TANSU SARITAYLI
PARİS - Paris'te, 7-14 Ekim 2003 tarihleri arasında ünlü modacıların 2004 İlkbahar-Yaz kreasyonlarının tanıtıldığı defileler dizisinde, Türk markası "Dice Kayek" bir ilke daha imza attı.
Dice Kayek, Louvre Sarayı'nın bahçesinde bulunan ve önemli organizasyonların yapıldığı dev cam piramit "Le Carrousel du Louvre"daki açılış defilesini gerçekleştiren ilk Türk markası oldu. Christian Dior, Jean Paul Gaultier, John Galliano gibi isimlerle yine aynı podyumları paylaşan Dice Kayek, dünya modasında tutarlılıkla sürdürdüğü öncülüğünü bu defileyle bir kez daha gözler önüne serdi.
Son yıllarda düzenlediği birbirinden ilginç defilelerle büyük yankı uyandıran Dice Kayek, Kültür ve Turizm Bakanlığı için yürütülen Türkiye tanıtımı kampanyası kapsamında çekilen ve bu yıl Fransa'da en iyi reklam filmi seçilerek Licorne d'Or ödülünü alan İstanbul filminin müziklerini yapmış olan Burhan Öcal'ın özgün ritimleri eşliğinde, Paris'te modaseverlere, akıllardan uzun süre silinmeyecek anlar yaşattı.
Her defilesi alışılmışın dışında bir "performans" niteliğinde geçen Dice Kayek'in bu seferki teması "Işık"tı. Açılışın beyazlarla başladığı, ardından suya ait bütün renklerin, mavi ve yeşilin bütün tonlarının birbirini takip ettiği defilenin finali, Burhan Öcal'ın perküsyon ritmi eşliğinde uçuşan ipeklerle bezenmiş su perilerini andıran mankenlerin gösterisiyle tamamlandı.
Bossa, koleksiyona hakim olan çok teknik poplin ve gabardin kumaşları Dice Kayek için özel olarak hazırladı. Bunun yanı sıra defilede ince jersey, ribana ve uzun kollu tişört kumaşlarının ipek şifonlarla ilginç kombinasyonu ile kullanılmış ceketler, etekler, pantolonlar, şortlar elbiseler yer aldı. Kıyafetlerde çokça kullanılan deniz meduzalarından esinlenilmiş kristallerle bezenmiş işlemelerse defilenin göz alıcı unsurlarını oluşturuyor.
Tasarımcılığını Ece Ege'nin, yöneticiliğini Ayşe Ege'nin üstlendiği Dice Kayek, 10 yıl gibi kısa bir süre içinde Avrupa'nın yanısıra Uzakdoğu ve Amerika pazarlarına da girerek, dünya moda piyasasında güçlü firmalarla rekabet edebilecek bir düzeye ulaştı. 21. Yüzyıl ile birlikte artık modanın tanımının da değişmekte olduğunu düşünen Dice Kayek, bu sistem içinde varolmak için kurumsallaşmanın kaçınılmaz olduğunun altını çiziyor ve Türkiye'nin de markalaşmaya önem vererek, bu konuda dünyaya hızlı bir şekilde ayak uydurmasının gerekliliği üstünde duruyor. Moda piyasasında gerçek başarıya ulaşmanın ise, tasarımın sermaye ve etkin pazarlama stratejisiyle birarada hareket etmesiyle ancak mümkün olabileceğinin altını çiziyor Ege kardeşler.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:48