Medya
  • 22.6.2005 11:48

AVRUPA BASININDA BUGÜN

LONDRA (İHA) - Daily Telegraph başyazısında, ''''Abbas''ın zayıflığı, barışa giden yolu sallıyor'''' diyor. Gazetenin, Filistin lideri hakkındaki yorumu şöyle: ''''Mahmud Abbas, Ocak ayında büyük bir çoğunluğun desteğiyle seçildi. Ancak ne yolsuzluğu önledi, ne de silahlı militanlarla bombacıları dizginledi. Bu durum Hamas''a desteği öylesine arttırdı ki, Bay Abbas, önümüzdeki ay yapılması planlanan parlamento seçimlerini sınırsız süre erteledi. Sonuçta Mahmud Abbas, Yaser Arafat''ın, çok hayal kırıklığı yaratan halefi olma yolunda ilerlediğini kanıtlıyor.'''' Oxford Üniversitesi profesörlerinden Avi Shlaim ise Guardian''daki yazısında, İsrail Başbakanı Ariel Şaron''a yüklenmiş bulunuyor. Yazının başlığı, ''''Geri çekilme, ilhaka başlangıç''''. Shlaim, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice''ın, İsrail''in Gazze Şeridi''nden çekilme planını ''''barışa giden yol'''' olarak nitelendirmesini eleştiriyor. Yazar, bunun, ''''soğuk savaş sonrası Amerika''nın en akılsız dışişleri bakanlarından birince yapılmış budalaca bir demeç'''' olduğunu yazıyor. Avi Shlaim''a göre İsrail''in Gazze''deki varlığı, modern zamanların en uzun ve zalim askeri işgallerinden biri. Ariel Şaron''un, Gazze''deki yerleşim birimlerinin yıkılmasına yönelik ''''bencil ve uygar olmayan planı'''' da, barışa giden yolda tarihi bir adım değil. ''''LÜBNAN''DA ÖLDÜRÜLME SIRASI KİMDE?'''' İngiliz gazeteleri, Lübnan Komünist Partisi eski Başkanı George Hawi''nin öldürülmesine de sayfalarında geniş yer ayırıyor. Independent muhabiri Robert Fisk, Hawi''yi şu sözlerle tanımlıyor: ''''Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında arabulucuydu. İç savaş sırasındaysa, Filistinliler''in dostuydu. Ve elbette Suriye''yi, sert şekilde eleştiren bir kişiydi'''' Robert Fisk''e göre Hawi''nin öldürülmesi, Lübnan''ın siyasi, ekonomik ve sosyal istikrarına da bir darbe. ''''Lübnan açıkça, katillerini Birleşmiş Milletler''in güçlü müfettişlerinin bile yıldırmadığı bir cinayet devletine dönüşüyor'''' diyen Fisk, yazısını şöyle noktalıyor: ''''Şimdi, yine eski soruyla baş başa kaldık. Sırada kim var?'''' Times gazetesinin bugünkü başyazısının başlığı, ''''Terörün izi''''. Gazete, Şam yönetiminin, hem Lübnan hem de Irak''taki entrikaların merkezinde olduğu yorumunu yapıyor. Ürdün''ün başkenti Amman''da bile fanatik gruplara para aktarıldığının hatırlatıldığı başyazıda, ''''Bu zehrin temel kaynağı, kuşkusuz Suriye. Avrupa Birliği''nde hala Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad''ın ülkede tamamen kontrol sahibi olmadığını varsayan hükümetler ve politikacılar var. Bu saçma. Ya Bay Esad her şeyi denetimi altında tutuyor, ki bu durumda soyutlanmalı, ya da kendisi, ikna etmeye değmeyecek umutsuz bir kukla. Ancak ne olursa olsun, terörün izi, onun kapısına gidiyor'''' deniliyor. Daily Telepraph''ın iç sayfalarındaki bir başlığıysa, İngiltere''nin, İran''ın cumhurbaşkanı adayı Haşimi Rafsancani''ye yönelik uyarısını içeriyor; ''''İran''da reform konusunda, Rafsancani''ye para yatırmayın''''. Gazeteye konuşan bir İngiliz diplomat şu yorumu yapıyor: ''''İnsanların, Haşimi Rafsancani''nin beyaz atlı şövalye olmadığını bilmesi önemli. Rafsancani, daha önce 8 yıl İran''ın cumhurbaşkanıydı ve bu süreçte çok kötü şeyler de yaşandı. Haşimi Rafsancani''nin sicilinde reform, Batı ile işbirliği ya da uluslararası standartlara uyma yok.'''' ''''ABD, DEMOKRASİNİN SONUÇLARINI KABUL ETMEYİ ÖĞRENSİN'''' Financial Times''ın bugünkü başyazısının başlığı, ''''Demokrasi atağı''''. Gazete, Amerika Birleşik Devletleri''nin, bazı şüphelerin aksine, Orta Doğu''da daha fazla demokrasi istemesinden