ANKARA- Turgut Yılmaz’ın suçladığı Sadettin Tantan’dan zehir zemberek bir cevap geldi. İşte, Tantan’ın hayali ihracat yapmakla suçladığı Turgut Yılmaz’a yönelttiği ağır cezalık sorular...
YURT PARTİSİ GENEL MERKEZİ'NDEN YAPILAN AÇIKLAMA:
Eski İçişleri Bakanı Sadettin TANTAN’ın Turgut Yılmaz’a Yanıtıdır.
TURGUT YILMAZ BANA DEĞİL ASLINDA DEVLETE HAKARET ETMEKTEDİR...
Turgut Yılmaz’ın, HABERTÜRK Kanalı’nın 5 Ocak 2003 tarihinde yayınlanan Basın Kulübü adlı programında şahsıma yönelttiği ağır ithamlarını öğrenmiş bulunuyorum.
Turgut Yılmaz hakkındaki belgelerin açıklanmasını istemektedir.
Turgut Yılmaz, hukuk devleti kuralları yokmuş gibi kendi kişisel konumuna uygun kurallar koyarak benimle belge açıklama polemiğine girmek istemektedir.
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hiç kimse kendisini hukuk kurallarının üstünde göremez. Turgut Yılmaz, her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı gibi beyanlarını hukuk çerçevesinde yapmakla yükümlüdür.
Turgut Yılmaz’ın iddia ve ithamlarının muhatabı şahsım değil; devletin yetkili, idari ve adli kuruluşlarıdır. Ancak, Turgut Yılmaz yüce mahkemelere ve devletin müfettişlerine hesap vermek yerine hakkında çeşitli suçlardan inceleme yapan merciilere şahsım üzerinden göz dağı vermek yolunu seçmektedir. Aslında Turgut Yılmaz şahsıma yönelttiği tehdit ve iddialarla devlete meydan okumakta, hakkında inceleme yapan mercileri açıkça tehdit etmektedir.
İfade ettiğim gibi Türkiye bir hukuk devletidir bir hukuk devletinde belge açıklamak da ilgili hukuk kurallarına tabidir: Hukuk devletinde, devlete ait bilgi ve belgelerin nasıl ve hangi makamlar tarafından açıklanacağı hukuk kurallarıyla, kanunlarla ve yönetmeliklerle düzenlenmiştir. 231 sayılı vergi usul Kanunu ve 4422 sayılı kanunlarda yer alan “vergi mahremiyeti” ve “basına bilgi verme yasağı” bunlardan bazılarıdır. Adliyeye intikal etmiş yolsuzluk dosyalarıyla ilgili belgelerin açıklanamayacağı herkes tarafından bilinen bir
gerçektir. Kendisini hukuk mezunu olarak tanıtan Turgut Yılmaz’ın bu konuları özellikle bilmesi gerektiği halde, yasakları görmezlikten gelmesi ve polemik isteğini ısrarla sürdürmesi, kendi haksız konumunu güçlendirmek ve savunmak için kullandığı bir yöntem olarak dikkat çekmektedir.
BASKILARI KAMUOYU UNUTMADI...
Turgut Yılmaz’ın şahsıma yönelttiği iddia, suçlama ve hakaretlerin gerçek nedenini anlamak için Beyaz Enerji Operasyonu günlerini hatırlamak gerekir. Dönemin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’ın tahkikatı yürüten DGM Savcısı ve Jandarma Genel Komutanlığı’na karşı tutumu hafızalardan silinmemiştir. Bu operasyonu engelleyebilmek için, soruşturmayı yürüten mercilere uyguladığı baskıları kamuoyu unutmamıştır. Bunları unutanlar dönemin gazetelerine bakarak hatırlayabilirler.
BENİ GÖREVDEN ALDIRDILAR...
Balina Operasyonu’nda elde edilen bulgular ışığında başlatılmış olan, Son Kredi ve Örümcek Ağı operasyonları tamamlanma aşamasına yaklaşırken sıranın kendine geldiğini anlayan zihniyet, kamuoyunu hayrete düşürecek bir çabuklukla beni İçişleri Bakanlığı görevinden alarak başka bir bakanlığa atadı. Bu durumu kabullenmek işlenen suçlara göz yummak anlamına geleceği için de atandığım görevden istifa ettim.
SORUŞTURMALAR DURDURULDU....
Hakkımda asılsız iddia ve hakaretlerde bulunan Turgut Yılmaz’ın yöneticisi olduğu bir holdingle ilgili hayali ihracat yapıldığına ilişkin tahkikat başlamıştır. Bu iddialar belgelendirilmiş ve adli makamlara intikal ettirilmiştir. Balina, Örümcek Ağı ve Son Kredi operasyonları sonuçlandırılmak üzereyken, benim ve tahkikatı yürüten kadroların görevden alınması dikkat çekicidir. Diğer bir ifadeyle tahkikatların derinleştirilmesi durdurulmuş ve diğer delillerin toplanmasına imkan bırakılmamıştır.
