KOCAELİ TV DİRENİŞÇİLERİ ANLATIYOR: DİRENDİK, DESTEKLENDİK VE BAŞARDIK
KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/Kamuoyuna , basın çalışanları açısından da bir
örnek teşkil etti. Emekçilerin bir araya gelebildiği
ve ortak bir amaç için hareket ettiği taktirde, nasıl
bir etki yaratacağının en somut haliyle ortaya
konduğu direniş, kuşkusuz bizler açısından derslerle
dolu.
Hem çalışanların kendi arasında , hem de
okurizleyiciyle kurulan ilişkinin ortaya çıkardığı
etki, gücümüzü doğru yerlere kanalize edebildiğimizde,
sonuç alabileceğimizi de gösteriyor.
Köklü bir mücadele geleneği bulunmayan Türkiyeli
gazetecilerin, üzerlerine serpilmiş ölü toprağını bir
nebze de olsa atan TV Direnişi'ni, hem yerinde
gözlemlemek, hem de destek vermek amacıyla Çağdaş
Gazeteciler Derneği İstanbul Şubesi olarak Kocaeli'ne
gittik.
Direnişin öyküsünü, bizzat eylemde yer alanların
ağzından dinledik. Onlara İstanbullu gazetecilerin
selamlarını, destek mesajlarını ilettik.
Onlar da bu selam ve mesajları aldı. Seslerinin yankı
bulması ve yalnız olmadıklarını görmeleri, gözlerde
sevinç ifadesi yarattı.
Direnişin bitmesinin ardından ise, yaşananları
televizyonun Genel Yayın Yönetmeni ve aynı zamanda
direnişi örgütleyen, sorumluluk alan, sonucu
çalışanlara açıklayan Selçuk Sevim'in ağzından
kamuoyuna duyurmak istedik.
- Sayın Selçuk Sevim, siz televizyonun Genel Yayın
Yönetmenisiniz. Bize neler olduğunu, neler yaşandığını
birinci ağızdan anlatır mısınız?
"Öncelikle, size teşekkür ediyorum. Bunu tüm
arkadaşlarım adına yapıyorum. İstanbul'dan buraya
kadar geldiniz. Bize destek verdiniz. Yalnız
olmadığımızı gösterdiniz.
"HACİZ NASIL OLDU?"
Biz ekip olarak bu televizyonda 14 aydır çalışıyoruz.
TV'nin şimdiki sahibi burayı aldığında, biz göreve
başladık. Ancak Kocaeli Tv'nin eski sahibi Saadet
Partisi Milletvekili Osman Pepe, tv'yi sattıktan
sonra, alacaklarını tahsil edemeyince, haciz işlemine
başvurdu. Yaklaşık dokuz gün önce de haciz memurları
buraya geldi ve yayın yapmamızı sağlayan "link"i
götürmek istedi. Doğrusu ilk başta ne yapacağımızı
bilmiyorduk. Önce kişisel çabalarımızla, bu haczi
durdurmaya çalıştık. Televizyonun sahibi o sırada,
İstanbul'daydı. Ona hemen telefon açarak geri
dönmesini istedik.
"YAYINI KESMEK İSTİYORLARDI"
Fakat patron gelene kadar, hiçbir şeye yapamadık.
Çünkü, memurlar kararlıydı, işlerini yapıyorlardı.
Ancak bizi şaşırtan birşey vardı. MEMURLAR, O KADAR
CİHAZ VARKEN, ÖZELLİKLE LİNK'İ GÖTÜRMEK İSTİYORLARDI.
LİNK GİDERSE, YAYIN YAPAMAYACAĞIMIZI SÖYLEDİK AMA
NAFİLE...
Konuşmalarımız hiç fayda etmedi... Ben o arada,
Kocaeli Milletvekili, televizyonun eski patronu olan
Osman Pepe'yi aradım. Link götürülürse, yayın
yapamayacağımızı, başka cihazlara haciz
koydurtabileceğini, gerekirse kameraları bile
verebileceğimizi anlattım.
