Gündem
  • 26.7.2003 15:49

BAŞBAKAN ERDOĞAN: ''DİNE DAYALI MİLLİYETÇİLİK, IRKA DAYALI VE BÖLGESEL MİLLİYETÇİLİK YAPMAYACAĞIZ''

FEHİM FERİK-EYÜP TURAN BURSA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 3 Kasım'da yüzde 72 olan bileşik faizin bugün yüzde 42'ye düştüğünü belirterek, ''Faizler düşünce cebimizdeki para yüzde 24 oranında değerlendi'' dedi. Erdoğan, hortumcuların kenara itilmesi durumunda ülkede sıkıntının kalmayacağını öne sürdü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Bursa İl Kongresi'ne katıldı. Kongrede konuşan Başbakan Erdoğan, 3 Kasım'dan önce Bakanlar Kurulu'nun bir araya gelemediği ifade ederek, ''Televizyon ekranlarında yorumcular ne diyordu? 'Bakanlar Kurulu hastane de mi toplanacak, evde mi toplanacak, Meclis'te mi toplanacak, Başbakanlık da mı toplanacak?' diye soruyorlardı. Böyle bir Türkiye'den, genç, dinamik, performansı yüksek, kabına sığmayan bir AK Parti iktidarını siz kurdunuz bu ülkede. Yüzde 34.4 oy ile iktidara taşıdınız. Parlamento'da yüzde 66 yetki verdiniz. Milletin verdiği bu mesuliyet son derece ağırdır. En batıdan en doğuya, en kuzeyden güneye her hafta dolaşıyoruz. Durmak yok. Bir taraftan ben ve arkadaşlarım, bir taraftan partinin yürütme kurulu üyeleri, il koordinatörü arkadaşlarım Türkiye'yi fellik fellik dolaşıyoruz. Çünkü sorunları yerinde göreceğiz, ona göre çözümleri üreteceğiz. Duyumlarla sorunlar çözülmez. Bunun için adımlar yoğun bir şekilde atılıyor. Bakınız, nereden nerelere geldik. Göreve geldiğimiz 3 Kasım'da Türkiye'de enflasyon, büyüme hızı nerelerdeydi? Türkiye geleceğe nasıl bakıyordu? Türkiye borcunu döndürebilir noktada değildi. Süreler 124 günü geçmiyordu. Hafıza kayıtlarını beraberce yenileyelim. Gecelik faizin yüzde 7 bin olduğu günleri, yüzde 5 bin olduğu, yüzde bin 500 olduğu günleri hatırlıyor muyuz? O günlerin hepsi geride kaldı. Sadece onların bedeli 1.5 milyar dolardır yani 2 katrilyon 250 trilyon Türk Lirası. Bu rakamların çok altındaki çok basit rakamlar Bursa'ya harcansaydı Bursamız ihya olacaktı. Metrosuyla, her şeyiyle. Ama maalesef ülkemize yazık ettiler'' diye konuştu. ''CEBİMİZDEKİ PARA YÜZDE 24 DEĞER KAZANDI'' 2003 yılının sonuna kadar ödenmesi gereken borç miktarının 73.5 milyar dolar olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, ''İç borç, dış borç ve faiz var. Bu faizin tutarı 65 katrilyon liradır. Bunları kucağımızda bulduk. Bunları ödemeye mecburuz. Bunları şakır şakır ödüyoruz. Nasıl ödüyoruz. Borcu borçla döndürerek ödüyoruz. Türkiye'de 3 Kasım'da bileşik faiz yüzde 72 iken şükürler olsun bugün yüzde 42'lere indi. Yani yüzde 24 indirmişiz. Ne demek bu? Senin cebindeki paran yüzde 24 değer kazandı. Bu parayı sen ödemiyorsun. Dış borçlanmada yüzde 14-16'larla borçlanırken, yüzde 6 ve 7'lerle borçlanır hale geldik. Süre 14 aylara çıktı. 3-4 ayla borçlanıyorlardı. Bu ne demek? Türkiye artık dış dünyada kredibilitesini artırıyor demektir. 18 yıldan sonra ilk defa Türkiye eksi enflasyona geçmiştir. 2003'ün ilk 3 ayının sonunda yüzde 8.2 ile dünyadaki en büyük ekonomik büyüme hızına Çin sahip, ikinci sırada yüzde 7.4 ile Türkiye bulunuyor. Oralardan buraya geldik. Biz bu ciddi gidişten, ekonomik disiplinden taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz. O zaman neticeleri rahat alırız. O zaman bizim Bursalı kardeşimiz 'Elhamdüllihlah' desin rahatlasın. Size 3 Kasım öncesi meydanda bir şey söylemiştim. 