"Emine Akyol adlı kadın, bana 'Kızım, iki üç kişi var, seni tanıştıracağım, sana terlik ve cep telefonu alırım' dedi. Ertesi gün evine gittim. Orada Türkan adlı başka kadın daha vardı."
28 kişinin tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki N.Ç., başından geçen korkunç olayları Mardin'deki davada açık açık anlattı. İşte küçük kızın mahkemede ağlayarak anlattığı korkunç olaylar:
Konfeksiyoncudan sonra iş aradım
İlkokul 5. sınıftan geçen haziranda ayrıldım. Artukoğlu İlköğretim Okulu'nda okuyordum. Tatilde Vok Man isimli konfeksiyoncuda iş buldum. İki hafta kadar çalıştım ancak adam İstanbul'a gitti. Dükkanı kapattı. Kendime iş aradım. Otobüs durağında Emine Akyol'un kızı Ayşe ile tanıştım. Zaten kendisini uzaktan tanıyordum. Mardin HADEP gazetesini dağıtıyordum, otobüs şoförü beni tanıyordu.
Tersten ilişkide kızlığı bozulmaz
Ayşe ile konuşuyorduk, Emine Akyol beni otobüse çağırdı ve ‘‘Kızım, iki üç kişi var, seni onlarla tanıştıracağım, sana terlik ve cep telefonu alırım’’ dedi. Ertesi gün Emine Akyol'un evine gittim, orada Türkan Temel de vardı. Kahvaltı ediyorlardı. Türkan, Emine'ye, ‘‘Bu kızı ne yapacağız, kızlığı bozulursa başımız belaya girer’’ dedi. Emine de ‘‘Tersten ilişkiye girer o zaman polis de anlamaz, bir şey olmaz’’ diye cevap verdi.
Domalacaksın dediler öyle durdum çok acıdı
Emine, Türkan ve ben evden çıktık, Türkan cep telefonu ile konuştu, sarı renkli araba geldi, bizi aldı (Bu ilk gidişi) ... Rıdvan Abdussametoğlu kullanıyordu. Hamit Abdussametoğlu da yanında oturuyordu. Saymar'dan piknik malzemeleri aldı, altı tane bardak, bir şişe kola, tavuk filan. Kırkçeşme adında bir yere gittik. Yolda Emine bu şahıslara benim tersten ilişki de yaptığımı ve kız olduğumu söyledi. Bu şekilde piknik yerine geldik. Hamit önce kabul etmedi ancak 20 milyona pazarlık ettiler ve Emine benim ne yapacağımı söyledi. ‘‘Domalacaksın, ah uh etmeyeceksin, tersten ilişkiye gireceksin’’ dedi... Biraz ileriye gittik, Hamit topallar gibiydi, takma gibi bir ayağı vardı, oyuncak bebeklerin elleri ve bacakları gibi... Çok acı hissettim, Yarım saat sonra bir taksi geldi, Selahattin Kuray indi (mahkemede gösteriyor) Emine bu kız yeni dedi. Birazcık ileriye gittik, Burhan'la. onların domal dediği şekilde dört ayak üzeri şekilde durdum.... İkinci sırada Selahattinle ağaçlık yere gittik, ben yine...
Muhtarlık bürosunda bir pantolon, tişörte
Nizam isimli şahıs onun dostu olmamı, her geldiğimde 50-60 milyon vereceğini söyledi. Muhtar olduğunu bildiğim Harun Uras bizi arabayla aldı, inşaat halindeki binaya ikimiz girdik, beni duvar gibi bir yere dayadı. Muhtarlık bürosunda ilişkiye girdim, pantolon ve tişört aldı diğer ikisinde para verdi. Emine ile Türkan diğer odaya geçiyorlardı.
Benden önce bir oğlan çocuğu vardı
Tekrar Recep Sakız'ın işyerine gittim, bu sefer yalnız. Bana Harun Uras, Recep Sakız'ın çağırdığını söyledi. Orada 11-12 yaşlarında oğlan çocuğu vardı, baba ben çıktım dedi. Oradaki diğer şahıslar da gitti, biraz oturduktan sonra...
Evin hanımı yeni doğum yapmıştı
Şeyhdavud Anuk benimle cinsel ilişkiye girmek istedi, kabul etmedim. Bize müşteri bulacağını, adam başı 5 milyon vermemizi istedi, Türkan kabul etmedi. Oraya götüren şahıs benim küçük olduğumu görüp ilişkiye girmedi, oradaki ilişkiden sonra Hamit Aydın'dan 15 milyon aldım. Evin hanımı yeni doğum yapmış, babasının evine gitmiş.
