Medya
  • 8.3.2007 09:01

İŞTE GENELKURMAY'IN GİZLİ MEDYA RAPORU!..

Genelkurmay'ın medya kuruluşları için hazırladığı güvenilirlik değerlendirmesi raporu sızdı. Raporda hangi gazeteci ve kurumun hangi 'hata'ları yaptığı tek tek anlatılıyor...
      "Akreditasyon kelimesi 'itimatname vermek', 'güvenilir sıfatı vermek' anlamlarına gelen Latince 'acreditus' kelimesinden türemiştir. Anlamı; 'resmi olarak yetkilendirmek, icazet vermek, uygun görmek'tir. Aynı kökten türeyen 'credentials' kelimesi, 'kimlik kartı, itimatname, referans, ruhsat' gibi anlamlara gelmekte olup, 'press credentials' ibaresi de 'gazeteci kartı' anlamında kullanılmaktadır."

       Bu cümleler, bir sözlükten değil, Genelkurmay İkinci Başkanlığı'na Kasım 2006'da sunulan, hangi medya kuruluşları ile hangi gazetecilerin Türk Silahlı Kuvvetleri'yle ilgili haberleri izleyebileceğini belirleyen, medya kuruluşları hakkında ayrıntılı değerlendirmeler yapan 'ANDIÇ' başlıklı belgeden alındı. 'Akredite Basın ve Yayın Organları Yeniden Değerlendirmesi'ni amaç edinen belgede, medya kuruluşları ile gazeteciler 'TSK yanlısı' ve 'TSK karşıtı' olarak sınıflandırılıyor.
      Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 28 Şubat süreciyle birlikte başlatılan ve 10 yıldır düzenli olarak sürdürülen medya kuruluşlarına ilişkin 'güvenilirlik' (akreditasyon) değerlendirmesinin sonuncusunu Nokta dergisinden Ahmet Şık ele geçirdi. 
     
Medyaya uzun takip

      'Basın ve Yayın Kuruluşlarının Akreditasyon Yönünden İnceleme ve Değerlendirilmesi' başlıklı belgede, gazete, dergi ve televizyonlar tek tek 'güvenilirlik' bakımından sınıflandırılıyor. İletişim Daire Başkanı Kurmay Albay Mustafa Oğuz imzalı yazıya göre, TSK cephesinde basın kuruluşları özetle şöyle değerlendiriliyor:
     
     POSTA
      Türkiye'nin tirajı en yüksek gazetesi olan Posta'nın bir yazarının 'askerin siyasete olan müdahalesinden ve askeri harekâtlardan rahatsızlık' duyduğu vurgulanırken, üç yazarın adları zikredilerek "TSK yanlısı bir tutum sergiledikleri gözlenmektedir" değerlendirmesinde bulunuluyor. Gazetenin bir yazarı için de "Zaman zaman TSK aleyhtarı eleştirilerini dile getirmesine karşın, şehitler konusunda olumlu köşe yazıları yazdığı gözlenmektedir" deniliyor. Gazeteye ilişkin yapılan genel değerlendirme ise, "Gazetenin hem en çok okunan gazete olması, hem de marjinal yönelimlerden uzak, liberal-çoğulcu bir anlayış benimsemesi nedeniyle TSK'nın mesajlarını kamuoyuna iletmede önemli bir aracı olacağı, bu bağlamda akreditasyonunun devamının uygun olacağı değerlendirilmektedir" şeklinde.
     
