, sağlık sorunları nedeniyle Pentagram ile son konserini Sonisphere’da verdi. İlkan’ı sahnede Pentagram’ın eski vokalisti Ogün Sanlısoy, The Climb’dan geçen yeni vokalist Gökalp Ergen ve klavyede Ozan Tügen yalnız bırakmadı. Seyircinin de desteğini alan İlkan, Sonisphere gibi büyük bir festivalde jübilesini yapmış oldu. Ogün Sanlısoy, eski grubu Pentagram ile Trail Blazer zamanından klasikler seslendirdi. Kanımızca, Pentagram Trail Blazer’da açtığı yoldan yürüyebilseydi Metallica ve Megadeth gibi grupların olduğu festivalde ana grup olabilirdi! İlk günün ikinci headliner’i (ana grup) Seattle, Amerika’dan Alice In Chains oldu. Grunge akımının Soundgarden ve Chris Cornell’a yakın kanadında bulunan grup, güçlü sounduyla Türk seyircisini etkiledi. Her ne kadar seyirci Alice In Chains’in parçalarına eşlik edemese de Rammstein konserine hazırlık yaşamış oldu. 25 Haziran’da son çıkan grup Rammstein oldu. Türk seyircisinin yıllardır beklediği grubun sahnesi kurulurken seyirci hiçbir şey göremedi. Konser saati geldiğinde sahneye çekilen siyah perde indi ve altından dev bir Almanya bayrağı çıktı. Onun da çatapatlarla inmesiyle yıllardır beklenen hayal gerçek oldu. Rammstein; alev topları, havai fişekler ve her an nereden neyin geleceğinin bilinmediği bir konserle Türkiye’deydi. Festivalin en maskülen grubu Rammsteindı. Grubun vokalisti hem Rammstein elemanlarına hem de seyircilere hükmetti. Vücut diliyle komutlar veren Till Lindemann (vokalist) konser boyunca bir saniye bile otoriteyi elden bırakmadı. Rock Am Ring’deki şovun tıpatıp aynısını sergileyen grup, en küçük bir nüansı bile aynı gerçekleştirdi. 2. GÜN 26 Temmuz festivalin performans adına en sönük günüydü. İnönü Stadyumu’nun desibel rekorunu zorlayanlar arasında Çarşı grubundan biri vardı: Hayko Cepkin! Yeni sahne duruşu ve enstrümanlarıyla Hayko Cepkin ve grubu İnönü Stadyumu’nu salladı. Ses kalitesi miksajdan dolayı çok iyi değildi. Aynı sorun birkaç konserde daha yaşandı. Festivalin ana taşlarından Manowar sahneye çıktı. Heavy Metal’in ilk akla gelen gruplarından Manowar, güçlü tonlarıyla İnönü Stadyumu’nu salladı. Manowar basçısının 2-3 dakika Türkçe konuştuğu bölümde seyirci alkışlarla sözünü defalarca kesti. Joey DeMaio, “Bu festivale dört büyük(Metallica, Slayer, Megadeth, Antrax) grup geldi diyorlar!” dedikten sonra Türkçe küfürü bastı ve İnönü Stadyumu Manowar naralarıyla inledi. Ancak Metallica üçüncü gün sahne alınca Manowar’ın adını kimse hatırlamadı. İkinci günün ana grubu Accept’di. Grubun vokalisti Udo Dirkschneider solo grubu U.D.O. ile 2004’te Rock The Nations’ı sallamıştı. Beklentimiz o festivalden bu yana Türkiye’ye gelmiş en büyük heavy metal grubunu izlemekti. Ancak ses miksajındaki sorun bu konserde de sürdü. UDO’nun sesi genellikle gitarların altında kaldı. Öyle ki, gitarlar da doğru tonlanmadığı için birçok parçayı anlamak mümkün olmadı. Ancak yıllar sonra efsaneyi Türkiye’de görmek bile sevindiriciydi. Türkiye’ye ilk kez gelen Accept, klasik müzikçi Edward Greig’in ‘In The Hall Of Mountain’ina göz kırparak festivalin unutulmaz anlarından birini yaşattı. Can’t Stand The Night parçasına yer vermeyen grup, Balls To The Wall ve Metal Heart gibi birçok klasiğe yer verdi. 3. GÜN Big Four’un sahne alacağı günün erken saatlerinde İnönü Stadyumu’nun önü doldu. Herkes tarihte bir kez yaşanabilecek o anı daha önden izlemek istiyordu. Kapıların açılmasıyla önlere doğru büyük bir koşturmaca başladı. Dört büyüklerin ilki Antrax, sahneye çıktığında sonraki gruplara ısınma oldu. Antrax’i Megadeth izledi. Megadeth’te heyecan bir kat daha arttı. 