memnun. Ancak Financial Times''ın Washington''a bir de çağrısı var; ''''Demokrasinin sonuçlarını kabul etmeyi öğrenmelisin''''. ''''Amerika Birleşik Devletleri bölgede yapılacak özgür seçimlerde İslamcı partilerin başarılı olacağı ihtimaliyle yüzleşmek zorunda. Bu ihtimal sadece Washington''u değil, Batı''da birçok çevreyi kızdırabilir. Ancak eğer Orta Doğu halklarına söz hakkı veriliyorsa, onların kararına saygı duyulmalıdır. Ya da tıpkı Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice''ın Kahire''de dediği gibi, hür seçim korkusu artık, özgürlüğün inkarını meşru kılmak için kullanılamaz.'''' Guardian ise bugünkü başyazısında, yine Orta Doğu''yu kastederek, ''''Henüz demokrasi doğmadı'''' diyor. Başyazıda bölgedeki son gelişmeler tek tek şöyle sıralanıyor: ''''Lübnan, bir dereceye kadar Suriye''den özgürlüğünü kazanmış olabilir. Ancak eski siyasi gruplar ve aileler, hala kontrolü elinde tutuyor. Niye ülkenin muhtemel yeni başbakanı, 35 yaşındaki tecrübesiz bir lider? Mısır''dan gelen haberlere bakılırsa, eşi, Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek''in, görevini oğlu Cemal''e devretmesini istiyor. Cemal Mübarek''in siyasi geleceği olsun ya da olmasın, rejimin niyeti açıkça, bir dizi demokratik tuzakla, babasının yeniden seçimini sağlamak. Kuveyt''in yeni Planlama Bakanı Masuma el-Mübarek, bazı milletvekillerince tebrik edildi. Bazılarıysa, kadının hükümette yeri olmadığına inandıklarından, ona dil uzattı. Tüm bu ülkeler arasında, demokrasinin geri çekilmesinin en acil tehdit olduğu ülkeyse İran. İslam Cumhuriyeti''nin sınırlı demokratik düzenlemeleri gerçekte hiçbir şey ifade etmiyor. Eğer ülkenin yeni cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad olursa, İran sistemi, kalan denge ve farklılığını da kaybedecektir.'''' ''''METİN KAPLAN ADfar?'''' Times gazetesinin bugünkü başyazısının baİL YARGILANDI'''' Alman Frankfurter Rundschau gazetesiyse, Türkiye''de ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Kaplan''ın (51) adil yargılandığını yazıyor. Almanya''dan geçen Ekim ayında Türkiye''ye iade edilen Kaplan''ın lideri olduğu öne sürülen ''''İslami Cemaat ve Cemiyetleri Birliği'''' adlı örgüt, 2001''de yasaklanmıştı. Metin Kaplan ise anayasal düzeni silah zoruyla değiştirme girişiminde bulunmak ve Anıtkabir''e patlayıcı yüklü uçakla saldırı girişiminde bulunmaya hazırlanırken yakalananları azmettirmekten suçlu bulunmuştu. Frankfurter Rundschau, Metin Kaplan''la ilgili olarak şu yorumu yapıyor: ''''Metin Kaplan''ın 6 ay süren davası, Türkiye''de adil yargılanamayacağını öne sürüp iadesini önlemeye çalışanların görüşlerinin yanlış olduğunu kanıtladı. Savcılığın belki işkence yapılmış kişileri tanık olarak kullandığı iddiasıysa, henüz kanıtlanmadı. Ancak bu demeçleri kullanmasaydı, mahkeme daha iyi yapmış olacaktı.'''' İngiliz Times gazetesiyse, Fransa''da özel yüzme havuzlarının sayısındaki artışın, ülkede kuraklığa katkıda bulunduğunu yazıyor. Times''ın satırlarına bakılırsa, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri''nden sonra dünyada, kişi başına en çok yüzme havuzunun olduğu ülke. Fransa''da sadece başkent Paris ve çevresinde 70 bin yüzme havuzunun olduğu sanılıyor. Times, Fransa''da kuraklığın en önemli nedenlerinden birinin, fiyatların düşmesi ve 2 yıl önceki aşırı sıcak hava sonrası yüzme havuzlarının sayısının 2 kat artması olduğunu belirtiyor. Haberde, bu havuzların ucuz, kolay hasar görebilir ve temiz tutulmasının zor olduğu, bunun da çok su gerektirdiği vurgulanıyor. Times''daki yazıda ayrıca, Fransa''nın batısında 26 bölgede su kullanımının kısıtlandığı belirtiliyor. Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:24

İLGİLİ HABERLER