LONDRA - Avrupa basınında bugün, Ortadoğu yorumları ön plana çıktı. Ayrıca ABD'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nden muafiyet için Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerine yaptığı baskı da eleştirildi.
Fransa'da yayımlanan Liberation gazetesi, Ortadoğu'da yeniden hareketlenen şiddet olaylarına geniş yer ayıran Avrupa gazetelerinden biri oldu. Liberation 2 günde 40'tan fazla kişinin yaşamına mal olan olayları, ''Akabe zirvesindeki umut dolu açıklamaların üzerinden bir hafta geçti ve barışa uzanan Yol Haritası, Filistinlilerin terör saldırıları ve İsrail'in misillemesinin döktüğü kanla neredeyse okunmayacak hale geldi. Eğer ABD Başkanı George W. Bush barış girişimini kurtarmak istiyorsa her iki tarafa da elindeki hatırı sayılır imkanlarla baskı yapmakta tereddüt etmemeli'' şeklinde değerlendirdi.
İngiltere'de yayımlanan Independent ise, ''Eğer birileri barış sürecini sabote etmek istiyorsa, emellerine tamamen ulaştı'' dedi. Independent'taki haber, ''İsrail Salı günü güçlü bir Hamas liderini öldürmeye çalıştığı andan itibaren, dün neler olacağı tahmin ediliyordu. Ancak Kudüs'ün orta yerinde, yalnızca bir gün içinde intihar saldırısı düzenletmesi de, Hamas'ın ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyuyor'' şeklinde devam etti.
ŞARON'A KARŞI YÜKSELEN SESLER
Yine İngiltere'den Guardian gazetesinin iç sayfalarında yer alan bir haberin başlığında ''Kabahat Şaron'da mı? İsrailliler soruyor'' dendi.
Gazete İsraillilerin bu tür soruları kendilerine pek ender sorduğunu, hele hele açıkça dile getirmekten çekindiğini vurguladı.
Ancak dünkü intihar saldırısının ardından bir milletvekilinin, çok temkinli ifadelerle de olsa, Şaron'un saldırısıyla Hamas'ın misillemesi arasında bağ kurduğunu kaydetti.
Gazeteye göre Ron Bronfman, ''Hükümetin, Yol Haritası'nda ilerleme kaydetmekte fayda göstermemiş olabilecek politikalarını gözden geçirmesi lazım. Bu politikalar bizi ölüm, acı ve yasa götürmüş görünüyor'' şeklinde konuştu.
Guardian'a göre Yahudi yerleşimciler de, dün Hamas liderine düzenlenen başarısız suikast girişiminin ardından yaptıkları yorumlarda amacın koalisyondaki şahin ortakları memnun etmek olduğunu savunmuştu.
Ayrıca Şaron'un geçen haftaki zirvede bir Filistin devletinin kuruluşunu açıkça kabul etmesini övmek amacıyla gazetelere ilan vermeye hazırlanan 25 emekli general de, suikast haberini alınca vazgeçti. Bu generallerden,1948 savaşında İsrail kurulmadan önce Şaron'la birlikte savaşmış olan Aşer Levi, ''Birlikte savaştık, birlikte yaralandık. Onu iyi tanırım. Bir sene önce uzun uzun konuştuk ve değiştiğine inandım. Şimdi emin değilim. Ebu Mazen'in kendi tarafından bir şeyler yapmaya çalıştığı bir dönemde, onu tehlikeye düşürecek bir şey yapmamalıydı'' dedi.
Guardian, ayrıca ismini vermediği bir öfkeli bir yabancı diplomatın, ''Hamaslı Rantissi'yi istedikleri zaman öldürebilirlerdi. Neden şimdi harekete geçtiler? Şaron ne zaman ödün verse, gerisin geri öteki tarafa dönüyor'' sözlerini de haberine taşıdı.
''ÖĞRENCİLERE ACIYIN''
Fransız Le Figaro gazetesiyse öğretmenleri son zamanlarda sık sık grevlere katılan binlerce öğrencinin, bugün yine grevler arasında lise bitirme sınavlarına gireceğini hatırlattı.
Gazete, ''1968 baharından beri eğitimimizin temel taşlarından olan bu sınav, bu kadar gergin bir ortamda yapılmamıştı. Öyle ki Cumhurbaşkanı Jacques Chirac bile sessizliğini bozup öğretmenlere 'sorumlu davranma' çağrısı yaptı'' dedi.
