
BAŞBAKANI'NIN "ER MEYDANI" AÇIKLAMASINA AĞAR'DAN CEVAP...
MUAMMER TANANKARA (İHA) - DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "er meydanından kaçmayız" açıklamasına cevap vererek, "Seçimi kastediliyorsa hodri meydan. Hükümet de bence bundan kaçılamayacağını görüyor. Bu sürecin açık olduğunu görüyorum ve bu sene içinde seçim olacak" dedi.
Parti genel merkezinde bir basın toplantısı düzenleyen Ağar, büyük önem verdikleri KOBİ'lere bugünkü hükümet tarafından gerekli önemin verilmediğini ileri sürerek, "KOBİ'leri Türkiye'nin gelişmesi, kalkınması ve işsizliğe çözüm bulunmasında en önemli araçlarından birisi olarak görüyoruz" dedi. İstihdam, verimlilik ve küresel ekonomide etkinlik sağlayacak bir Türkiye'yi ihtiyaç bulunduğunu belirten Ağar, AK Parti hükümeti döneminde işsizliğin giderek en üst boyutlara doğru tırmandığını, resmi rakamlarla yüzde 10'ların üzerine çıkan işsizlik rakamlarının gayri resmi araştırmalarda yüzde 20'ler civarında bulunduğunu kaydetti. İstihdam üzerindeki ağır vergi yükleri devam ettiği müddetçe bunun işsizliğine çözüm bulunamayacağını ifade eden Ağar, "Bizim meselemiz, istihdam imkanını yaratmak, ülkenin küresel ekonomide etkinliğini sağlayabilmek ve bunları sağlayacak olan en önemli araçlardan birisi olan KOBİ'leri yerelden ulusala, ulusaldan küresele doğru taşıma programını benimsememizdir, özümsememizdir ve bunu gerçekleştirmek konusunda irade sahibi olmamızdır. Hedefimiz, yeni KOBİ'lere KOBİ'ler eklemektir ve bu açıdan da 100 bin KOBİ'yle 500 bin kişiye, 1 milyon KOBİ'yle 5 milyon kişiye iş sağlayacak imkanları Türkiye'nin önüne koyabilmektir. KOBİ'lerle ilgili olarak en ciddi gelişmeyi sağlayan ülkenin bugünün bir ekonomik mucizesi olarak adlandırılan 2 trilyon 400 milyar doları aşkın gayri safi hasıla yaratan Çin olduğu açıktır. 1958'de başladıkları KOBİ'lerle ilgili çalışmayı 'binbir çiçek açsın' sloganıyla taşıyıp bugüne kadar yüksek bir sanayileşmenin alt yapısını hazırlamışlardır ve bugün süratle büyüyen ve istikrarlı olarak her sene yüksek büyüme hızına sahip olan bir ekonomi haline gelmişlerdir. Orada binbir çiçekler açarken bizim siyaset geleneğimizle başlayan KOBİ'ler bizim güllerimizdir, bu güller bugün soldurulmaktadır. Bugün KOBİ'ler bir yandan ucuz dövizle patlayan ithalat yüzünden rekabet edemezken, bir yandan iç şartların yetersizliği ve imkanların azlığı yüzünden kilit vurma tehlikesiyle karşı karşıyadır" şeklinde konuştu.
Türk KOBİ'lerin gerek içte gerekse dışta bütün alanlarda gelişme potansiyeli bulunduğunu ve bunların önünü açmanın partilerinin temel hedeflerinden biri olduğunu anlatan Ağar, iktidara gelmeleri halinde KOBİ'lere yönelik yapacakları düzenlemeleri, "Bürokratik, mali ve sosyal engellerin tümünün kaldırılacağı yeni ve dinamik bir yapı kurulacak. Finansal kurumlarla verimli işbirliği içerisinde hukuki idari kriterlere uygunluğu sağlanacak. AR-GE faaliyetlerine mali ve içsel destekler verilecektir. KOBİ'lerin iç pazar entegrasyonuyla uluslararası pazarlara açılması konusunda gerekli destekler verilecektir. Bilgi çağının teknik ve yönetsel niteliklerine uygun şekilde gelişmeleri mutlak şekilde sağlanacaktır. Kamu ihalelerine katılmaları garanti edilecektir ve elbette ki bu girişimci ruhun örgütlenmek suretiyle dış pazarlarda yeni işletmeler oluşturmalarına imkan sağlanacaktır" şeklinde sıraladı.
"BU SENE SEÇİM OLACAK"
Ağar, KOBİ'lerin ekonominin temel meselelerinin çözümü konusunda çok güçlü bir araç ve mekanizma oldukları, KOBİ'siz hiçbir çözümün Türk ekonomisinin gerçeklerini karşılamayacağını belirterek, "Bu noktada hükümeti açıkça ikaz ediyoruz. Geç kaldığınız bu konularda bir an evvel adımları atın. Atamadığınız bütün adımları atmak konusundaki kesin kararlılığımızı ifade ediyoruz" diye konuştu. Ağar, KOBİ'lerin ihtiyaç duyduğu elemanların yetişmesi için de mesleki ve teknik liselere önem verilerek, sayılarının arttırılmasını istedi.
