Gündem
  • 17.5.2003 09:59

YILMAZ ERDOĞAN MATRİX'İ YERDEN YERE VURDU

Hemen söyleyeyim milyon milyon dolarlar harcanmış ve neredeyse tümünü ''lan bunu nasıl yapmışlar!'' biçimindeki iç feryatlarla seyrettiğim bir filmi eleştirmek bizim haddimize düşmez. Ne de olsa bendeniz sinema bahsinde bir kaç tahtası eksik bir Deli Emin'im. İlk Matriks'i seyrettiğimde ''adamlar uçmuş'' demiştim. Bu sefer hakikaten uçmuşlar! Filmin benim kafamdaki karmaşadan çıkan özeti şöyle: SEÇİLMİŞ KURTARICI Keno, seçilmiş kişiymiş. Seçilmiş kişi, kurtarıcıymış. Kurtarıcı, mesihmiş. Mesih, Süpermenmiş. Süpermen, Kungfucuymuş. Aslında birden fazla matriks varmış, çok karışık çok... İlk filmde beyazperdeden gelip felsefenin kapılarını zorlayan Matriks, ikincisinde yine inanılmaz sinemasal, dijital ya da bilgisayar numaralarını yapıyor. Ama çok özür dilerim. Önce yönetmenlerinden, yapımcılarından, Trinitiden, Monikadan (Allahım bu Monikamın Postacıdan bu yana kaçıncı harcanışı) tabii morfeustan ve tüm Nabukadnezar mürettebatından hatta bizzat Nabukadnezar'dan. Herkesten özür dilerim ama ben filmin sonuna doğru salonda sıkılan insanlar gördüm... Ben de onlardan birisiydim. FİLM BOYUNCA UÇUYOR Esnediler, esnedim. Artık hiçbir şeyden emin olamıyoruz ama bana esnemeler gerçek gibi geldi. Demek ki beş yüz milyon dolar bile bazen seyircinin sıkılmasına mani olamıyor. Benim en şaşırtıcı sinemasal numaram günlüğü on bin dolara kiralanmış bir uçan kameradır. Benim param bir kamerayı üç gün uçurmaya yetti, Neo bütün filmde uçuyor. Ama bir film bir kez seyretmeyle anlaşılmaz. Ben bir daha seyredeceğim. YA GERÇEKSE... Gelelim felsefi boyuta... İlk film herkese şu duyguyu vermişti: Ya gerçekse? Ya her şey bir kurguysa? İkinci filmse şu soruyu getirdi aklıma: Ya değilse! Ya hiçbir şeyin bir kurgusu yoksa? Ya her şey bir rastlantılar karmaşası ise... Ya bir Kurtarıcı yoksa? Ya da her şey iki dâhi kardeşin yaptığı çok görkemli bir filmden ibaretse? Aslında ''Malkoçoğlu'' da, ''Dünyayı Kurtaran Adam'' da, ''Neo'' da aynı şeyin peşinde. O sırada dünya öyle bir duruma geliyor ki ya Keanu Riivs ya Cüneyt Arkın ya bir Deli Emin gerekiyor meseleyi çözmek için... (Kendimi bu araya koydum matrikse çalışırken, Vizontele promosyonunu ihmal etmeyelim diye) Hep dünyayı kurtarmak gerekir. Bütün mesele bunu yaparken inandırmaktır. İşte biz bunu onlar kadar yapamıyoruz. Ya paramız ya da becerimiz yetmiyor. Ama filmin sonunda keşke dedim, keşke bu film yaratıcıları gibi bir duyguyu bir gün yaşayabilsem. Yani ''Sen yeter ki hayal et, yaparız ağbi'' diyen bir sinema sektörünün içinde bulunabilsem. Sonuç olarak tüm yazdıklarımı unutabilirsiniz. Belki de gerçek değil zira. Matriks işte. Hani ''babana bile güvenme'' diyorlar ya dünyamızın da meğer sebebi Matriksmiş! Ritz Carlton Otel'in büro katındayım... Tepemde Yaşar (Çakmak) ile Birsen (Altuntaş)... Telefon çalsın ve beni buradan alın... Alın ağbi... Hadi ağbi... Yaşar diyorum Yaşar Çakmak... İmdaat... MİLLİYET Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:00

İLGİLİ HABERLER