Gündem
  • 29.1.2006 18:00

KUTLUAY: KIZIM DEMET KADAR GÜZEL OLSUN

Demet ve İbrahim Kutluay Türkiye'nin son dönemdeki en ünlü anne-baba adayı. Kızlarının doğmasına dört ay var.
Ama röportaj gününe kadar henüz bebekleri için birlikte alışverişe çıkmamış, "tek çöp bile" almamışlardı. Zaten büyükanneler sayesinde bebeğin gardırobu hazırmış. İbrahim Kutluay kızı için ilk kez röportajdan hemen önce Fenerium'a uğrayıp alışveriş yapmış. Tuttuğu takım olan Fenerbahçe'nin renklerinde sarı-lacivert bir tulum, eşofman takımı ve şapka almış.
İkisi de bebeğin, hamileliğin hayatlarında pek fazla şey değiştirmediğini söylüyor. Demet Kutluay'a göre hamilelikten sonra kocası ona ekstra ilgi göstermemiş. "İbrahim zaten beni günde 20 kez arıyordu. Arama sayısında bir değişiklik olmadı" diyor. İbrahim Kutluay ise "Demet'e her zaman düşkünüm. Aşığım. Şimdi kızımla da aşk yaşayacağım" diye ekliyor.
Ağzından "İbrahim, kocam, aşkım" lafını düşürmeyen Demet Kutluay annesinin hediye ettiği "Bebeğinizi Beklerken Sizi Neler Bekler" kitabını bitirmiş. Hatta şimdi ikinci turu atıyor. Anne olunca da serinin ikinci kitabına, "Bebeğinizin İlk Yılında Sizi Neler Bekler"e başlayacakmış. İbrahim Kutluay üç çocuk yapmak istediklerini anlatıyor: "Ne kadar çok Fenerbahçeli üretirsek o kadar iyi." Kızlarını birkaç aylık olunca maçlara, antrenmanlara, gittikleri her yere götürmeyi düşünen çiftle Levent'teki dört katlı evlerinde konuştuk.


<ı>Kızınızın huyu kime benzesin istersiniz? Kim ötekine göre daha iyi huylu?
Demet Kutluay: Kesinlikle İbrahim'e. Eşim benden çok daha sabırlı, daha alttan alan biri. Bense fevriyim, sabırsızım ve çabuk sinirlenirim. İbrahim sayesinde ben de daha sakin oldum.
İbrahim Kutluay: Dış görünüşü Demet'e, huyu bana benzesin.
Demet K.: Niye canım sen de yakışıklısın. Fiziksel olarak sana da benzesin. İkimizin güzel yerlerini alsın.
İbrahim K.: Sen tescillisin ama. Sen dururken babasına benzemese de olur.

<ı>İsim seçtiniz mi?
Demet K.: Aklımızda birkaç seçenek var ama hâlâ belli değil. Klasik adlardan birini koyacağız. Modern isimleri seçmek gibi bir hevesimiz yok. Onu kucağımıza aldığımızda hissettiğimiz duygularla adını belirleyeceğiz.

<ı>Bebekken onu sevmenin, izlemenin dışında onunla pek bir şey yapamayacak, paylaşamayacaksınız. Şimdiden kurduğunuz "Üç yaşına gelsin de parka gidelim, 15 yaşında birlikte alışveriş yaparız" gibi hayalleriniz var mı?
Demet K.: Yaşını doldurmasına gerek yok. Kızım dört-beş aylık olsun, ilk iş onu İbrahim'in maçlarına götüreceğim.
İbrahim K.: Kızımı alıp antrenmana götürmek istiyorum. O havayı koklasın diye. Çocuklu arkadaşlarımız çok zor dese de biz bebeğimizi her yere götürmek istiyoruz. Tatile, maça, antrenmana... Kızım büyüyünce onu alıp gezeceğim, aşk yaşayacağım onunla.

