Spor
  • 7.8.2009 11:41

SPOR YAZARLARI FENERBAHÇE'Yİ BEĞENMEDİ

Fenerbahçe, ilk maçta 5-1 yendiği Honved takımıyla dün akşamki rövanş maçında 1-1 berabere kalarak UEFA Avrupa Ligi'nde gruplara kalmak için play-off oynamaya hak kazandı. Maçla ilgili yazar yorumları şöyle;
Gürcan BİLGİÇ: Ciddiyet kaybolunca! (SABAH)

Maçın 10 dakikası geçildiğinde Fenerbahçe için tam bir antrenman havası oluştu. Santos, Deivid'in ikramını gole çevirip, skor üstünlüğünü takıma getirdi ve top Fenerbahçeli oyuncuların arasındaki trafiğine başladı. Honved gücünü bilerek tedbirli oynuyor, cesaretli saldıramıyor, rakibinin ne yapacağını seyretmekle yetiniyordu. Boş tribünler tansiyonu düşürmüş, skor heyecanını 'iptal' etmiş, ortaya tek taraflı bir oyun getirmişti...

Maçın sonucu, UEFA nezdinde kaybedilen yarım puan açısından önemli. Bu nedenle fazla eleştiri getirmek çok doğru değil. Eleştiriyi, en iyi oyuncularını sahaya sürecek ciddiyet ile bu maça çıkma kararı verilmesine rağmen, aynı ciddiyet ile maçı tamamlamayı düşünmeyenlere getirmeliyiz. Teknik adamı veya sahadaki oyuncuları birbirlerinden ayırmadan.

Ahmet ÇAKAR: Uyarı! (SABAH)

Fenerbahçe antrenman maçı havasında gitti, Bilica atılana kadar da al gülüm ver gülüm çok rahat oynadı. Ama ikinci yarı o yetenekleri sınırlı Macar takımının oyuncuları yakaladıklarını atsalar skor farklı olabilirdi. Denilebilir ki "Fenerbahçe de önemli pozisyonlar buldu ama atamadı." Önemli olan Fenerbahçe gibi bir takımın kaliteleri çok düşük rakibe karşı ikinci devre verdiği en az 5-6 gol pozisyonudur. Yoksa kaçırdığı goller değil. Fabio Bilica ve Önder Turacı... Fenerbahçe'nin defansının göbeğinde oynayan iki oyuncu. Onlara Bekir İrtegün'ü de ilave edebiliriz. Ama Türkiye ve Avrupa'da hedefleri çok yukarıda olan Fenerbahçe için bu defans ve bu savunma anlayışı tam anlamıyla bir "YUMUŞAK KARIN"dır.

Selçuk YULA: Çözümü Daum bulacak (FOTOMAÇ)

İkinci devre ise her halde soyunma odasında gerekli talimatlar verildi ve Macarlar, 10 kişi kalmış rakiplerine basmaya başladılar. Böylece ilk 45 dakikaya nazaran daha zevkli bir maç seyretmeye başladık. Fenerbahçe'de Güiza gol atmak için çok çalıştı. Direkten dönen topları ve kaçırdıkları var. Onu anlayabiliyorum. Fenerbahçe'ye gol mü lazımdı, hayır. Ama bir golcü için gol atmaya başladığı zaman devamını getirmek önemlidir. Zaten "Gol şansı" diyoruz. Güiza da bu şansını devam ettirmek için çok çırpındı. Bu arada önemli olan Fenerbahçe'nin kalesinde gördüğü tehlikeler.. Gene göbektekilerin arasına atılan her top gol pozisyonu doğurmaya devam ediyor. Ancak yenilen gol yan toptan Volkan'ın büyük hatasından gelse de bunlara da dikkat etmek gerek. Bu tip maçları önemsememek hiç de doğru değil. Daum buna mutlaka çözüm bulmalı.

DR. Gürkan KUBİLAY: Her pozisyonda Alex (FOTOMAÇ)

Alex'i izlerken "Onsuz Fener olur mu?" diye düşündüm bir ara. Alex'in olmadığı Fener'in Güiza ve Semih ile çift forvet oynayacağı 4-4-2 'lik bir düzen yani. Açıkçası, Fenerlinin içini gol heyecanı ile dolduran her pozisyonda yine Alex vardı. Daum'un onu forvet gibi oynatmasının da bunda etkisi çoktu elbet. Hele ki Emre'nin yokluğunda onun olmaması düşünülemezdi. Santos yumuşak ve zeki ama savunmayı sıkı yapması gereken karşılaşmalarda Fener'e sıkıntı çektirecek gibi. Wederson'un bu sene iyi başladığını, arada parlasa da birilerinin Deivid'e bu sene yedek kalacağını ama kendisini hazır tutması gerektiğini hatırlatmalı. Cristian'ın Aurelio yeteneklerine sahip olmasa da ilerleyen haftalarda daha yararlı olacağını hissediyordum. 2. yarıda üst üste pozisyon yedi Fener. Çünkü artık onlar da oyunun ciddiyetinden uzaktı. Skor mu? Önemi var mıydı ki?

