Medya
  • 28.12.2002 13:23

SERDAR TURGUT'TAN MEDYAYA "TAM SAHA PRES..."

Bazı yanlış anlamaları önlemek gerekiyor Saha Press'teki amacım medya konusunda genel sorunları konuşmak, sorunların nasıl aşılabileceğini tartışmaya açmak, çözüm önerilerini üretmeye çalışmaktır. Medya eleştirisini olayları kişiselleştirmeden yapmak gerekiyor, bunu hep savundum. Sürekli okuyucularım hatırlayacaklardır, 'Medyakronik' adlı daha sonra kapatılan, şimdilerde ise değişik içerikle bu sefer yazılı basında Yeni Şafak Gazetesi'nde sürdürülen Internet sitesini başlarda tamamen desteklemiş ancak sonra da onları eleştirmiştim. Eleştirimin en temel noktası da onların Hürriyet'i eleştirme kavramını, 'Ertuğrul Özkök'e saldırı' şeklinde algılamaya başlamalarıydı. Bu konudaki tavrım 'on the record'dur, Hürriyet Gazetesi'nde bu konudaki yazım yayınlandı, tavrım kamuoyunun değerlendirmesine çoktan sunuldu. Onlara 'Hürriyet'i gayet tabii ki eleştireceksiniz, ama bunu kişiye saldırıya dönüştürmeniz yanlıştır, bu sizi yıpratır' demiştim o yazıda. Tavrım eskiden beri böyleyken, son günlerde yaşadığım bazı olaylar yanlış anlamalara yol açabileceği için, bir netleştirme yapmam gerekiyor sanırım. Bu köşenin başlangıç yazısı olarak eski gazetemde yayınlanamayan bir yazımı almış olmam bir dizi yanlış anlamalara yol açtı. Bunu ben 'bakın bu yazı yayınlanmamıştı, şimdi başka bir gazeteye geçtim orada yayınlıyorum işte' şeklinde bence manasız olan bir böbürlenme olsun diye yapmadım. O yazıyı Türkiye'de anlamlı bir gazetecilik eleştirisine başlangıç olması gereken bir 'özeleştiri' olarak düşünmüştüm hep. Akşam'a geçmeden önce Hürriyet'te de medya eleştirilerine başlamam düşünülüyordu, bu tür yazılara örnek olsun diye bir yazı da göndermiştim hatta değerlendirmeleri için, dolayısıyla o çıkamayan yazının o eleştirilere de bir başlangıç noktası oluşturacağını düşünmekteydim o zamanlar. Bence yanlış algılama, bir gereksiz duygusallık nedeniyle çıkamadı yazım çünkü yayınlandığında hemen herkesten ne var bu yazıda ki, keşke yayınlansaydı tepkisini de aldım. Çıkamadı, olabilir ancak bundan sonra olan biten konusunda düzeltmem gereken bir konu var. * * * Hatırlayanlar hatırlayacaktır, hatırlamayanlar da isterlerse Hürriyet arşivinden bakabilirler, oradaki son yazılarımdan bir tanesini tamamen bu konuya ayırmış ve o yazıda yazının sorunlu olmasında yazar ile genel yayın yönetmeninin ortak sorumluluğu olduğunu, bu nedenle de sadece genel yayın yönetmeninin suçlanmasının hatalı olacağını vurgulamıştım. O günlerde bu yazım nedeniyle büyük eleştiriler aldım. Hatta kendi ailemden insanlar bile bana 'ne o yalakalık mı yapıyorsun' dediler. Ama herkesin bilmediği bir şey vardı, ben o yazıyı yazdığım gün Hürriyet'ten tamamen profesyonel nedenlerden dolayı istifa etme kararımı çoktan almıştım zaten. Yani akrabalarımın bile tepki verdiği o yazıyı 'çekindiğim' için yazmamıştım, 'aman ilerde başıma iş gelir' hesabı içinde olmam gerekmezdi, ona rağmen yazdım o yazıyı. Bunun iki nedeni vardı. Bir tanesi, o yazıda da net olarak ortaya koyduğum üzere 'yazar özgürlüğünün' boyutlarının nereye kadar olduğu konusunda gerçekten kuşkularımın olduğundandır. Genel yayın yönetmenlerinin gazetelerinde