Eski danışmanı Mehmet Metiner ''Erdoğan, o dönemde İslami değerlerle din anlayışını böyle idealize etmişti. Kadın eli sıkmıyor, kahvelerdeki insanlara selamın caiz olmadığına inanıyordu.
'' Metiner bugünü şöyle yorumluyor ''Parti, Batılı demokrasiyi amaçlayan, gereken radikal adımları atmaktan kaçınmayan muhafazakar demokrat anlayışında. AK devrim yaptılar diyebilirim.''
AK Parti kurulduğundan bu yana hep ''değiştik'' dedi. 10 aylık iktidar partisi, Avrupa Birliği'ne girmek için attığı adımlar, sistemi gerginliğe itecek icraatlardan uzak duruşuyla değiştiğini kanıtlama çabasında. Bu değişimin felsefesinin ortaya konması 'Muhafazakar Demokrasi' adlı kitapla anlatılıyor. Başbakan Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde danışmanlığını yapan Mehmet Metiner, Erdoğan'ın demokrasiyi 'küfür' olarak bildiğini belirterek, ''28 Şubat süreci İslamcıların demokrasiyle yüzleşmelerini, demokrasiyi keşfetmelerini sağlayan önemli bir süreç oldu'' diye konuştu.
ARTIK GERİLİM YOK
AK Parti yeni kimliğinde şunu vurguluyor 'Yaptığımız şey dünyadaki gidişatın dışında değil. Tam aksine dünyadaki değişimin tam içine oturan bir değişim.' AK Parti'nin yeni felsefesinin ortaya konulduğu kitapta altı çizilmesi gereken önemli noktalardan biri 'gerilime' ve 'yozlaşmaya' karşı duruş. AK Parti değişimi 'gelişim' ve 'ilerleme' anlamındaysa savunduğunu belirtiyor.
Yeni felsefede AK Parti, kurumsal sistemi kökünden yıkmaya dönük devrimci bir dönüşümden yana olmadığını söylüyor. Muhafazakar Demokrat kimliğinde bunun yerine evrimci, doğal sürecinde işleyen toplumsal dönüşüme dayalı bir değişimin ideal olacağı ortaya konuluyor. 'Siyasi İslam' anlayışı varken kendilerini 'muhafazakar demokrat' olarak tanıtarak önemli bir kopuşu esas alıyor.
UZLAŞI ÖN PLANDA
Milli Görüş'çü Erbakan'ın partisinin iktidar olduğu dönemde kurumlararası dengelerde büyük gerginlikler vardı. Ordu, Cumhurbaşkanlığı, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, iş dünyası ile RP arasında birçok kriz yaşandı. AK Parti'nin önemli kurmayları da bu partide yer alıyordu. Birçok kesimle karşı karşıya kalan Milli Görüşçüler'in 'inatçı' tavırları dikkat çekiyordu. Oysa muhafazakar demokrat AK Parti, yeni felsefesinde siyaset konusunda 'uzlaşı'yı ön planda tutuyor. AK Parti, her alandaki çeşitliliğin tolerans ve hoşgörü çerçevesinde yapılan politikanın siyasete renk katacağını düşünüyor. Bunun yanında keskin söylem ve üslubun da Türkiye siyasetine zarar vereceğini, böleceğini vurguluyor. Din konusunda ise AK Parti, 'dini anlayışı' siyasetin ana gövdesi yapılmasının ayrıştırıcı bir özellik doğuracağı fikrinde.
MERKEZ SAĞI AŞTILAR
BaŞbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde danışmanı olan Mehmet Metiner, AK Parti'nin yeni kimliğinin çok isabetli olduğunu belirterek, ''Türkiye'nin siyasal talepleriyle birebir örtüşen yapıda. AK Parti, Türkiye toplumunu bütünüyle kucaklamayı amaç edinen her türlü marjinallikten uzak bir muhafazakar demokrat parti olarak kendini tanımlıyor'' dedi.
AK DEVRİM YAPTILAR
Metiner, ilk başlardaki AK Parti'nin 'Merkez sağda' bir yerde konumlandırmasından kuşkulandığını kaydederek, ''Görünen o ki muhafazakarlık anlayışı sağı da aşan bir anlayış. Kendini sağda, tutuculukla tanımlamayan, yeniliğe değişime açık, demokratik değişime açık bir tanımlama'' diye konuştu.
