
Orgeneral Karadayı’dan ‘Yüce Divan’ kurnazlığı
28 Şubat davasının 1 numaralı sanığı, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, “Darbe” suçu kamu göreviymiş gibi mahkemeyle dalga geçercesine ‘Yüce Divanda’ yargılanmak istediğini bildirdi.
Tarihe kara bir leke olarak geçen 28 Şubat darbe sürecinde Ankara'nın Sincan İlçesinde yürütülen tanklar, hafızalardaki yerini hâlâ koruyor. Ancak aradan 22 yıl geçmesine rağmen dönemin cuntacıları ellerini kollarını sallayarak adli kontrol dahi uygulanmadan geziyorlar. 28 Şubat davasının 1 numaralı sanığı, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, “Darbe” suçu kamu göreviymiş gibi mahkemeyle dalga geçercesine ‘Yüce Divanda’ yargılanmak istediğini bildirdi. Karadayı gerekçe olarak da, Anayasa’nın 148. Maddesinde yer alan, “Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar” maddesine sığındı. Karadayı Avukatı Erol Yılmaz Aras aracılığı ile davanın görüldüğüAnkara 5. Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçesinde, Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) anayasal ve yasal dayanağı olan bir çalışma grubu olduğunu, grubun Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir tarafından kurulan ve kısa süre görev yapmış 15-20 kişiden oluşan bir çalışma grubu olduğunu savundu. Karadayı varlığından bile habersiz olduğunu dile getirdiği BÇG ile ilgili fazla bir şey hatırlamadığını ileri sürdüğü dilekçesinde, Kuzey Irak’ta terör örgütü PKK’ya karşı yürütülen Çekiç 1 ve Çekiç 2 operasyonları ve Yunanistan ile Ege Denizinde meydana gelen Kardak krizinin çözülmesinin arkasına saklanmaya çalıştı.
Suçlamaları kabul etmedi
Suçlamaların tamamını reddeden Karadayı, Gölcük’teki toplantıyı da inkar etti. Gölcük’teki toplantıya yönelik olarak ‘tamamen gerçek dışıdır” ifadelerini kullanan Karadayı dilekçesinde, “Mahkeme olaydan çok sonra televizyonda yapılan yayının şehvetine kapılmış konuşmacıların beyanlarını hükme esas alamaz” savunmasını yaptı. Sincan’daki en işlek caddede yürütülen tanklardan da haberi olmadığını belirten sanık Karadayı, mütalaaya karşı esas hakkındaki savunmasındaki ifadeleri tekrarlayarak, “Kamuoyunda bazı çevrelerde bu davaya temel teşkil eden Sincan’da, tatbikata giden Zırhlı Birliklerin zaruri yol değiştirmesini bir darbe algısı oluşturulması, maalesef üzücü bir olaydır. Bu gereksiz ve yanlış yorumlanmıştır” sözleriyle geçiştirdi.
Darbe konuşmalarını savundu
Dönemin darbe sevici gazeteleri tarafından “Gerekirse Silah Kullanırız” manşeti ile ilgili suçlamalara da kaçamak cevap veren Karadayı, bu haberde kendisinin hiçbir ilgisi bulunmadığını belirterek, “Bunlar yoruma dayalı soyut haberler. Bir komutan İç Hizmet Kanununu gazetecilere okumuştur. Darbe planlayanlar 450 kişiye brifing verip darbe yapacağız diye basın toplantısı yapar mı? Eğer o gün devlet adamı duyarlılığı olsaydı 15 Temmuz olabilir miydi?. Halk aydınlatılmaya devam etseydi, asker aydınlatılmaya devam etseydi, irticacıların gerici 15 Temmuz kalkışması olabilir miydi?” sözleriyle kendinden sonraki genelkurmay başkanlarını eleştirdi.
YENİ AKİT
Güncellenme Tarihi : 3.3.2019 12:50