EMRE BOL: Testi kırılmadan... (FOTOMAÇ)

Daum, tam bir Alman olduğunu bu maçta da gösterdi. Disiplinli tavrıyla rakibi küçümsemeyerek her zamanki kadrosuyla sahadaydı. Sadece Gökhan'ın yerine Ali Bilgin, Emre'nin yerine de Selçuk oynadı. Yahu bu Ali Bilgin'i anlamak zor! Şans bulmuşsun kendini göstermen gerek. Böylesine zayıf bir rakip karşısında bile vasat. Bu kafayla giderse yedek kulübesine gecekondu yapar! Maçın en hareketli adamı bir pozisyonda ok gibi fırlıyor. Bizim Bilica onu düşürerek kırmızı görüyor. Yahu bırak gitsin. Gol atsa ne olacak? Takımı böyle bir rakip karşısında 10 kişi bırakmaya değer mi? Kırmızı kart Honvedli oyuncuları cesaretlendirdi.Tüm bunlara rağmen rakip F.Bahçe'nin ayarı değil! Sonuç... F.Bahçe'nin böylesi bir hazırlık maçına daha ihtiyacı vardı. Ama bu kez maçı kendileri değil UEFA aldı! Ama hep böyle çıtır takımlar çıkmaz. Şu anda Bilica'yı yerden yere vuruyor olabilirdik. Savunmada büyük arıza var. Daum, testi kırılmadan hazırlıkları tamamlayıp Avrupa macerasını sonuna kadar götürmeli. Beklentiler çok yüksek. Ben değil, taraftar söylüyor!

Hakkı YALÇIN: Fark sendromu (TAKVİM)

Dün gece Macaristan'da içler acısı bir Fenerbahçe vardı. Yıldız dolu karanlık bir takım sanki.
Takımda olmayanların, varlığını sahada olanlardan daha çok hissettirmesine baktım.
Takımda olanların, Honved gibi bir takıma karşı ezilmiş halini de, ilk maçtaki farklı sonuca ve maçın başında atılan gole verdim. Fenerbahçe adına, "ilk maçtaki farkın sendromu" dedim. SABAH

Koşmayınca /ALTAN TANRIKULU


SANIRIM Daum, dünkü ikinci yarı sonrası pek de mutlu değildir. Özellikle savunmanın arkasına atılan toplarda yaşanan 5-6 net gol pozisyonu Alman teknik adamı düşündürüyordur.


Bilica’nın gördüğü kırmızı karta bağlanabilir belki bu zaaf. Ya da Emre, Gökhan, Kazım gibi sezona iyi başlayan önemli oyuncuların yokluğuna. Ama rakibin gücü göz önüne alındığında Fenerbahçe’nin futbolunda geçen haftaya göre düşüş yaşandığını kabul etmek gerek.

Çabuk oynamayı beceremiyor Fenerbahçe. Alex kadar hızlı oynuyor çoğu zaman. Sadece Güiza rakip savunmanın arkasına atılan kontra toplara koşu yapıyor.

Futbol zekası ve tekniği oldukça iyi olan Dos Santos savunmaya fazla yardımı sevmiyor. Oyunun son blümlerinde de fiziksel olarak düşüş yaşıyor. Takımın en hızlı oyuncularından biri olmasına karşın ilk onbirdeki yerini kaybeden Uğur Boral, Roberto Carlos’un yokluğunda bile istenen şansı bulamıyor. Oysa Dos Santos-Uğur ikilisi bu dönemde denenebilir ve sol kanat için yeni bir alternatif oluşturulabilirdi.

Cristian oyun içindeki katkısı fazla olan oyunculardan. Buna karşın Emre’nin çabuk futbolu olmayınca orta saha zorlanıyor.
Sezon başında dile getirilen “Savaşan Fenerbahçe”yi şimdilik göremiyoruz. Çünkü bu takımın temposunu yükseltmek için alınan futbolcular henüz hazır değil. Onlar iyileşince rekabet artacak, koşmadan oynayanlar ve bu felsefeyi savunanlar zorlanacak.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 15:53

İLGİLİ HABERLER