UMUR TALU MEDYADA SAVAŞ CIĞIRTKANLIĞI YAPAN ''SİVİL GENERAL''LERİ YAZDI.
Star yazarı Umur Talu bugün çok önemli bir konuyu yazdı. Talu medyada savaş çığırtkanlığı yaparak kişisel çıkar uman yazar ve çizerlere dokundu. Talu; ' Bir gazeteci, salt kendi kariyerinin parlaklığı adına dahi, salt özel ve ilginç haber ile bilgi almak namına bile, salt kendisine gösterilen itibardan hoşnut kalarak da olsa... O yolun yolcusu haline gelmişse... Kamuoyu adına, halk adına, bağımsızlığını (tarafsızlığını değil) gözetmek zorunda olduğu vicdanını teslim etmiş demektir. Bunun para, maddi menfaat karşılığı olması, rezilliğin dozunu büyütür... Özü, aynıdır. Vicdanınız rehin düştüğünde, ruhunuz da şaibe tarafından esir alınmıştır. Şaibe, benliğinize sızmıştır; ağzınızdan çıkan sözler, kaleminizden dökülen fikirler, haberler, düşmüş ve düşkün bir ruhun maddi ifadeleri olarak sağa sola saçılmaktadır. '' yazdı.
UMUR TALU-STAR
Şaibe ruhta gizlidir
Bir ülkenin Başbakanı, bir başka devletin, kendi ülkesinde, kendi halkını savaşa ikna etmek üzere birtakım gazetecileri fonlamayı hedeflediğini demeye getiriyorsa...
(Sonradan ben öyle demedim dese de...)
Bu ciddi bir iştir.
Ya o Başbakan uyduruyordur; vahimdir.
Ya uydurmuyordur, bir istihbaratı vardır; rezalettir.
Başbakan Gül bunu söyledi ve söz ortada duruyor.
O bunu açmak, açıklamak, bizler ise deşmek zorundayız.
(Sonradan ben öyle demedim dese de...)
Eğer sallamışsa, yedirmek...
Bir bildiği var ise, yutkunup sindirmemek zorundayız.
Birtakım konuşmaları, bazı ağızlardan (ilk ağızdan) dinlediklerimi ve bunları bir araya getirince, 'devletin zirvesi' denilen yerlerde, böyle bir kanaatin olduğunu anlıyorum.
Sivil kanatta da, askeri kanatta da.
Bu bir bilgiye mi dayanmaktadır, yoksa sadece çıkarsamadan mı ibarettir, emin değilim ama...
Ortada ciddi bir iddia var.
(Sonradan ben öyle demedim dese de...)
Bunu, 'o paralar Türkiye medyasını kesmez' diye geçiştirmek o ciddiyetin yanında pek hafif kalır!
* * *
Bir bilgiye, bir kanıta dayanmadığı sürece, 'birileri, para karşılığı ABD'nin savaş politikasından yana yazıp çiziyorlar' iddiası üstünde daha fazla spekülasyon yapamam.
Ama şunu söyleyebilirim:
'Birileri, ABD'nin savaş politikasından yana yazıp çiziyorlar.'
Elbette, dünyaya ve Türkiye'ye ilişkin tahlilleri, beklentileri ve duruşları ile, nasıl birileri bu savaşın karşısında tavır alıyor, yazıyor ya da konuşuyor ise...
Başka birileri de kendi bakış açılarıyla pekala bu savaşın gerekliliğini savunabilir.
Sorun, bu bakış açısının, tamamen 'hür' bir vicdan ve 'kişisel bilgi birikimi ile kanaatler'den oluşup oluşmadığı noktasıdır.
Kalkış noktası, kişinin kendi açısı, bilgi harmanı ve tahlilleri midir...
Yoksa, başka birtakım odakların, merkezlerin bir uzantısı mıdır?
* * *
İşte, 'şaibe ruhta gizlidir' diye başlarken kastettiğim o.
Bir propaganda bütçesinden açıkça fonlanarak 'propagandacı' olmanın büyük alçaklığı ve rezilliği bir yana...
Diğeri de, ruhen, vicdanen bir teslimiyettir.
Bir gazeteci, salt kendi kariyerinin parlaklığı adına dahi, salt özel ve ilginç haber ile bilgi almak namına bile, salt kendisine gösterilen itibardan hoşnut kalarak da olsa...
O yolun yolcusu haline gelmişse...
Kamuoyu adına, halk adına, bağımsızlığını (tarafsızlığını değil) gözetmek zorunda olduğu vicdanını teslim etmiş demektir.
Bunun para, maddi menfaat karşılığı olması, rezilliğin dozunu büyütür...
Özü, aynıdır.
Vicdanınız rehin düştüğünde, ruhunuz da şaibe tarafından esir alınmıştır.
Şaibe, benliğinize sızmıştır; ağzınızdan çıkan sözler, kaleminizden dökülen fikirler, haberler, düşmüş ve düşkün bir ruhun maddi ifadeleri olarak sağa sola saçılmaktadır.
* * *
Türkiye'de, daha doğrusu Türkiye üstünde, bu yatırım ciddi biçimde yapıldı.
Bu sütunda, kimi ne kadar ilgilendirdi, ne kadar etkiledi bilmiyorum ama, Perle, Parris, Makovsky, Washington Institute gibi mercileri bu yüzden boşuna anlatmadığımı düşündüm.
Halkın, hatta hükümet ile askerlerin savaş histerisine kapılmadığı bir durumda, 'sivil generaller', bu ABD yönetimi namına, o yatırımların getirisi, rantı olarak halkın bilincine birer lobici olarak saldırtılıyor.
Ne tuhaf... 'Sivil generaller' sıfatını, tam da Genelkurmay Başkanı kullanmıştı; sanırım, 'Amerika'nın sesleri' için değilse de, kendilerine yakın gördükleri bazı gazeteciler için.
Gazeteciliğin ruhunu teslim etmemesinin şartı da tam odur:
Sivil kalmak ama, asla general olmamak!
Kimsenin namı hesabına, propagandacı olarak yazılmamak.
İster paralı asker olarak, ister gönüllü nefer kalarak!
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:09