DERYA SAZAK: Ortadoğu'nun krizler ve savaşlarla geçen 20'nci yüzyıl tarihini son olarak Ürdün'de büyükelçilik yapmış, deneyimli bir diplomat gözüyle, 'Dipsiz Kuyu' adlı kitabınızda toplamışsınız. ABD'de Bush'un yeniden başkan seçilmesi, Arafat'ın ölümü ve Felluce operasyonuyla bölgede kaos derinleşiyor. Kitabınızda Türkiye'nin 'oyun kurucu' devlet rolünü sorguluyorsunuz.
TUNCER TOPUR: 19'uncu yüzyıldan itibaren başta İngilizler olmak üzere bu bölgeye egemen olmaya çalışan yabancılar için Ortadoğu hep 'dipsiz kuyu' olmuştur. Arı kovanı da derler. Eski ABD Başkanı Clinton 1999'da Türkiye'ye geldiğinde, '21'inci yüzyıl Türklerin tarihi olacaktır' dedi. Clinton'un mesajını ben şöyle yorumladım: '20'nci yüzyılın tarihini anlamak için Türklerin tarihine bakmak lazım, onların başına neler geldi!' 21'inci yüzyılın oluşmasında Türklerin kendilerine vereceği yön, bölgenin şekillenmesinde önemli bir unsur olarak görülüyor. Clinton'un sözleri bir uyarıydı: 'Neye karar verecekseniz verin!' ABD'nin yanında yer almanın ödülü de Bakü - Ceyhan'dı.
21. yüzyıl açısından Türkiye'nin gelecek perspektifinde AB üyeliği öne çıkmıyor mu? 17 Aralık'ta müzakerelere başlanması kararı çıkarsa, 2015'lere dönük yol haritası netleşecek. Kuşkusuz, Ortadoğu'nun geleceği de ulusal politikaları etkileyecek önemde...
ABD'nin Irak'ı işgaliyle, İngilizlerin tarihteki rolünü Amerikalılar almış oldu. ABD'nin Kuzey Afrika, Afganistan'a kadar uzanan Büyük Ortadoğu Projesi var. İslam coğrafyasına yerleştiler. ABD, Ortadoğu'da güvenliği sağlama iddiasında ama Kandil Dağı'nda Türkiye'yi tehdit eden 5 bin kişiye karşın, teröre müdahale hakkı verilmiyor. Türk şoförleri Irak'ta katlediliyor, kimsenin kılı kıpırdamıyor. ABD'nin derdi hakikaten terörü yok etmek mi? Olmadığı anlaşılıyor.
Öcalan'ı Kenya'da yakalatıp Türkiye'ye iade eden ABD değil miydi?
Amerika, paketleyip gönderdi. Türkiye Eylül 1998'de, 'Yetti artık' diye patladı, Kara Kuvvetleri Komutanı'nın ağzından. Cumhurbaşkanı Demirel, Meclis'i açış konuşmasında Suriye'ye savaş ilanı edercesine ağır uyarılarda bulundu. O dönemde ABD'nin Ortadoğu siyasetinin konjonktürel etkisini göz ardı edemeyiz. Arafat'la Oslo'da İsrail'i barıştırdılar. Ürdün - İsrail ilişkileri düzelme yoluna girmişti. Bir tek Suriye direniyordu. 'Esad'ın barışı vetosunun tabutuna son çiviyi de çaktılar' diye yorumlar çıkıyordu. Suriye krizi işte o sırada doğdu. Apo'yu dışarı atması için Türkiye Suriye'yi savaşla tehdit edince, Hafız Esad İsrail'le barışa yeşil ışık yaktı. Bu dayatma Türkiye'nin de işine yaradı. Öcalan'ı teslim alıp İmralı'ya koydu.
Türkiye'nin Öcalan'ı hiçbir zaman Suriye'den resmen istemediği söylenir...
Benim bildiğim, APO'yu istemediler. Suriye reddediyordu. Sayın Demirel başbakan olarak Suriye'yi ziyaretinde, Hafız Esad'ın eline APO'nun ev telefonunu verdi. Esad notu cebine koydu. ABD sonradan Suriye'yi Ortadoğu barış sürecine çekebilmek için APO'yu paketleyip Türkiye'ye teslim etti.
ABD'nin bölgedeki varlığı geleceği nasıl şekillendirecek?
ABD'nin Irak'taki mevcudiyeti sadece ucuz petrol almak için değil. ABD, süper güç konumuna yönelik meydan okumayı önlemeye çalışıyor. ABD'nin karşısında Rusya ve Çin var. ABD, Rusya'nın yeniden süper güç olup enerji bölgelerinde rol oynayacak konuma gelmesini istemiyor. Amerika en büyük süper güç ama dünya hâkimiyetini kuramadı henüz.
