Gündem
  • 23.11.2006 15:27

ZAFER ÇAĞLAYAN'DAN HÜKÜMETE MESAJ VAR!..

ANKARA - Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin Fransa'ya vize ve ekonomik yaptırım uygulaması gerektiğini belirtirken, Nobel ödüllü Orhan Pamuk'u eleştirdi. Çağlayan, Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılan Anadolu Yaklaşımı'nın yasalaşması halinde 10 bin kişiye istihdam sağlanacağını vurguladı.


ASO 1. Organize Sanayi Bölgesi'ndeki (OSB) fabrikalarda incelemelerde bulunan Samsun TSO Başkanı Adnan Sakoğlu ve TSO heyetini ağırlayan Zafer Çağlayan, İHA'nın sorularını cevapladı. 400 hektarlık alanda kurulu OSB'ye 175 hektar alan eklendiğini ve toplam alanın 575 hektara çıktığını kaydeden Çağlayan, "Burada 202 fabrika var. Halen 67 parsele fabrika yapılıyor, 4 açık parsel bulunuyor" dedi.


Çağlayan, Fransa Ulusal Meclisi'nin sözde Ermeni soykırımıyla ilgili yasa tasarısını kabul etmesini de eleştirerek, "Meclisin çıkardığı yasadan Fransız kamuoyunun haberi yok. Konuya Fransız kalmışlar. 400 bin Ermeni siyaset, ekonomi ve medyada ya birinci ya ikinci adam olmuşlar. 60 milyonluk Fransa'da 400 bin kişi bu işi götürüyor. Ermeniler sitelerinde, 'Türkler'e siz aldırış etmeyin, Türkler birkaç gün bağırır çağırır ondan sonra unuturlar' yazıyor. Dedikleri de doğru. Gördüğünüz gibi.

Mesele şu; biz haklılığımızı anlatabilen bir ülke değiliz. Meselemize sahip çıkan bir ülke değiliz. Biz Fransız kamuoyunu bu işten haberdar etmeliyiz. Fransa şu anda AB içerisinde ekonomisi en kötüye giden ülkelerden biri. Yüzde 9 işsizlik var. Böyle bir ülkede Türkiye'nin yaptıracağı ekonomik yaptırımlar Fransa'da 7 düvel tarafından duyulmalı, hissettirilmeli. Ekonomik olarak baskı yaşatılmalı. Yoksa 5 yoğurt atmış, 2 kravat kesmişsin, bu sadece meseleyi küçültür. Bizim meselemiz bu kadar küçük ve basit değil. Yapılacak iş belli, yapılması gerekirdi, hala da yapılabilir" diye konuştu.


Hükümetin çıkıp Fransızlar'a vize uygulamasına başlaması gerektiğini vurgulayan Çağlayan, "Onlar vize konusunda bizden ne istiyorsa, aynısını benim ülkemin de istemesi gerekir. Vizesiz girdiği Türkiye'de vizeyle karşılaşacak Fransız vatandaşı nedenini soracak.

Biz de sebebin tasarı olduğunu ve parlamentonun alçakça karar aldığını söyleyeceğiz. İkinci olarak Fransızlar ekonomik anlamda Türkiye'de 20 milyar dolarlık bir pastanın peşindeler. Bunu mutlaka alamayacaklarını bilmeleri lazım. Yetkililer kapalı kapılar ardında söylemeli. Geçen gün Kara Kuvvetleri Komutamız'ın 'Askeri ilişkileri kestik' açıklamasını taktirle karşıladım" şeklinde konuştu.


Büyükelçilerin kendilerine verilen işleri yaptığını kaydeden Çağlayan, Türk'ün Fransa'da Ermeniler kadar aktif olması gerektiğine işaret etti. Bu ülkede 600 bin Türk nüfusu bulunduğunu hatırlatan Çağlayan, "Bu nüfus değerlendirilmeli, azınlık çoğunluğa hükmedememeli.

Bizim ülkemizde kurumların görevi olmalı, günü gelmeden çalışmalar yapmalı. Fransa'da 25 milyon hane olsa, Fransızca 25 milyon kitap bastırıp göndermek çok mu zor? Bunu Fransız veya Ermeni yazarlara yazdırmalıyız. Bunlar bir çalışma ve stratejiyle olur. Kurumlar harekete geçmeli. Bugün Türkiye'ye, Türklüğe küfretmeyi, hakaret etmeyi serbest bırakan, bizim milli ve manevi değerlerimize küfretmeyi serbest bırakmak için 301. maddenin değiştirilmesini isteyen bu münafıklar, getirip kendileri öyle yasa koyuyorlar ki yalanı yalanlamayı suç kabul ediyorlar.