çıkmakta olan yazılara laf söyleme ve eğer yazar ikna edilemiyorsa son analizde onları çıkarma hakları vardır. Biliyorum tartışmalı, his dolu bir konu bu ama bunu da sakin tartışmalıyız gibi geliyor bana. İkinci nedenim ise çok daha kişisel ve de gizliydi. Giderayak, yıllarımızı birlikte geçirdiğim, birçok olaydan birlikte geçmiş olduğumuz, iyiliğini görmüş olduğum ve inanıyorum ki işimin gereğini layıkıyla yaparak karşılığını da vermiş olduğum bir insana kötülük yaparak gitmemeye kararlıydım o gün. Yazıyı o nedenle yazdım da sayılır aslında, ağırlıklı nedenim oydu ve yanlış anlamalara da bu nedenle içim rahat olarak bugüne kadar ses çıkarmadan da göğüs gerdim. * * * Bunların bilinmesi gerekiyor ki burada ortaya koymaya çalışacağım eleştiriler yanlış anlamalar ve sansasyon arayışlarıyla farklı noktalara çekilmesin. Medya eleştirisi denilince ister istemez Hürriyet ön plana çıkıyor. Ancak onu ön plana çıkarmak en azından benim açımdan bir hesaplaşma, bir düşmanlık olarak algılanmamalı. Daha önce de söyledim bu köşede, benim geçmişle ilgili sadece yaşadığımız güzel şeyler var kafamda, arada bir olan ve bizim gibi gündelik heyecanlarla, ani kararlarla yaşayan bir sektörde olması da çok normal olan kavgaları, kırgınlıkları, kızgınlıkları unutturdum kendime. Bu tavrımın ilerde getireceğim bir eleştirinin de çok daha adil ve rasyonel olmasına katkıda bulunacağına kuşkum yok. * * * Aynı mesele genel yayın yönetmenleri aynı zamanda işadamı olabilir mi sorununda da ortaya çıkıyor. Türkiye'nin en büyük gazetesinin genel yayın yönetmeni buna olabilir diyor, konuyu açıkça kamuoyunun önünde tartışıyor. Yeni bir model oluşturmuş, bunu uygulamaya koymuş. Üstelik model kendi içinde tutarlı bir mantık da taşıyor. Hürriyet Gazetesi para kazanan bir müessese. Dahası da var. Modeli kuran diyor ki 'eğer ben gazetemi mali açıdan bağımsız yaparsam, hükümetler karşısında boyun eğmem, gücüm olur, gerekirse onlara direnirim'. Bu da kendi içinde son derece enteresan ve üzerinde düşünülmesi gereken bir tavır. Ben genel yayın yönetmeninin aynı zamanda iş adamı olmasının özellikle Türkiye gibi bir ülkede gazetenin hitap etmesi gereken kitleye 'gazetem acaba güçlünün mü yanında yer alıyor' sorusunu sorduracağını düşünüyorum. Ayrıca bu modelin ülkenin siyasi kadrolarıyla kurulan ilişkilerde yanlış anlamalara yol açacağını da düşünüyorum. Dolayısıyla bu modelin üzerinde kafa patlatmak gerekiyor. Belki ben haksızımdır, belki o modelde geçmişte ortaya çıkan aksamalar modelin kendisiyle değil, Türkiye'nin geçmiş olduğu tüm kurumları çarpıtan çılgınlık dönemi ile alakalı bir şeydi. Belki çoğunluk benim gibi düşünmüyordur, bilemiyorum. * * * Biliyorum bazılarınızı bu konulara detayda girmem sıkmış olabilir. Hatta 'şuraya bak, adam bir gazete değiştirdi, hala daha ayrılma psikolojisini atamadı üzerinden' diyenler de olacaktır. Ancak dediğim gibi bu köşede çıkacak yazıların hep birlikte olumlu bir sonuca gidecek yolu açmakta katkıda bulunmasını istiyorum. Bunu sağlıklı yapmaya giden yolda da bu tür yazılara tahammül etmeniz gerekti, kusura bakmayın, ne yapalım. (Serdar Turgut/Akşam) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:01

İLGİLİ HABERLER