
"ANAYASA MAHKEMESİ KARARI SONUNDA İKTİDAR PARTİSİ BİR GOL YEDİ, BİR DE SARI KART GÖRDÜ, MAÇIN DAHA İLK YARISI BİTTİ"
ERSİN YAŞAR - EDİP TEKİN
BURSA - CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, parti okulunda yapacağı söyleşi öncesi gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. Öymen, Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti ile ilgili verdiği kararın ardından bazı kesimlerin hiçbir şey olmamış gibi davrandığını belirterek, "Bu kararı doğru okumak ve görmek gerekir. Bu kararda Anayasa Mahkemesi AK Parti'nin çok açık şekilde Anayasa'nın en önemli ilkelerinden biri olan laikliğin karşıtı eylemlerin odağı olduğunu kararlaştırmıştır. Bu kararla 11 üyeden 10'u AK Parti'nin
laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunu saptamış ve ceza vermiştir. Bu ciddi bir karardır ve siyasi sonuçları olmalıdır. Hiçbir ülkede bir iktidar partisi en yüksek mahkeme tarafından Anayasa ihlaliyle yargılandıktan sonra bir şey olmamış gibi yoluna devam edemez, bunun siyasi bedeli olacaktır. Böyle davranırsanız başınıza gelenler yeniden gelir. Anayasa Mahkemesi Başkanı AK Parti'yi takip edeceklerini açıkladı. Bu da benzeri eylemler olursa bedelinin ağır olacağı anlamına geliyor. Yani maç bitmemiştir,
sadece ilk yarısı bitti. İktidar partisi ilk yarıda bir gol yedi ve bir de sarı kart gördü. Aynı hataları sürdürürse ikinci yarıda yeni bir sarı kart görerek kırmızı kart görme ihtimali mevcuttur. Onun için biz iktidar partisinin çok dikkatli olmasını tavsiye ediyoruz. Başbakan'ın dediği gibi 'Yola devam' derseniz, gideceğiniz yer aynı olur. Mahkeme kararının mürekkebi kurumadan bazı düzenlemeler yapıldı ve bunun Batı ülkelerinden örnek alındığı söylendi. Bugünlerde bütün okullara ibadethane açma
girişimindeler ve bunun kaynağını da Almanya'dan aldıklarını söylediler. Siz kimi kandırıyorsunuz? İktidar bundan sonra dikkatli davranmalı" ifadelerini kullandı.
Terör meselelerinin de gündemden eksik olmadığını belirten Öymen, "İktidar ve muhalefet terörün sona ermesi için birlikte adım atmalı. Etkili şekilde mücadele edilmeli ve terörün kaynağına gidilmelidir. Bizim zamanında yaptığımız eleştirileri yanlış anladılar ve TSK'yı eleştirdiğimizi sandılar. Oysa biz hükümetin politikalarını eleştirdik. Şimdi de bazı arkadaşlarımızın yaptıkları açıklamaları sanki CHP'nin TSK'ya tavrı gibi değerlendirmeye çalışanlar var. Bu son derece yanlıştır. Biz Cumhuriyet'in
kurumlarına ve TSK'ya karşı yıpratıcı tavır içine giremeyiz. TSK'nın önemini biliyoruz. Terörle mücadele ve laiklikle ilgili duyarlılıklarını da biliyoruz. CHP'nin TSK'ya karşı yıpratma yaklaşımı ve olumsuz politikası yoktur. Ama demokratik ülkelerde bazı siyasi parti mensuplarının akıllarına gelen soruları ve sorunları dile getirmeleri kimse tarafından yadırganmamalıdır. Bunun cevabı verilmelidir. Parti yetkilileri soru sordukları için eleştirilmezler. Demokrasi açık ve şeffaf bir rejimdir, her konu
tartışılabilir" diye konuştu.
Ergenekon davasında suç unsuru teşkil eden konuların sonuna kadar üzerine gidilmesi gerektiğini kaydeden Öymen, "Ama bu davayı ucu açık bir iddianame haline getirip ülkede ne kadar iktidarı eleştiren insan varsa bunları da bu davanın içine sokmaya çalışırsanız, o zaman esas sorumluları gözden kaçırırsınız. Dava ile ilgisi olmayan bazı özel telefon görüşmeleri iddianamede yer alıyor. Demek ki özel hayata saygı gösterilmiyor. Konuyu iyice irdeleyip insanların üzerine gidilmelidir. Suç odaklarına yönelerek
suçluların üzerine gidilmeli ve insanlar boş yere mağdur edilmemelidir. Bazı insanlar suçunu bilmeden hapiste yatıyor" şeklinde konuştu.
Yeni anayasa tartışmalarının da gündeme geldiğini ifade eden Öymen, "Bir iktidar partisi laiklik karşıtı olsa da Anayasa'yı ihlal etse de bu partinin kapatılması ile ilgili dava açılmamalıdır anlayışıyla değişikliğe giderek bu gibi durumlarda siyasi partilere dava açılmasını engellemek gibi hedefler varsa bu Anayasamızın temellerini zedeler. Bunu CHP olarak kesinlikle desteklemeyiz" açıklamasını yaptı.
Kıbrıs ve Ermenistan ile ilgili konulara da değinen CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, şöyle devam etti:
"Kıbrıs çok tehlikeli bir mecraya girdi. 3 Eylül'deki müzakerelerin ne olacağı belli değil. Tek devlet, tek egemenlik anlayışı benimsendi ve bu Kıbrıslı Türkleri azınlık haline getirecektir. Bu durum endişe vericidir. Gereken hassasiyet Türkiye tarafından gösterilmelidir. Ermenistan 10 yıldır Azeri topraklarının üzerinden çekilmiyor. Bu durum sonunda bizim de Ermenistan ile ilişkilerimiz iyi değil. Bugünkü koşullarda sınırı açarsak Türk milletinin vicdanı rahatsız olur. Cenevre'de yapılan gizli
görüşmelerde neler konuşulduğu hakkında hükümet bilgi vermedi."