Ramazanda gel sana para vereyim
Sonra bir gün Şemsettin Aslan konuştuğumuzda çok pişman olduğunu kendisini affetmemi ve başımın sıkışmasında yardımcı olacağını söyledi, hatta parasal yardımlarda bulundu. Ramazan ayında yardım için gel para vereyim dedi ama ben gitmedim.
Kızım yaşındasın kusura bakma artık
Şeyhmus Cansun'un Bayındırlık Müdürlüğü’nde çalıştığını ve çok zengin olduğunu Emine söyledi. Randevulaştık. Evde TV vardı, hatta o televizyonda CD seyrettik çıplak kadınlar bir şeyler yapıyordu. Şeyhmus yere büyükçe bir sünger serdi... Sonra ismini bilmediğim dolgun orta boylu Derikli olduğunu söyleyen kravatlı bir şahıs gelip... Şeyhmus bana paraları topladı. 50 milyon verdi, hatta benimle ilişkiye giren ismini bilmediği şahıs, ‘Kızım kusura bakma, şeytan kalbimize girdi, sen bizim kızımız yaşındasın, gerekirse senin için şu an ölüme bile gideriz’ dedi.
Ziraat Odası Başkanı yazıhanesinde
Bir şahıs bizi aldı. Hatta arabadan ineceğimiz sırada üçümüzün eline de üç mavi dosya getirip bu şekilde şüphe çekmeyeceğimizi düşündü, bizi pasaj gibi bir yere götürdü... Mahmut Temel geldi, o tarihte bıyıkları yoktu. Bildiğim kadarıyla ziraat odası başkanlığını yaptığını öğrendim, yazıhanesinde adı yazılı bir masa üstü isimliği vardı...
Eşeğin parası 20 deyip 25 milyon aldı
Tayyar ile üç defa daha birlikte olduk, Türkan otel parası beş milyon, beni kastederek eşeğin parası 20 milyon deyip 25 milyon para alıyordu. Bu paralardan bana üçte biri oranında hisse veriyorlardı.
Emine dövüp saçlarımı çekti
Ben Hülya Hanım'ın çalıştırdığı ajansta telefonlara bakıyordum. Ben Hülya Hanım’ın yanında çalışırken de Emine oraya gelip beni başka erkeklerle ilişki kurdurtmaya çalıştı. Hatta iki defa gittim, yaşadıklarımı daha sonra Hülya Hanım’a anlattım, bir keresinde yine geldiğinde ben gitmek istemediğimde Hülya Hanım'ın bürosunda beni dövdü, saçlarımdan çekti...
Yüzbaşı 3 ay sonra ilişkiye girdi
Sanıklardan Ersun Erdemir ile Dervişe Karaaslan vasıtasıyla tanıştım. Dervişe beni aldı, Ersun yüzbaşı olarak bilinen şahsın evine götürdü. Dervişe beni götürünce Ersun yüzbaşı bu kız el kadar çocuktur temizlik işinden ne anlar, pencereleri nasıl silecek dedi. Bu kız gitsin dedi. Gittim. Üç ay sonra dolaşırken bu adam seni istiyor dedi, çok parası var gider misin? Onunla birlikte oldum, işyerinin 591’le başlayan numarasını verdi. İşyerinden aradım ‘‘Bu akşam gel çok parası olan bir arkadaşım var’’ dedi, ancak ben gitmedim. Sonra yine onunla birlikte oldum.
Parayı sadece aileme verdim
Teyyar isimli şahısla... 25 milyon verdi, hatta köy yolundan ana yola çıkarken arabasını biraz bana kullandırdı... Bu paradan Emine ve Türkan'a hiç vermedim, aileme verdim.
‘Anal ilişkiden oluşan yaraları ameliyat edilir dendi’ ama para yok
N.Ç., şu anda İstanbul'da bir merkezde devletin koruması altında. Aynı zamanda, davasını üstlenen çoğu kadın 25 avukatın da korumasında. Kendisiyle İstanbul'da birkaç kez görüşen avukat Reyhan Yalçındağ, N.Ç'nin ‘travma sonrası stres bozukluğu’ yaşadığını söylüyor. Özellikle tüm sanıkların tahliye edildiği 14 Mayıs'taki duruşmadan sonra, N.Ç.'de intihar eğilimi ortaya çıkmış. Kendisi, birkaç kez pencere kenarına gittiğine, sık sık ‘‘Yaşamak istemiyorum, hayatım karardı’’ dediğine tanık olmuş. Avukatlar ona süreki ‘‘Bu tahliye, beraat değil’’ diyor, temyizi anlatmaya çalışıyor. N.Ç. ise yüreğindeki fırtınalarla hukukun bu yönünü anlamaktan çok uzakta...
