Dünya
  • 13.7.2004 13:05

ABD KANSER TEDAVİSİ GÖREN MÜBAREK'İN YERİNE KİMİ DÜŞÜNÜYOR?... İŞTE ABD'NİN DÜŞÜNDÜĞÜ MISIR DEVLET BAŞKANI...

Tosun Paşa filmini seyretmeyen yoktur Türkiye'de. Hemen bütün televizyonlarda gösterildi. Tarihimize ait politik komedi tarzının kendi alanında ilk ve tek örneği. Ama şu sıralar Tosun Paşa'yı tahtında etmeye aday bir Amerikan senaryosu var gündemde. Toronto Sun gazetesinin önemli yazarlarından Eric Margolis, son yazısında Amerika'nın Mübarek'ten sonra Mısır'a atayacağı yeni liderin kim olacağını anlattı. Mısır'ın ta başından beri 'Tosun Paşa'larla yönetildiğini özellikle Nasır'dan sonra bunun vazgeçilmez bir politika haline geldiğinin ip uçlarını aktaran yazar, dönen dolapların, gizli servislerin çevirdiği komploların, ulusal ve uluslararası pazarlıkların iç yüzüne Mısır üzerinden bakıyor. Almanya'da 17 gün tedavi gördü Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in Almanya'daki bir klinikte 17 gün kaldıktan sonra ülkeye dönmesi ve bu tıbbi yolculuğun kamuoyundan gizlenmesi ülkede çeşitli politik dedikodulara neden oldu. Toronto Sun gazetesinin yazarlarından Eric Margolis, Hüsnü Mübarek'in bu iki haftalık beklenmeyen ani yokluğunun ülkenin çeşitli kesimlerinde iki önemli soruyu yeniden gündeme getirdiğini belirtti. İlki, basit bir ameliyat denilen bu hastalık için Mübarek'in neden Mısır'da bir doktor bulamadığıydı. İkinci soru ise eğer ameliyat masasından kalkmasaydı Mübarek'in yerine kimin geçeceğiydi. Arapların lider ulusu konumundaki Mısır'ın böylesine ''hafif'' bir cerrahi operasyon için yetersiz görülmesinin Mısırlıların onurunu zedelediğini belirten Eric Margolis, bu işin ardında başka nedenlerin yattığını belirtiyor. Mübarek'in gizlice Almanya'ya tedavi olmak için gitmesininin makul bir açıklamasını arayan yazar, Hüsnü Mübarek'in ya kanser tedavisi gördüğünü ya da ölümcül bir hastalıkla pençeleştiği yorumunda bulunuyor. Mısırlıların hastalık kadar Hüsnü Mübraket'ten sonra başa kimin geçeceğiyle de ilgilendiğini aktaran yazar, Mübarek'e bir şey olması ya da ölmesi durumunda Arap dünyasının lidersiz kalacağını ve ülkenin büyük bir kaosun içine gireceğinin altını çiziyor. Arap dünyası kadar Mısırlıların da 22 yıllık iktidardan sonra Mübarek'in yerine kimin ülkeyi yöneteceği konusunda endişeli oldukları belirtilen yazıda, Mısır'da ikinci bir adamın olmayışı ve Mübarek'in 22 yıllık Devlet Başkanlığı döneminde hiç bir zaman kendisinden sonra başa geçecek birini işaret etmeyişi, bir halef seçmeyişi ve ikinci adam olarak şimdiye kadar hiç bir ismi vermeyişi tuhaf karşılanıyor. Mübarek'in varisleri kim? Nasır'dan sonra ABD'nin denetim ve kontrolüne giren Mısır'ın siyasi tarihine kısa bir yolculuk yapan Toronto Sun yazarı Eric Margolis, Mübarek'in gizli hastalığında Amerikan poarmağı olduğunu iddia ediyor. Bu hastalığın nedeni olarak ABD'yi işaret eden yazar, Amerika'nın Ortadoğu projesine karşı çıkan Mübarek'i hem politik hem de tıbbi olarak tasfiye etme kararı aldığını ima ediyor. Eric Morgalis, Mübarek sonrası muhtemel liderler olarak 3 kişinin adını veriyor yazısında. Bush'un özgürlük adına başlattığı haçlı seferinde, Mübarek'in varisleri olarak adı geçen bu 3 kişi şunlar: İstihbarat şefi Ömer Süleyman, Savunma Bakanı Muhammed Tantavi ile ismi verilmeyen kıdemli bir general. Bunlara ek olarak Mübarek'in damadı Cemal'in de adı geçiyor. Ama Cemal ismi Mısır halkından ve yöneticilerinden büyük bir tepki gördü. ''Bakalım Mısır'ın bir sonraki ''demokratik lideri'' kim olacak?'' diyen yazar, Irak'ı hatırlatmadan edemiyor. ''Irak'ta da her şey iyi olacaktı ama işler giderek sarpa sardı'' uyarısında bulunuyor. Mısır'ı ayakta tutan güç Ortadoğu'ya demokrasi götürmekte son derece kararlı olan Amerika'nın Arap dünyasındaki en önemli dostunun diktatörlükle yönetilen Mısır olmasının büyük bir tezat oluşturduğu ve akıllara birtakım sorular getirdiği belirtilen ilginç yazıda, Amerika'nın Ortadoğu projesine en büyük itirazın Mısır'dan gelmesi de özellikle vurgulanıyor. Mübarek'in tasfiye edileceği iddia edilen yazıda, şu ilginç satırlara yer veriliyor:''Arap dünyasının en büyük imkanlarına sahip olan Mısır medyası, bu olanaklarına rağmen büyük bir sansür altında çalışıyor. Adeta rejimin savcısı gibi. Mısır despot ve baskıcı devlet yapısıyla deyim yerindeyse tam bir polis devleti. Gizli servisin yaptığı işkence ve işlediği insanlık suçlarının haddi hesabı yok. Baskı, işkence ve insan hakları ihlalleri özellikle siyasi muhaliflere ve İslamcılara karşı oldukça şiddetli. Amerika'nın maddi ve manevi katkısıyla ayakta duran Mısır rejimi CIA, DIA, FBI ve NASA gibi Amerikan istihbarat kurumlarının cirit attığı bir yer. Çünkü bu istihbarat kurumları rejimi ve Mübarek'i ayakta tutan yegane güç. Mübarek gittiğinde, Beyaz Saray'ın ABD yanlısı birini başa getireceği kesin.'' Nasır zehirlendi, Sedat öldürüldü Yazısında, çoğu Mısırlının büyük bir hayranlık duydukları liderleri Nasır'ın 1970'te kalp krizinden öldüğüne inanmadığını, aksine Nasır'ın zehirlendiği düşüncesinde olduklarını ifade eden Margoris, bu ilginç tespitten sonra CIA'nın eski Kahire Şefi Kermit Roosevelt'in, Amerikalıların Nasır'a karşı başırısız bir suikast girişiminde bulunduğunu itiraf ettiğini aktarıyor. Nasır'ın ölümünden sonra Amerika'nın büyük bir manevrayla Enver Sedat'ı başa getirdiğini belirten Margoris, Mübarek'in de Erver Sedat'ın bir suikaste kurban gitmesinden sonra başa geldiğini hatırlatarak bu durumu kuşkuyla karşıladığını açıklamaktan çekinmiyor. yenişafak Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:33

İLGİLİ HABERLER