KAYNAK : Haber Vitrini
TÜLAY KAYNARCA
İSTANBUL - Bilim adamları, bilinçsiz tarıma devam edildiği takdirde 15-20 yıl içinde topraktan alınan verimin yüzde 50 azalacağını ileri sürdü.
Silivri Yerel Gündem 21'in düzenlediği seminerde konuşan bilim adamları, bilinçsiz tarıma devam edildiği takdirde, 15-20 yıl içinde topraktan alınan verimin yüzde 50 azalacağını ileri sürdü. Trakya topraklarının hor kullanıldığını, beton, sanayi ve bilinçsiz tarım ile yok edildiğini vurgulayan bilim adamları, hükümetin en kısa sürede Trakya master planı hazırlayarak, Türkiye'nin ikinci büyük ovasını kurtarması gerektiğini ifade ettiler.
Seminerin açılış konuşmasını yapan Silivri Yerel Gündem 21 Sekreteri Nursel Erel, amaçlarının her geçen gün beton yığınları ve sanayiye teslim olan Trakya ve Silivri toprakları için neler yapılabileceğini saptamak olduğunu söyledi. Ardından söz alan Beykent Üniversitesi Rektör Yardımcısı Zafer Arslan, Beykent Üniversitesi olarak ellerinden gelen desteği vereceklerini bildirdi.
AYNI TİP ÜRÜN TOPRAĞI HASTA EDİYOR
Silivri İlçe Tarım Müdürü Soner Nazlı'nın, ilçe genelinde yapılan hayvancılık ve tarım ürünleri konusunda istatistiki bilgi vermesinden sonra konuşan Trakya Üniversitesi Tekirdağ Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Çıtır, sürekli hububat ekildiği için Trakya topraklarında hububattan kaynaklanan bir çok toprak hastalıkları meydana geldiğini söyledi. Bunu önlemek için münavebeli ekim yapmak gerektiğini belirten Prof. Çıtır, "Sürekli buğday ve ayçiçeği ekimi yerine, sebze, baklagiller, yem bitkileri ekilmeli. Bu topraklarda meyvecilik, örtü altı sebzeciliği de yapılabilir. Böylece toprak zenginleşir" dedi. Prof. Çıtır, meyveciliğin de teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı.
VERİM YARI YARIYA DÜŞECEK
Bilinçsiz bir şekilde tarıma devam edildiği takdirde verimin yüzde 50 azalacağını ifade eden Prof.Dr. Çıtır, topraktaki organik madde düzeyinin yüzde 1'in altına düştüğünü, 15-20 yıl sonra şu an alınan verimin yarısını bile alınamayacağını ileri sürdü. Sürekli buğday ve ayçiçeği ekimi yapılması halinde toprakta verimin düştüğünü, bunu önlemek için aşırı gübre kullanıldığını, bunun da yarardan çok zarar getirdiğini anlatan Prof. Çıtır, çözümün münavebeli ekimde olduğunu söyledi.
SİGARA DOMATESE DE ZARARLI
Sigara tiryakisi üreticilerin kaliteli domates üretmesinin mümkün olmadığını dile getiren Prof. Çıtır, bunun gerekçesini şöyle anlattı: "Çünkü tiryaki olan çiftçi, domates fidesine tütünlü elleriyle dokunuyor. Bu tütünü alan fide tıpkı AIDS'li hasta gibi olur. Bu nedenle sigara içenlerin kaliteli domates üretmesi mümkün değil."
TOPRAK ANALİZİ ŞART
Eskiden çok çeşitli ürünler ekildiğini, kavun güzeli vb. seçildiğini, festivaller düzenlendiğini hatırlatan Prof. Çıtır, şimdi bunların adının bile anılmadığına dikkat çekti. Çıtır, toprak analizi yapılmadan
gübre kullanılmasının da yanlış olduğunu belirterek, "Gübre fazla atılırsa ekinler yanar. Az atılırsa faydası olmaz. Bunun ölçüsünü bilmek için toprak analizi yapılmalı. Türkiye, artık tarımı desteklemeyen bir ülkedir. Tarıma verilen destek, her geçen gün azalıyor. Tarım ithalatımız ilk defa ihracatımızı geçti" diye konuştu.
