Gazetecilere İstiklal Marşı'ndan bölümler okudu.
Avrupa'nın en başarılı antrenörlerinden biri olan Christoph Daum 2000 yılında Leverkusen'i şampiyon yapmak üzereydi ve Alman Milli Takımı'nın antrenörlüğü için en parlak adaydı. Ancak Bayern'in menajeri Uli Honess Daum'un kokain kullandığını söyleyince her şey tersine döndü. Daum gönüllü olarak tahlil yaptırdı ve sonuç pozitif çıktı! Hem Leverkusen'e hem de Alman ligine veda etmek zorunda kalan ünlü antrenör o yıl Türkiye'ye, Beşiktaş'a geldi. Daum yıllar sonra Stern Dergisi muhabirleri Stefanie Rozenkranz ve Markus Gotting ile yaptığı röportajda herşeyi açıklıkla anlattı. Kokain meselesini, Türkiye'yi, yaşadıklarını. İşte Daum'un gözüyle Türkiye.
* 2000 yılında milli takım için aday gösterildiniz. Ancak kokain kullandığınız ortaya çıktı. Sizin gibi bir insan bu duruma nasıl gelebiliyor?
O zaman çok zor bir dönemden geçtim. Karımdan ve çocuklarımdan ayrıldım. Hatam vardı tabii ki ancak bunlardan ders alıp kendimi çoktan afettim.
* Bütün hikayeyi FC Bayern'in menajeri Uli Hoeness ortaya çıkardı?
Evet. O zaman her şeyi konuşabilmiş olsaydık bunların hiçbiri olmayacaktı. Ancak geriye dönüp baktığım zaman saçlarımın alınıp tahlile götürüldüğü o an da dahil olmak üzere çok daha farklı davranırdım diyorum.
* Kimseye alındınız mı?
Lütfen bu sorulara bir son verin! Gerçekten beni üzen şeyler bunlar. Bunun için hiçbir zaman utanmadım. Şimdi bu konuyu şöyle bir cümle ile bitirmek istiyorum; Yargılandım ve bitti.
* Ancak yalan söylediğiniz gerçeği insanların akıllarında hep kalacak?
Beni rahat bırakmayacaksınız demek. Hangimiz her zaman doğruları söylüyoruz ki! Ben hatalarımdan sorumluyum ve bunun sorumluluğunu hiç kimseye atmadım, kimseye zarar vermedim.
* En azından Türkler size ikinci bir şans tanıdılar. Burada sizi daha iyi anladıklarını hissediyor musunuz?
Başka ülkelerden de bana teklifler geliyordu. Ama Türkiye benim ikinci vatanım ve Batıda bilinenin aksine çok daha toleranslılar. Ancak dile çok hakim olmadığım için çok şey kaçırdığımı düşünüyorum.
* Türkçeniz ne durumda peki?
Biraz. (Daum burada Türkçe konuşuyor) 'Burada sizinle birlikte olmaktan çok mutluyum'. Ancak henüz Tarzanca'yı aşamadım.
* Ama Türk milli marşını çok iyi söylüyorsunuz?
Tabii ki! ''Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak, sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak'' Devam etmemi istemeyin, çünkü hatasız söyleyemiyorum.
* Türk vatandaşlığına geçecek misiniz?
Bu Türk-Alman ilişkileri için güzel bir sembol olurdu. Ama her halükarda Alman vatandaşlığından çıkmak istemem.
* Milli marş, vatandaşlık... Ne gerek var bütün bunlara, zaten antrenör olarak yeterince başarılı değil misiniz?
İnsanlar yan yana, birlikte ya da karşı karşıya yaşar. Ben birlikte yaşama taraftarıyım. Sınırlar koymak bana göre değil. Türk geleneklerini öğrenmeye ve onlara uymaya çalışıyorum.
* Kendinize arabulucu bir rol mü biçtiniz?
Politik değil ama insani açıdan evet. Ben komşularımı sevmeyi ve onlarla birlikte yaşamayı seçiyorum.
* Rahatlamaya ihtiyacınız olmuyor mu? Çok fazla baskı altındaymış gibi görünüyorsunuz?
Doğrudur. Sizin tarafınızdan bakınca bana hiç rahat yok! Ben gazetelerde sürekli haşlanan bir çocuğum! Tekrar ne zaman kızgın bir tavaya atılacağımı merak ediyordum. Teslim oluyorum! Ama ben de rahatlayacağım zamanları biliyorum. Evimde Boğaz manzaralı bir sauna var. Arkadaşlarımla birlikteyken de kendimi çok rahatlamış hissediyorum. Bu tip ortamlarda daha eğlenceli, konuşkan oluyorum. Ama kendini kanıtlamaya çalışmak beni her zaman geriyor.
* Kime ne kanıtlamak zorundasınız?
Başarılı işlere imza atmayı garanti altına almalıyım. Bunun dışında genel anlamda baktığımda hiç de fena işler çıkarmadığımı düşünüyorum. Ama Angelika bana geçen gün 'Sürekli kötü bir ruh hali içindesin, bu gereksiz bir duygu' dedi.
* Siz sevilen mi yoksa saygı duyulan bir antrenörsünüz?
Bazen ilk sırada sevgi yer alıyor. Burada oyuncular bana 'Baba' diye sesleniyorlar. Ama benim asıl istediğim saygı. Eğer içinde sevgi de varsa tabi ki çok sevinirim.
FB çok avantajlı
* Fenerbahçe şampiyonluk için avantajlı mı?
Bu çok rahat bir pozisyon, şu an her şey bize bakıyor. Michael Schumacher'e hiç pole(F1 de iyi pozizyon) pozisyonunun en iyi yer olup olmadığını soruyor musunuz?
* Futbol Türkiye'de Almanya'dakinden daha mı önemli bir yere sahip?
Çok daha fazla. Burada olanlar Almanya'da yok. Burada kulüp taraftarları çok daha aşırıya kaçabiliyor. Bu yüzden fanatizm çok fazla.
* Peki Türkiye'de siz hangisini temsil ediyorsunuz?
Ben Alman faziletini temsil ediyorum.
* Bazen insanların daha sabırlı olmaları gerekiyor mu?
Sabırlı olmak benim işim değil. Ama yaşlandıkça da sabırlı olmaya başlıyor ve öğreniyorsunuz. Bu yüzden evimde ''Kaplumbağa Terbiyecisi'' tablosunun bir kopyası asılı. Kaplumbağa terbiye etmek sabır ister ve bu tablo bana bunu hatırlattığı için evimin duvarında duruyor.
sabah
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:29