<ı>Kızınız eski Türkiye güzeli bir anneyle basketbolcu bir babanın kızı olarak dünyaya gelecek. Onun da tescilli bir güzel olmasını ister misiniz? Hangi mesleği seçse hoşunuza gider?
Demet K.: İnşallah benden daha güzel olur. Onun Türkiye güzeli hatta dünya güzeli olmasını çok isterim. Mankenlik benim ruhuma güzellikler kattı. Onun da aynı mesleği seçmesi hoşuma giderdi.
İbrahim K.: Erkek olmadığı için basketbolcu olmasını istemem. Ama sporcu olsun isterim. Mesela tenisi daha estetik buluyorum. Tenisi, voleybolu seçerse onu desteklerim. Hem eşimin hem kızımın Türkiye güzeli olmasına da hayır demem tabii.
İbrahim K.: "Hayatımıza çocuğumuz yön verecek"
Demet K.: "İbrahim'in işteki mutluluğu önemli"

<ı>Çocuğunuz kariyerinize nasıl yön verecek? Yurtdışından gelen transfer tekliflerini kabul etmeniz zorlaşacak mı?
İbrahim K.: Hayatımıza öncelikli olarak çocuğumuz yön verecek. Ama ben de profesyonel bir sporcuyum. Gelecek transfer tekliflerini değerlendireceğim, eşimin ve çocuğumun mutluluğuna göre de kabul edeceğim ya da reddedeceğim.
Demet K.: İbrahim'in işteki mutluluğu çok önemli. Ben gittiğimiz her yerde bir ev, yeni bir hayat kurabilirim. Hem bebek gelince ben onunla zaman geçireceğim. Yeni bir yere adapte olmak onunla daha kolay olacaktır. Asıl önemlisi İbrahim'in mesleğini iyi şekilde sürdürmesi. Zaten basketbolu bırakmasına da kısıtlı bir süre kaldı.

<ı>Normal doğum yapacaksınız, değil mi?
Demet K.: Son anda bir aksilik çıkmazsa evet. Hem bebek hem anne için en doğrusu normal doğum.

<ı>İbrahim bey siz doğuma girecek misiniz?
İbrahim K.: Ben giremem. Heyecanlanırım.
Demet K.: Dayanabileceğini sanmıyorum. Ben de istemiyorum. Doğumda İbrahim'e mi yoksa bebeğe mi konsantre olayım?

<ı>Demet hanım siz kocanızın maçlarına da gidiyorsunuz. Hamileliğin son aylarında gitmeyi bırakacak mısınız?
Demet K.: Son bir-iki ay kalana kadar giderim. Sonra bırakırım çünkü çok heyecanlanıyorum. Bebek de benimle birlikte hop oturup hop kalkıyor. Basketbol heyecanına o da alışmaya başladı.

<ı>Demet hanım gelecek ay "Bebeğim" adlı programa başlıyorsunuz. İçeriğinde neler var?
Demet K.: Anneler ve anne adayları için hamilelik, annelik ve 0-5 yaş arasındaki çocuklarla aklınıza gelebilecek her şey. Kıyafetlerden dekorasyona, sağlıktan güzelliğe... Kendi merak ettiklerimi de programa dahil ediyorum. Her hafta bir anne veya babanın evine gidip onunla sohbet edeceğim ve doktorum Teksen Çamlıbel ile röportaj yapacağım.

<ı>Bir dönem oyunculuğa ağırlık vermiştiniz. Tekliflere hâlâ açık mısınız?
Demet K.: Oyunculuğu çok severek yaptım. Ama şu sıralar teklifleri kabul edeceğimi sanmıyorum. Haftanın beş günü çekim yapmak, gecenin bir vakti eve gelmek hayat tarzımıza uygun değil artık. Belki haftanın iki gününü alan bir sitcom teklifine evet diyebilirim.
24 yaşına kadar üç sinema filminde rol almak beni yeterince tatmin etti zaten.