"PEPE\'YLE DE KONUŞTUM AMA..."
Ancak Osman Pepe de özellikle şunu sordu:
"Link götürülürse, yayın yapamaz mısınız?"
"Evet" cevabı üzerine telefonu kapattı. Memurlar ise,
linki götürmekte ısrarlıydı. Sonunda linki söktürdük
ve onlara verdik. Ne yapacağıımızı şaşırmıştık.
Televizyonun yayını kesilmişti. Çaresizce oturmaya
başladık. Yaklaşık 5 saat yayınımız kesildi.
DAYANIŞMA ÖRNEĞİ
Bu arada, meseleyi öğrenen ve ilişkide olduğumuz
Adapazarı'nda AS TV'den link istedik. Onlar haberi
Anadolu Ajansı'ndan öğrenmişler. Meseleyi bildikleri
için linki, hemen yola çıkardılar. Link geldiğinde
yeniden yayına başladık... Ama yayınımızın kesilmesine
de tepki göstermeliydik.
PATRONLARIN ARASINDAKİ ALACAK VERECEK KAVGASININ
KESİNLİKLE TARAFI DEĞİLDİK. BUNU, HEM BİZİM PATRONA,
HEM DE TV'NİN ESKİ SAHİBİ OSMAN PEPE'YE DE SÖYLEDİK.
BİZ GAZETECİYİZ. İŞİMİZ GAZETECİLİK, dedik.
"KARARI ORTAK ALDIK"
İşte bu anlayışla hareket ettik ve tüm çalışanlarla
ortak bir toplantı yaptık. Gazeteciliğimizin
engellenmesine yönelik olan bu tutumu, kamuoyuna nasıl
duyuracağımızı tartıştık. Çok farklı öneriler geldi.
Bu toplantıda 57 çalışanımız da vardı. Bir
arkadaşımızın önerisi hepimizin aklına yattı. Bu
öneri: "Canlı yayına hepimiz çıkalım ve durumu
izleyiciye anlatalım" şeklindeydi.
"ARTIK HEPİMİZ EKRANDAYDIK"
Tüm arkadaşlarımız buna onay verince, Adapazarı'ndan
gelen linkle yayına başladık ve hepimiz ekrana çıktık.
Tüm arkadaşlarımız bu eyleme onay verdiği için
rahattık. Ekrana çıktıktan sonra da "patronların
arasındaki sorunlara taraf olmadığımızı, derdimizin
gazetecilik yapmak olduğunu" ısrarla anlattık. Hatta,
Saadet Partisi ile ilgili olarak olumsuz şeyler
söylemeye çalışanları da engelledik. Çünkü, Pepe\'nin
yaptığı şeyin partiyi bağlamadığını biliyorduk.
Buradan, Saadet Partisi'ne yönelik bir infazın doğru
olmayacağını kararlaştırdık. Biz Osman Pepe aleyhine
hiç yayın da yapmamıştık. Bu tavrını doğrusu
anlayamadık..."
"HÜRRİYET VE STAR DESTEK VERDİ"
Direnişimiz başladıktan sonra, birçok sivil toplum
örgütü bizi ziyaret eti. Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti,
direnişi duyurmamızda etkin rol aldı. Hürriyet
Gazetesi ve Star Televizyonu da yayınlarında bize yer
verince moralimiz daha da arttı. Hürriyet bizim
direnişi, Çek TV'deki direnişe benzetmişti. O haberden
sonra, kamuoyunun ilgisi de yönelmeye başladı.
Bu süreç içinde hiçbir arkadaşımız dışarı çıkmadı.
Hatta biz binadayken, "Yalan söylüyorlar, dışarı çıkıp
evlerine gidiyorlar, yoksa böyle nasıl ekranda temiz
görünürler" diye dedikodular yayılmış. Halbuki biz,
berber ve kuaför getirmiştik. Arkadaşların traşları
direniş esnasında binada yapılıyordu. Bu dedikodular
çıkınca, binaya gelen berberin görüntülerini
yayınladık.
