Medya
  • 11.3.2002 13:37

KOCAELİ TV DİRENİŞÇİLERİ ANLATIYOR: DİRENDİK, DESTEKLENDİK VE BAŞARDIK

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA/Kamuoyuna , basın çalışanları açısından da bir örnek teşkil etti. Emekçilerin bir araya gelebildiği ve ortak bir amaç için hareket ettiği taktirde, nasıl bir etki yaratacağının en somut haliyle ortaya konduğu direniş, kuşkusuz bizler açısından derslerle dolu. Hem çalışanların kendi arasında , hem de okurizleyiciyle kurulan ilişkinin ortaya çıkardığı etki, gücümüzü doğru yerlere kanalize edebildiğimizde, sonuç alabileceğimizi de gösteriyor. Köklü bir mücadele geleneği bulunmayan Türkiyeli gazetecilerin, üzerlerine serpilmiş ölü toprağını bir nebze de olsa atan TV Direnişi'ni, hem yerinde gözlemlemek, hem de destek vermek amacıyla Çağdaş Gazeteciler Derneği İstanbul Şubesi olarak Kocaeli'ne gittik. Direnişin öyküsünü, bizzat eylemde yer alanların ağzından dinledik. Onlara İstanbullu gazetecilerin selamlarını, destek mesajlarını ilettik. Onlar da bu selam ve mesajları aldı. Seslerinin yankı bulması ve yalnız olmadıklarını görmeleri, gözlerde sevinç ifadesi yarattı. Direnişin bitmesinin ardından ise, yaşananları televizyonun Genel Yayın Yönetmeni ve aynı zamanda direnişi örgütleyen, sorumluluk alan, sonucu çalışanlara açıklayan Selçuk Sevim'in ağzından kamuoyuna duyurmak istedik. - Sayın Selçuk Sevim, siz televizyonun Genel Yayın Yönetmenisiniz. Bize neler olduğunu, neler yaşandığını birinci ağızdan anlatır mısınız? "Öncelikle, size teşekkür ediyorum. Bunu tüm arkadaşlarım adına yapıyorum. İstanbul'dan buraya kadar geldiniz. Bize destek verdiniz. Yalnız olmadığımızı gösterdiniz. "HACİZ NASIL OLDU?" Biz ekip olarak bu televizyonda 14 aydır çalışıyoruz. TV'nin şimdiki sahibi burayı aldığında, biz göreve başladık. Ancak Kocaeli Tv'nin eski sahibi Saadet Partisi Milletvekili Osman Pepe, tv'yi sattıktan sonra, alacaklarını tahsil edemeyince, haciz işlemine başvurdu. Yaklaşık dokuz gün önce de haciz memurları buraya geldi ve yayın yapmamızı sağlayan "link"i götürmek istedi. Doğrusu ilk başta ne yapacağımızı bilmiyorduk. Önce kişisel çabalarımızla, bu haczi durdurmaya çalıştık. Televizyonun sahibi o sırada, İstanbul'daydı. Ona hemen telefon açarak geri dönmesini istedik. "YAYINI KESMEK İSTİYORLARDI" Fakat patron gelene kadar, hiçbir şeye yapamadık. Çünkü, memurlar kararlıydı, işlerini yapıyorlardı. Ancak bizi şaşırtan birşey vardı. MEMURLAR, O KADAR CİHAZ VARKEN, ÖZELLİKLE LİNK'İ GÖTÜRMEK İSTİYORLARDI. LİNK GİDERSE, YAYIN YAPAMAYACAĞIMIZI SÖYLEDİK AMA NAFİLE... Konuşmalarımız hiç fayda etmedi... Ben o arada, Kocaeli Milletvekili, televizyonun eski patronu olan Osman Pepe'yi aradım. Link götürülürse, yayın yapamayacağımızı, başka cihazlara haciz koydurtabileceğini, gerekirse kameraları bile verebileceğimizi anlattım. "PEPE\'YLE DE KONUŞTUM AMA..." Ancak Osman Pepe de özellikle şunu sordu: "Link götürülürse, yayın yapamaz mısınız?" "Evet" cevabı üzerine telefonu kapattı. Memurlar ise, linki götürmekte ısrarlıydı. Sonunda linki söktürdük ve onlara verdik. Ne yapacağıımızı şaşırmıştık. Televizyonun yayını kesilmişti. Çaresizce oturmaya başladık. Yaklaşık 5 saat yayınımız kesildi. DAYANIŞMA ÖRNEĞİ Bu arada, meseleyi öğrenen ve ilişkide olduğumuz Adapazarı'nda AS TV'den link istedik. Onlar haberi Anadolu Ajansı'ndan öğrenmişler. Meseleyi bildikleri için linki, hemen yola çıkardılar. Link geldiğinde yeniden yayına başladık... Ama yayınımızın kesilmesine de tepki göstermeliydik. PATRONLARIN ARASINDAKİ ALACAK VERECEK KAVGASININ KESİNLİKLE TARAFI DEĞİLDİK. BUNU, HEM BİZİM PATRONA, HEM DE TV'NİN ESKİ SAHİBİ OSMAN PEPE'YE DE SÖYLEDİK. BİZ GAZETECİYİZ. İŞİMİZ GAZETECİLİK, dedik. "KARARI ORTAK ALDIK" İşte bu anlayışla hareket ettik ve tüm çalışanlarla ortak bir toplantı yaptık. Gazeteciliğimizin engellenmesine yönelik olan bu tutumu, kamuoyuna nasıl duyuracağımızı tartıştık. Çok farklı öneriler geldi. Bu toplantıda 57 çalışanımız da vardı. Bir arkadaşımızın önerisi hepimizin aklına yattı. Bu öneri: "Canlı yayına hepimiz çıkalım ve durumu izleyiciye anlatalım" şeklindeydi. "ARTIK HEPİMİZ EKRANDAYDIK" Tüm arkadaşlarımız buna onay verince, Adapazarı'ndan gelen linkle yayına başladık ve hepimiz ekrana çıktık. Tüm arkadaşlarımız bu eyleme onay verdiği için rahattık. Ekrana çıktıktan sonra da "patronların arasındaki sorunlara taraf olmadığımızı, derdimizin gazetecilik yapmak olduğunu" ısrarla anlattık. Hatta, Saadet Partisi ile ilgili olarak olumsuz şeyler söylemeye çalışanları da engelledik. Çünkü, Pepe\'nin yaptığı şeyin partiyi bağlamadığını biliyorduk. Buradan, Saadet Partisi'ne yönelik bir infazın doğru olmayacağını kararlaştırdık. Biz Osman Pepe aleyhine hiç yayın da yapmamıştık. Bu tavrını doğrusu anlayamadık..." "HÜRRİYET VE STAR DESTEK VERDİ" Direnişimiz başladıktan sonra, birçok sivil toplum örgütü bizi ziyaret eti. Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti, direnişi duyurmamızda etkin rol aldı. Hürriyet Gazetesi ve Star Televizyonu da yayınlarında bize yer verince moralimiz daha da arttı. Hürriyet bizim direnişi, Çek TV'deki direnişe benzetmişti. O haberden sonra, kamuoyunun ilgisi de yönelmeye başladı. Bu süreç içinde hiçbir arkadaşımız dışarı çıkmadı. Hatta biz binadayken, "Yalan söylüyorlar, dışarı çıkıp evlerine gidiyorlar, yoksa böyle nasıl ekranda temiz görünürler" diye dedikodular yayılmış. Halbuki biz, berber ve kuaför getirmiştik. Arkadaşların traşları direniş esnasında binada yapılıyordu. Bu dedikodular çıkınca, binaya gelen berberin görüntülerini yayınladık. "DESTEK ALDIKÇA GÜÇLENDİK" Bu süreçte, hiçbir arkadaşımız geri adım atmadı. Partiler, meslek örgütleri, işçi sendikaları sürekli bizimle oldu. Para getiren, çay-şeker alanlar oldu. Hatta küçük yaşlarda bir çocuk, bizi ekrandan izlemiş. Annesine neler olduğunu sormuş. Annesi de "Paraları yok. yayın yapamayacaklar" cevabını vermiş. O küçük çocuk, annesiyle geldi ve bize kumbarasını verdi. Hepimiz çok duygulandık. Arkadaşlarımız bunları gördükçe, daha da güçlendi. Tabii bu arada, biz sürekli direnişi anlatıyorduk. Tıpkı Biri Bizi Gözetliyor (BBG) evi gibiydik. 24 saat canlı yayındaydık. Gelen konuklar da yayına çıkıyor, duygularını anlatıyordu. İnanılmaz bir merak oluşmuştu. Evinde tatlı yapıp getirenler bile vardı. İzleyicimizle belki de ilk kez bu kadar yakınlaşıyorduk. "SESİMİZİ DUYURABİLDİK" İşte tam 178 saat böyle direndik. Ulusal tv ve gazeteler bize çok destek verdi. Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Merkezi\'nden de aradılar. Sizinle de sık sık telefonda görüştük. Sesimizi duyurabilmek bizim açımızdan önemliydi. Kocaeli dışındakilerle konuştukça, seviniyorduk. Ancak yerel gazeteler direnişimizi ısrarla görmek istemedi. Onların bu tavrına ise anlam veremedik. Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi'yle de sık sık görüştük. O da "Bu bir cinayettir" dedi. Bu arada, Hollanda'dan bir televizyon bize teknik cihaz yardımı yapmak istediğini iletti. Star TV\'den canlı yayın yapılırken, Cem Uzan'ın bir arkadaşımızı aradığını ve "Sorunlarınızın çözümü için katkıda bulunacağım" dediğini öğrendik. Bu arada, bir firma bize sponsor almayı teklif etti. Yaklaşık 30 milyarlık bir teklifti bu. Bunu da hep birlikte reddettik. Çünkü o parayı alırsak, direnişimiz hem desteğini kaybeder, hem de inandırıcılığımızı yitirirdik. Bu yüzden reddettik. Hatta, direniş sürerken, reklamları bile kaldırdık. "HALK DA SESSİZ KALMADI" İşte böylece tam 178 saat direndik. Her an'ı, birbirimize destek olarak geçen saatlerdi bunlar. Çalışanlar arasındaki dayanışma, bizi birbirimize daha da yakınlaştırdı. Yayınlarda özellikle şunu vurguladık: Halkımız, kesilmek istenen bizim değil, sizin sesiniz... Sesinize sahip çıkın... Sansürle kesilen sesimizin yeniden çıkması için, eskiden bizimle çalışan arkadaşlarımız da işbaşı yaptı ve hiçbir maddi karşılık beklemedi. Özellikle halkın desteği, bu direnişin çabuk sonuçlanmasını sağladı. "BU ZAFER BİZİM" Ve en sonunda, Osman Pepe de hacizle aldırttığı linki geri gönderdi. Böylece, biz bir zafer kazandık. Sesimizin kesilmesine izin vermedik. Alacak - verecek meselesini ise patronlar kendi aralarında çözecekler. Başta da dediğim gibi, onların arasındaki sorunda taraf değiliz. Biz gazeteciyiz..." ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ "KOCAELİ TV DİRENİŞİ" GÖZLEM KURULU Barış Yarkadaş, Esin Gedik, Songül Uzun, Canan Kaya, Yurdagül Uygun, Ali Kaya Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 15:43

İLGİLİ HABERLER