     HÜRRİYET
      Hürriyet, "Ana damar medyanın en bilinen, köklü gazetelerinden biridir. Liberal-çoğulcu bir yayıncılık anlayışına sahiptir. Türk basınının amiral gemisi" diye anılıyor. Gazetenin TSK ile yaptığı "10 Mart 2004 tarihinde, Sabiha Gökçen'in Ermeni asıllı olduğu iddiası ve 2'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı'ndan kaymakamlıklara gönderilen genelgede kamuoyunda 'sosyetik fişleme' olarak yer alan etnik, dini, marjinal ve diğer gruplara üye olan şahısların isimlerinin belirlenmesinin istenmesi haberi" anımsatılırken, bu haberleri yapan gazetecinin de adına dikkat çekiliyor. Gazetenin 10 Ekim 2004 tarihli "Kandil Dağı'nda PKK'yı sempatik gösteren" haberinin kamuoyunda tepki çektiği de vurgulanıyor. Gazetenin yazarlarına ilişkin yapılan değerlendirmelerde ise iki yazarın 'askeri harekatlara karşı oldukları' buna karşılık adı zikredilen beş yazarın ise 'genel tutumunun TSK lehinde olduğu' ifade ediliyor. Gazetenin bir yazarı hakkında ise, "Eski Genelkurmay Başkanı (E) Org. Hilmi Özkök döneminde olumsuz eleştirilere yer vermekle birlikte, genel olarak TSK yanlısı olarak tanınan bir yazardır" değerlendirmesi yapılıyor.
     
     MİLLİYET
      Milliyet gazetesiyle ilgili notlarda, "Liberal-çoğulcu bir yayın politikası benimsemekle birlikte, sol eğilimi olduğu bilinmektedir. Atatürkçülük konusunda net bir çizgisi vardır ve nesnel haber ve değerlendirmelere yer vermektedir" ifadeleri yer alıyor Milliyet'in TSK konusunda sansasyonal haberlere yer vermemesi de bir olumluluk olarak vurgulanıyor. Gazetenin yazarlarından birinin Şemdinli olayları nedeniyle TSK'yı eleştirdiğine dikkat çekilirken, dört yazarın adları verilerek, 'askeri harekâtlara ve askerin siyasete müdahalesine karşı' olduğu bilgisi yer alıyor. Bir yazar için de "Muhafazakâr görüşleri ekseninde TSK'ya eleştirilerde bulunduğu bilinmektedir" deniliyor. Diğer yazarlar "TSK konusunda olumlu bir tutuma sahip ve nesnel" diye değerlendiriliyor.
     
     RADİKAL
      Radikal'in akreditasyonunun 12 Mayıs 1999'dan beri devam ettiği anımsatıldıktan sonra "Doğan Grubu'nun merkez sol görüşlü gazetesidir. Okur kitlesinin AB grubu (Üniversite eğitimi görmüş ve gelir düzeyi yüksek) olduğu bilinmektedir. Köşe yazarlarının entelektüel birikimi ve deneyimi fazladır. Medya eleştirmenlerince İsrail'in Lübnan'a saldırısına en çok tepki gösteren gazete olarak anılmaktadır" değerlendirmesi yapılıyor. Radikal'in yazarlarından biri, 'TSK ile ilgili yorum yazarlarının piri' diye nitelendirildikten sonra bir başka yazarın adı zikredilerek, "TSK ile ilgili nesnel değerlendirmelerde bulunduğu saptanmıştır" deniliyor. Radikal'e ilişkin değerlendirmede ilgi çeken bir başka nokta da şöyle anlatılıyor:
      "Radikal gazetesi TSK açısından dikkatle takip edilmesi gereken bir gazetedir. Zaman zaman TSK ile ilgili önemli çıkışlar yapabilmektedir. Mart-Temmuz 2005 tarihleri arasında şehit olan askerlerimizden 'öldü' şeklinde bahsetmesi tepki toplamıştır. 21 Temmuz 2005 tarihinde TSK tarafından düzenlenen medya brifinginde bu konunun gündeme getirilmesi üzerine, (...) çizgisini düzeltmiştir." Radikal'in yazarlarından biri için ayrı bilgi notu düzenlenirken, genel değerlendirme içinde de, "başarılı ve hırslı, bu yüzden ilişkilerde özel dikkat gerektiren bir gazetecidir" deniliyor. Radikal yazarlarından dördü için "TSK karşıtı" ifadesi kullanılarak, "Bu durumdan hareketle, kurumsal akreditasyonun yanı sıra kişi akreditasyonu uygulaması yapılmasının daha anlamlı olacağı değerlendirilmektedir" deniliyor. Radikal'e ilişkin sonuç değerlendirmesi ise şöyle:
      "Gazetenin yazar kadrosunun çoğunluğunun TSK karşıtı sol eğilimli yazılar yazmalarına karşın, yönetim kadrosunun TSK'nın eleştirilerini dikkate aldığı; hedef kitlesinin AB grubu olması nedeniyle gazetenin Türk Basını'nda ayrı bir yeri olduğu, TSK ile ilgili konularda uzman kimi yazarların da gazetenin kadrosunda bulunması nedeniyle gazetenin akreditasyon halinin devam etmesinin yerinde olacağı; ancak TSK hakkında açık olumsuz eleştirilerinde ısrarlı olan köşe yazarları (...) kişisel akreditasyonlarının bir müddet askıya alınmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir."
     