'Bizden 1 yıl bir şey beklemeyeceksiniz. Fakat 3. yılın sonunda cebinizde bir şeylerin olmaya başladığını göreceksiniz' dedim. Biz Türkiye'nin durumunu, halini iyi görüyorduk. Yoksa biz de alışılmış siyasiler gibi '4 Kasım'da Türkiye'yi güllük gülistanlık yapacağız' diyebilirdik. Böyle atmadık, tutmadık. Ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız'' dedi. Hükümet olarak yeni bir yol haritası çizdiklerini vurgulayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''BURSA'DA İHRACAT İTHALATIN ÖNÜNDE'' ''Bu yol haritasına göre emin adımlarla yürüyoruz. Bir gün Bingöl, bir gün Diyarbakır, bir gün Batman, bir gün Siirt, İzmir, Manisa, Balıkesir... İşte bugün Bursa'dayız. Biraz sonra Yalova'da olacağız. Akşam Gaziantep'teyiz. Yarın Maraş'tayız. Türkiye'yi dolaşmaya mecburuz. Bazıları nasihat ediyor; 'Bizi yoruyorsunuz, kendinize acımıyor musunuz?' diye. Makas çok açık. Bu makası kapatalım. Koşmaya mecburuz. Siyasetin gereği budur. Bu işin hakkını vereceksen koşacaksınız. Aksi takdirde arzulanan neticeyi alamayız. Aksi takdirde Ayşelerin Haticelerin, Fatmaların, Ahmetlerin, Alilerin, Hasanların yüzünü güldüremeyiz. Buna mecburuz. Bu heyecanla, bu aşkla artık devlet millet kaynaşması başladı. Artık kurumlar olaylara farklı yaklaşıyoruz. Ekonomik zirveler yapıyoruz. Doğu Anadolu'da yaptık. Şimdi Marmara, Ege, Akdeniz'in zirvelerini yapacağız. Bursa'da belki işsizliğin boyutu fazla değil Ama Erzurum'da sağa bak işsizim, sola bak işsizim diyor. 5.5 milyon resmi işsizimiz var. Esnaf ve Odalar Birliği'nin 5 milyon üyesi var. Onlara diyorum ki 'Her biriniz bir kişi alsın, bu işi bitirelim'. İşadamlarının önünü açalım. Daha farklı yatırımlar yapsınlar. Niye dışarıya yapsınlar. Önce burayı sonra yurt dışını düşünelim. 8 ay gibi bir sürede 28 ülke dolaştım. İşadamlarını devamlı yanımızı aldık. 100 civarında işadamı, sanayici hepsi beraber gidiyoruz. Gittiğimiz yerde devlet reisleri, bakanlara iş adamalarımızı getirdik. Karşı tarafta muhatap olanlarla bunları görüştürelim, ortak yatırımlara girelim. Onun için yabancı yatırımcıların önündeki engelleri kaldırdık. Onlar da Türkiye'de rahat yatırım yapabilecek. 18 aşamada şirket kurulurken 3 aşamada kuruluyor. İşi sıkı tut, 24 saatte şirketini kur. Kişi başına milli gelirin bin 500 doların altında olduğu yaklaşık 40 ilimizde vergi muafiyeti getirdik. SSK primlerini düşürdük, araziyi bedava veriyoruz. Enerjiyi yüzde 50 ucuza veriyoruz. Sebebi işsizliğe çare bulmak için yatırımcının şevkini artırmak. Onlar yatırım yapsınlar, işsiz vatandaşlarımıza iş çıksın. Şimdi güven gelmeye başladı. Güneydoğu'da, Doğu'da Karadeniz ve Orta Anadolu'da talepler gelmeye başladı. İstiyoruz ki ülkemiz bir farklı performansı yakalasın. Bursa'da ihracat ithalatın çok çok önünde. Bundan dolayı seviniyoruz. İhracatın ithalatın önünde olması demek, bir ülkenin beklenen patlamayı yapması demektir. Bursa bunu başardı. Örnek illerimizden bir tanesidir. İstiyoruz ki diğer illerimizde gelsin. Gelir mi, gelir. Millet karar verdi mi, bir sıçramayı yaptı mı, gelir. Yürüyerek gidecek durumda değiliz. Sıçrayarak gideceğiz ki açığı kapatalım.'' ''DEMOKRASİ MAYINLI TARLA KABUL ETMİYOR'' 2003-2004 öğretim yılında 8 yıllık ilköğretimde kitapları bedava vereceklerini Bursa'da da yineleyen Başbakan Erdoğan, ''Bakınız biz bunu da yeterli görmedik. 