Şirketiyle karıştırıyor...
BU adama dikkat edin. Çünkü bu adam ‘‘kuvvet’’e tapıyor. Kuvvete tapan insan engel de tanımaz hukuk da. Önce çevresi için tehdit kaynağı olur. Onlara zarar verir. Korkutur. Bu yolla başarılı sonuçlar aldığı izlenimini verir. Alır da...
Bunların küçüğünü -daha önce bu sütunda yazdığımız gibi- Dallas isimli televizyon dizisindeki acımasız işadamı tipini canlandıran J.R.'da (Cey'Ar) görürsünüz. Daha büyüğü Adolf Hitler'dir.
Siyasete soyunan... Kanun kitap dinlemeyen, hukuk tanımayan, sadece sonuca bakan... Önce göz kamaştırıcı başarılara ulaşan Hitler.
Ne var ki Hitler sonra, 50 milyon kadar insanın kanına girmekle kalmayıp Alman ulusunun da en az elli sene kaybetmesine sebep oldu.
Tüm bunları Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından alınan ve 12 Haziran günü uygulanan karar nedeniyle yazıyoruz.
Söz konusu kararla, 11 ayrı barajda elektrik üretip tüketiciye ileten ve satan Çukurova ve Kepez Elektrik'in imtiyaz sözleşmeleri feshedildi.
Kurul, bu kompleksin büyük hissedarı Uzan Ailesi'nin yasalara uymamayı itiyat haline getirmiş olmasını gerekçe gösterdi.
Olayda kimin haklı olduğunu ortaya çıkarmak, elbet hukukun işi. Ancak bu barajların büyük hissedarı Uzan Ailesi'nin yaygın bir şöhreti var. Bunlar para ödemeyi sevmez diye biliniyorlar. Onlarla yaptığınız sözleşmede küçücük bir boşluk varsa onu kullanıp hakkınızın üstüne oturabilecekleri sık duyulan bir sözdür.
Eğer bir boşluk bulamazlarsa zor kullanmaktan çekinmedikleri de söylenir. Bu konuda en çok adı geçen de, bundan sadece 18 gün önce Sabah Gazetesi yazarlarına, ‘‘Şirketlerle ilişkim kalmadı’’ diyen ve artık sadece siyaset yapacağını söyleyen Cem Uzan yani bizim ‘‘Bu adam tehlikeli’’ diye herkesin dikkatini çekmek istediğimiz kişidir.
Cem Uzan'ın yarın daha da güçlenirse neler yapabileceğinin en bariz örneği 13 Haziran Cuma günü, partisinin tüm örgütünü Bursa'da bir miting meydanında toplamasıyla görüldü:
Adam şirketleriyle vatanı karıştırıyor olmalı ki, ‘‘İlişiğim kalmadı’’ dediği şirketi hakkında yapılmış bir uygulamayı partisinin sorunu haline getirdi. Ülkenin başbakanına kürsüden, ağza alınmayacak laflarla saldırdı. Böylece ‘‘işadamlığı ile artık ilişkisinin kalmadığına, sadece ülkenin çıkarları için siyaset yapacağına’’ ilişkin sözlerinin o anda söylenmesi gerektiği için söylenmiş boş bir laftan ibaret olduğu, kendisi tarafından kanıtlandı.
Ama asıl mesele elbet bu değil... Onun göstermek istediği çok açık:
Ben kanun kural tanımam. Benim üstüme kimse gelemez. İstersem devletin meşru kuvvetlerine, görevlilerine de direnebilirim. Kafamı kızdırmasınlar, yapmayacağım şey yoktur, diyor.
Böyle bir zihniyete (kör-topal da olsa) ‘‘bir hukuk devletinde’’ yaşadığı ve ‘‘herkesin yasalar karşısında eşit olduğu’’ öğretilmezse, bu ihmalin bedelini hepimiz, üstelik çok ağır şekilde öderiz.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:10