OPERASYONLAR SONUÇLANSAYDI....
Eğer bu operasyonlar sonuçlandırılmış olsaydı bugün bana bu asılsız ithamlarda bulunan zihniyet kamu vicdanında olduğu gibi adalet önünde de mahkum olmuş olacaktı.
Bütün bunların ışığında unutmamak gerekir ki “kişiler geçici kurumlar kalıcıdır”. Sayın Turgut Yılmaz’ın şahsıma yönelttiği itham ve hakaretler aslında devletin kurumlarına yapılmıştır. Yarım kalan bu soruşturmaların yolsuzlukla mücadele edeceğini vaat eden yeni hükümetin dikkatinden kaçmayacağını umuyorum.
MÜCADELEMİ SÜRDÜRECEĞİM...
Turgut Yılmaz’ın şahsıma yönelik beyanlarını cevaplandırmamın nedeni daha önce söylediklerimin bir kelimesinden bile vazgeçmeksizin aynen belirtmek konusundaki kararlılığımdır. Turgut Yılmaz veya başkaları hangi iddia ve ithamlarda bulunursa bulunsunlar onların ithamları önünde yılmayacağımı hukuk çerçevesinde hak arama mücadelemi sürdüreceğimi açıkça beyan ediyorum.
Bu çerçevede Turgut Yılmaz’ın hakkımdaki beyanlarıyla ilgili cevaplarımı ve sorularımı sunmak isterim:
1. Turgut Yılmaz, “Eğer bir belgeyi bildiği halde sakladıysa psikopat falan değil, alçaktır.( ... ) İki yılda devletin bir dosyasını bilip de açıklamayan en büyük alçaktır. Dosya olduğunu ima eden de alçaktır. Bilip ima eden de alçaktır.” diye beyan ve ithamlarda bulunmaktadır. Öncelikle yukarıda da belirttiğim gibi devletin resmi belgelerinin nerede, ne zaman ve hangi makam tarafından açıklanacağı hukuk kuralları ile belli olduğuna göre, Turgut Yılmaz’ın terbiye sınırlarını aşan bu tür çirkin sözleri -şahsım muhatap alınarak- herhalde kamuda görev yapan bir çok kamu görevlisini hedef almaktadır. Bu durum, aslında bizim sürekli eleştirdiğimiz ve yok etmeye çalıştığımız yolsuzluk batağının “hortumcular” lehine nasıl çalıştığını göstermesi bakımından ibret vericidir. Ne yazık ki Türkiye de çaldıkları paralar nedeniyle halka hesap vermesi gerekenler, geriye dönüp halktan veya onun haklarını koruyanlara itham, iftira ve tehdit yolları ile hesap sormaya kalkmaktadır. Pek çok hortumcu da bu yolla kanundan yakasını kurtarabileceği sanısına kapılmaktadır.
2. Bakanlığım döneminde yolsuzluk ekonomisiyle ilgili olarak kamuoyunda Paraşüt, Balina, Vurgun, Kartal isimleri ile bilinen birçok operasyon yapılmıştır. Bu operasyonlar sırasında Turgut Yılmaz’ın yöneticisi olduğu bir holdingin ve dış ticaret şirketinin hayali ihracat yaptığına, ülkemize bir kuruş döviz getirmediği halde, yabancı uyruklu bir çok kişinin hesabını kullanarak, getirmiş gibi işlem yapıldığı anlaşılmış, yapılan yolsuzluklarla ilgili tahkikat dosyaları hazırlanarak, söz konusu hususlarla ilgili bilgi ve belgeler adli makamlara intikal ettirilmiştir. Ancak bu operasyonları destekleyecek diğer bilgi ve belgeler ilgili yerlerden elde edilmek ve bu belgeler soruşturma dosyalarına konulmak, kısacası yapılan bir çok soruşturma sonuçlandırılmak üzereyken, soruşturmaları yürüten kamu görevlilerinin, bazıları hakkında düzmece raporlar düzenlettirilerek ve dolaylı yollardan göz dağı verilerek, hiçbir gerekçe gösterilmeden görevlerinden alınmışlardır. Başından sonuna kadar memur hukukuna aykırı olarak yapılan bu haksız işlemler dikkat çekicidir. Diğer bir ifadeyle tahkikatların derinleştirilmeleri engellenmiş, bir çok önemli delilin toplanmasına imkan verilmemiştir. Ben inanıyorum ki; mevcut kadroların değiştirilmesi ve kim yaparsa yapsın nasıl yapılırsa yapılsın her türlü yolsuzluğun ortaya çıkmasına inanan cesur kamu görevlilerinin işbaşına gelmesiyle, yarım kalmış tahkikatlar tamamlanacak, böylece ortaya çıkan gerçekleri halk bütün çıplaklığıyla görme fırsatı bulacaktır.
YOLSUZLUKLA MÜCADELE YASASINI DEĞİŞTİRDİLER...