'Bu yıl 10 bin öğrenciyi hükümet devlet olarak okutalım' dedik. Hemen farklı yaklaşım oldu. Şimdi onunla ilgili bir kanun hazırlığı yapıyoruz. Biz 10 bin fakir fukara, öksüz ama zeki, çalışkan bu çocukların kalite okullarda okumasının önünü açalım. Özel okullarda 600 bin kapasite açığı var. Biz 10 bin öğrenciye bu imkanı hazırlayacağız. Devletin maliyetlerinin altında bunu hazırlıyoruz. Buna bile yaklaşımın çok farklı olduğunu gördük. Temenni odur ki bunu başaracağız. Bu yeni bir adım olacak. Çünkü ülkemizde yıllardır özlemini çektiğimiz çalışkan zeki, fakat aile fakir çocukların önünü açalım. Bu eşitliğe aykırı imiş. Ne yapsın zavallı. Fakir ama çocuk zeki. Dengesizliği gidermek lazım. Bu yavruları ülkenin geleceğine kazandırmamız lazım. Eğer bunu fırsat eşitliğine ters diye nitelersek bu insana değer vermemektir. Bu tür yavruları seçip çıkarmak, millete kazandırmaktır devletin görevi. Yoksa belli bir gruba tıkanır kalırız. Parası olan yürür gider, parası olmayan yavrular kalır. Bunu er veya geç çözeceğiz. Biz bunun ızdırabını çektik. Bu ülkede sol adına edebiyat yapanlar, bunun istismarını yapanlar, ne yazık ki gelip bu işe muhalefet ediyorlar. Anlamak mümkün değil'' şeklinde konuştu. Demokrasinin mayınla tarla kabul etmediğini ve Avrupa Birliği konusunda hızla ilerlediklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''7. paket bu hafta Parlamento'ya geliyor. Avrupa Birliği süreci ile alakalı 2004 Aralık ayında müzakere sürecini başlattığımızda, Türkiye'de gerek özgürlükler, gerek demokrasi noktasında çok daha farklı uygulama dönemi başlayacaktır. Benim insanımın yaşam standardı, batılının standardının altında olmamalıdır. Bu standardı Ahmet de yakalamalı Mehmet de, Ayşe de Fatma da. Bunu yakalamaya mecburuz. El ele vereceğiz. Özgürlükler dediğiniz zaman bu ülkede insanlarımızı asla sınıflara ayırmayacağız. AK Parti olarak bizim kırmızı hatlarımızı biliyorsunuz değil mi? Dine dayalı milliyetçilik yapmayacağız. Farklı dine mensup olanlara, 'Biz Müslümanız, bunlar Hıristiyan, bunlara farklı bakalım' demeyeceğiz. Onun da inancını yaşama güvenliği bize aittir. Ecdadım Sultan Abdülhamid Darülaceze'yi yaptı. Cami var, havra var, manastır var. Bu ibadethanelerin parasını o ödeyip yaptırdı. Hristiyan da Musevi de ibadetini orada yapacak. Kardeşiniz de Kayışdağı'nda yaptığı darülacezede aynı şeyi yaptı. Bunu yaparken oy endişesi ile yapmadım. Sadece şundan dolayı yaptım. Benim Almanya'daki kardeşime ibadet yeri yapma imkanı veriyorsa biz de ona o imkanı vereceğiz. Kaldı ki benim dedem, ecdadım bunu yapmış. İspanya'dan kovulan Yahudilere kapısını bu dünyada açan Osmanlı'dır, Kanuni'dir. Onlar inançları sebebiyle kovuldu. Biz kapıyı açtık. Onlar kadrini bilir, bilmez o ayrı. Biz Mevlana, Yunus kültüründe olacağız. Yaradılanı severiz, yaratandan ötürü. Bu kültürde bu vardır. Her mezhep mensubuna biz gerekli güvenceyi sağlarız. Bizim bu konuda her hangi bir endişemiz yok. Rahatız. Biz de dinsel milliyetçilik yok. Biz de ırka dayalı milliyetçilik de yok. Biz ülkemizde Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza aklınıza ne geliyorsa, bütün bunlarla birlikte, birimiz hepimiz hepimiz birimiz anlayışı ile yarınlara yürüyeceğiz. Bizim ortak paydamız nedir? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Türkiyelilik bilincidir. 73 milyon bir beraber olmaya mecburuz. Bunu başarmalıyız. Kırmızı hat olarak bölgesel milliyetçilik de olmayacak. Bu Marmaralı, Güneydoğulu, Karadenizli'dir. Bırakın bunları, hepimiz Türkiyeliyiz. Sen Bursalı olduğunla öğünmek hakkındır, benim Rizeli, İstanbullu olmakla öğünmek hakkımdır. Çünkü buraların hepsi Türkiye. Bunu başarmaya mecburuz. Bunu başarırsak, bunu başardığımız gün bizim önümüzde kimse duramaz. Bu performans Türkiye'de var. Yeter ki bu dayanışmayı ortaya koyalım.'' ''8 AY SONRA FİZİKİ DEĞİŞİM YAŞANACAK'' Yaklaşık 8 ay sonra Türkiye'de yerel yönetimler seçimi yapılacağını hatırlatan Başbakan Erdoğan, ''Gençlik kollarımız diyor ki 'Yerel de silip süpüreceğiz.' Peki bayanlar ne diyor; '2004 yılında da fiziki değişimlerin adımını atalım.' Yerel yönetimler, kamu reformunu hazırlıyoruz. İl özel idareleri ve belediyelerle ilgili reform yasasını hazırlıyoruz. Bunlar hazırlanıp seçime böyle gideceğiz ki, bu ülkede fiziki değişim hızlansın. Bir an önce modern çağdaş bir Bursa, Türkiye nasıl olur bunu ortaya koymamız lazım. Doğu illerini dolaşıyorum, öyle ilçeler var ki gördüğünüz zaman utanır, sıkılırsınız. Hani biz Atatürk'ün ifadesi ile muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkacaktık. Böyle bir şey yok. Yollarından kanalizasyonların aktığı bir Türkiye'yi nasıl muasır medeniyetin üzerine çıkarırız. Yerel yönetimden gelen, tırnakları ile ülkenin şehirciliğini kazıya kazıya gelen bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Bunlar yapılır mı, yapılır. Yeter ki bu ülkedeki hortumcuları kenara itelim. O zaman ne susuzluk kalır. Ne hava kirliliği kalır. Ne çarpık yapılanma kalır. Beton yığınları, ulaşım sıkıntısı kalmaz, aşılır. Duble yol dedik. Şu ana kadar bin 500 kilometrenin temelini attık. Bir taraftan temel atıyoruz, bir taraftan açıyoruz. Erzurum'da 41 kilometre yolu açtık. Bizzat direksiyona geçip araba kullandım. Hedef 15 bin kilometre. Yılda 6 bin insanımız yollarda can veriyor. 120 bin insanımız yaralı kalıyor. Bunları minimize edeceğiz. Bunları kamu alacak. Raylı sistemler başladı. Ankara-Eskişehir başladı. Eskişehir-İstanbul başlayacak. Bursa'yı İstanbul tren yoluna bağlayıveriyoruz. Biz inşallah demir ağlarla Türkiye'yi öreceğiz. Bunu İstanbul'da yaptık. Yaptığımızı konuşuyorum. Dönemimizde 10 kilometre metro yaptık yerin altında. Hızlı tramvay hatlarını yaptık. Şimdi ülke genelinde yapacağız. Toplu konuta geliyoruz, modern şehirciliğin temellerini atıyoruz. Yüzde 15-20 peşin ver. 10 yıl öde. Sosyal donatı alanları ile toplu konut alanları kuracağız 81 vilayette. Bingöl'de Tunceli'de deprem konutları ile başlattık. Bursa İl Kongresi'nin farklı güce ulaşmasına, birlik beraberlik içinde yarınlara ulaşmasını temenni ediyorum'' dedi. Kongrede Hayrettin Çakmak başkanlığındaki listede eski başkan Mehmet Tunçak başkan vekili olarak görev aldı. Tek listeyle gidilen kongrede 9 bayan ile daha önce değişik sağ partilerde görev yapmış 50 ünlü siyasetçinin ismi yer aldı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:24

İLGİLİ HABERLER