     REFERANS
      Ekonomi ağırlıklı olması nedeniyle genel itibarıyla TSK ile ilgili nesnel değerlendirmelere yer verdiği; yanıltıcı ve yanlış bilgiler içeren haberlere yönelik olarak gönderilen tekzip metinlerini yayımlamaktan çekinmediğinden akreditasyonunun devamının uygun olacağı değerlendirilmektedir.
     
     GÖZCÜ
      Gazetede TSK karşıtı yayınların hemen hemen hiç yayımlanmadığı, eleştirilerin de TSK'nın siyasi ve toplumsal arenada daha baskın bir konumda olması isteğinden kaynaklandığı, akreditasyonlarının devamının uygun olacağı değerlendirilmektedir.
     
     SABAH
      "Merkez-liberal çoğulcu yayın politikasına sahip" olduğu belirtilen Sabah'ta dört yazar için 'TSK karşıtı', dört yazar için "TSK lehine bir tutum içerisinde oldukları" değerlendirmesi yapılıyor. Sabah için yapılan genel değerlendirme ise şöyle: "Zaman zaman sansasyonel haberler yapmakla birlikte, kamuoyunu yönlendirmede etkili bir gazete olması, Türkiye'nin ikinci büyük medya grubunun en önemli gazetesi olması nedeniyle; bu tür haberleri yapan yazarlara kişisel akreditasyon uygulanıp, yönetim kadrosu asılsız haberler şikâyet ve bilgilendirme mektupları vasıtasıyla uyarılarak akreditasyonunun devamının TSK açısından fayda sağlayacağı değerlendirilmektedir."
     
     TAKVİM
      "Magazin ağrılıklı ve politik konularda nötr yayın çizgisi nedeniyle, Doğan Grubu'nun Posta gazetesiyle benzerlik göstermektedir" denilen Takvim'deki en önemli değişiklik, Haziran 2006'da 'TSK karşıtı' bir gazetecinin yazar kadrosuna dahil edilmesi olarak gösteriliyor. Değerlendirmede, bu gazeteciye akreditasyon verilmemesi gerektiği belirtiliyor.
     
     AKŞAM
      Gazetenin dört yazarı için "TSK açısından genelde olumlu", bir yazarı için "Asılsız bilgilere ve olumsuz eleştirilere yer vermektedir" değerlendirmesi yapılırken, bir yazarı "TSK'nın siyasete müdahalesine olumsuz yaklaşan yazıları dikkati çekiyor" diye eleştiriliyor.
     
     H.O. TERCÜMAN
      Gazetenin son dönemde yeniden yapılanma içerisine girdiği, daha milliyetçi bir eğilime sahip olduğu, gazeteye yeni yazarların eklenmeye devam ettiği, bu bağlamda akreditasyonunun devam etmesiyle birlikte bir müddet daha yakın takip altında tutulmasının uygun olacağı, gerektiğinde bazı yazarların kişisel akreditasyonunun kaldırılmasının yerinde olacağı değerlendirilmektedir.
     
