
ÖĞRETMENLERDEN DÜNYA BANKASI’NA TEPKİ: "MAAŞLARIMIZA GÖZ DİKMEK CAHİLLİĞİN GÖSTERGESİDİR"
Özcan, yaptığı yazılı açıklamada, Dünya Bankası Türkiye direktörü’nün öğretmen maaşları hakkında yaptığı açıklamaların eğitim camiasında hayal kırıklığı yarattığını ifade etti.
Öğretmen maaşları konusunda Türkiye ile OECD ülkeleri arasında ciddi farklılıklar bulunduğunu vurgulayan Özcan, şunları kaydetti:
"Türk öğretmenlerinin üç kuruşluk maaşına göz diken Dünya Bankası’nın Türkiye’de öğretmen maaşlarının OECD standartlarına göre yüksek kaldığını belirtmesi, cahilliğinin bir göstergesidir.
Türkiye’de göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda 10 bin 82 dolar, en yüksek derecedeki bir öğretmen ise yılda 12 bin 196 dolar kazanmaktadır.
Oysa Lüksemburg’ta göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda 49 bin 219 dolar, en yüksek derecedeki bir öğretmen 100 bin 314 dolar, Almanya’da göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda 40 bin 125 dolar, en yüksek derecedeki bir öğretmen 52 bin 62 dolar, Kore’de göreve yeni başlayan bir öğretmen 30 bin 183 dolar, en yüksek derecedeki bir öğretmen 82 bin 915 dolar, Avusturya’da göreve yeni başlayan bir öğretmen 27 bin 94
dolar, en yüksek derecedeki bir öğretmen bin 938 dolar, İspanya’da göreve yeni başlayan bir öğretmen 31 bin 847 dolar, en yüksek derecedeki bir öğretmen ise 46 bin 623 dolar kazanmaktadır."
"EĞİTİM ÇALIŞANLARI HER YIL YOKSULLAŞMAKTADIR"
Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze kadar öğretmenlerin alım gücüne bakıldığında, ortaya çıkan tablonun düşündürücü olduğunu ifade eden Özcan, sendikalarının yaptığı araştırmaya göre, dana etinin fiyatı 1930 yılında 32 kuruş iken, 2008 yılında 1395 YKr olduğunu kaydetti. Özcan, bir öğretmenin maaşıyla 1930 yılında 281 kilogram dana eti alınırken, 2008 yılında 9/1 derecede çalışan bir öğretmenin 69.7 kilogram, 1/4
derecede çalışan bir öğretmenin 84 kilogram dana eti alabildiğini belirtti. Özcan, eğitim çalışanlarının her geçen yıl daha da yoksullaştığını savundu.
"EĞİTİM ÇALIŞANLARININ ALIM GÜCÜ DÜŞTÜ"
2008 yılında bir kilogram dana etinin fiyatının 1930 yılına göre 43.5
katına, bir kilogram kuzu etinin fiyatının 36 katına, bir kilogram fasulyenin fiyatının 30.7 katına, bir kilogram peynirin fiyatının 23 katına çıktığını vurgulayan Özcan, şunları kaydetti: "Eğitim çalışanlarının alım gücü, Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana büyük bir düşüş göstermiştir. Ayrıca Türkiye ile OECD ülkelerinde öğretmenlerin aldığı ücretler arasında derin uçurum vardır. Gayri Safi Milli Hasılaya göre oransız bir gelir dağılımının olduğu doğrudur. Ancak unutulmasın ki, ülkemizde sefa içerisinde yaşayan, bir grup rantiyeci ve hortumcu kesimdir. Çalışan ve üreten toplum kesimleri ile öğretmen camiası milli gelirden hak ettiğini maalesef alamamaktadır. Tüm bunlar göz önüne alındığında Dünya Bankası’nın, IMF’nin ülkemiz gerçeklerini bilmeden uyarılarda bulunmasını içimize sindiremiyoruz. Öğretmenler gelecek nesilleri şekillendiren meslek grubudur. Eğitimin kalitesinin yükseltilmesi ve verim sağlanabilmesi için öğretmenlerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla biz eğitimcilerin de Dünya Bankasından talebi şudur: Çekin elinizi öğretmenin maaşından."