Gündem
  • 3.3.2006 08:52

AKP'NİN TURUNCU LOGOSUNUN ARDINDA NE VAR?

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. M. NACİ BOSTANCI'NIN ZAMAN'DAKİ YAZISI:

Turuncu logonun ardındaki

AKP logosunu değiştirdi. Ampul yine yerinde duruyor, ancak sarı renk daha koyulaşıp turuncuya dönüştü.


Gazetelere göre parti sözcüsü, “Partinin algılanabilirlik düzeyi yüzde yüz arttı.” demiş. Acaba bu ifade ne tür bir araştırmanın sonucu? Göstergelerin okunmasına ilişkin böylesine kesin ifadeler, doğrusu tespitten çok temenni sınıfına girse gerektir. Konusu belli, ne söylediği hayli açık göstergeler bile çeşitli yorumlara tabi tutulabilirken, soyutlama düzeyi yüksek, göndermeleri politik müktesebata göre değerlendirilen parti sembollerine ilişkin yorumlarda daha ihtiyatlı bir dil gerekmez mi? Söz, iddiasının ağırlığını taşıyamazsa dönüp sahibini ve onun üzerinden de ait olduğu kolektif kimliği yaralar gibi geliyor bana.

Logoya ilişkin değişiklik aslında hayli sınırlı sayılabilir. Sonuçta sarı rengin yerine onu da hatırlatan turuncu kullanılmış. Ancak şu var: Sınırlı da olsa sembol değişikliği yapmak kolay değildir. Zaman zaman imaj yenileme, yeni bir hamle gücü kazanma, yeni bir dönemi işaret etme, geçmişe göre temel nitelikteki farklılıkları vurgulama amacıyla logoların değiştirildiğini biliyoruz. Şirketler, gazeteler uzun hayatlarının bir aşamasında bazen bu türden bir iş yapıyorlar. Ancak logolarını yüz yıldır yüz elli yıldır muhafaza eden kurumların bunu köklülüğün, kalıcılığın, kendine güvenin, nihayet ebediliğin bir karinesi gibi gururla ifade ettiklerini de biliyoruz.

Logoların içeriğini icraat doldurur

AKP çok yeni bir parti. 2001’de kuruldu ve bir yılını doldurmadan iktidar oldu. Yaklaşık beş yılının üç küsur yılını iktidarda geçirmiş olan bir parti. Şimdi bu parti seçimlere girip parlak bir başarı elde etme sürecinde kullandığı, kitlelerle bağ kurduğu, kendisini onun üzerinden anlattığı logosunun rengini değiştiriyor. Hemen akla gelen ilk soru şu: Niçin? Bir parti logosunun rengini değiştirmeye niçin ihtiyaç hisseder? Sınırlı bir değişiklik de olsa bunun arkasında nasıl bir politik muhasebe, ne tür bir akletme vardır? Kamuya takdim edilen değiştirilmiş logo kadar, bunun arkasında parti mutfağında dile getirilen görüşler, değişimi haklılaştırma adına ortaya konulan gerekçeler, tartışmalar önemli. Çünkü bunlar hem AKP’nin halihazırda kendisini nasıl gördüğüne ilişkin mahrem değerlendirmelere işaret eder, hem de zaman içinde yeni logonun anlamını tayin edici faktörler olarak süreci belirler.