     VATAN
      Genel yayın politikasının merkez-liberal çoğulcu olduğu bilinmektedir. Gazetenin genel yayın çizgisinin TSK açısından olumlu karşılanabileceği, akreditasyon durumunun devamının yerinde olacağı değerlendirilmektedir.
     
     STAR
      Gazetenin el değiştirmesiyle ilgili değerlendirmelerin ardından, Milletvekili Emin Şirin'in, TBMM'de 13 Mart 2006 tarihinde verdiği soru önergesi anımsatılarak, "Star gazetesinin muammen bedelinin çok altında bir fiyata, Fethullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen isimlere satılmasının nedenlerini" sorduğuna dikkat çekiliyor. Değerlendirme özetle şöyle: Gazete el değiştirmiş, yönetim ve yazar kadrosu da sık sık değişmiştir. AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan'ın gazetenin gizli ortağı olduğu iddiaları gündeme getirilmiştir. Sol ve liberal görüşlere sahip yazarların görevine son verilmiş, muhafazakâr kimlikli yazarlar getirilmiştir. Kadrolardaki değişimin son günlerde tamamlanması nedeniyle, gazetenin yeni yayın politikasının incelenmesinin ardından, akredite durumunun bir müddet askıya alınmasının ve yakın takip sonucu edinilen kanaatlerle yeniden gözden geçirilmesinin uygun olacağı..."
     
     CUMHURİYET
      Cumhuriyet için, "Gazetenin nispeten düşük tirajına karşın, kökleşmiş, eğitimli ve statü sahibi bir okur kitlesi bulunduğu, Atatürkçü yayın politikasından taviz vermediği, gündeme ilişkin konulara mutlaka gazetede yer vermesi ve genel olarak TSK hakkında olumlu bir çizgisinin" olduğu değerlendirmesi yapılıyor.
     
     TÜRKİYE
      Gazetenin muhafazakâr kimliğine karşın akreditasyonunun devamı için hassas bir yayıncılık anlayışı içinde olduğu, bu bağlamda akreditasyonunun devamının fayda sağlayacağı değerlendirilmektedir.
     
     DÜNYA
      Genel değerlendirmede, "Gazetenin ilgili alanının ekonomi olmasına karşın TSK'ya ilişkin haberlere yer vermesinin, ekonomi çevrelerinde TSK'nın sesinin duyulması ve mesajların net bir şekilde iletilmesinin olumlu sonuçlar doğurabileceği" vurgulanıyor.
     
     ORTADOĞU
      Genel yayın politikası milliyetçi muhafazakârdır. MHP'nin yayın organıdır. Gazetenin yayın politikası doğrultusunda TSK ile ilgili olumlu bir yayımcılık yaptığı, akreditasyonunun devamının uygun olacağı değerlendirilmektedir.
     
     YENİÇAĞ
      Gazetenin aşırı milliyetçi politikası nedeniyle zaman zaman ağır eleştirilere yer vermesine karşın, TSK'ya yönelik genel tutumunun olumlu olduğu bilinmektedir.
     
     THE NEW ANATOLIAN
      Muhafazakâr bir bakış açısına sahip kimi yazarlarının köşe yazısı yazmalarına karşın; akademik kökenli yazarlar ile özellikle dış politika alanında uzman gazetecilerin de yazılarına yer verilmektedir. Gazete yöneticilerinin Kuzey Irak'ta riskli maddi bağlantıları olduğu, akreditasyon sonrası yayım politikasının dikkatle takip edilmesinin yerinde olacağı değerlendirilmektedir.
     
