ZAFER ÇAKMAK
ANKARA - Devlet Konukevi'nde gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenleri ve Ankara temsilcileri ile kahvaltı yapan Başbakan Erdoğan, burada gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kıbrıs'ta 22 Mart'a kadar sürecek müzakerelerin iki taraf açısından büyük önem taşıdığını kaydeden Erdoğan, bu görüşmelerin olumlu bir sonuca ulaşmasını ve bitirilmesini arzu ettiklerini söyledi. Müzakerelerin uzlaşmayla bitmemesi halinde BM Genel Sekreteri Annan'ın garantör ülkeler olan Yunanistan ve Türkiye'yi davet edeceğini ve 29 Mart'a kadar devam edecek bir sürecin başlayacağını anlatan Erdoğan, bu süreçte de netice alınamayan noktalarda devreye Annan'ın gireceğini belirtti. Bu konuyla ilgili değişik yorumlar yapılabileceğini kaydeden Erdoğan, önemli olan noktanın Türkiye'nin neler yapması gerektiği ve stratejik olarak gerek iktidarın, gerek muhalefetin, gerek Parlamento dışı muhalefetin, gerek sivil toplum kuruluşlarının, gerekse medyanın neler yapması gerektiği olduğunu bildirdi. Erdoğan, bu konuda zaman zaman biraraya gelerek bilgilendirme sürecini devam ettirmeleri gerektiğini vurguladı. Başbakan Erdoğan, "Öyle şeyler yazılıyor, çiziliyor ki adeta bizi sayın Denktaş'la hasımmış gibi gösterme gayretleri var. Biz sayın Denktaş'la hasım olamayız. Olsa olsa sayın Denktaş'la bir siyasi hısım olabiliriz. Bir siyasi hısım olarak zaten işin başından itibaren elele verdik, gerekli müzakereleri aramızda yaparak bu noktaya geldik" şeklinde konuştu. Erdoğan, bu müzakelerin dışında Türkiye'de de başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle yapılan çalışmalar sonucunda bugüne geldiklerini dile getirdi. Erdoğan şöyle konuştu:
"1 Mayıs'tan önce biz bu işin bitirilmesini istiyoruz. Burada KKTC neler elde edecektir. Türkiye'nin ali menfaatleri neyi gerektirir. Bunun üzerinde durmamız gerekiyor. KKTC sadece Türkiye'nin tanıdığı bir devlet durumundadır. Ama Günye Kıbrıs'ın böyle bir sorunu yok. 1 Mayıs'ta biz istesek de istemesek de Avrupa Birliği'nin tam üyesi oluyor. Eğer 1 Mayıs'tan önce bir mutabakat sağlanırsa Kuzey Kıbrıs da Güney Kıbrıs'la bütünleşerek bir Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB'ye girme şansına kavuşacaktır. Yani uluslararası camiada bir devlet olarak kabul edilecek. Güney Kıbrıs şu anda uluslararası camiada bir devlet olarak kabul ediliyor, dolayısıyla Kuzey Kıbrıs da o devlet yapısını paylaşmış olacak".
AB'de Türkçe'nin resmi dil olarak kullanılır hale geleceğini belirten Başbakan Erdoğan, uluslararası camianın artık Kuzey Kıbrıs'a rahatlıkla gelerek yatırımlarını yapabileceğini söyledi. Spor alanında Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs'a gidip bir müsabaka yapamadığana, Kuzey Kıbrıs'ın da Türkiye'ye gelip bir müsabaka yapamadığına işaret eden Erdoğan, buna karşın Güney Kıbrıs'la bu müsabakaları yapmaya mecbur olduklarını, aksi takdirde Türkiye'nin kendisini dünyadan tecrit etmiş olacağını ifade etti. Hep bana anlayışıyla hareket edilemeyeceğini ifade eden Erdoğan, "Bir bana bir sana diyebilmeliyiz. Diğer bir ifadeyle kazan kazan anlayışıyla bu işi çözmemiz gerekir" dedi.
Medyaya bir yasak getirmek gibi düşüncesinin olamayacağını ancak medya ile müşterek atmaları gereken adımlar bulunduğunu belirten Erdoğan, çok özel şeylerin konuşulduğu müzakerelerle ilgili bazı yazılanların karşı tarafı tahrik ve rahatsız edebileceği uyarısında bulundu. Erdoğan şunları söyledi: "Bu müzakere sürecinin iyi yanları olacaktır, kötü yanları olacaktır. Bunlar yazıldığı zaman, tahrik edici konuşulduğunda bunlar kopmaya yardımcı oluyor. Biz kopmasını istemiyoruz. Bunun kopmasını isteyenler yok mu, var. Biz büyük bir çoğunlukla bu işin kopmasını değil bitmesini istiyoruz. Ülkemizde bunu bilmeden değerlendirmek suretiyle, bir hamaset duygusu içinde hareket edenler var. Konuya tam vakıf oldukları düşüncesinde değilim".
Ada'da yapılan açıklamaları Türkiye'deki yazılı ve görsel basın organlarının kendi içinde sansür etmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, "Bu sizden özel bir ricamdır" dedi. Bu süreçte herşeyin açıklanmasının faydalı olmayacağını kaydeden Başbakan Erdoğan, müzakere süreci içinde detayların çok fazla konuşulmasının işi koparabileceğine dikkat çekti. Türk tarafının masadan ayrılan taraf olmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Eğer birisi çekilecekse bu Rum tarafı olmalı" diye konuştu. Dünya kamuoyunda Türk tarafınının müzakerelerden kaçtığı görüntüsü vermemesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şu ana kadar Türk tarafının müzakerelerden kaçan değil iyi niyet gösterisinde bulunan taraf olduğunu belirtti. Türkiye'nin olmazsa olmazının iki kesimliliğin kuvvetlendirilmesi, garantörlük haklarının güçlendirilmesi ve haritanın düz bir hat haline getirilmesi olduğuna işaret eden Erdoğan, bunlar başarıldığı takdirde diğer konularda bir ihtilaf çıkmasının sözkonusu olmayacağını ifade etti. Erdoğan şöyle konuştu: "Biz hesabımızı iyi yaparsak oradaki nesillerin de geleceğini kurtarmış oluruz" dedi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:42