Gündem
  • 6.10.2005 00:02

ABDULLAH GÜL MECLİS'TE BAYKAL'A NE VERDİ?

ALİ ULURASBA
ANKARA  - Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "İlgili performanslar gerçekleştiği takdirde sonunda Türkiye üye olacaktır. AB ile üyelik müzakerelerine başlayıp da üye olmayan bir ülke gösterin" dedi.

AB ile ilgili müzakerelerin başlaması konusunda Genel Kurul'a bilgi veren Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, müzakerelerin kaç yıl süreceği konusunda belirleyici ülkenin Türkiye ve Türkiye'nin performansı olduğunu ifade etti.


3 Ekim tarihinde ortaya çıkan olayın tarihi bir olay olduğunu belirten Abdullah Gül konuşmasında, "25 üye ülkenin bir araya gelip tartıştıkları konuların içine girip onların müzakere belgesini düzeltmeye uğraştık. 3 Ekim'de neticede varılan uzlaşmayla ortaya çıkan olay gerçekten tarihi bir olaydır. Bir dönüm noktasıdır. Herkesin görüşleri olabilir. Ama bizatihi olay tarihi bir olaydır. Bu Türkiye'yi Avrupa'yı ilgilendiren bir olay değildir. Dünya açısından önemli bir olaydır. Tabii ki bu Avrupa için de önemlidir. Çünkü Avrupa bir şeyi görmüştür. Türkiye ile beraber olabileceğini hazmetmeye başlamıştır. Büyük bir tarihi birikimiyle böyle bir ülke ile çok kültürlü ve çok farklı etnik yapılardan gelen insanlarla beraber olmayı da AB özümseyebileceğini, hazmedebileceğini göstermiştir. Avrupa için de tarihi bir olay olmuştur. Avrupa için de yeni bir statü olmuştur. Stratejik güç haline gelmiştir. Türkiye ile Asya ile ilişki kurmuştur. Bölgemiz için de çok önemli olmuştur. Çünkü Türkiye bölgesine istikrar yayan bir ülkedir. Bu istikrar daha da pekişecektir" dedi.


Türkiye'nin yarım asra yakındır AB'ye tam üye olmak için yönünü çevirdiğini, aslında Türkiye'nin bin yıldır Avrupa'nın içinde olduğunu, son 200 yıldır kurumsal olarak içinde olduğunu, son yarım asırdır da AB ile ilişki içinde olduğunu belirten Gül, sürecin kolay olmadığını ifade etti.


3 Ekim gecesi öncesi ve sonrasında yoğun ve çetin müzakereler geçtiğini hatırlatan Bakan Gül, "2 Ekim'le 3 Ekim gecesine kadar yoğun müzakereler yapıldı. Bunlar sokak ortasında yapılmadı. Bir şeye kesin karar verdik başından. Türkiye'nin olmazsa olmaz şartlarını AB pozisyonunda görmeden Ankara'dan hareket etmeyeceğimizi Brüksel'de yaşadığımızı bir kez daha yaşamak istemediğimizi söyledik. Bu tavrımızı kesin koyduk. Karşı tarafta bir şaşırma oldu. 3 Ekim saat 05.00'da 25 ülke bakanının ve benim bir araya gelip toplantı yapmamız gerekiyordu. Sabaha kadar müzakereler sürdü. Teknolojinin bütün imkanlarını kullandık. Sabaha kadar herhangi bir mutabakata varılamadı" diye konuştu.

"TÜRKİYE AB'Yİ İSTEMEYEBİLİR"
Daha sonra gelişmelerin Türkiye'nin lehine oluştuğunu belirten Gül, "Tüm üyelik, kesin ve net bir şekilde bu belgenin içine girdikten sonra ayrıcalıklı bir ortaklık reddedilmiş, alternatifli bir hedef konmamış bunların hepsi püskürtülmüştür. İlgili performanslar gerçekleştiği takdirde sonunda Türkiye üye olacaktır. AB ile üyelik müzakerelerine başlayıp da üye olmayan bir ülke gösterin. O yüzden üye ülkeler çok sıkıntı çekti" ifadelerini kullandı.


Hazmetme ile ilgili konuşmasına başlarken, sözlerine 'özümseme' diyen Gül'e CHP'liler ve Baykal eleştiride bulundu. Bu eleştiriye Gül, "Özümseme kapasitesi. Hazmetme, öz Türkçe'yi seversiniz diye söyledim" dedi. Bu sözcüğün çerçeve belgesine 1993 Kopenhag siyasi kriterleri ile girdiğini kaydeden Gül, "Türkiye gibi 73 milyonluk bir ülkeyi sindirmesi gerekiyor. Kolay değil. 1993 yılından bugüne gelen bir kriterdir. Şuna inanıyorum ki bu genç nüfusuyla, müteşebbis gücüyle günü geldiğinde ben sana girmek istemiyorum diyebilir. Bunu yapan ülkeler vardır, Norveç vardır, İsviçre'de olduğu gibi. O gün gelecektir, o günkü meclis, o günkü halkımız, buna meclisimiz karar verecektir. 10 yıl sonraki Türkiye herkesin arkasından koşacağı bir ülke olacaktır" açıklamasını yaptı.


Gül, bütün bu sorunların çözülmesinden sonra ABD'nin de katkısıyla bir çözüme ulaşıldığını söyledi. Bu arada çerçeve belge ile ilgili Gül-Baykal arasında kısa bir tartışma yaşandı.