Ajanslar

     
     ANADOLU AJANSI
      En köklü, resmi haber ajansı olan Anadolu Ajansı'nın hükümet karşıtı haberleri görmezden geldiğine dair iddialar yayımlanmaktadır. Şubat 2006 tarihinde Başbakan Erdoğan'la çiftçinin Mersin'deki tartışmasını haber yapmaması eleştirilere neden olmuştur. Ajansın TSK ile ilgili haberleri nesnel olarak yansıttığı gözlenmektedir. Etkinlikleri en küçük ayrıntısına kadar duyurmaktadır.
     
     ANKA
      Önce iki muhabirinin akreditasyonlarının iptal edildiği anımsatılıyor. 30 Ağustos 2006'da ise, Zafer Bayramı resepsiyonuna ajansın genel müdürünün davet edildiğine dikkat çekiliyor. Anka için yapılan değerlendirmede, "Ajansın zaman zaman terör örgütü üyeleri için 'terörist' ifadesi yerine 'militan', 'gerilla' gibi ifadeler kullandığı gözlenmektedir' deniliyor.
     
Televizyonlar

      Televizyonlarla ilgili genel olarak olumlu değerlendirmelere yer verilen bilgi notunda, "Türkiye'nin en çok izlenen haber kanallarından biri olan CNN Türk'ün; yönetiminde bazı sıkıntılar olmasına rağmen, akreditasyonunun devam etmesi gerektiği" belirtiliyor.
      Show TV ve atv'nin ideolojik bir yöneliminin bulunmadığı belirtilen bilgi notunda, Kanal 1'le ilgili yapılan akreditasyon başvurusunun değerlendirmesinin sürdüğü de anımsatılıyor. SKY Türk'te ise bir yorumcu hakkında, 'radikal açıklamaları' nedeniyle akreditasyonunda sakınca bulunduğu belirtiliyor. NTV için 'objektif' bir kanal olarak söz edilen bilgi notunda, CNBC-e için "İzleyici profilinin daha eğitimli ve üst gelirli kişiler olduğu bilinmektedir. Verilmek istenen mesajların bu kesime de ulaştırılması amacıyla kanalın akreditasyonunun devamı uygun olacağı değerlendirilmektedir" ifadesi dikkat çekiyor. Murdoch'a satılan TGRT için "Kuruluşun yeni yayın politikasının yakın takibe alınması ile akreditasyonunun değerlendirmeye tabi tutulmasının fayda sağlayacağı" belirtilen bilgi notunda, Haber Türk televizyonunda iki gazetecinin akreditasyonlarının askıya alınması isteniyor. Kanaltürk televizyonu da TSK'ya göre sorunlu. Bilgi notunda, Kanaltürk'ün akreditasyonunun gözden geçirilmesi ve bir gazetecinin de akreditasyonunun kaldırılması görüşü ifade ediliyor.
      TSK'nın bilgi notunda devletin resmi televizyonu TRT ve KKTC'nin televizyonu BRT-K'ya ilişkin de ilginç yorumlar var. Değerlendirmede, "TRT'nin son zamanlarda bilinen nesnel yayın politikasının dışında programlar hazırladığı, dini ve İslami odaklı programlara yer verdiği ve muhafazakâr bir kadrolaşmaya girdiği çeşitli basın kuruluşlarınca iddia edilmekte ve zaman zaman gözlenmektedir" denildi.
      * * *
     
İsimleri yazmıyoruz çünkü...

      Bilgi notunda TSK karşıtı ve TSK yanlısı olarak nitelendirilen gazeteciler açıkça yazılmasına karşın, haberde bu isimleri gizlemeyi tercih ettik. Çünkü hazırlanan değerlendirme yazılarında 'TSK karşıtı' ya da 'TSK yanlısı' diye nitelendirilen gazetecilerin, 'durumdan vazife çıkaracak' bazı 'hassas vatandaş'ların hedefi haline gelmesinin tarif edilemez ve geri dönülmez sakıncaları bulunuyor.radikal
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 21:13

İLGİLİ HABERLER