Rusya açısından bakarsak da ABD'nin, Bush yönetiminin yayılmacı siyaseti onları da ürkütüyor olmalı... Soğuk Savaş sona erdi, Duvar yıkıldı ama ABD, 11 Eylül sonrasını kötüye kullandı.
Zaten Putin de Rusya'da işbaşına geldiğinde tek kutuplu dünya düzenine karşı çıkacağını ilan etmişti. ABD, Ortadoğu'daki çıkarlarını İsrail'e emanet etme noktasına geldi. Clinton döneminde başlayan bu politika Bush zamanında 'neo con'lar, Evangelist düşüncenin, siyonist Hıristiyanların hâkim olduğu Amerika'da artık zirveye çıkmıştır.
İsrail'e yönelik üç tehdit unsuru olabilir: Irak, İran ve Türkiye. ABD şimdi Türkiye'yi kontrol altında tutmaya çalışıyor. İç siyasetinize karışıyor, dış politikanızı yönlendiriyor, ekonomik bakımdan bağlamış, ağır borç yükü altında kıpırdayamaz hale gelmişsiniz. Türkiye binmiş bir alamete, gidiyor nereye, Allah korusun kıyamete!.. Oyun kurucu hale gelememesi bu yüzden Türkiye'nin.
Büyük kaza atlattık
Irak bölünürse kuzeydeki Kürtler ne yapar? Ayrı devlet mi kurulur?
ABD eğer Irak'a egemen olsaydı, ben inanıyorum ki kuzeydeki oluşumu devlet haline getirip, kol kanat gerip arkadan da Güneydoğu ve Doğu Anadolu'ya sarkacaktı. 1 Mart tezkeresinin geçmemesiyle büyük kaza atlattık. 60 bin Amerikalıya sınırlarımızı açsaydık, Trabzon limanını, Sabiha Gökçen Havaalanı'nı verseydik, Ermenistan'dan Kafkaslar'a ABD'nin kuvvet projeksiyonuyla Türkiye'nin işi hiç de kolay olmazdı.
1 Mart tezkeresinin geçmeyişi...
Fevkalade iyi oldu.
ABD'nin niyetleri konusunda asker de kuşkuya düştü...
Türkiye bir egemen devlet, benim zorlu pazarlığım nedir? Amerika buradan nasıl geçecek? Türkiye'nin de dahil olduğu bir harp değil ki, kuvvetler statüsüne girsin... Demek ki benim koşullarıma uygun geçmesi lazım. Bunun pazarlığı olur mu? Ya Türkiye'nin istediği şartlarda girecekti, ya da girip çıkmayacaktı. Buna karşılık, bizim askerimiz 15 - 18 kilometreden öteye geçemeyecekti. Iraklı Kürtlerle, PKK ile çatışmayacak. Kızılay heyeti değil, ordu giriyor oraya.
Olası Kürt devletinin önlenmesi, Musul-Kerkük'e müdahale senaryosu yok muydu? ABD bu kaygıyla 8.5 milyar dolarlık IMF kredisini Irak'a girmeme şartına bağlamıştı.
Niye girmedik? Ben hâlâ büyük pişmanlık içersindeyim. Savaş başladığında ABD yoktu, Kuzey Irak'ta. Türkiye'nin on binlerce asker sokması lazımdı. O zaman Amerika'nın orada ki hareket serbestisini kısıtlayıcı noktaya gelirdi.
1 Mart tezkeresinin Meclis'ten geçmeyişini bir şans olarak gördüğünüzü söylemediniz mi?
ABD'den bağımsız girmeliydik. Türkiye, ABD ile karşı karşıya gelme pahasına Irak'a girmeliydi. Cumhuriyet'in kuruluşu sırasındaki TBMM zabıtlarında, Türkiye'nin Kuzey Irak'taki çıkarlarına ilişkin uzun müzakereler bulunuyor: Musul - Kerkük'ü içine alan Kürt devleti kurulmaması hedef alınmış Cumhuriyet tarihince.
Kuzey Irak'tan Türkiye'ye tehdit yöneleceği bir gerçek, o nedenle devlet kurdurtmayacak mıyız, yoksa işbirliği mi yapacağız meselesi giriyor işin içine. Milli siyaset belgemizde, 'Irak'ta dini ve etnik esaslara göre bölünmemesidir' diyoruz.
Türkiye'nin üzerine ölü toprağı serilmiş
AB adaylık süreci Türkiye'nin Ortadoğu politikasını nasıl etkileyecek?
