SERDAR TURGUT'TAN İLGİNÇ İDDİA: TEK BAŞIMA SEÇİME GİRSEM VE MEYDANLARDA PENİS HİKAYELERİ OKUSAM, BİRLEŞİK SOLDAN DAHA FAZLA OY ALIRIM!
SERDAR TURGUT/ AKŞAM
Olmayan sol birleşecekmiş
Türkiye'de çeşitli sol partilerin var olduğunu seçim dönemlerinde hatırlar gibi oluyoruz.
Bu ülkede en popüler olan sol partinin aldığı oy miktarı bir Fenerbahçe-Galatasaray maçında stadyumu dolduranlardan daha azdır.
Travestilerin yoğun desteği olmasaydı aldıkları oylar ancak kale arkasını doldurmaya yetecekti.
Diğerleri ise 200-300 oy alacak güce sahipler buna rağmen yakında iktidara geldiklerinde sistemi nasıl değiştireceklerini anlatıp duruyorlar.
Şimdi bunların bir bölümü yaklaşan yerel seçimde güç birliği yapmak için ortak hareket etmeye karar vermişler.
Bu memlekette solculuk kavramının içine tam anlamıyla etmiş olan CHP ve DSP bu güç birliğine katılmayacaklarmış.
Az sayıda insana hitap etseler de en azından gerçekten sol düşünceye sahip olanlar bu açıklamayı duyunca CHP'siz ve DSP'siz bir yaşamın nasıl acılarla dolu olacağını düşünüp, üzüntüden bir süre ağlamışlardır muhakkak.
DSP yerel seçimde en fazla iki oy alacak büyük ihtimalle. Bir de tam oy verme günü karı-koca Ecevit'ler arasında bir kavga çıksa gitti partinin yüzde 50 oyu da çöpe.
CHP ise ilk genel seçimde ana olmayan muhalefet haline gelecek, parlamento dışı muhalefetin güzelliklerini yaşamaya başlayacak. CHP'nin karizması çoktan çizildi bir kez.
* * *
Asıl sol partilerin durumu çok daha iyi bence.
Bir kere bu partilere gönül verenler çok güzel yazılar yazıyorlar. Teoride müthişler. Dediklerinin tek bir tanesinin bile gerçekte uygulanma ihtimali yok ama olsun ben soyut yazıları çok severim.
Mesela ben bilim kurgu da çok okurum ama okuduklarımın gerçek olduğunu düşünmem. Sol fikirdeki arkadaşların yazılarını da aynı tadı alarak okuyorum hep
Soldaki arkadaşların şöyle fantastik bir düşünceleri var: Halk yığınlarına daha fazla özgürlük, demokrasi verildiğinde o yığınların daha güzeli ve iyiyi seçmeyi başaracağını düşünüyorlar.
Aslında tüm sol düşüncenin temelini oluşturan bu varsayım Türkiye'de çoktan tamamen çökmüş durumda.
Ortalama eğitim düzeyi
ilkokul üç ile dört arasında bir yerde kalmış olan çoğunluğun özgür iradesiyle daha iyiyi seçmesi mümkün değildir.
Bu çoğunluğun özgür iradeleriyle solu seçmesi ise kesinlikle imkansızdır.
Sol düşünce okuması yazması olan, birikimli bilgili insanların coğrafyasına aittir.
Böyle bir coğrafya Türkiye'de hiç olmamıştır ve de olmayacaktır ve aslına bakarsanız gidişat daha vahim yöne doğrudur.
Allah saklasın bu ülke insanının çoğunluğu bir gün solcu olmaya karar verirse iktidara Kızıl Kamerler'e benzeyen bir örgüt gelecektir.
Ve şunu bilin ki onlar insan kesmeye sol düşüncedeki entelektüelleri keserek başlayacaklardır.
Çünkü bu ülkede okumaya, yazmaya, rasyonel düşünceye antipatiyle bakan çoğunluklar ülkeyi içten kuşatmış haldedir.
* * *
Birleşik solun akıbeti onları desteklemek için bir grup yazar ve sanatçının dün yaptığı açıklamayla belli oldu.
Gayet tabii ki Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'nda yapılan basın toplantısında aralarında Tarık Akan, Oktay Akbal, Rutkay Aziz, Zuhal Olcay, Ataol Behramoğlu'nun da imzaları bulunan yazılı metin Edip Akbayram tarafından okunmuş.
Türk solunun zirve noktasını 1977 yılında yaşadığını o günden bu yana da trendin durmadan aşağıya doğru olduğunu sadece bu isimlere bakarak bile anlayabilirsiniz.
Bu arkadaşların her biri hakkında birçok olumlu şey düşünülebilir ama olumlu hasletleri arasında 'gerçekçilik' katiyen yer almıyor.
Çünkü hazırlanan metinde 'Türkiye insanının çok büyük çoğunluğunun aydınlanma devriminden yana olduğu' ifade edilmiş.
Ben böyle bir düşünceyi solcu bir insanın hayatta delirmeden var olabilmesi için kendi kendine kurmuş olduğu bir halüsinasyon olarak görüyorum.
Nerede yahu bu Türkiye insanının büyük çoğunluğunun aydınlanma devriminden yana olduğunun delili?
Türkiye insanı hareketleri, tavırları, düşünme biçimleri böylesine mesaj mı veriyor ki acaba?
Bunu tersi mesaj geliyor aslında durmadan ama bizler (Evet BİZCi'yim galiba ben de) sürekli olarak olanı değil olmasını istediğimizi gerçeklik olarak algılıyoruz.
Bu arkadaşlara dostça bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Türk insanının genetik kodları sol düşünceyle uzlaşmaz hatta düşmanca çelişki içindedir.
Bu gerçeği 1977 yılında görmüş olsaydınız çoğunuz sanatçı, yazar, aktör veya hangi meslek dalındaysanız o dalda yıllardır kendi kendinizi sürekli tekrar etmekten kurtulurdunuz.
Buna imkan olmadı çünkü halkı kurtarmaya kafayı taktığınız için mesleklerinize yeterli zaman ayıramadınız.
AKP'nin oylarını yüzde 50'nin üzerine çıkarmaya doğru gittiği şu günler sizler için gerçek bir fırsat yaratmış durumda
Kurtarılmayı beklese bile (ki bu da şüphelidir) bunu katiyen sizden beklemeyen halkı unutun gitsin. Onlar sizleri çoktan unutmuş durumda ve hayata benim gibi bakarsanız eğer bu da harikulade bir şey aslında
Biraz egoist olun, kendinize bakın ve halkı iplemeden sanat yapın, yazı yazın, film çevirin.
Halkçılık halka yapılan en büyük düşmanlıktır çünkü yığınlar kendilerini övenleri görünce kendilerini de önemsemeye başlar.
Kendi haklarında söylenenlere maalesef kendileri de inanırlar bir aşamadan sonra
Halka kendisi hakkındaki gerçekleri söyleyin, söyleyin ki şok tedavisi ihtimali oraya çıksın.
Ama siz işe halkın büyük çoğunluğu aydınlanma devriminden yana diye başlarsanız yapacak bir şey yok yine yenilmeyi seçmişsiniz demektir.
Ben iddia ediyorum tek başıma seçime girsem ve meydanlarda penis hikayeleri okusam alacağım oy birleşik solun alacağından daha fazla olacaktır.
Bu da benim veya sol fikrin değil tamamen halkın sorunudur, bunu da unutmayalım.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:28