''AK Parti'nin programı itibariyle radikal demokrasiye daha yakın olduğu kanaatindeyim. Radikal demokrat parti konumunda'' diyen Metiner, partinin bugüne kadar hiçbir partinin yapmaya yanaşmadığı, cesaret edemediği pek çok demokratik değişimi gerçekleştirdiğini anlattı. ''Örneğin MGK'nın yapısının değiştirilmesi. Birtakım statükocu muhafızlarının itirazlarına karşın yapılması, aslında AK Parti'nin demokrat parti olduğunun göstergesi'' diyen Metiner, AK Parti'nin Avrupa standartlarında demokrasiyi amaçlayan, bu konuda gereken radikal adımları atmaktan kaçınmayan muhafazakar demokrat anlayışının olduğunu savunarak, ''Bu yeni kimlik tanımlamasını çok doğru buluyorum. Türkiye'nin talepleriyle aynı. Doğru yoldalar. Kuruluşundan sonra iktidarları sürecinde yaptıklarına bakarak bunu demokrasi açısından 'Ak Devrim' olarak değerlendiriyorum'' dedi.
Erdoğan'ı yakından tanıdığını ve onun artık zihinsel gelişimini tamamladığını anlatan Metiner, ''Sadece Erdoğan değil, onunla birlikte siyaset yapan pek çok arkadaşımızın da demokrasiye ve laikliğe bakışı değişti'' dedi. 28 Şubat sürecinin İslami hareketin zihinsel dönüşümünü sağlayan bir milat olduğunun altını çizen Metiner şöyle devam etti
HESAPLAŞMA DÖNEMİ
''28 Şubat, İslamcıların demokrasiyle yüzleşmelerini, demokrasiyi keşfetmelerini sağlayan ve bu anlamda İslami harekete çok önemli bir katkı sağlayan bir sürecin adımıdır. 28 Şubat süreciyle birlikte 'marjinal, siyasal anlayışla artık bir yere varamayız' dediler. Siyasetten kendilerini yeniden yapılanmaya mecbur hissettiler. Önemli olanın iktidara gelmek değil, düşmemek olduğunu gördüler. Nasıl tekrar iktidara gelebilirsiniz cevabı aranırken artık gerçek anlamda demokraside ve laiklik anlayışında karar kıldılar.
Bu öğrenme sürecidir aslında. Siyaset gereği insanı değiştiren bir ortam. Ötekisiyle tanıştıkça perspektifini geliştiriyor. Çok farklı insanlarla bir arada oluyorsunuz farkında olmadan değişiyorsunuz. Erdoğan, o dönemde sahip olduğu İslami değerlerle din anlayışını böyle bir idealizm içinde düşünüyordu. Kadın eli sıkmıyor, kahvehanelerde oturan insanlara selam vermenin caiz olmadığına inanıyordu. Politika onun için bir araç, İslami devlete giden yolda parti çalışması sadece sevap kazandıran bir uğraştı. Kadınların siyasal çalışmaları için de erkeklerle bir arada bulunmalarını günah sayıyordu. Demokrasi bir küffar rejimi olarak kabul ediyordu. Demokrasiye 'küfür' diyorduk. Demokrasiyi bildiğimiz için mi 'küfür' diyorduk, hayır. Okuduğumuz kitaplar öyle söylüyordu. Demokrasi beşeri rejimdir, Allah'ın rejimi dururken nasıl olur da insanlar birbirlerini yönetirler diye.
MİLLİ GÖRÜŞ GERİDE KALDI
Tayyip Erdoğan da İmam Hatip kökenli. O dönem koşulları çerçevesinde edinmiş olduğu din anlayışı vardı. Ama politikanın içinde yoğruldukça, siyasetin esnekliği doğrultusunda zihnen de değişmek gerektiğini gördü zaten. Geldiği noktada Erdoğan, demokrasi, temel hak ve özgürlük, laik, AB'ye girmenin hem siyasi noktada hem de Türkiye'nin taleplerini karşılamada ne kadar gerekli olduğunu gördü. Kimse AK Parti Milli Görüş'ün devamı diye iddia etmesin. İslam'dan isterseniz totaliter bir din rejimi de çıkarabilirsiniz. İslam'dan demokratik siyasal anlayış da çıkarılabilir. Ama İslam bir din, bir siyasal rejim değil. İslam ile demokrasi karşılaştırmak doğru değil. İslam bir dindir, demokrasi bir rejimdir. İslam bir devlet ideolojisi olmadığı gibi, demokrasi de bir din değildir. Demokrasiyi bir din, İslamı bir devlet ideolojisi gibi algılayanlar, çatışma içine girer.''