"DESTEK ALDIKÇA GÜÇLENDİK"
Bu süreçte, hiçbir arkadaşımız geri adım atmadı.
Partiler, meslek örgütleri, işçi sendikaları sürekli
bizimle oldu. Para getiren, çay-şeker alanlar oldu.
Hatta küçük yaşlarda bir çocuk, bizi ekrandan izlemiş.
Annesine neler olduğunu sormuş. Annesi de "Paraları
yok. yayın yapamayacaklar" cevabını vermiş. O küçük
çocuk, annesiyle geldi ve bize kumbarasını verdi.
Hepimiz çok duygulandık. Arkadaşlarımız bunları
gördükçe, daha da güçlendi. Tabii bu arada, biz
sürekli direnişi anlatıyorduk. Tıpkı Biri Bizi
Gözetliyor (BBG) evi gibiydik. 24 saat canlı
yayındaydık. Gelen konuklar da yayına çıkıyor,
duygularını anlatıyordu.
İnanılmaz bir merak oluşmuştu. Evinde tatlı yapıp
getirenler bile vardı. İzleyicimizle belki de ilk kez
bu kadar yakınlaşıyorduk.
"SESİMİZİ DUYURABİLDİK"
İşte tam 178 saat böyle direndik. Ulusal tv ve
gazeteler bize çok destek verdi. Kocaeli Gazeteciler
Cemiyeti ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel
Merkezi\'nden de aradılar. Sizinle de sık sık telefonda
görüştük. Sesimizi duyurabilmek bizim açımızdan
önemliydi. Kocaeli dışındakilerle konuştukça,
seviniyorduk. Ancak yerel gazeteler direnişimizi
ısrarla görmek istemedi. Onların bu tavrına ise anlam
veremedik. Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi'yle de sık
sık görüştük. O da "Bu bir cinayettir" dedi.
Bu arada, Hollanda'dan bir televizyon bize teknik
cihaz yardımı yapmak istediğini iletti.
Star TV\'den canlı yayın yapılırken, Cem Uzan'ın bir
arkadaşımızı aradığını ve "Sorunlarınızın çözümü için
katkıda bulunacağım" dediğini öğrendik.
Bu arada, bir firma bize sponsor almayı teklif etti.
Yaklaşık 30 milyarlık bir teklifti bu. Bunu da hep
birlikte reddettik. Çünkü o parayı alırsak,
direnişimiz hem desteğini kaybeder, hem de
inandırıcılığımızı yitirirdik. Bu yüzden reddettik.
Hatta, direniş sürerken, reklamları bile kaldırdık.
"HALK DA SESSİZ KALMADI"
İşte böylece tam 178 saat direndik. Her an'ı,
birbirimize destek olarak geçen saatlerdi bunlar.
Çalışanlar arasındaki dayanışma, bizi birbirimize
daha da yakınlaştırdı. Yayınlarda özellikle şunu
vurguladık: Halkımız, kesilmek istenen bizim değil,
sizin sesiniz... Sesinize sahip çıkın...
Sansürle kesilen sesimizin yeniden çıkması için,
eskiden bizimle çalışan arkadaşlarımız da işbaşı yaptı
ve hiçbir maddi karşılık beklemedi. Özellikle halkın
desteği, bu direnişin çabuk sonuçlanmasını sağladı.
"BU ZAFER BİZİM"
Ve en sonunda, Osman Pepe de hacizle aldırttığı linki
geri gönderdi. Böylece, biz bir zafer kazandık.
Sesimizin kesilmesine izin vermedik.
Alacak - verecek meselesini ise patronlar kendi
aralarında çözecekler. Başta da dediğim gibi, onların
arasındaki sorunda taraf değiliz. Biz gazeteciyiz..."
ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ
İSTANBUL ŞUBESİ
"KOCAELİ TV DİRENİŞİ"
GÖZLEM KURULU
Barış Yarkadaş, Esin Gedik, Songül Uzun, Canan Kaya,
Yurdagül Uygun, Ali Kaya
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 15:43