Fransa ve Avusturya'da iktidarların emeklilik reformu planlarını protesto eden gösterilerin işe yarayıp yaramadığını sorgulayan Avusturya'nın Die Presse gazetesi, protestoları ''kuru gürültü'' diye tanımladı. Gazete, ''Bunlardan geriye kalan tek şey, yüzleri gözleri yumurta bulaşığı içinde olan birkaç adam. Örneğin aşırı sağcı lider Jörg Haider'in yardımıyla reformları sabote edebileceklerini düşünen sendika liderleri. Oysa Haider'in karıştığı her olayda olduğu gibi, burada da işin dozu kaçtı ve hükümetin aslında doğru yöne atılmış bir adım olan bir reform programı hazırladığı görmezden gelindi'' dedi.
Almanya'da yayımlanan Süddeutsche ise bugün dikkatleri BM Güvenlik Konseyi'nde yapılacak bir oylamaya çekti. ABD, vatandaşlarına Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde dokunulmazlık tanıyan anlaşmanın bir yıl daha uzatılmasını talep etti.
Gazete, ''Amerika'nın bir kez daha şantaj yaparak özel haklar elde etmeye çalıştığı ortada. AB ülkelerine yaptıkları çağrıda, eğer destek alamazlarsa ilişkilerin bozulacağını söylüyorlardı. Berlin ve Paris de bu mesajı almış olacak ki, bugün 'hayır' oyu kullanmak yerine çekimser kalmaları bekleniyor'' diye yazdı.
BASKIYI KİM YAPIYOR?
İsviçre'de yayımlanan Tribune de Geneve ise ''Bush kabilesi'' diye adlandırdığı Beyaz Saraylı yetkililerin, Brüksel'i yeni Avrupa üyelerine baskı uygulamakla ve Amerikan vatandaşlarına dokunulmazlık veren ikili anlaşmalar imzalamalarını önlemeye çalışmakla suçlamasını ''manidar'' buluyor.
İsviçre gazetesi, ''Aksine, asıl Washington bu ikili anlaşmalara razı olmayan hükümetlere açıkça baskı yapıyor. Bush kabilesinin kendini beğenmişliği öyle boyutlara ulaştı ki, açıklamalarındaki çelişkileri gizleme gereği bile duymuyorlar. Eğer Avrupa, Amerikan baskısına dayanmayı başaramazsa, Uluslararası Ceza Mahkemesi daha henüz doğmuşken hayata veda edecek'' dedi.
Almanya'nın Berliner gazetesi, Schroder hükümetinin Washington'la ilişkileri düzeltmek için gösterdiği çabaları eleştirdi.
Berliner, ''Başbakanla bakanların, Amerikalılarla son zamanlarda yaptıkları konuşmalarda neredeyse itaatkar bir tavır takınması utanç verici. Bir Savunma Bakanı Peter Struck'un dün güney Almanya'da buluştuğu Donald Rumsfeld'e karşı dalkavukça klişelerle konuşmasına bakın bir de Amerikalı meslektaşının ters ters, düşmanca yanıtlarına'' dedi.
TARİHİ TARTIŞMAYA SON NOKTA
İngiliz Financial Times gazetesinin iç sayfalarında yer alan bir başlıkta, ''Arkeologların raporu, Hindu tapınak eylemcilerine darbe vurdu'' ifadesi kullanıldı.
Köktenci Hindular, Tanrı Ram'ın Ayodya denen bir yerde doğduğuna inanıyor. Bu yüzden 10 sene kadar önce Müslümanların burada bulunan, 16. yüzyıldan kalma camilerini yıkmışlar, bunu izleyen çatışmalarda binlerce kişi yaşamını yitirmişti.
Oysa şimdi, geçen hafta çıkan mahkeme emriyle Ayodya'yı kazan arkeologlar ekibi caminin yerinde bir tapınağın izlerine henüz rastlamadıklarını söyledi.
Financial Times'a göre 3 Müslüman ve 11 Hindu'dan oluşan heyetin vardığı bu sonuç, bölgede Eylül ayında yapılacak yerel seçimleri de etkileyecek ve aşırı milliyetçi Hinduların şansını bayağı azaltacak.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:08