KAYNAK : Haber Vitrini
AKP Genel Sekreteri Ertuğrul Yalçınbayır, Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun, Ak Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne açtığı davanın "Siyasi Partiler Kanunu'nun 104. maddesinin 2. fıkrasının iptal edilmesi" ile sonuçlanarak reddedileceğini savundu.
Yalçınbayır, Kanadoğlu'nun davayı, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın genel başkanlıktan ayrılmamasıyla ilgili Siyasi Partiler Kanunu'nun (SPK) 104. maddesinin, "ihtar kararına uyulmaması halinde kapatma davası açılabileceği" hükmünü içeren 2. fıkrası uyarınca açtığını belirtti.
Bu fıkranın Anayasa'ya ve SPK'nın 101. maddesine aykırı olduğunu savunan Yalçınbayır, talebi değerlendirecek olan mahkemenin, öncelikle fıkranın Anayasa'ya uygunluğunu denetleyeceğini ve aykırı olduğu hükmüne vararak davayı reddedeceğini öre sürerek şunları söyledi:
"Bu davanın bir tek sonucu olabilir. O da Anayasa'ya aykırı olan Siyasi Partiler Kanunu'nun 104. maddesinin 2. fıkrasının iptal edilmesidir. Başsavcının yorumları hukuki değerden yoksundur. Dolayısıyla bu davayla partimizin kapatılması mümkün değildir. Ancak, seçim öncesinde bir siyasi partinin kapatma tehdidi altında bulunması hem Anayasa'ya hem de siyasi partilerin güvenliğine, güvence içinde siyaset yapmasına aykırıdır." Yalçınbayır, AKP aleyhine açılan ihtar davasında Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararda iki unsur bulunduğunu, bu unsurlardan, ''Erdoğan'ın kurucu üyelikten ayrılması" ile ilgili hükmünün yerine getirildiğini ve kararın 22 Ekim tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletildiğini belirtti.
"KANADOĞLU UYARMADI"
Erdoğan'ın genel başkanlık görev ve yetkilerini kullanmasının önlenmesiyle ilgili ikinci unsurda ise "açık ve net olmayan yoruma dayalı ifade" bulunduğunu öne süren Yalçınbayır, şöyle konuştu:
"Açık ve net olmayan durumlarda kanun değil, Anayasa hükmü dikkate alınır. Biz de bu düşünceden hareketle, parti tüzüğümüzün üyeler dışındaki kişilere de genel başkan olabilme imkanı sunan 161. maddesi hükmü ve temel hak ve özgürlüklerin yorum yoluyla sınırlandırılamayacağını dikkate alarak, Kanadoğlu'na bu konudaki düşüncelerimizi kurucu üyelik kararı ile ilgili yazımızın son bölümünde ilettik. Bu davada aynı zamanda icra ve infaz makamı olan başsavcının düşüncemizin yanlış olduğu konusunda nezaket gösterip bizi uyarmasını beklerdik. Bir davanın tez elden infaz edilmesi değil, gerginlik yaratılmadan halli en uygunudur."
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:29