<ı>Birbirinizin adını ağzınızdan düşürmüyor, 4,5 yıldır hâlâ birbirinize aşık gibi görünüyorsunuz. Gerçekten öyle mi? Bir şeyler eksilmedi mi?
Demet K.: Aşkın ömrü üç yıl diyenlere katılmıyorum. Eşime çok aşığım. Benim için hayatı güzel yapan kişi İbrahim. Hâlâ onu kapılarda karşılıyorum, o geleceği zaman heyecanlanıyorum. Aşkın bana hissettirdiği her şeyi hâlâ hissediyorum. "Haydi evlendik, çocuk da tamam. Herkes keyfine göre yaşasın" gibi şeyler bizim hayatımızda asla olmayacak. Doğru insanı doğru zamanda bulmak çok önemli. Tanıştığımızda ben 24 yaşındaydım, İbrahim 28'indeydi. Ve birbirimizi tanır tanımaz ruh ikizimizi bulduğumuza inandık. İnşallah kızım da benim kadar şanslı olur ve senin gibi bir eş bulur kendine. Her gün İbrahim'i bulduğum için Allah'a şükrediyorum.
İbrahim K.: Ben de aşığım tabii. İlişkiye başladığımız günden beri aynı heyecanı, aşkı devam ettiriyoruz. Hiçbir zaman birbirimizi kırmadık.
Demet K.: "Kapılar çarpılmadı. Ev hiç terk edilmedi.

Bir kez bile küs kalmadık"
İbrahim K.: "Kavga sonrasında dayanamayıp bana iyi davranır, ben de hemen yumuşarım"

<ı>Tamam aşıksınız ama hiç mi kavga etmiyorsunuz? Hangi konulardan çıkıyor kavgalar?
Demet K.: İnsanlar bunlardan bahsetmediğimiz için "Artık bu kadar da olmaz. Hep mutluluk hep mutluluk. Kavga da mı etmiyorlar?" diyecekler. En çok benim sabırsızlığım nedeniyle kavga çıkıyor. Her şey anında olsun istiyorum. Sinirli bir yapım var. Ama 4,5 yıl içinde evdeki kapılar bir kez bile çarpılmadı. Ev hiç terk edilmedi. Daha hiç küs kalmadık.
İbrahim K.: Demet'in çabuk karar vermesine, birine sadece tek bir davranışına göre puan vermesine kızıyorum. "Biraz düşün, insanları hemen yargılama. Fırsat ver" diyorum. Bir de spor manyağı bir adam olarak Demet bana maç seyrederken bir şey söylediğinde dinlemem, o da ilgi göstermiyorum diye kızar bana. Ama küs kalamaz. Kavga sonrasında dayanamayıp bana iyi davranır, ben de hemen yumuşarım. Bir de ben antrenmandayken arayıp "Ben gelince çıkarız" dememe rağmen geldiğimde hâlâ hazırlanmamış olmasına sinirleniyorum.

<ı>Medyada Victoria-David Beckham çiftine benzetiliyorsunuz...
Demet K.: Aşkımızdan dolayı uyumlu giyinmek hoşumuza gidiyor. O yüzden benzetiyorlar herhalde. Ama onlara sempati duyan bir çift değiliz açıkçası. Bu benzetme pek hoşumuza gitmiyor. Onlar modayı çok fazla takip ediyorlar. Biz onlar kadar trendy bir çift değiliz. İbrahim sana da Beckham gibi balyajlar yaptıralım, ben de postişle saçımı popoma kadar uzatıp takma uzun tırnaklar takayım.
İbrahim K.: David Beckham'ı ismini yönetmesinden ve kendini pazarlamasından ötürü takdir ediyorum. Reklam ve pazarlaması çok iyi yapılıyor. Bu nedenle futboldan anlamayan birçok insan Ronaldinho'yu değil David Beckham'ı tanıyor.