İşin aslına bakarsanız logolar zaman içinde renklerinden, anlamlarından, ifadelerinden bağımsızlaşıp, neyi temsil ediyorlarsa onun anlamıyla örtüşürler. Şüphesiz işin başında logonun şekil, ifade gibi niteliklerine ilişkin tartışmalar önemlidir, kurumsal kimlikle logo arasında bağları tesis edecek bir anlatım bulunmaya çalışılır, ancak bir kez tercih ortaya konup onunla yolculuğa çıkıldığında logo kendine ilişkin ifadeyi yitirmeye, şekilleri, renkleri silikleşmeye, onun yerini kurumun toplumdaki imajı almaya başlar. İtibarlı, etkin, güçlü bir şirketin logosunun şekli üzerine akıl yürütmeyi gereksiz buluruz. “Niçin bu kadar sade, ya da niçin şu renk değil de bu renk kullanılmış” türünden konuşmalar şirketin logoya anlamını kazandıran başarısı karşısında sadece geyik muhabbetidir. Çünkü en önemli değer olan “başarı” kendi aurasını aynı zamanda logonun da başına geçirir, ona “kendisi” olmanın ötesinde bir varlık ve cazibe kazandırır. Bir kurumsal kimliğin logosu “sorun” olmaya başlamışsa burada “yeni bir durum” söz konusudur. Orada ya yukarıya ya da aşağıya doğru bir yeni trend söz konusudur. Logo üzerindeki işçilik marifetiyle “yukarı” yönlü harekete ivme, aşağı yönlü harekete ise blokaj yapılmaya çalışılır. Gördüğümüz kadarıyla en azından şu an için her iki yöne doğru bir sert trend AKP için söz konusu değil. Öyleyse bu renk değişikliği hakikaten tam da ifade edildiği gibi -teknik ifadesini bir kenara bırakarak söyleyecek olursak- daha fazla göze çarpmak için mi? O zaman da demezler mi, siz iktidarsınız, göze çarpacağınız özellik artık logo değil icraatınız. Logonun rengini değiştirerek onun üzerinden görünürlük artışı iddiasında bulunma, icraata ilişkin bir eksikliğin zımni ikrarı ve yanılsama dolu bir telafi girişimi olarak anlaşılmaz mı? İnsanların aklına, logo değişikliğinin ardında, AKP’ye yöneltilen eleştiriler her ne kadar aleniyette reddedilse de mahremiyette sessizce kabul mü ediliyor, sorusu gelmez mi? Esasen hiçbir kurumsal kimlik, kolektif yapı kendi sosyal gerçekliğinin dışına düşemez; halkla ilişkiler, propaganda, reklam, adını ne koyarsanız koyun yaptığı sonuçta kendisini takdim olarak okunacak özellikler içerir. AKP’nin logo değişimi de arkasındaki hikaye ile bu genel yargıdan vareste değildir. AKP’nin icraatlarının siyasi, toplumsal sonuçlarını değerlendirmek ayrı bir bahis, ancak şu var: Türkiye zor yönetilen bir ülke. Sorunların ağırlığı, kaynakların kıtlığı, taleplerin yüksekliği, iktidarlar ne kadar güçlü bir toplumsal destekle gelirse gelsinler onları kısa zamanda yıpratacak bir zemin oluşturuyor. Türkiye’nin son on beş yıldır yaşadıklarını siyasal dillerin toplamı üzerinden gidilerek yapılacak bir analiz açıklamada yetersiz kalır. İstikrarsızlığı, parçalanmışlığı, sorunların adeta müesses nizam haline dönüşünü belki daha çok sosyolojinin yardımıyla anlamak gerekiyor.

Türkiye, sorunları ağır bir ülke

AKP de dördüncü yılına girdiği bu iktidar yolculuğunda yavaş yavaş yorgunluk emareleri veriyor. İktidara yönelik eleştiri dozajı yükseliyor, sesler çoğalıyor. Daha da önemlisi 3 Kasım 2002 seçimlerinde belli bir siyaset kuşağının tasfiyesinde temel önemde rol oynayan konularda da AKP’ye yönelik iddia ve isnatlar artıyor. İktidar partileri bu türden eleştirileri elbette kabul etmezler. Ancak bunlara mukabele için inşa edilen “çekememezlik, çıkarları bozulanların itirazı, muhalif çevrelerin yalan ve entrikaları” türünden kamuoyunu etkilemeye ve iktidar partisiyle seçmenlerinin bağlarını sürdürmeye niyetli tezler, parti içinde de kayıtsız şartsız hakikatler düzeyine yükselebiliyor. Bu durumun, en başta iktidar elitlerinin -baş döndürücü- nema dağıtma gücünden kaynaklanan birçok nedeni var. Parti içinde pozisyonlarını korumak ya da daha iyi bir yere gelmek isteyenler, elitlerin icraatlarını tam da onların ideal fantezilerine uygun gelecek şekilde okuyor ve anlatıyorlar. İktidarın büyüleyici harmanisi altında toplananlar, sınırları harmaninin sınırları olan özel bir gerçekliği paylaşarak o ölümcül şüphesiz ve şeksiz hakikatin müritlerine dönüşebiliyorlar. Öte yandan “Acı sözlü dostlar”ın siyasetteki yeri en iyi ihtimalle kenarda kalmak. Bu kadar şanslı olmayanlar ise Truva atı muamelesi görerek uzaklaştırılıyorlar. Belki organizmacı tarih görüşü haklı. Tüm iktidarlar için bu süreçler kendi nedensellikleri ve dinamikleri çerçevesinde böyle işliyor. Ama belli ki AKP içinde logo değişiminin işaret ettiği bir gözden geçirme ve yenilenme arzusu var. Belki bu arzu, renklerin dilinden çok kendi diline ağırlık verir ve “görünürlüğü artırıcı” bir güçlü muhasebenin önünü açar.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 09:53

İLGİLİ HABERLER