Medya
  • 19.11.2023 23:17

Son nefeste iki yol var

SOHBET-19
SON NEFESTE İKİ YOL VAR
Bir talebe seçilmiş bile olsa hocası vefat ettiğinde yalpalar. Çünkü hocasından aldığı manyetik çekim ortadan kalkınca, yönü ve rotasında sapma olabilir. 
Allah muhafaza yolun sınırına bile yaklaşır.
Ahirete intikal etmiş büyüklerin en büyük iyiliği budur. 
Tıpkı sağlıklarında olduğu gibi vefat ettiklerinde de o çekimi sürdürürler. 
Böylece talebesinin dengenin yitirmesine engel olup; yolunu düz hale getirirler. 
Bu Allahü teala’nın rızası ile yapılan ve bir kula nasip olacak en büyük lütuflardan birisidir. 
Büyükler hakiki talebesinin gaflet ve dalalete düşmemesi için yanına gelene kadar gözünü onun üstünde tutar.
Daha önce seçilmiş talebeler ile ilgili sözümüzü söylerken, bunun kaderi mutlak olduğunu söyledik. O sözü; bu talebeler hocasının dizi dibinde olduğu varsayarak söyledik. 
Seçilmiş bile olsa bir talebenin hocası yok ise, onun rotasında şaşma olabilir. Ama sonuç itibariyle kurtuluş ‘kaderi mutlak’ olarak gerçekleşeceği için, Allahü teala o talebeye bir sebep halk eder. İşte o sebep; hocası vefat etmişse bile gelip o talebeye müdahale etmesidir. 
İşte bugün; doğru yolda ve doğru istikamette yürüyenlerin başarısının sırrı budur. 
Yolu ve istikametinin doğru olmasına sebep kendisi değil, büyüğünün fark ettirmeden müdahale etmesidir.
Bundan sonra bize düşen iş; önünüzde dümdüz hale gelen ve sonu Mübarek Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve selleme çıkan ehlisünnet yolunda, yalpalamadan ilerlemektir.
Çıktığımız yol bizi ebedi saadete götürür. Götürmekle kalmaz yolun sonunda bizleri çok ama çok büyük lütuflar bekler.
Arkadaşlar, aman diyeyim her an tetikte olun.
Sonsuz saadeti kavuşmak kolay değildir.
Vallahi değildir Billahi değildir.
Mahşerde Allahü teala Âdem Aleyhisselam’a Emr-i ferman ederek şöyle buyuracak;
-Cennetlikleri ve cehennemlikleri ayır.
Âdem Aleyhisselam soracak, “Ya rabbi nasıl ayırayım?”
Allahü teala tekrar emir buyuracak;
- Bin kişiden 999’unu cehenneme, birini cennete…
Bin de bire talibiz.
Ya Rabbi bize merhamet eyle.
Şimdi anladınız mı meselenin zorluğunu.
Kendini cennetlik sanan gafiller, bu işin ne kadar sıkıntılı olduğunu idrak ettiniz mi?
Bir gün Enver abi şöyle buyurmuştu; “Eğer elimde imkânım olsa da sizlere mahşeri bir saniye gösterebilsem, seccadenin başından ayrılmazdınız. 
Cehennemi bir salise gösterebilsem; secdeye kapanıp bir daha su bile içmez, son nefesinizi orada verirdiniz.
Cennete talip olan Peygamber Efendimize (Sallallahü Aleyhi ve sellem) efendimize komşu olmaya talip demektir.
Buna talip olmadan önce vicdanınıza sorun; “BEN BUNA LAYIK MIYIM?”
İşte bu soruya vicdanınız vereceği cevap, bundan sonraki hayatınızın ışığı olsun, yolunuzu aydınlatsın.
Seçilmemiş bir kişi için ehlisünnet yolunu bulmak, binlerce delikten müteşekkil karanlık bir dehlize düşmek gibidir.
Binlerce delik içinde doğru yola ulaştıracak deliği bulmak imkânsıza yakındır. 
Bir kişinin önünde rehberi olmadan o labirentten selamete çıkamaz. 
Beyazıt Bistami vefat etmiş idi. Ebul Hasen Harkani onun talebesi idi. Tam ve mütekâmil hale gelmesi için 12 sene kabrine gitti. 
12 sene boyunca bıkıp usanmadan her gün sürekli olarak ziyaret ettiği hocasından aldığı feyiz ile o mertebeye erişti. 
Ebul Hasen Harkani hazretlerinin feyiz aldığı dönemde dünya pırıl pırıl idi. İmanlı çok imansız az idi. Öyle bir ortamda alınan feyz de çok yüksekti. Şimdi ise ahir zaman. Ahir zamanın pis havasında feyiz gelmesi gecikeceği için, o süre daha uzun olur. 
Büyüklerden gelen feyzin kıymetini bilin. 
Bir büyüğün duasını almak kadar kıymetli bir şey yoktur. Bu yolun büyüklerini hiç unutmayıp dua edin.
Onları “Bizim dualarımıza ihtiyacı mı var?” diye düşünmeyin. 
O büyüğün bize değil, bizim onun duasına ihtiyacımız var. 
Allahü teala bütün bu nizamı dua ile kurdu. 
Dua, mutlaka karşılık bulur. 
Büyüklere dua ettiğimizde, karşılık olarak o büyüklerden dua alırız. 
