
Yılmaz Tunç, Özgür Özel'in 'İBB soruşturmasında rüşvet' açıklamasına cevap verdi
Özgür Özel'in "İBB soruşturmasında rüşvet" açıklamasına yanıt veren Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Sadece CHP'li belediyelere mi soruşturma yapılıyor?" ifadesinde bulunarak, 30 AK Partili belediyeye de soruşturma açıldığını ve 13 tanesinin mahkum olduğunu bildirdi.
CHP lideri Özgür Özel, bazı savcılarla bağlantılı avukatların 'İBB davası borsası' oluşturduğunu öne sürmüştü.
Açıklamalarının devamında ise, "Bir çetenin 'İBB davası Borsası' oluşturduğuna dair kanıtlarının elimizde olduğunu Türkiye'ye ilan ediyorum." ifadesinde bulunmuştu.
Özgür Özel'in tepki çeken açıklamaları sonrası Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'tan yanıt gecikmedi.
Bakan Tunç, Bolu'nun Gerede İlçesinde Adalet Sarayı temel atma töreninin ardından konuştu.
"ADLİ SORUŞTURMALARI SİYASİ MAKSATLA YAPILIYORMUŞ GİBİ BİR İZLENİM UYANDIRMAYA ÇALIŞIYOR"
Konuya ilişkin "Özellikle dosyanın içeriğini bilmeden yargıyı töhmet altında bırakmamak gerekir. Kanıtlarını ilgili mekanizmalarına ulaştırırsınız." ifadesinde bulunan Bakan Yılmaz Tunç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Yolsuzluk soruşturması devam ediyor. Ana muhalefet partisi lideri yargı mensuplarımıza savcılara hakimlere yönelik yakışıksız ifadeler kullanıyor. Adli soruşturmaları siyasi maksatla yapılıyormuş gibi bir izlenim uyandırmaya çalışıyor.
Burada soruşturmanın sonucunu sabırla beklemek gerekir. Masumiyet karinesine önem veriyoruz. Özellikle dosyanın içeriğini bilmeden yargıyı töhmet altında bırakmamak gerekir. Kanıtlarını ilgili mekanizmalarına ulaştırırsınız. Hukuk devletinde bunun gereği yapılır. HSK bunun gereğini elbette yapar. Savunma yapılacak yer miting meydanları değildir. Kimin elinde belge varsa yargı makamına versin. Yargıyı görevini yapar.
“SADECE CHP'Lİ BELEDİYELERE Mİ SORUŞTURMA YAPILIYOR?”
Sadece CHP'li belediyelere mi soruşturma yapılıyor. Böyle bir şey yok. Kayıtlarda 30 tane AK Partili belediye ile ilgil soruşturma yapılmış. 13 tanesi mahkum olmuş. Yolsuzluğun partilisi partisizi olmaz.
SAHTE E-İMZA SÜRECİNE İLİŞKİN KONUŞTU
Bakan Tunç, sahte e-imza tartışmalarına ilişkin de açıklamalarda bulundu.
Bakan Tunç'un konuya ilişkin açıklamaları şöyle:
Bu sahtecilikle ilgili soruşturmayı başlatan yargımız, 13 Ağustos 2024 tarihinde bir kamu kurumumuza yapılan ihbarla başlayan bir soruşturma. Özellikle bu sahtecilik şebekesini soruşturma makamı etkin bir soruşturma başlatıyor. Bu şebekenin ortaya çıkartılması gerekiyordu.
Gizli bir soruşturma. 220 kişi hakkında adli işlem yapıldı. 199 kişi hakkında kamu davası açıldı. 37 şüpheli tutuklandı. Soruşturma devam ediyor. Kamuoyu yargı sürecinde öğrendi. UYAP sistemi dünyanın en gelişmiş yargı ağı projesi.
GRANT KARTAL YANGININA DEĞİNDİ
Bakan Tunç, Bolu'da yaptığı açıklamada Grand Kartal yangınına ilişkin, şu ifadeleri kullandı:
Yangında hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Otel yangınıyla ilgili gerekli yargı süreci devam ediyor. İTÜ'den bilirkişiler görevlendirildi. Birileri yargıdan kaçırıldı dendi. Kaçırılmadı. İTÜ raporu sonucu sorumlular belirlendi. Yargılama devam ediyor. Birtakım dezenformasyonlar yapıldı ama böyle bir durum söz konusu değil. Kim sorumluysa 78 canın hesabını vermeli. Bağımsız ve tarafsız yargı görevini yapacak.
İSRAİL'İN SKANDAL KARARINA TEPKİ
Bakan Tunç İsrail'i skandal kararına tepki göstererek şunları söyledi;
İsrail terör devleti. Ona devlet demek mümkün değil. Sözde bir karar. Uluslararası hukuku hiçe sayıyor. Soykırım politikası izliyor. Hukuk kuralların hiçbirine uymayan bir devlet, İsrail. 7 Ekim'den bu yana da dünyanın gözü önünde, dünya tarihinin en büyük soykırım işlenirken batılı ülkeler İsrail'e destek verdiler. İsrail bunlardan destek buldu. Tabi 7 Ekim'den bu yana 61 binden fazla Filistin şehit edildi. Bunların yarıdan fazlası kadın ve çocuklardan oluşuyor. Kadın haklarını savunanlar, çocuk haklarını savunanlar maalesef bu zulüm karşısında, bu soykırım karşısında sessiz kaldıklarını görüyoruz. 200'den fazla gazeteci şehit edildi. Basın özgürlüğü diye bas bas bağıranların hiç ortada Filistin söz konusu olunca nasıl bir çifte standart içerisinde olduklarını görüyoruz.
Uluslararası Adalet Divanı'nda başlayan bir dava var. Birleşmiş Milletler Savaş Suçları ihlali Türkiye'nin de katıldığı bir dava. Bu davada Uluslararası Adalet Divanı divanına randevu verdi. Burada soykırımın önlenmesi, insani yardımların yapılması reyli tedbir kararı bir karar alındı. Bu tedbir kararlarının icra edilmesi lazım. Kim icra edecek? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi icra edecek. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ateşkes önergelerini reddeden ve hatta insani yardım önergelerini bile reddeden bir yapı. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde başsavcı, Netanyahu ve diğer katillerle ilgili yakalama kararı çıkardı. Tutuklama talep etti, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin başsavcısı talep ediyor.
Ama maalesef bu talep ülkelerden kabul vermedi. İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri Meclisi'nde ayakta alkışlandı yakalama talep edilen bir kişi. Maalesef Uluslararası sistem işlemiyor.
“TÜRKİYE OLARAK MAZLUMUN HAKKINI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Uluslararası kurumlar etkisiz. Sayın Cumhurbaşkanımız uzun yıllardan bu yana "Uluslararası sistemin revizyona tabi tutulması gerekir. Bu sistem insanlığın sorunlarına cevap vermiyor. Bu sistem adil değil, dünya beşten büyüktür" derken bunlara işaret ediyor. Bugünlere insanlığın sorunlarına çözüm üretecek mekanizmaların kurulması istiyor.
Bu liderlerin sayısı artması lazım. Türkiye olarak mazlumun hakkını savunmaya devam edeceğiz. Soykırımı gerçekleştirenleri lanetliyoruz. Bosna'da soykırım yapan katiller nasıl hesap vermişse bunlar da günü gelecek bu cezaya çekecekler.