Dışişleri Bakanı Gül, Baykal'ın 'bize bu belge (çerçeve belgesi) gelmedi' ısrarı üzerine, Baykal'ın bulunduğu yere elindeki belgeyi (çerçeve belgesi) götürdü. Ancak Baykal belgeyi almadı. Gül, "Buyurun alın" dedi ancak Baykal, "Buraya bırakın" diyerek sıranın üstünü gösterdi. Bunun üzerine Gül belgeyi Baykal'ın önüne bıraktı. Ancak Gül, masanın üzerine bıraktığı belgeyi alarak konuşma yaptığı kürsüye geldi ve konuşmasına devam etti.

Gül konuşmasında, belgenin bütün partilere gönderildiğini yineledi. Dışişleri Bakanı Gül, kısa bir süre sonra belgenin bırakıldığına dair notu aldı ve Genel Kurul'a resmi belge olarak okudu. Bu da AK Parti'lilerin alkışıyla karşılandı. Konuşmasını sürdüren Dışişleri Bakanı Gül, Türkiye'nin niye bugüne kadar AB'ye giremediğini sordu. Televizyonlarda herkesin kendilerini eleştirildiğini hatırlatan Gül, bunun için bu soruyu sorduğunu söyleyerek, "CHP, DYP hep iktidardaydınız. Niye o zaman acele etmediniz. O gün sadece şunu söylediniz 'Türkiye hazır, Türkiye girmek istiyor'. Türkiye girmek istiyor ama Türkiye'nin şartları belli. Niye bu şartları geliştirmiyorsun? Bugün bu fırsat varsa yarın sıkıntılar olacaksa el alem girerken bizim oturup üstümüze düşeni yapmamızdandır. Bu mecliste hep beraber 3 sene içerisinde hangi kanunları çıkarttık düşünün. Hep beraber övünmedik mi? Demokratik derinliğini genişlettik derken. Bunları hep beraber yaptık. Niçin bunları Türkiye o zaman yapmadı. Biz kendi kendimizi oyaladık bu mevsime kaldık. İstasyondan kalkan bir trene Türkiye koşarak binmiştir. Ne kadar övünsek azdır" diye konuştu.

"TÜRKİYE'DE REFORM SÜRECİ ARTIK KURUMSAL HALE GELMİŞTİR" ictün imkanlarını kullandık. Sabaha kadar herhangi bir
Doğu Avrupa ülkelerinin NATO'ya girdiklerini ve Türkiye'nin bu konuda veto hakkını kullanmadığını hatırlatan Gül, şöyle devam etti:


"Doğu Avrupa ülkeleri NATO'ya girdiler. Onlar NATO'ya girerken Türkiye bunu senkronize edebilirdi. Türkiye bu kartını iyi oynamamıştır. 10'a yakın ülke vardır. Dünyayı ilgilendiren bir olaydır. Geçen 10 sene içinde kimler hükümette oldu. Gümrük Birliğine girdik iyi oldu. Türk ekonomisi güçlü hale geldi. Ama bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Türkiye Gümrük Birliği'ne girerken AB Türkiye'yi çiğneyerek girmesini istiyordu. Tezim şuydu o zaman Türkiye Gümrük Birliği'ne girerken Avrupa bununla iktifa etsin der. Bu noktadan hareket ederek buna karşı çıktım. Bunda da haklı çıktım. Şimdi Gümrük Birliği ile ilgili bu metinlerle konuşan arkadaşlar o gün keşke çok daha titiz müzakereler yapılsaydı da bugün karşılaştığımız engeller olmasaydı. Şunu kazandık. Türkiye'de demokrasi pekişmiştir. Reform süreci artık kurumsal hale gelmiştir. Emin adımlarla devam edecektir. Halkın özgürlüğü bireylerin özgürlüğü, hukukun özgürlüğü bu dönemle birlikte daha görüntü altına alınmıştır ve Türkiye geri dönülmez bir yola girmiştir. Yüzde 1'lik faiz düşüşü. 1 yılda 2 milyar dolar Türkiye'ye tasarruf sağlamaktadır. Sermaye hareketi başlamıştır. Türkiye'ye gelmek için yarış ediyorlar. Halk tarafından bunlar görüldü. Olumlu tepki bütün bunlar algılandığı için. Zaman bitmiş, şaka değil saati durdurdular 11.58'de. Son saniyeye kadar müzakere etmişiz. Bunları aldığımız anda tek işimiz koşarak havaalanına gitmek. Sayın Başbakan dedi ki, ben hemen Sayın Cumhurbaşkanı'nı arayayım, sen de Sayın Deniz Baykal'ı ara dedi. Aradık. Burada anlattığım çerçevesinde tam üyelikle ilgili anlattım. 7. Maddeyi İngilizce olarak okudum. Sayın Baykal, bu yetersiz dedi. Biz koalisyon hükümeti değiliz ki siyasi mutabakatınızı alalım. Siyasi sorumluluk bizim üstümüzdedir. Partide toplanmışız falan. Biz bu reform sürecini niye yaptık? Nedir? Siyasi iradenin güçlenmesidir. Sabaha kadar çalışmışız. Tabii bu gruptur, sorumluluğu alan da bu gruptur. Bu en iyi şekilde çok daha iyi bir şekilde çıksaydı yine tenkit edilecekti. Sorumluluk bize aittir. Tabii ki bu grubun talimatını alacağım. Arkamızda mısınız? Bunlara alışacaksınız. Bunları biz de hazmedeceğiz. Hepimiz hazmedeceğiz."

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:58

İLGİLİ HABERLER