Büyükleri anıp dua edin ki, o büyük “falanca beni andı” diye size dua etsin. Kalp ancak böyle parlar. İman ancak bu yolla elde tutulur.
Son nefeste; akıl, mantık, idrak. His ve bütün duyu organları devre dışı kalır. 
Devre dışı kalmayan tek şey, kalpteki sevgidir. 
İnsanın orada o anda tutunacağı iki dal olur. 
Biri nasiptir. 
Bunu ancak Allahü teala bilir.
Bir kişiye iman nasip olması ruhlar âleminde başlar. Sebepler âlemine kadar gider. Yani ruhlar âleminde olmuş olan bu nasip, dünya hayatında da devam eder. Yani Allahü teala imanı ruhlar âleminde nasip eyler. 
Bu nasip yaşarken belli olmaz.
Herkes son nefese yüzde 50 ihtimalle gider. Ya iman eder, ya da imansız gider.
Bir yol daha var ki; o ihtimali yüksek yoldur.
İkincisi büyüklere talebe olmaktır.
Büyüklerin son nefeste talebelerinin imdada yetişir. 
Mübarek peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem’ in vekili, talebesinin imdadı yetişmez mi? 
Allahü teala habibini çok sevdiği için, habibinin vekilinin talebelerinin yardımına koşmasına izin vermiştir. Büyükler kişinin yardımına koştuğunda; yardımına koştuğu kişiye kefil olur. Çünkü büyükler sadece layık gördüğü talebelerinin yardıma gelir. 
Onun ufak tefek kabahatleri ayrıdır. Onlar hesap zamanını ilgilendiren konulardır. Önemli olan ilk adımdır. Kişinin imanını kurtarmasıdır. İman kurtulmazsa zaten yapacak bir şey yoktur. 
Büyükler ancak ve ancak gerçek talebelerinin yardımına giderler. Büyükler lisan ile dil ile bağlı olan değil, kalpten bağlı olan ezelden seçilmiş talebelerinin yardımına koşarlar. 
Bir büyüğe muhabbet duymak o büyük açısından değil, o kişi açısından nimettir. Eğer bu sevgi karşılık bulursa işte o zaman bayramdır. 
Büyükler kalbine girdikleri, feyz akıttıkları ve sağlıklarında nazar ettikleri hiçbir talebesini son nefeste yalnız bırakmaz. 
Talebe gibi görünüp de niyetinde dünyevi hesaplarda bulunanlar, bu değerlendirmenin dışındadır. Onlar niyet olarak dünya malını istediklerinden onların kazancı dünyalık olur. Ahretlik olmaz. 
Ahretlik kazancı olmayan bir kişiye, hiçbir büyük yardım etmez. 
Son nefeste imanlı gitmek için üçüncü bir yol veya dal yoktur. 
En büyük kazanç; hem Allahü teala’nın rızasını, Hem Resûlullah’ın Sallallahü Aleyhi ve sellem muhabbetini hem de hocanın sevgisini kazanmaktır. 
Son nefeste iman nasip olana bir de hocası yardıma gelirse, o korkulan zaman bayram olur. Can verme sıkıntısını hocası sayesinde kolay atlatır. 
Bu ikisini birden kazananın, can çekişme işi de hızlı ve çabuk gelişir. En az sıkıntı ile tamamlanır
Büyüklerin buyurduğu gibi sivrisinek ısırığı gibi gelip geçer.
Bu dünyada Allahü Teâlâ’nın rızasına uygun yaşamanın ödülü, son nefeste iman etmektir.
İşte büyükler bunun yolunu göstermek için talebelerine, Allahü teala sevgisini O’nun Habibine sevgi duymayı, sonra da ehlisünnet vel cemaat yolunu ve bu yola bağlılığı anlattılar. Anlatılanların tamamı ise az önce anlattığım son nefeste iman meselesi idi. 
Allahü teala azimüşşanın iradesini kimse bilmeyeceği için, kişinin imanını kurtarması için hocasının eteğine yapışmaktan başka çaresi yoktur. 
Bu eteğe yapışıp, hocanın gönlünde bir yer bulabilir isen, hocanın gönlünde bir sevgi ve muhabbet oluşturabildiysen, senin de gönlün rahat olsun. 
Dünyada sağladığın bu alış veriş, son nefeste de sürecek demektir. Buda senin imanlı gideceğine delalet eder. 
Bizim sürekli tavsiyemiz olan,” Büyükleri anın, onlar ile dualaşın ”sözünün altında yatan da budur. Çünkü bir büyük bir rehber vefat etmiş bile olsa, talebesinin selamını alır. Selamını aldığı talebesine dua eder. 
Büyükler talebelerine dünyevi işler için değil, ahireti işler için dua eder. Ahireti işlerin başı, son nefeste imandır. Büyükler talebeleri için bu duayı ederse o talebelerini de elbette son nefeste yardımsız bırakmaz. Sözün hulasası budur.
VESSELAM
Rabbim cümlemizi büyüklerin sevgisine layık kılsın. Onları son nefeste imdadımıza yetiştirsin ( ÂMİN)

METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ

Güncellenme Tarihi : 19.11.2023 23:17

İLGİLİ HABERLER