Ekonomi
  • 29.12.2010 13:36

EURO UMUT VAAT ETMİYOR

Ernst & Young, Avrupa Merkez Bankası'nın Euro Bölgesi için geliştirdiği modele dayalı olarak gerçekleştirdiği Avrupa Euro Bölgesi Kış Tahminleri (Eurozone Forecast -EEF) raporunu açıkladı. Avrupa Merkez Bankası'nın Euro Bölgesi için geliştirdiği modele dayalı olarak 3 aylık tahminler ışığında hazırlanan rapor; 2011 Avrupa Ekonomisi için umut vaat etmiyor. Rapora göre Avrupa Euro Bölgesi ekonomisi 2010 yılının büyük bir bölümünde güçlü bir performans sergilemekle birlikte, 2011 yılında GSYİH artışı yüzde 1,4 seviyesinde kalarak ekonomisinde yavaşlama görülecek.

Avrupa Euro Bölgesi'nde yer alan 16 ülkenin büyüme ivmelerinin çok farklı seyredeceği ifade edilen raporda ayrıca Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) kötüye gidişi gösteren bu sinyalleri dikkate alarak, yaşanabilecek yeni bir krize yönelik ek önlemleri devreye almaya hazırlıklı olması gerektiğine dikkat çekiliyor.

Ernst & Young'ın Eurozone Forecast Kıdemli Ekonomi Danışmanı Marie Diron, Eurozone Forecast Kış tahminleri raporu sonuçlarına ilişkin olarak yaptığı yorumda: "Euro Bölgesi büyük bir ihtimalle bu krizden sıyrılacaktır. Ancak, en iyi senaryoya göre bile büyüme bölgenin kuzey ülkelerinde gerçekleşecek ve kaçınılmaz olarak güney ülkelerle fark giderek açılacaktır. Üstelik finans piyasalarında patlak veren her olay çok daha kötü senaryoların gerçekleşme olasılığını artırmaktadır. AMB'nin daha ilk baştan parasal genişleme seçeneğini reddetmesi problem yaratabilir. Çünkü AMB'nin elindeki silahlar Avrupa Euro Bölgesi'nde ülke borçlarından kaynaklanacak yeni bir krizin etkilerine karşı korunmaya yeterli olmayabilir. AMB'nin mevcut araçlarıyla bunu başaracağını söylemek kolay değildir. Kötüye gidiş risklerinin dikkate alınarak Avrupa Bölgesi para politikası için bir 'B Planı' geliştirilmelidir" dedi.

Diron rapor kapsamındaki faiz oranlarına ilişkin değerlendirmesini ise şöyle özetledi:
"2010'un ilk yarısındaki güçlü büyüme, AMB'nin canlanmanın süreceğine inanmasına yol açmış ve Euro Bölgesi'nde daha sıkı para politikalarının uygulanabileceği yönünde cesaretlendirmiş olabilir. Ancak İrlanda krizi, bölgenin kırılganlığını ve para politikası sorumlularının negatif etkileri frenlemek için ellerindeki tüm silahları kullanmaları gereğini ortaya çıkarmıştır. AMB gerektiğinde ilave destek sağlayabilmek için sıkı maliye politikalarının hayli belirsiz etkilerini ve finans piyasalarındaki gelişmeleri izlemeyi sürdürmelidir."

Rapor kapsamında kötüye gidiş riskleri ciddiyetini koruduğu için, zor dönemlere hazırlıklı olunması gerektiğine dikkat çeken Diron'un, rapora ilişkin son yorumu ise şöyle:

"Kötüye gidiş riskleri ciddiyetini koruduğu için 2010'daki büyüme seviyelerinin 2011'de de yakalanması pek mümkün değildir. Kamu finansmanı ve bankacılık sektörlerindeki meseleler Avrupa Euro Bölgesi tahvil piyasalarındaki sorunların daha çok ağırlaşmasına yol açabilecektir. Sonuçta ülke borçlarının ödenmesinde temerrüde düşülürse, bölge tekrar resesyona girebilecektir. Bu koşullarda, AMB bir süre esnek para politikası izlemeli ve kullandığı araçları genişletmeye hazır olmalıdır."

Ernst & Young'ın Eurozone Forecast Kış Tahminleri Raporunda öne çıkan sonuçlar ise şöyle:
2010 yılında Euro Bölgesi GSYİH artışının EEF'nin yılın ilk aylarında yaptığı tahminlerin üzerinde, yüzde 1,7 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmekte; ancak büyümenin kaynaklarına bakıldığında pek ferahlatıcı bir tablo görünmemektedir. Bu yıl büyümenin yüzde 80'i stok artışıyla sağlanmıştır ve yapısı gereği geçici olan stoklama ileride devam etmeyecektir.
2011'deki yavaşlama büyük ölçüde sıkı maliye politikalarından kaynaklanacak ve EEF'ye göre daralma miktarı GSYİH'nin yüzde 1'ini aşacaktır.

Euro Bölgesi ekonomisinin canlanmasında Almanya başı çekmektedir; GSYİH artışının bu yıl yüzde 3,5, gelecek yıl ise yüzde 2,1 oranında gerçekleşeceği, kriz öncesi GSYİH seviyelerinin ise tahminlerden daha önce, 2011'in sonlarında yakalanacağı öngörülmektedir. Gerek ihracat, gerekse son zamanlarda iç piyasanın canlanması Almanya'nın toparlanmasına büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Alman ekonomisine yakından bağlı ülkelerin - özellikle Slovakya ve Avusturya'nın da dengeli bir şekilde büyüyeceği tahmin edilmektedir (sırasıyla yüzde 2,8 ve yüzde 2). Fransa ve Hollanda'yı da kapsayan diğer kuzey ülkelerinde ise daha düşük bir büyüme hızı beklenmektedir (her ikisi de yüzde 1,8).