Gazetecilerin sorularını cevaplandıran Ağar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mal varlığına ilişkin yaptığı açıklama hatırlatılarak, "Başbakan'ın mal varlığı dökümüne bakabildiniz mi? Bu konuda ne diyeceksiniz? Bu açıklamayla tartışma bitti mi?" sorusu üzerine, "Kimsenin malında, mülkünde gözümüz yok. Bunların takdirini millet yapacaktır. Yapılmış olması iyi olmuştur. Her şeyin takdirini millet yapacaktır ve bu süreç belki siyasetin finansmanı, şeffaflığı, açıklığı konusundaki gelişmeleri de sağlaması açısından hayırlı olmuştur" açıklamasında bulundu.
"Başbakan dünkü grup toplantısında, 'AK Parti'nin çok kısa bir zamanda er meydanından kaçmadığını göreceksiniz' dedi. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Ağar, "Seçim kastediliyorsa hodri meydan. Bizim başlangıçtan beri söylediğimiz odur" cevabını verdi. Bu sene bir seçim yapılmasının kaçınılmaz olduğunu savunan Ağar, "Bugün itibariyle hükümetin seçimi istediği zaman yapmak konusunda hala inisiyatif vardır. Bir müddet sonra inisiyatif de elinde olmayacaktır. Hükümet de bence bundan kaçılamayacağını görüyor. Bu sürecin açık olduğunu görüyorum ve bu sene içinde seçim olacak" diye konuştu. Ağar, "Maliye Bakanı Kemal Unakıtan hakkındaki gensoruyla ilgili bir tavır belirlediniz mi?" sorusu karşısında ise, "Gensoru görüşmeleri yapıldıktan sonra orada bizim vicdanen tatmin olmayacağımız sonuçlar ortaya çıktığında elbette ki 'kabul' yönünde oy vereceğiz. Kendi bakanlarının hali, tavrı kendi gruplarının vicdanını rahatlatıyorsa bizim söyleyecek bir şeyimiz yok" ifadesini kullandı.
FIFA'NIN KARARI
FIFA'nın Türkiye'ye verdiği cezaya ilişkin bir soruya Ağar, her olayda olduğu gibi burada da maalesef bir yönetemeyen hükümet sendromuyla Türkiye karşı karşıya olduğunu öne sürerek, "İğneyi kendimize, çuvaldızı başlarına batıracağız" dedi. Saha içindeki olayların yanı sıra saha dışında da çeşitli olaylar yaşandığını hatırlatan Ağar, "Burada bu tedbirleri herhalde futbolcular alacak değildi. Bu tedbirleri almak hükümetin göreviydi" dedi.
Ağar, meseleleri sadece bir Türkiye düşmanlığıyla tarif edebilmenin mümkün olmadığına işaret ederek, şöyle devam etti:
"Cezanın ağırlığı hepimizi hiddetlendirmektedir. En fazla da beni. Seyirciyi bu ölçüde cezalandırmanın kabul edilebilir tarafı yoktur. Burada bu yolu açan basiretsizliği yargılamak da hepimizin görevidir. Böyle bir şey düşünülemez. 30 kişilik, 40 kişilik bir spor kafilesini hiçbir tacize maruz kalmadan alıp oteline getirip maça götürüp tekrar geri göndermek de Türkiye gibi bir ülke için çok mu zor bir işti? Bunu başaramayan bir yönetim her meseleyi bir kriz haline getirmekte, hiçbir krizi de yönetemediğini göstermektedir. Bütün devam eden olaylar maalesef bunu göstermektedir."
"FİFA bunu basında çıkan haberleri ve fotoğrafları bir etki olarak görüyor. Basınımızın milli duruş sergileyememe gibi bir durumu mu var? Yani kendi kalemize mi gol attık?" şeklindeki bir soruya ise Ağar, "Bir olay oluyorsa bunu basın saklayamaz. Bunu basın ortaya koyacaktır. O zaman özgür bir ülke olmadığımız ortadadır. Bir merkezden yönlendirilen basın Türkiye'de olamaz. O zaman demokrasiden söz edemeyiz. Ortaya çıkan tablo bizi derin derin düşündürmelidir. Afrika ülkelerine veya futbolda FİFA'ya yeni girmiş ülkelerde olmayan bir sonucun 40 yılı aşkın bir süredir 50 yıla yakındır FİFA, UEFA üyesi olan Türkiye'ye reva görülmesinin altında yatan basiretsizliğe hiç kimse görmezlikten gelemez" değerlendirmesinde bulundu. Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:03