Gündem
  • 22.6.2006 04:56

ANKARA KULİSLERİNDE 'DARBE' HAVASI!..

MEHMET ALİ BİRAND'IN POSTA'DAKİ YAZISI:

Medya bu defa darbeye karşı çıkacak mı?


Bir süredir, Ankara kulislerinde garip bir hava estiriliyor. AK Parti’ye karşı muhalefet etme, Türkiye’yi bir din devletine dönüştürmeme adına, adeta bir darbe kışkırtıcılığı yapılıyor. Medya’da gereken duyarlığı göstermiyor...


Demokrasiye inanmayanlar son aylarda yavaş yavaş kendilerini göstermeye başladılar. Bunlardan bir bölümü  açık biçimde niyetlerini ortaya koyuyorlar. Tabii kimseler “asker müdahele etsin” demiyor. “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” misali,  manidar konuşmalar yapıyorlar. Satırlar arasına serpiştirilmiş anlamlı kelimelerle göz kırpıyorlar. Örneğin, Org. Büyükanıt üzerinden, 30 Ağustos ile ilgili gerilim yaratıyor.

 

 

En etkili olanlar, dedikodudan öteye başka bir üretkenliği kalmamış bazı kurum emeklileri, hiç etkin olmamalarına rağmen gözlerini açarak “etkin çevreler huzursuz” mesajı verenler, olası bir darbe sonrasında pastadan kendilerine bir pay düşebileceğini düşünen yeni ve eski  politikacılar.

 

Birbirinden farklı senaryolar üretip, kazanın kaynaması için ellerinden geleni yapıyorlar.

 

Çizilen senaryo şöyle:

 

AK Partinin gizli gündemi artık açığa çıktı. Bu parti önce bürokrasiye kendi taraftarlarını  yerleştiriyorlar. Aynı zamanda, kontrolleri altındaki tüm kuruluşlara muhafazakar bir genel yaklaşımı benimsetiyorlar. Din unsurunu ön plana çıkarıyorlar. Milli Eğitimdeki yaklaşımları, Türban ve İmam Hatip konularındaki tutumlarıyla, Türkiye’yi bir din devletine dönüştürmeye çalışıyorlar. Bu gidişi durdurmak için Asker ve Derin Devlet’in tüm kadroları seferber olmalıdır.

 

Tabii bu söylentilerin artmasına AK Parti de yardımcı oluyor. Parti içindeki marjinal görüşleri dengeleyemiyor. Türkiye’de din unsurunu kullanarak politika yapma eğiliminde oldukları izlenimi yaratan konuşmalar yapıyorlar. Bu yaklaşımları kamuoyunun da kafasını karıştırıyor.

 

Ancak, artık hepimizin bir karar vermesi gerekiyor. Hangi parti veya ideoloji olursa olsun, sorunlarımızı demokrasi içinde çözmeye kararlı mıyız değil miyiz?

 

Eğer demokratik-laik sistemimizi korumak ve kollamak istiyorsak, o zaman hepimizin bu tehlikeli oyundan vazgeçmemiz şarttır.

 

AK Parti, muhalefet ve laik çevreler  bu söylemleri bırakmalılardır. Bu sistem yıkılırsa, hepimiz altında eziliriz.


                                               *                                 *                                 *

ASKER DEĞİL, ASIL BİZ KORUMALIYIZ...

 

Anlaşılan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar ki dönemde, giderek artan biçimde bu  kışkırtmalar yaşanacak. Asker’i işin içine sokabilmeye çalışanlar olacağı gibi, marjinal dahi olsa köktendinci gruplar da tahriklerini arttıracaklar.

 

Bu dönemde asıl  önemli rol ise medya’ya düşüyor.

 

Türk medyası geçmiş dönemlerde darbelere çanak açtı, tahrik etti, alkışladı, işler kötü gidince de darbe yapanları mahkum etti.

 

Bu defa farklı  bir tutum sergilemek zorunda...

 

Herşeyin başında, bugünkü iç ve dış koşullarda  Askeri bir müdahelenin, Türkiye’de kanlı bir iç kavgaya yol açma olasılığının büyüklüğünü en iyi medya biliyor. Aynı şekilde, Askeri bir müdahelenin ülkeyi ekonomik yönden yıkacağını, dışarda da tam bir izalasyona iteceğini de  yine medya biliyor.

 

Bu durumda, tutumumuzu netleştirmek gerekmez mi?

 

Hep birlikte olası bir “darbeye karşı duran” tutum benimsemek ülkenin çıkarına değil mi?

 

Bırakın, Türkiye’nin laik-demokratik sistemini bizler koruyalım. Askeri kışkırtıp, BM gözlemcisi gibi uzaktan seyretmeyelim. Askeri göreve çağıran tutumlara girmeyelim.

 

Emin olun, sivil toplumun caydırıcılığı, makinalı tüfekten daha etkindir. AK Partiye asıl HAYIR diyecek ve dediğini yaptıracak olan kesim,  muhalfet de dahil Sivil Toplum örgütleridir.

 

Gelin, sorunlarımızı demokrasi içinde çözelim.


                                               *                                 *                                 *

CHP VE AKP SÖYLEMİNE DİKKAT ETMELİ

 

Böylesine kaygan bir zeminde dolaşılırken, özellikle iki partinin ağzından çıkanlara dikkat etmesi gerekiyor.

 

CHP’nin geçmişte Cumhuriyeti koruma adına sevmediği iktidarları Askere şikayetleri tarih kitaplarına geçmiştir. Muhalefet yapmak için zinde kuvvetleri kıştırtma anlamına gelebilecek açıklamalar hem partiye, hem demokrasiye, hem de ülkeye zarar  veriyor

 

AK Parti’nin de geri kalır yanı yok.

 

Her fırsatta din unsurunu söylemlerine sokuşturan liderler, din adına toplumu yönlendiren il başkanları, belediyeler ve parti içindeki marjinal gruplar...

 

Arabayı devirmeyelim. Dizlerimizi sonradan dövmeyelim.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 04:44

İLGİLİ HABERLER