EEF'nin 2011 yılı için tahminlerine göre, çevre ülkelerde GSYİH artışı Yunanistan'da eksi yüzde 3,3'den, Portekiz'de eksi yüzde 0,7'ye değişecektir. Çevre ülkelerin tahvil piyasalarında yeni sorunlar yaşanması ve açıkları kapatmak için daha sıkı önlemlerin gerekmesi halinde bu oranlar daha çok düşecektir.

KÖTÜ SENARYO YENİ BİR KRİZE İŞARET EDİYOR

Euro Bölgesi'ne yönelik herhangi bir tahmini zorlaştıran belirsizlikler, ülke borcu kriziyle birlikte daha çok ağırlaşmıştır. EEF'ye göre 2011'deki yüzde 1,4'lük oldukça temkinli artış hızının gerçekleşme olasılığı yüzde 45'dir. Ayrıca, hem iç talebin daralması, hem de bankaların ek stres testleri karşısında bilançolarını düzeltmeye çalışmaları nedeniyle, ekonomik canlanmanın daha ağır aksak seyredeceği de öngörülebilir. 2011 ve 2012 yıllarında büyüme artışının sırasıyla yüzde1 ve yüzde0,8 seviyelerinde kalacağı öngörülen (referans oranlar sırasıyla yüzde1,4 ve yüzde1,7) bu senaryonun gerçekleşme olasılığı EEF'ye göre yüzde 25'dir.

yüzde 10 ihtimalle gerçekleşebileceği öngörülen daha kötü bir senaryoya göre ise, ülke borcu krizinin daha çok ağırlaşması, Euro Bölgesi'nin çevre ülkelerinde devlet borçlarının geniş çaplı yapılandırılmasına ve nihayetinde büyük bir finans krizinin patlak vermesine yol açabilmesi. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde, EEF tahminlerine göre Euro Bölgesi'nde GSYİH artışı birkaç yıl boyunca eksi yüzde2 - yüzde3 aralığında seyredecek ve geçmişteki herhangi bir canlanmanın etkisi sıfırlanacaktır. Böyle bir kriz 2011'de gerçekleşirse, Euro Bölgesi'nde GSYiki sorunların daha çok ağırlaşmasına yol açabilecektiİH seviyesi 2014 yılı sonunda bile kriz öncesindeki seviyesinden yüzde 3,5 düşük olacaktır.

AMB'nin, ABD Merkez Bankası'nın ekonomiyi canlandırmak amacıyla uyguladığı parasal genişleme önlemlerine kapıyı kapadığı görülmektedir. Oysa EEF'ye göre AMB, Euro Bölgesi'nde yeni bir kriz çıkması halinde 2009 ve 2010'da likiditeyi artırmak için almış olduğu önlemleri yeniden uygulamaya hazır olmalı ve parasal genişlemeye kapıyı aralamalıdır.
ABD Merkez Bankası'nın parasal genişleme paketinin ikinci aşaması ABD ekonomisinde çok pozitif etkiler yaratmıştır. İkinci aşamanın uygulanacağı açıklandıktan sonra ABD finans piyasalarında gözlenenler bu etkiyi kanıtlamaktadır. AMB'nin Euro Bölgesi için geliştirdiği yeni modele (New Area-Wide Model) bakıldığında, parasal genişlemenin Euro Bölgesi'nde ABD'dekinden çok daha pozitif etkiler yaratabileceği ve GSYİH seviyesini yüzde 2 oranında artırabileceği görülmektedir. Hisse fiyatlarındaki artış ve Euro değerinde düşüş nedeniyle de pozitif etkiler daha çok artabilecektir.

İlkbahar aylarında Euro Bölgesi bankacılık sektörünün AMB'den borçlanması kısıtlanmaya başladıktan sonra para sıkışıklığı çok artmış ve sonuçta bankalar arası faiz oranları da yukarı çekilmiştir. Bu nedenle, EEF'ye göre 2011 yılının sonlarından önce faiz oranları yükseltilmemelidir.

Euro Bölgesi'nde ekonomik koşullardaki farklılık özellikle işgücü piyasalarında görülmektedir; cari işsizlik oranı Avusturya'da yüzde 4,3'den İspanya'da yüzde 20,5'a değişmektedir. İşsizlik oranlarındaki bu yüksek farkların birkaç yıl daha süreceği tahmin edilmektedir. Kamu sektöründe personel kısıntısı ve sıkı devlet bütçelerinin özel sektör üzerindeki etkileri nedeniyle çevre ülkelerde istihdam oranlarının en iyi ihtimalle aynı kalacağı öngörülmektedir.
Öte yandan, Euro Bölgesi'nin geri kalanında 2011 yılı boyunca istihdam artışının bir miktar toparlanacağı öngörülmektedir. Ancak bütün bu farklılıklar ışığında, Euro Bölgesi'ne bir bütün olarak bakıldığında gelecek yıl işsizlik seviyesinin düşeceği pek beklenmemelidir. EEF'nin tahminlerine göre bölgedeki işsiz sayısı 2013'den önce 15 milyonun altına inmeyecektir.

Güncellenme Tarihi : 23.3.2016 23:52

İLGİLİ HABERLER