2005’te Rockistanbul’da sahne alan grup, o yılkinden daha büyük bir coşkuyla karşılandı. Megadeth; Symphony Of Destruction, A Tout Le Monde gibi klasikleri İnönü Stadyumu’nu dolduranlarla birlikte söyledi. Miksaj sorunun en üst noktada yaşandığı gruplardan biri Megadeth’ti. Islak ve tiz distorsiyon, kirli olmaktan öte anlaşılmazdı. Grubun önceki sahne soundunu ele aldığımızda Sonisphere’da sorun yaşandığını açıkça söyleyebiliriz. Ancak her şeye karşın Dave Mustaine ve Megadeth’i İstanbul’da yeniden görmek paha biçilmezdi! Big Four’un üçüncüsü, Slayer sahneye çıktı. Slayer’dan önce Meksika dalgasıyla coşan seyirciler Slayer’da kendilerini headbang’e (kafa sallamaya) verdiler. Kerry King ve Slayer güçlü gitar tonlarıyla seyirciye gümbür gümbür bir konser izletti. Slayer konserinin doruk noktası South Of Heaven ve Raining Blood parçalarının çalınması oldu. Slayer’ın en çok bilinen iki parçasına seyirci de eşlik etti. Üç günlük büyük festivalin onur konuğu ve Türk seyircisinin tepkisinden anladığımız kadarıyla Big Four’un en büyüğü Metallica sahneye çıktı! Dördüncü kez Türkiye’ye gelen Metallica, Sonisphere’da bir efsaneyi yaşattı. Grubun vokalisti James Hetfield’in en küçük bir hareketi bile 10 binlerce kişide büyük tezahüratlara dönüştü. Çoğu zaman seyircilerin alkışları ve şarkılara eşliği Metallica’yı bastırdı. Ateş şovları ve havai fişeklerle zenginleştirilen Metallica konseri, tüm zamanların en iyi Metallica performansları arasında gösterilebilir. James Hetfield ve Metallica elemanlarının da Sonisphere’daki konserden keyif aldığı görüldü. James Hetfield, “Her gece çok özeldir ama bu çok özel bir gece. Dört büyükler (Metallica, Slayer, Megadeth, Antrax) tarihte ilk kez bir arada çalıyor. Bu çok az olacak bir şey! Bu şarkıyı Antrax, Megadeth, Slayer ve Metallica’ya adıyorum,” diyerek ‘Sad But True’ya giriş yapti. Ayrıca Hetfield’in penasında Big Four gruplarının amblemlerinin işlendiği görüldü. Festivale dair neyi beğenmedik Sahnelerin yanına kurulmuş dev ekranlara yansıtılan görüntüler ilk iki gün boyunca vasatın altında kaldı. Grup sahnedeyken konserle alakası olmayan görüntüler, grubun fotoğrafları gibi başka festivallerde görülmeyen acemice şeyler yansıtıldı. Ayrıca ekranlara yansıtılacak görüntüleri seçen kişiler kimi zaman deneysel çalışmalara giderek bu kadar büyük bir festivalde yapılmayacak şeyler yaptılar. Yine, ilk iki gün boyunca kameramanlar da yeteri kadar göz dolduramadı. Kim zaman grup elemanlarını kadraja bile alamadılar. Böylesine devasa bir alanda birçok insan konseri ekranlardan izlediği için ekranlara yansıtılacak görüntünün kusursuz olması gerekiyordu. Tonmayster ile ilgili de sorun yaşandı. Accept, Megadeth gibi grupların performansları çöpe gitti. Bu gruplarla ilk kez tanışanlar muhtemelen yanlış fikirlerle evlerine döndüler. Festival alanındaki sağlık ekibi her türlü bayılma ve yaralanma durumunda olaylara müdahale etti. Slayer konserinde –fazla enerji içeceği tüketmekten dolayı- kalbi durduğu iddia edilen birine hemen orada müdahale ettiler. Özel güvenliğin de yardımıyla canla başla çalışan sağlık ekibi yarım saate yakın kalbi duran kişiyi hayata döndürmeye çalıştı. Hastaneye kaldırılan kişinin sağlık durumuyla ilgili net bir bilgi yok. Sonisphere Festivali, Türkiye’nin Rock Am Ring’i olabilecek mi göreceğiz. Rock ‘n’ Coke, Rock The Nations, H2000, Rockistanbul gibi festivaller de büyük umutlarla ve sanatçılarla sahneye çıkmıştı. Ancak ilk yıllardaki heyecanın kaybolmasıyla birçoğu unutulmaya yüz tuttu. Eğer 2011’de hatalarını düzeltmiş bir festivalle karşılaşırsak Sonisphere, Türk festivalciliği adına önemli bir marka olarak karşımıza çıkacak! Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 06:24

İLGİLİ HABERLER