"KENDİMİZE YETMİYORUZ"
Tarla Bitkileri Bölüm Başkanı Prof.Dr. Temel Gençtan da, Türkiye'nin herhangi bir ilçesinde de aynı Silivri'deki sorunların olduğunu vurgulayarak konuşmasına başladı. Arazilerin küçüldüğünü, küçülen arazilerin de insanları besleyemediğini belirten Prof.Dr. Gençtan, bunun sonucu, son yıllarda değeri artan arazilerin hızla el değiştirdiğini ve konuta açıldığını söyledi. Türkiye'nin geçmişte, dünyada tarım ürünleri açısından kendi kendine yeten 6-7 ülkeden biri olduğunu ifade eden Temel Gençtan, son yıllarda bu özelliğini de yitirdiğini, artık dışardan tarım ürünü ithal edildiğini anlattı. Prof. Gençtan, Silivrili çiftçilere önce örgütlenmelerini, ardından da İstanbul pazarına sebze, meyve ve tahıl ürünleri satmayı tavsiye ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çok yakınınızda koskoca metropol, Avrupa'nın pek çok ülkesinden büyük olan İstanbul var. Ne verseniz yutuyor. Tarla tarımından uzaklaşmak zorundasınız. Silivri'nin kurtuluşu bunda. Küçülmüş topraklarda sebzeciliğe, örtü altı sebzeciliğe, çiçekçiliğe yönelmeli. Sebze, meyve, çiçek üreterek bunları İstanbul'a pazarlayabilirsiniz. Bunlar İstanbul'a çok uzak olan Antalya'dan geliyor. Herşeyde olduğu gibi sebzede de mafya var. Siz buradan direkt sebze göndererek halde satamazsınız. Bu sorunu da örgütlenerek aşabilirsiniz."
ÖNCE MASTER PLANI YAPILMALI
Prof. Dr. Kayhan Korkut ise, öncelikle Trakya'nın master planı yapılması gerektiğini vurguladı. Bu yapılmadığı takdirde, Trakya topraklarını kurtarmanın mümkün olmayacağını savunan Prof. Korkut, "Tekirdağ valimiz Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli'nin master planını hazırlayarak DPT'ye gönderdi. DPT'nin cevabı, 'İstanbul'un yükünü Tekirdağ'a aktarmak zorundayız' oldu. DPT, burayı Kocaeli'ne çevirmek istiyorsa yapacak bir şey yok" diye konuştu.
Toprak oluşumunun yüzyıllar aldığını hatırlatan Prof. Korkut, "Trakya'nın verimli toprakları hızla sanayi ve konut alanına dönüşüyor. Keşke bir kanun çıksa da konut ve sanayi yapılacak yerlerdeki toprak örtüsünü bir kepçe ile başka bir yere taşıyabilsek. Çünkü bu toprakları ileride çok arayacağız" dedi.
MİRAS HUKUKU DEĞİŞMELİ
Batı ülkelerindeki gibi, miras hukukunu değiştirerek arazi bölünmesinin önüne geçmek gerektiğini ifade eden Prof. Kayhan Korkut, bu sorunları aşmak için çiftçinin örgütlenerek, sivil toplum örgütleriyle birlikte hükümetlere baskı yapması gerektiğini dile getirdi. Korkut, Ziraat Odaları'nın çiftçinin sorunlarını çözmede pasif kaldığını ileri sürerek, "Trakya'nın yüzde 40'ı çiftçi. TÜSİAD'ın raporu açıklanıyor, büyük gürültü çıkıyor ama Ziraat Odası'nın raporu açıklanıyor, kimsede ses yok. Çiftçi gerçek anlamda örgütlenerek sorunlarına sahip çıkmalı" dedi.
Prof. Dr. Enver Esendal, verimli topraklara sahip Trakya'nın sanayi ve konuta açılmasını eleştirdi. 1 santimetre kayanın toprak haline gelmesi için yaklaşık 500 yıl geçmesi gerektiğine dikkat çeken Esendal, "Bu toprakların korunması gerek ama biz üzerine sanayi ve konut kuruyoruz. Bu topraklar bize çok lazım" dedi.