3. Turgut Yılmaz’ın beyanlarını şu sorular ışığında değerlendirmek gerekir:
- Sadettin TANTAN görevden alındıktan sonra yolsuzlukla mücadele yasası (4422 Sayılı Kanun) niçin değiştirilmiş? Bu değişikliklerle kimler korunmuştur? Kimlerin yargılanmaları engellenmeye çalışılmıştır? Yolsuzlukla mücadele eden kamu görevlileri, henüz bitirilmemiş onlarca yolsuzluk dosyası varken niçin apar topar görevlerinden alınmış, bir kısmı iftiralara maruz bırakılmış, halkın gözünde küçük düşürülmeye çalışılmıştır? Burada kimlere gözdağı verilmek istenmiştir?
- Yolsuzluğa bulaşmış ve haklarında Cumhuriyet Savcılıklarınca kovuşturma açılmış gerek emniyet kökenli gerek diğer memur ve bürokratlar neden derhal işten el çektirmemiş, bunlar bizzat Mesut Yılmaz tarafından neden korunmuştur?
- Türkiye’de nereden buldun yasası olmadığı için para ve mal hareketleri kontrol edilememektedir. Bu kontrolü sağlayacak böyle bir yasanın meclisten geçmesi kimler tarafından, nasıl ve niçin engellemiştir?
VALİNİN ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ...
- İstanbul Valisi ile Bakanlığımın arası niçin açılmış olabilir? İstanbul Valisi Erol ÇAKIR, dünyanın sayılı uyuşturucu kaçakçılarından Örfi ÇETİNKAYA ile telefon konuşmaları kayda alınan özel kalem müdürünün durumu kendisine hatırlatıldığında neden sessiz kalmaktadır? Özel Kalem Müdürünü koruyan ve kollayan İstanbul Valisi’nin görevden alınmasına hangi zihniyet niçin engellemiştir?
SONUÇ OLARAK ;
· Sadettin TANTAN’ ın faili meçhul birçok cinayetin aydınlanmasına, bir çok yolsuzluğun gün ışığına çıkartılmasına sebep olduğu için psikopatlıkla, paranoyaklıkla ve alçaklıkla suçlanması gerçekleri örtmez ve yolsuzlukla ve yoksullukla olan mücadelesini engelleyemez.
YAVUZ HIRSIZ MİSALİ...
· Dünyada yolsuzluğa bulaşmış suçluların hep namuslu ve dürüst bürokratları hedef aldıkları, suçladıkları bilinen bir gerçektir. Bu aynı zamanda çaresiz suçluların kullandığı eski bir yöntemdir. Bunların adalet önünde hesap vermeleri, yargılanmaları gerekirken, namuslu ve dürüst insanlara, bürokratlara her türlü itham ve iftira atmak yolunu seçmelerini yüce halkımız çok iyi anlamakta, “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” sözü ile bunlara en iyi cevabı vermektedir. Halkımız kimin psikopat, kimin paranoyak, kimin alçak, olduğunu, kimin kamusal varlıkları nasıl hortumladığını çok iyi bilmektedir.
· Benim mücadelem hiçbir zaman kişilere ve onların ailelerine yönelik değildir; haksızlıklara ve yolsuzluklara, kısaca halkın parasını ve malını hortumlayanlara, çalanlara yöneliktir. Ben ne Turgut Yılmaz ne de başka şahıslar hakkında suçlayıcı, karalayıcı, küçük düşürücü iddialarda bulunmadım. Ancak yine Turgut Yılmaz dahil haksızlık kimden gelirse gelsin, nasıl yapılırsa yapılsın; makamı, mevkii, soyu sopu, kısasaca kimliği ve kişiliği ne olursa olsun devletin malını çalanlarla ve halkın parasını hortumlayanlarla, haksızlıkla mücadeleden asla geri durmadım.
· Halkımızın bu gün yaşadığı yoksulluğun ve devletimizin ekonomik olarak çökertilme eşiğine gelişinin sebebinin yolsuzluklar olduğu her gün daha iyi anlaşılmaktadır.
Benim için en kutsal değer kul hakkıdır. Gerek Bakanlığım döneminde gerek diğer bütün kamusal görevlerimde kul hakkının ve beyt-ül malın (devlet hazinesinin) korunmasını esas aldım. Daima hukuk kuralları ve hakkaniyet çerçevesinde hareket ettim. Resmi belgelerde adı geçen bütün şahıslara eşit ve adil davrandım. Turgut Yılmaz da bu değerlendirmemizin dışında değildir. Bir çok inceleme ve soruşturma belgesinde adı geçmektedir. Bu nedenle, sorunu benimle değil, bu belgelerledir. Şahsımla değil yüce mahkemelerledir.
ADALETE HESAP VERECEKLER...
Turgut Yılmaz, namuslu ve dürüst insanlara itham ve iftiralarda bulunmak yerine, yüce adalete hesap vererek ve aklanarak halkın önüne çıkmalı, halkın parasını hortumlayanlara bunların iadesi için örnek olmalıdır.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:05