Gündem
  • 10.2.2003 11:21

BAŞBAKAN GÜL'DEN ÜÇ ÖNEMLİ MESAJ...

GÜNDEM VE SORUMLULUK 'Sorumluluğu daha fazla olan, detaylara daha fazla dikkat ediyor...'Başbakan Abdullah Gül'ün bu sözleri, sadece bir kişiye yönelik değil. Gül'e, 'kendisi gibi düşünmeyenler'i hatırlatıyoruz... 'Hükümetin savaş politikası'nı eleştirenleri, bazı noktalarda ondan farklı görüşe sahip olanları, daha değişik öneri ve fikirleri gündeme getirenleri soruyoruz... Başbakan'dan kısa bir değerlendirme geliyor... Kısa, ancak net ve bir o kadar gerçekçi... 'Kim aynı durumda olsa, aynı şekilde detaylara dikkat etmek zorunda olur ve eder.' Pazar öğle saatleri... Başbakan Abdullah Gül ile telefondayız... Biz soruyoruz, Gül yanıtlıyor... Maddi boyut 'Savaş gündemi'nde, Türkiye açısından çok önemli iki nokta var. İlk başlık, ABD ile 'ekonomi' konusunda yapılan görüşmeler... - Sayın Başbakan, 'maddi boyut'ta, hangi noktadayız? - Arkadaşlarımız görüşmeleri sürdürüyorlar. - Bir anlaşmaya varıldı mı? Yani hep konuşulan iki rakam var... Türkiye'nin 20 milyar dolar civarında bir talebi olduğu, buna karşılık ABD'nin 4-5 milyar dolarlık bir teklifte bulunduğu söyleniyor... Durum tam olarak nedir? - Ben herhangi bir rakam telaffuz etmeyeyim... Ama Hazine'deki arkadaşlarımız ayrıntılı bir hesaplama yaptılar. Amerika'nın önüne bu hesap koyuldu. Yalnız şunu söyleyeyim, ABD'nin bize önerdiği rakamın 'çok az' olduğunu söyledik. 'Bu kabul edilemez' dedik... Askeri boyut Ankara ile Washington arasındaki pazarlıkta ikinci önemli başlık, 'askeri' bir konu... 'Kuzey cephesinin komuta yapısı'... - Görünen o ki ABD, Kuzey Irak'ta görev yapacak Türk askerinin komutasının da kendisinde olmasını istiyor?.. - Bu konuda henüz ne alınmış bir izin var, ne yetki var... - Doğru ama, savaşın başladığını ve kuzey cephesinin açıldığını varsayarak konuşuyoruz... Bu durumda Türk askerinin Amerikalılar'ın komutasında görev yapması ihtimali var mı? - Dediğim gibi, daha ortada böyle bir durum yok. Ama 'olursa' diyorsanız... Türk askeri, Türk komutanlara bağlı olur. Bizim askerimiz, bizim komutanlarımızın emrinde olur. Bu kesin... Irak'a son mesajlar Başbakan Gül, 'savaş ihtimali'ne dair, 'Komşuda yangın çıkarsa, kimse evinde rahat oturamaz. Biz de yangın olasılığına karşı her türlü hazırlığımızı yapıyoruz' diyor. Bu arada, Gül'ün dikkat çektiği bir konu daha var: - Bakın bizim basınımızda pek yer almıyor ama, Irak bazı önemli adımlar atıyor. Blix, 'Köklü gelişmeler var' diyor. Mesela U-2 uçaklarına ve bilim adamlarının yalnız sorgulanmasına izin verdiler. Başbakan bu noktada, Taha Yasin Ramazan'a bizzat ilettiği mesajları hatırlatıyor: - Ben çok net konuştum. 'Savaşı engellemek sadece sizin elinizde, yardımcı olun' dedim. 'Açılımı toptan yapın ki görülsün, sonuç alsın, öyle (hani derler ya) gıdım gıdım olmasın' dedim. Şu silahlar konusunda 'Elinizde ne varsa, verin kurtulun' dedim. 'Servetinizi kendi halkınız için harcayın' dedim. Sorumluluk detaylar, gerçekler Başbakan ile görüşmemizin ayrıntıları işte böyle... Abdullah Gül, bazı sorulara net cevaplar veriyor, bazılarında ise bizi 'genel ifadeler'le yetinmek zorunda bırakıyor. Gül'ün tutumunu eleştirmek abesle iştigal olur. Türkiye, hassas ve hayati bir süreçten, hem de aşırı kırılgan bir bünyeyle geçiyor. Böyle bir dönemde, Başbakanlık koltuğunda oturan kişi elbette 'ciddi ve sorumlu bir devlet adamı' kimliğinde olmalı. Gül, 'olması gereken'i yapıyor... Omuzlarındaki sorumluluğun gereği olan bu tavır ve özellikleri sergiliyor. Sözlerinin satır aralarında, hep aynı noktaya vurgu var... Başbakan (birazdan bizim yazacağımız şekilde) bu kelimelerle ifade etmiyor ama, sözlerinden çıkan sonuçlar gayet açık... Cümlelerini tercüme ettiğimizde (moda tabiriyle, sözlerinin gizli kodlarını çözdüğümüzde) bakın Başbakan, 'aslında' neler söylüyor: 1. Ülke yönetmenin, hele de böyle bir ortamda Türkiye'nin yönetiminde olmanın bazı çok önemli gerek ve gerçekleri var. 2. Başbakanlık koltuğunda oturduğunuz zaman, devletin gizli bilgileriyle, hayati konularda çok kritik detaylara da sahip oluyorsunuz. Bu noktada, üzerinizdeki sorumluluk, bu detaylara çok daha fazla hassasiyet göstermenizi gerektiriyor. 3. Benim oturduğum koltukta kim olursa olsun, devlet yönetiminin gerektirdiği bu sorumluluk ve dikkati aynı şekilde göstermek zorundadır. Üç maddede özetlediğimiz bu 'gerçeği', Başbakan Gül gayet diplomatik ve nazik bir üslupla dile getiriyor. Başbakan'ın sözlerinden çıkan sonucun, halk dilindeki karşılığı şu: 'Bazılarının sırtında yumurta küfesi yok ki... Dışarıdan konuşmak, eleştirmek, akıl vermek kolay'... Abdullah Gül haklı... Sözleri, 'bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar'a... * * * Ve Başbakan'ın, Dışişleri Konutu'nun bahçesinde kar altında yaptığı Pazar sabahı yürüyüşü... Gül, bir 'nefes alma' ihtiyacı hissetmiş... - Sabah kalktım, baktım çok güzel kar yağıyor. Evde herkes uyuyordu. Eşofmanımı giydim, karda yürüyüşe çıktım. Yoğunluktan, yürümeyi bile unuttuk son zamanlarda... Etrafta kimse yoktu. Sonra baktım iki gazeteci arkadaş kapıda bekliyor. Hani böyle bir köşede duran 'serçeler' vardır ya... Bir anda öyle hissettim... Sonra onları da davet ettim, sohbet ettik... (Murat Çelik/ Star) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:19

İLGİLİ HABERLER