YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI OK: ''KAVGA ETSEK DE, DEMOKRATİK REJİME DOKUNULMAZ''
MUAMMER TAN
ANKARA - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 13.Onur Günü'nde konuşan Ok, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı sözcüklerinin başındaki 'Yargıtay' sözcüğünün geniş alandaki görevleri ve konumu yansıtmadığını ve algılama sorununa yol açtığını belirterek, ''Yüklendiği görevlerin Yargıtay'la sınırlı olmayıp, tüm ülke ve insanımızı ilgilendirmesi karşısında, ifa etmekte olduğu görevlerle isminin uyumunu sağlamak için 'Yargıtay' sözcüğü yerine 'Türkiye Cumhuriyeti' sözcüklerine yer verilmesi zorunlu hale gelmiştir'' dedi. Ok, gerçekte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, ülke Başsavcılığı işlevini yerine getirdiğini, tek eksiğinin Anayasada ayrı ve bağımsız olarak düzenlenmemesi olduğunu vurguladı. Bu konudaki boşluğun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı olarak Anayasa'da bağımsız bir kuruluş olarak yer verilmesiyle doldurulabileceğini vurgulayan Ok, bağımsız bir kimliğe sahip olunmamasından dolayı pek çok uluslararası etkinliğe katılamadıklarını bildirdi. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu ve bunun, hukukun üstünlüğünün kabul gördüğü, çağdaş ve uygar bir yapı ve anlayış anlamına geldiğini hatırlatan Ok, Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında gösterilen bu yapının değiştirilmesi şöyle dursun teklifinin dahi yapılamayacağını belirtti. Siyasal gücün, ülke yönetiminde sonsuz yetki ve hakimiyetleri olmadığını, birey gibi, ulusal ve evrensel hukuk kurallarına uyma zorunluluğu bulunduğunu ifade eden Ok, ''Siyasal gücün iktidarının, hukuk kurallarıyla sınırlandırılması anlayışının kabulü, hukuk devleti ilkesinin temel koşuludur'' diye konuştu. Türkiye'de yargı bağımsızlığı ve hakim güvencisi, bunlarla bağlantılı özlük haklarının hiç gündemden düşmediğini hatırlatan Ok, her adli yıl konuşmalarında sorunların dile getirilmesi ve herkesçe kabul edilmesine rağmen, bugüne kadar gereğinin tam olarak yerine getirilemediğini söyledi.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE ÖZLÜK HAKLAR
Konuşmasının büyük bölümünde yargı bağımsızlığının önemine işaret eden ve yargı bağımsızlığının tam sağlanabilmesi için Anayasa'nın 140, 144 ve 159.maddelerinde değişiklik yapılması gerektiğini belirten Ok, şunları kaydetti: ''Şu hususu açık yüreklilikle ifade etmek zorundayım. Yargı bağımsızlığı elbette yasama ve yürütme erklerine karşı bağımsızlığı kapsamaktadır. Ancak, bağımsızlığı bununla sınırlamamak gerekir. Yakın ve uzak çevreye, bölgeye, meslektaşa, beklentilere karşı da bağımsız olunması, hakim kimliğinin özünde saklı etik davranış biçimleridir. Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda (HSYK) bu bilincin hakim olduğunu görmek yargıyı rahatlatmaktadır. Hiç unutulmamalıdır; bunu önemseyerek vurgu yapıyorum. Yüksek Kurul'un başarısının derecesi; Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay dahil tüm yargının başarısını göstermektedir.''
Yargı bağımsızlığını tehdit eden olumsuz etkenin, hakimlerin yüklendikleri görevin önemi ve toplumdaki statülerine uygun özlük haklarının tanınmaması olduğunun altını çizen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ok, ''Hakimi, sürekli isteyen, dileyen olmaktan çıkarmalıyız. Bu pozisyon, hakimlik kimliği ve onuruyla bağdaşmayan, hakimi aşağılatan tutumdur'' şeklinde konuştu. Ok, hakimin özlük haklarına, Anayasa'da yer verilmesini ve maaşlarının milletvekili aylıklarına endekslenmesini isteyerek, ''Hakim nasıl geçineceğini değil, sadece adaleti düşünsün, buna odaklansın'' dedi. Ok, hakimlerin görevlerinde bağımsız oldukları, Anayasa, yasa ve hukuka uygun olarak vicdani kanılarına göre karar vereceklerinin her hal ve koşulda unutulmaması gerektiğini de belirtti. 2. Neşter soruşturmasında sayıları çok az da olsa, yargı mensuplarına yönelik suçlamaların, saygın bir kurum olan yargıyı lekelemediğinin düşünülemeyeceğini ifade eden Ok, yargının hak etmediği bu lekeden kısa zamanda arınması gerektiğini bildirdi.
KAVGA ETSEK DE, DEMOKRATİK REJİME DOKUNULMAZ
Demokrasinin uzlaşma rejimi olduğunu ve bu rejimde tartışma ve eleştiriden vazgeçilemeyeceğini kaydeden Ok, her kurum ve kişinin buna katkı yapması gerektiğini söyledi. Ok, istekler makul ve haklı ise, mutlaka gereğinin yapılması gerektiğini ve toplumun geleceğini tehlikeye düşürecek, çağı takipten alıkoyacak isteklere ve eğilimlere karşı da demokratik tepki konulmasının her kişi ve kurumun görevi olduğunu belirtti. Sorunların çözümünde, gerginliklerin aşılmasında, demokratik tavrın asıl olduğunu vurgulayan Ok, ''Kavga etsek de, demokratik rejime dokunulmaz. Milli iradenin, her istediğini yapma, her şeyi kontrol etme yetkisini vermediği de kabul edilmelidir. Demokraside bildiğini yapmak değil, genel kabul görmüş doğruları yapmak esastır. Demokrasi, özgür düşünce ve özgür tartışma ortamına sağlayan yegane sistemdir; üstünlüğü de buradan gelmektedir'' değerlendirmesinde bulundu.
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI
Ok, Anayasa Mahkemesi'nin yeniden yapılandırılması tartışmalarına da değindi. Yeniden yapılanmaya ilişkin Anayasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi tarafından 'siyasallaştırma' kanısıyla kabul görmemesinin isabetli bir yaklaşım olduğunu ifade eden Ok, önerilen modelin daha uzun bir süre tartışılmaya ihtiyacı olduğunu bildirdi. Bu konudaki kuşkulara duraksamalara ve sorunlara tatmin edici yanıtların verilmesi gerektiğine işaret eden Ok, Anayasa Mahkemesi'nin özgörevine sahip çıkması, yüksek mahkemeler arasında sıkıntı yaşanmaması için bireysel başvuru ile ilgili önerisini şöyle açıkladı:
''Yargıtay ve Danıştay Üyeleri ile Anayasa Mahkemesi Yedek Üyelerinden yeterli sayıda yüksek yargıcın yan görevli olarak görev alacağı, karma bünyeli özgün bir mahkeme oluşturulması düşünülmelidir. Böylece hukukun değişik alanlarındaki zengin bilgi ve deney birikiminin çok yararlı biçimde organizesi sağlanmış, Yüksek Mahkemeler arasında sıkıntı yanında, bahsettiğimiz sakıncalar giderilmiş olacaktır''.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:15