İLAÇLA TEDAVİ
N.Ç.'nin tek rahatsızlığı psikolojik değil. Anüsündeki yaralar henüz geçmemiş. Avukatları, ameliyat olması gerektiğini, ancak ödenek yokluğu nedeniyle ameliyatının sürekli ertelendiğini söylüyor. Ancak bu durumu sorduğumuz Sosyal Hizmetler İstanbul İl Müdürü Kahraman Eroğlu, ilk başta ameliyat dendiğini, ancak doktorların sonra ilaçla geçebileceğine karar verdiklerini anlattı. Şu anda ilaçla tedavisi sürüyormuş. Eroğlu, ayrıca N.Ç.'nin intihar eğilimi olduğuna dair bir bulguya rastlanmadığını söylüyor: ‘‘Ben birkaç gün önce gördüm, şen şakrak bir kız. Bana bağlama çalmak, kampa gitmek istediğini söyledi. Bizim de böyle bir programımız var. Bir psikiyatrist sürekli kendisiyle görüşüyor. Yakından takip ediyoruz.’’
CİNSEL İSTİSMAR
N.Ç.'nin bulunduğu merkezde çoğu onun gibi cinsel istismara uğramış, hepsi de 18 yaşın altında kızlar var. Kimisi sabah çıkıp akşam geliyor. N.Ç.'nin avukatları, ‘‘Burada bir kontrol mekanizması yok, sabah çıkıp akşam geliyorlar, nereye gidiyorsunuz diye sorduklarımız, üstümüze başımıza almamız lazım, kuaförde filan çalışıyoruz, diyorlar. Bu sağlıklı bir durum değil. N.Ç. de çıkıyor ama biz yalnız çıkmasına izin vermiyoruz, kapıdan alıp, gezdiriyor, geri getiriyoruz’’ diyorlar. Eroğlu ise, N.Ç.'nin durumunun özel , diğerlerinin sokakta korunmasız kalan çocuklar olduğunu söylüyor. Kimilerinin okula gittiğini, kimilerini de işe soktuklarını anlatıyor.
Tahliyelere muhalefet şerhi
Mahkemenin verdiği tüm tahliye kararlarına üye hakim Fatih Kapan muhalefet şerhi koydu. Sanıkların üzerine atılan suçun vasıf ve mahiyetine, delillerin henüz toplanmamış olmasına ve delillerin karartılması ihtimaline karşı, sanıkların tutuklu kalmaları gerektiğini düşündüğünü belirtti. Başkanı Niyazi Erdoğan olan mahkemenin 14 Mayıs günü verdiği tahliye kararının gerekçesi şöyle: ‘‘Delillerin büyük ölçüde toplanmış olması, tutuklamalardan beklenen amacın gerçekleşmesi ve sanıkların tutuklu kaldıkları süre dikkate alınarak tahliyelerine...’’
Sanıkların birinden iktidarsız raporu
Mardin'in Kızıltepe İlçesi'nde 12 yaşındaki N.Ç., doğum günü olan 2 Ocak 2003 günü Emniyet müdürlüğü'ne başvurdu ve Emine Akyol ile Türkan Temel tarafından 6 aydır erkeklere pazarlandığını söyledi
28 sanık 14 Ocak’ta tutuklandı ve ‘Utanç davası’ başladı.
Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşması 25 Şubat'ta yapıldı. Gizli celse kararı alındı. Duruşmaya müdahil olarak N.Ç. tarafından katılan ve çoğu kadın olan avukatlara saldırılar olunca, İHD'li ve Diyarbakır Barosu Kadın Komisyonu'ndan olan avukatların sayısı 25'e çıktı.
Sanıkların tümü suçlamaları reddetti. N.Ç., Selman Aydın ile Şeyhdavut Anuk hariç tümümü teşhis ederek kendisiyle olduklarını söyledi. 19.5 saat süren duruşmanın ardından N.Ç. salonda bitkin düştü. Recep Sakız, Yüzbaşı Ersun Erdemir, Ümit Ergin, Cuma Uras, Hamit Aydın, Mehmet Seyitoğlu tahliye edildi.
24 Mart’taki 2. duruşma 20 saat sürdü. Sanıkların tümü komplo kurulduğunu ileri sürdü. Biri iktidarsız olduğuna dair raporlar verdi. N.Ç., Malatya Kız Yetiştirme Yurdu'na gönderildi.
21 Nisan'daki 3. duruşmada, çeşitli çevrelerin baskısı altında bulunduğu belli olan baba Süleyman Ç. ‘‘Siz mahkemesiniz. Kimin suçlu olduğunu tespit edin ’’ dedi.
14 Mayıs'taki 4. duruşmada tüm sanıklar tahliye edildi.
Tahliye olan sanıklar kamudaki görevlerine iade edildi. Bir sonraki duruşma 2 Ekim'de.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:14