ABD, Türkiye'yi kullanılacak bir alan olarak görüyor. Yoksa bir stratejik ortak olarak görmüyor. Türkiye'nin Irak'a ve Ortadoğu'ya aktif müdahalesinden ziyade bölgedeki oyun bozma gücünü önlemeye çalışıyorlar.
İran'a 'nükleer santral' gerekçesiyle saldıracak mı ABD?
İsrail'e vurdurtur ama üçüncü bir savaşı göze alamaz. İsrail'in Irak'ın kuzeyinde bir oluşuma destek vereceğinden hiç kuşkum yok. Çünkü İsrail'in hedefi böyle kütük yarıcı gibi Suriye ile İran arasında bir kama sokmaktır.
Türkiye ne yapmalı?
ABD'den bağımsız bir Ortadoğu politikası oluşturmalı. ABD eninde sonunda buradan gitmeye mahkûm. Türkiye'nin, bölgenin stratejik oyuncularıyla, komşularıyla işbirliği içinde olması gerekiyor. Rusya ve Çin'le temasta olmalı. Kesinlikle paranoya değil: Bu devleti bize bırakmayacaklar, parçalamaya çalışacaklar. Türkiye'nin buna bir çare bulması lazım. Kandil Dağı'ndaki 5 bin kişi niye orada tutuluyor? Kuzey Irak'a ABD'den önce girmeliydi. 36. paralele kadar ilerlerdik. Sonra uluslararası bir konferans toplayıp şimdi çıkışı da konuşalım, girişi de deseydik ne yapacaklardı? 60 şöför öldürüldü. Türkiye ne yapıyor? Çıt yok. Habur'u kapatsak, Amerika'ya da başka yerden Irak'a giriş yap desek ne olacak? Olayları seyrediyoruz. Sanki üzerimize ölü toprağı serpilmiş.
Süleymaniye'de Türk askerinin kafasına çuval geçirdi Amerikalı müttefikimiz. Ne oldu?
Çuval geçirmeyi seyrederseniz, bundan sonra olacakları içinize sindiriyorsunuz demektir. ABD Irak'ta hedefine ulaştığı zaman, Türkiye'nin Kuzey Irak siyaseti ne olacak? Ulusal güvenliği sarsılmayacak mı?
Bush yönetimi daha sertleşecek
İran da nükleer kriz nedeniyle hedefte... Bush yönetiminden nasıl bir 4 yıl bekliyorsunuz?
Daha da sertleşecekler. Filistin'e Arafat sonrası şu mesajı veriyorlar: 'Demokratik olursanız, devlet olma hakkına sahip olursunuz.' Şaron gibi konuşuyor Bush da, 'Filistin evcilleştirilsin, İsrail'e güven verilsin, en sonunda devlet kurulsun.'
Arafat sonrası süreci nasıl olur?
Filistinli liderler kendi içlerinde parçalanmış durumdalar. Arafat'ı devre dışı bırakmak için Mahmut Abbas'ı başbakan yaptılar. Böylece 'yol haritası' projesi uygulamaya konulmak istendi. Abbas, Arafat'ın yakın arkadaşı, Filistin devletinin kurulacağına inanıyor. Bush ve Blair, 'Filistin'de halkın seçtiği demokratik lider istiyoruz' dediler. Peki bu nasıl olacak? Irak'ta Allavi'yi getirdikleri gibi bir seçim mi? Karzai'yi getirdiler ne oldu? Karzani, şeyhlerle, eşkiyayla pazarlık etti, öyle geldi. Büyük Ortadoğu Projesi'yle getirilmek istenen demokrasinin o ülkelerin kültürlerine uygun olacağını ABD de kabul ediyor. Ayrıca şunu da ekliyor: Askerin ve elitin de etkisi olmayacak! İslam coğrafyasına bakın, en iyi demokrasi Türkiye'de. Askerin ve elitin elini çekin ve kültürümüze de uygun demokrasiyi koyun, ne çıkacağını tahmin edersiniz.
Ne çıkar?
Ilımlı İslam... İslami demokrasi çıkar. ABD, Irak'ta kendi istediği gibi bir demokrasi kuracak. Irak'a yerleşecek. Orta Asya'ya, Arap devletlerine ve belki de Türkiye'ye kuvvet yığacak. İncirlik'i kapatırım diyordu ama arkası gelmedi.
Irak'ta hata yaptı diyorsunuz...
Irak'a egemen olamadı ama Irak'ı parçalama yolunda. Bazen düşünüyorum, kasıtlı mı yaptı acaba? diye... 150 bin askerle Saddam'ı bertaraf edersiniz ama Irak'ı bütünüyle işgal ya da kontrolün mümkün olmadığını ABD biliyordu. Buna rağmen savaşı göze aldı.
milliyet
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:19