Biz bunu işlemeliyiz. Sen kendi ülkende yalanı yalanlamayı yasakla, benim ülkemde Türklüğe hakareti serbest bırakmaya çalış. Türkiye ve Türklüğe küfreden bir yazar (Orhan Pamuk) aynı gün Nobel ödülü alıyor. Bu tesadüf değil. Orhan Pamuk, 'Güreşten anlamayan güreşten bahsetmesin' diyor. Ben güreş bilmem ama vatan satmanın nereye gittiğini iyi bilirim. Vatan, ülke satmanın karşılığında alınan ödül olduğunu çok iyi bilirim. Bu ülkeye ve bu ülkenin değerlerine hakaret eden birine barış ödülü veriliyor" dedi.

"ANADOLU YAKLAŞIMI YASALAŞMAYI BEKLİYOR"
Yasalaşmasını bekledikleri Anadolu Yaklaşımı'na başta hükümet olmak üzere olumlu yaklaşanlara teşekkür eden Çağlayan, şöyle devam etti:

 
"2001 krizinde insanların kendi elinde olmayan kriz yaşandı. Sorumlusu sanayiciler değil. Türkiye'de bankalar tarafından takip veya temerrüde uğramış 42 bin 642 KOBİ var. Yaklaşık 650 milyon dolar, yani 1 katrilyon borcu var. İstanbul yaklaşımıyla İstanbul'a yaklaşırsın ama Anadolu'ya yaklaşamazsın. İstanbul yaklaşımında 320 firma mali açıdan yeniden yapılandırıldı. Ama orada sadece bir firmanın borcu 2.5 milyar dolardı. Bugün 42 bin 642 firmanın borcu bunun 3'te birinin daha azı ve 650 milyon dolardır.

Bu firmaların borçlarının yapılandırılması mecburiyettir. Burada devletin kasasından bir şey çıkmayacak. Reel ve mali sektör biraraya gelecek, belli bir vade üzerinde anlaşacak. Bankalar bileşik faiz uyguluyor, uygulanmaması yönünde Anadolu Yaklaşımı'nda bir madde var. Borçlar yeniden yapılandırılacak. Bu firmalar yeniden kredi alabilecek.

Çünkü takipte oldukları için kredi alamıyorlar. Kredi alamayınca firmanın hayat damarları bağlı. Bu pompaya can suyu akıtacak, pompa su vermeye başlayacak. 42 bin 642 firmanın bana göre 10 bin tanesi çok rahat düzeltilebilir. Bu firmaların sadece bin tanesi bu kapsama alınsa ve yapılansa en basit hesapla 10'ar kişi istihdam edilse 10 bin istihdam yapar. Bugün Türkiye'de 6 milyon işsiz var. Her 15 saniyede bir 4 kişi işsizler ordusuna katılıyor.

Böyle bir ortamda 10 bin kişi istihdam ettiğiniz zaman bu bankaların alacağı 650 milyon doları yeniden yapılandırma projeksiyonu sağlıyorsunuz. Oysa bugün 10 bin kişiye istihdam oluşturmak için 1.5 milyar dolarlık yatırım yapmak zorundasınız. Bu rakamlar bile Anadolu Yaklaşımı'nın ne kadar doğru olduğunun göstergesi. Devlet alamadığı sigorta bedelini, vergiyi, elektriği, su paralarını alacak. Bu firmalarımızın birçoğu yürüyecek, koşacak. Bu firmaların hepsi Türkiye'nin milli değeridir. Hükümetin yaklaşımı iyi. Bakanlar Kurulu'nda tasarı imzaya açıldı.

Başbakanımız'ın direktifleriyle 5 bakanımız Ali Coşkun, Kemal Unakıtan, Ali Babacan, Abdullatif Şener ve Kürşad Tüzmen konunun takipçisi. Buradan Plan Bütçe Komisyonu'na gidecek. İnşallah yılbaşına kadar tasarı yasalaşacak. Yasalaştığı taktirde 31 Aralık 2005'e kadar bankalara borcundan dolayı takibe alınanlar oturup borçlarını yeniden yapılandıracaklar. İlave kredi alacaklar, devlete borçlarını ödeyecekler. Çok ciddi beklenti içindeyiz."

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 23:59

İLGİLİ HABERLER