ÖNCE PAZARLAMA
Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Nedim Yüksel, çifçinin başarılı olabilmesi için öncelikle pazarlama sorununun çözülmesi gerektiğini vurguladı. Bu sorun çözülmeden ne üretilirse üretilsin başarılı olunamayacağının altını çizen Prof. Yüksel, pazarlamada başarılı olmak için de örgütlenmek gerektiğini ifade etti. Ahmet Nedim Yüksel, pazarlama sorunu çözüldükten sonra sulama da yeterliyse bu topraklardan yüzde 50 daha fazla verim alınacağını dile getirerek, "İstanbul gibi, Avrupa'nın bir çok ülkesinden büyük bir yerleşim merkezine ürün satamıyorsanız, sorunları çözemezsiniz" diye konuştu.
ÜRETİM PLANLAMASI YAPILMALI
Değirmenköy'ün Belediye Başkanı Mümin Tuğlu, tarımdaki sorunları aşmanın bir yolunun da üretim planlaması olduğunu dile getirdi. Devletin desteği olmadan, devlet eliyle planlama yapılmadan sorunların aşılamayacağını savunan Başkan Tuğlu, "Domatesi yıllar geçse de hep aynı fiyata satıyorsunuz ama mazot, gübre, tohum vb. girdilerin fiyatı sürekli artıyor. Kaliteli üretim yapsanız bile iyi planlanmadığı takdirde çiftçi boşuna çalışır oluyor. Soğan para ediyorsa, seneye herkes soğan ekiyor. Bu kez de üretilenler herkesin elinde kalıyor. Bunu aşmanın yolu devletin üretim planlaması yapmasıdır. Bu siyasi tercihlere göre olmamalıdır" dedi.
DEĞİRMENCİ'NİN İKİLEMİ
Bir çiftçi çocuğu olarak gençliğinde çiftçilik yaptığını ama artık bunun tarihe kavuştuğunu dile getiren Silivri Belediye Başkanı Selami Değirmenci, yaşadığı ikilemi bir örnekle anlattı. Tarım topraklarını korumak amacıyla Silivri'de sanayileşmeye izin vermediğini ifade eden Değirmenci, "Yaptığım işin doğruluğuna inanmama rağmen bazen yanlış yaptım duygusuna kapılıyorum. Topraklar bölününce Silivri'de tarım bitti. İnşaat sektöründe gerileme olunca da ilçe nüfusunun yüzde 55'ini oluşturan, geçimini inşaat işçiliği ile sağlayan yüzde 90'lık göçmen kesim işsiz kaldı. Korkunç bir istihdam açığı oldu" dedi.
REFORM GEREKLİ
Tarım Ekonomisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hakkı İnan, tarımsal reform yapılması gerektiğini savundu. Prof. İnan, toprak reformu, teknolojik yenilikler ve örgütlenme olarak üç ana reformun gerekli olduğunu bildirdi. Silivri Sanayici ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Dağlı'nın çiftçilik deneyimini anlatmasının ardından söz alan Silivri Ziraat Odası Başkanı Rıdvan Gümüşoğlu, Trakya'nın sanayi ve konut alanı olduğunu ifade etti. Gümüşoğlu, "Devlet resmi açıklama yapmasa da perde arkasında böyle planlanıyor" diye konuştu.
SUNİ DEĞİL DOĞAL GÜBRE KULLANIN
Toplantıyı yöneten Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sebahattin Öğün, sonuç bölümünde, münavebeli ekimin şart olduğunu, hububatın yanı sıra arpa, yem bitkisi, baklagiller ekilmesi gerektiğini, bu bitkilerin köklerinde azot yapan bakteriler sayesinde azotlu gübreye gereksinimin azalacağını belirterek, suni gübrenin azaltılmasını önerdi. Prof. Öğün, ABD'de doğal gübre kullanımını özendirmek amacıyla suni gübre fiyatlarının yüksek tutulduğunu söyledi.
Prof. Öğün, 150 akademisyeni temsilen Tekirdağ Ziraat Fakültesi'nin 9 bölüm başkanının da bu seminerde olduğuna dikkat çekerek, yardım istenildiği takdirde her zaman Silivrililerin hizmetinde olacaklarını ifade etti.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 15:51