"Belki 100'üncü yılda F.Bahçe'de olurum"


<ı>Basketbolu ne zaman bırakmayı planlıyorsunuz?
En az 4-5 yıl daha oynamayı düşünüyorum. Henüz hedeflerim bitmedi. Milli takımda ve Ülker'de en iyi performansı göstermek için çalışıyorum. 2006 Dünya Şampiyonası'ndan madalyayla dönmek istiyoruz. İlk hedefim bu yıl Ülker'i şampiyon yapmak. Mutlaka şampiyonluğu kazanacağız. Basketbolu Fenerbahçe'de bırakmak ise önümüzdeki yıllardaki hedeflerim arasında. Aziz Yıldırım'ın 100'üncü yılda yani gelecek yıl her branşta şampiyon olmak gibi bir hedefi var. Kısmet, belki o şampiyonlukta ben de aralarında olurum. Çok yüksek bir transfer ücreti almadan da Fener'e geçebilirim.

<ı>Geçen haftaki Ülker-Partizan maçında kalçanızdan sakat olmanıza rağmen oynadınız. Kaptan olmanın getirdiği fedakarlık ve sorumluluk duyguları yüzünden mi?
Kaptan olmasam da liderlik vasfım var. Oyuncular beni örnek alıyor. Takımı yalnız bırakmamak için sakatken sahadaydım. Profesyonellikte sakatken kendini korumak için oynamamak gerekir. Avrupa'da, dünyanın her yerinde durum böyle. Ama ben sakat da olsam yapabileceğimin en iyisini yapmayı bir görev olarak görüyorum. Belki de bu yüzden en çok sakatlanan oyuncu benim. Üç kez burnum, beş kez elim kırıldı. Defalarca ayağım burkuldu. Kaşım, gözüm patladı.

<ı>Avrupa Şampiyonası sırasında milli takım kadrosu içinde sorunlar çıktı. Mirsad Türkcan ve Mehmet Okur kavga etti. Sırada Dünya Şampiyonası var. Milli takım kaptanı olarak size dengeleri sağlama işi düşecek galiba.
Milli takıma gelen sporcuların hepsi kendini kanıtlamış, büyük kontratlara imza atmış yıldız sporcular. Türk halkını temsil etmeleri nedeniyle çok dikkatli hareket etmeliler. Bu yüzden onlara birtakım tavsiyelerde bulunuyorum elbette.

<ı>Ego savaşları mı yaşanıyor takım içinde?
Zaman zaman bunlar olmuyor değil. Sporcular arasında ego yarışları olur. Ama önemli olan bunları milli takıma gelince törpüleyebilmek. "Ben yaptım"dan çok "Biz neler yaparız?"ı düşünmek gerekiyor. Herkesin takım için oynaması lazım. Bunu geçmişte yapamadık ama önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeliyiz. Herkes şapkasını önüne koyup önce kendi hatasını bulmalı. Avrupa Şampiyonası'nda yaşananlar Dünya Şampiyonası'nda yaşanmamalı.


"Çocuğumuzu insanların gözüne sokarcasına her yerde göstermeyeceğiz"


<ı>Hamilelikten sonra hayatınızda ne değişti?
Hamileliğe İbrahim de ben de kendimizi çok hazırlamıştık. Evlendikten hemen sonra anne-baba olmayı istiyorduk. Her şeyin planını yıllar önce yapmıştık. Belki de hazırlıklı olmam nedeniyle ruh halim hamilelik döneminde çok iyi. İbrahim'in bebeği benim kadar istemesi manevi destek veriyor bana. Kendimi hâlâ çok güzel, çok iyi hissettiriyor. Bu yüzden beş ay çok huzurlu geçti. Ayrıca şanslıyım çünkü duygusal olarak çok etkilenmedim hamilelikten. Arkadaşlarım "Zaman zaman ağlayabilir, basit şeylere kırılabilirsin" demişti. Aksine ben daha neşeli oldum. Her sabah daha mutlu uyanıyorum.