AKP'NİN YENİ KİMLİK BİLGİLERİ
DEĞİŞİM
AK Parti değişime değil, gerileme ve yozlaşmaya direnen bir anlayıştadır. Değişim gelişim ve ilerleme anlamındaysa savunulmaktadır. Geçmişin statükoculuk üzerine bina edilen muhafazakarlığı yerine yeniliğe açık bir muhafazakarlık üzerinde durmaktadır. Devrimci dönüşüme karşı evrimci veya tedrici ve doğal sürecinde işleyen toplumsal dönüşüme dayalı bir değişimi savunmaktadır
SİYASET
Siyaset bir uzlaşı alanıdır. Toplumsal ve kültürel çeşitlilikler demokratik çoğulculuğun üreteceği tolerans ve hoşgörü zemininde siyasete bir renklilik olarak katılırlar. Sivil siyaseti önemseyen ve siyasette sivil toplumun etkisine inanan AK Parti, demokratik bir toplumda ara korunak mekanizmaları olarak sivil toplum örgütlerine büyük önem verir.
Radikal söylem ve üslubun Türkiye siyasetine bir fayda sağlamadığını; Türk siyasetinin çatışma, kamplaşma ve kutuplaşma yerine uzlaşı, bütünleşme ve hoşgörü üzerine kurulması gerektiğini düşünmekte ve ılımlılığın toplumun genel bir talebi olduğuna inanmaktadır.
Sınırlandırılmayan, keyfiliğe ve hukuksuzluğa olanak sağlayan, katılımı ve temsili önemsemeyen, bireysel ve kolektif hak ve özgürlükleri hiçe sayan totaliter ve otoriter anlayışlar sivil ve demokratik siyasetin en büyük düşmanıdır.
DİN
AK Parti 'biz ve diğerleri' ayrımı yapan; tek bir mezhebi, etnik unsuru veya dini anlayışı siyasetinin ana gövdesi yaparak, diğer seçenekleri karşısına alan bir söylem ve örgütlenme biçimi dışlayıcı ve ayrıştırıcı bir özellik taşıyacağına inanmaktadır.
''Kadın eli sıkmıyor, kahvehanelerde oturan insanlara selam vermenin caiz olmadığına inanıyordu. Politika onun için bir araç, İslami devlete giden yolda parti çalışması sadece sevap kazandıran bir uğraş. Kadınların siyasal çalışmaları için de erkeklerle bir arada bulunmalarını günah sayıyor. Demokrasiyi bir küffar rejimi olarak kabul ediyordu.''
Bu sözler, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın RP İstanbul İl Başkanlığı ve Belediye Başkanlığı döneminde siyasi danışmanlığını yapan gazeteci-yazar Mehmet Metiner'e ait. Bir gazetede yazdığı yazısında Metiner, Tayyip Erdoğan'ın siyasete ilk başladığındaki düşüncelerini özetle böyle aktardı. Metiner, bugün gelinen noktada Erdoğan'ın değişimini samimi bulduğunu belirterek, ''Muhafazakar Demokrasi'' kitabıyla AK Parti'nin Türkiye'nin siyasal talepleriyle birebir örtüşen bir yapıda olduğunun altını çizdiğini söylüyor.
Demokrasi ve İslamiyet uyuşabilir
TANIL BORA
Demokrasi ile İslamiyet arasında yapısal bir uyuşmazlık olduğunu düşünmüyorum. Kültürel ve toplumsal bir olgu olarak İslamiyeti, kitabi bir din olarak İslam'dan ayırt etmek gerekiyor. Kendisi de farklı tarihsel deneyimlere dayanan İslamiyet tarzları çok farklı siyasal ideolojilerle entegre edilebilir. İslamiyet çok farklı siyasal kisveler altında ortaya çıkabilir.
Yorum çok önemli
NİLÜFER NARLI
Müslüman dünyaya baktığımızda çok farklı örnekler var. Bazı örnekler demokratik prensiplerle çelişiyor. Ama bazı örnekler var ki uzlaşıyor. Bütün mesele İslam'ın nasıl yorumlandığı. İslam'ın yorumuna dayanarak demokratik ilkelerle de evrensel insan hakları normlarıyla uyumlu olabilirsiniz. 1990'ların başından itibaren Ortadoğu ülkelerindeki birçok İslami siyasi parti ve grup, demokratik yöntemleri benimseye başladı.
Bu liberal demokrasi
MEHMET ALTAN
AK Parti, aslında liberal demokrasiye geçiyor. Siyasal İslam gibi bir anlayış varken kendisini muhafazakar demokrat olarak tanımlıyor. Yani çok önemli radikal bir kopuşu esas alıyor. Ancak tabanında hala milli görüşçü unsurlar var. Siyasal İslamcı akım varken, cesur ama zamana, zemine, çağa ve gerçeğe uygun bir dönemeci alıyorlar.
sabah
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:31