<ı>Aş eriyor musunuz? Gecenin bir vakti İbrahim beye market yolları gözüküyor mu?
Vallahi canım pek bir şey çekmiyor. Eskiden tatlıyı çok severdim. Şimdi yemesem de olur. Hamilelik döneminde tuzlu şeyler istiyorum. Bu yüzden Çin mutfağına daha da sarıldım. Bir de kırmızı et yiyorum. Balığa çok düşkündüm, şimdi kokusu rahatsız ediyor. Balık yerine kalamar ve karidesi tercih ediyorum. İbrahim'e "Ay ben hamileyim"i pek hissetirmiyorum. Kaprissiz geçiriyorum bu dönemi.

<ı>Hâlâ inceciksiniz. Beş ayda kaç kilo aldınız?
Beş. Şu an 56,5 kiloyum. Normali de bu zaten. İki haftada bir doktoruma kontrole gidiyorum. Kilolarım gerektiği gibi artıyor. Asıl önemli olan annenin aldığı değil, bebeğin aldığı kilo. Dokuz ayın sonunda 14-15 kilo almış olacağım.

"Kilolu halimi sevdim"

<ı>Eski bir manken olarak vücudunuz deforme olacak diye endişeleniyor musunuz?
Öyle takıntılarım yok. Bebekle ilgilenirken, çocuğumun peşinden koşarken kilolarım gider. Doğumdan sonra eskisi kadar zayıf olmayı da istemiyorum. Çünkü bu halimi sevdim.Yüzüm çok kemikli, zayıflayınca kemiklerim ortaya çıkıyor. Hamilelikten sonra yüzüm doldu. Daha sağlıklı görünüyorum şimdi.

<ı>Bebeğiniz ailelerinizin ilk torunu mu olacak?
İbrahim'in ailesinin ilk, bizim ailenin üçüncü torunu.

<ı>Nurgül Yeşilçay ve Cem Özer çocuklarının fotoğraflarının çekilmesine bir yardım kuruluşuna yapılacak bağış karşılığında izin veriyorlar. Siz bebeğinizi basından saklayacak mısınız?
Çocuğumuzu insanların gözüne sokarcasına her yerde göstermeyeceğiz. Ama fotoğraflarını insanlarla paylaşacağız. Zaten gerekli bağışları yapıyoruz. Bunun için bebeğimize gerek yok.

<ı>Hamile yogası yapıyor musunuz?
Yapmak istiyorum ama henüz başlamadım. Gelecek haftadan itibaren normal doğum istediğim için doğum jimnastiği kurslarına katılacağım. Doğumu kolaylaştıran egzersizlerle bacak ve karın kaslarımı güçlendireceğim. Çocuğu daha iyi ittirebilmek için doğru nefes alıp vermeyi öğreneceğim. Bir de eskiden günde bir saat koşuyordum, şimdi yarım saat yürüyorum.



Demet K.: "İbrahim evde yokken Metallica dinliyorum"
İbrahim K.: "Son günlerde caza merak sardım"


İbrahim Kutluay karısının en çok domatesli pilavını seviyor.
Loft, Sunset, İskele, Beyti ve Hünkar en sık gittikleri mekanlar.
İbrahim Kutluay sinemaya gitmeyi sevmiyor. Sırf bu yüzden evine projeksiyon sistemi kurmuş. Sinema salonlarında film izlemeyi seven Demet Kutluay evde sinema havası yaratmak için film başlamadan önce mısır patlatıyormuş.
Demet Kutluay; Simply Red, Sezen Aksu, U2 dinliyor. "İbrahim evde yokken de bangır bangır Pearl Jam, Guns N'Roses, Metallica parçaları dinliyorum" diyor. İbrahim Kutluay'ın müzikteki tercihi ise Türk sanat müziği. Son zamanlarda caza merak sardığını söylüyor.
Genelde sevdikleri markaları bir arada bulabildikleri için Beymen'den alışveriş yapıyorlar. Ama ayrı ayrı. Kadın ve erkek katına doğru ayrılıyor, "Sonra kasada buluşuyoruz" diyorlar. Üzerinde koskocaman marka yazan, logoları belirgin kıyafetleri sevmediklerini belirtiyorlar.

(milliyet)

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:09

İLGİLİ HABERLER