Gündem
  • 7.6.2003 14:29

BAYKAL KENDİSİNİ TANIYAMAYAN BİR ÇOCUĞA, ''BEN ASMALI KONAK'TA OYNUYORUM'' DİYEREK TAKILDI

GÜLTEKİN BURSALI ANTALYA - Çeşitli açılışlara katılmak üzere Antalya'da bulunan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün, ''Köylünün gözünü toprak doyursun'' açıklaması ile ilgili olarak, ''Bu söz sadece köylümüzü değil, hepimizi derinden yaralanmıştır, sarsmıştır'' dedi. Deniz Baykal bu sabah Manavgat İlçesi'nde partililerle sabah kahvaltısı yaptı. Kahvaltı sonrasında Manavgat'ta halkın sorunlarını dinleyen Baykal, ilçede gezerken küçük bir kızla sohbet etti. Küçük kıza kendisini tanıyıp tanımadığını soran Baykal, kızın kendisini tanıyamaması üzerine, ''Ben televizyonda Asmalı Konak'ta oynuyorum'' cevabını verdi. ''KÖYLÜ, TÜRKİYE'Yİ SIRTINDA TAŞIYOR'' Daha sonra, Antalya'nın Serik İlçesi'ndeki CHP İlçe Binası'nın açılışını gerçekleştiren Genel Başkan Deniz Baykal, ilçe meydanındaki Çınar Ağacı'nın dibinde bulunan çay ocağında vatandaşlarla sohbet etti. Çiftçilerin artık geçinemez hale geldiğini bunun için acil önlemler alınması gerektiğini belirten Deniz Baykal, ''Hükümet dışarıdan ithal edilen buğdayın maliyetini 380 bin lira olarak belirliyor ama kendi çiftçisinin üreticisinin buğdayına 320 bin lira fiyat veriyor. Vatandaşın biri de çıkıyor, böyle bir uygulamanın yanlış olduğunu Tarım Bakanı'na iletiyor ve bakan 'Bu köylünün gözünü ancak toprak doyurur' diyor. Bu söz hepimizi ciddi şekilde derinden yaraladı, sarstı. Bu lafın Türkiye'de söylenemeyeceği bir kesim varsa bu da köylüdür. Yıllardır bir gık'ları çıkmadan Türkiye'yi sırtında taşıyan kesim çiftçilerdir. Bunlara hakkı olan parayı vermiyorsan çıkıp anlatırsın. Yoksa bu anlayışla halkına bakan bir düşüncenin ülkeyi ne hale getirdiği apaçık ortada. Çiftçiyi karalayarak, onu batırarak, devlet yönetilemez. Haklı talebe 'Senin gözünü toprak doyursun' diyorsun. 80 yıl öncesinin Mustafa Kemal Atatürk'ünü düşünün. Perişan, bitik, zorluklar altındaki çiftçisine köylüsüne, 'Beyler siz bu milletin efendisisiniz, sizin boynunuz eğik olabilir, parasız pulsuz olabilirsiniz, siz bu köylünün bu haline bakmayın, bu memleketin gerçek efendisi sizlersiniz' demiştir. Bir o anlayışa bakın bir bu anlayışa. Türkiye'yi omuzunda yıllardın köylü çiftçi taşıyor. Bu anlayışla hesaplaşacağız, 18 Nisan'a az kaldı'' diye konuştu. Hükümetin ülkeyi yönetemediğini de kaydeden Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Bu arkadaşlarımız memleketi doğru yönetmek yerine satıp, savıp define bulmuş gibi bir defalık yönetmek istiyorlar. Elde bulduklarını satıp, savıp ne yapacaksınız. Bunlar bir mirasyedi. Baba yıllarca çalışmış, kazanmış oğlu şimdi 'Bunları satalım geçinelim' diyor. Sen de çalış da üstüne bir şeyler koy, satmakla hiçbir yere varılmaz. Allah vatandaşı da devleti de satmaya mecbur etmesin'' şeklinde konuştu. ''GİŞE MEMURU BASIN DANIŞMANI OLDU'' Bu hükümetin icraat yerine sadece laf ürettiğini, kayırmacılık ve kadrolaşmadan başka birşey yapmadığını da ileri süren Baykal, ''Hayvanat bahçesinin gişe memuru, Başbakan'a danışman oluyor. Hem de basın danışmanı. Türkiyede yüzlerce işsiz gazeteci varken, hayvanat bahçesi gişe memuru basın danışmanı oluyor. Bir milletvekili kardeşini Bumaş'a yönetim kurulu olarak atıyor. Ama bu atama yapılırken kardeş cezaevinde. Niye orada? Kipaş diye bir şirketten dolayı mahkum olmuş. Hazreti Muhammet, 'İşi ehline verin' demiş. Bu neyin ehlisi, devletin bütün kadrolarını allak bullak ettiler. Bir gecede 50 ilin sağlık müdürünü görevden aldılar. İktidar kendi kadrolarıyla kavgalı. Devlet kurumlarıyla kavga edilmez'' dedi. ''Biz dokunulmazlıkların kaldırılmasını istedik'' diyen Baykal şunları söyledi: ''Televizyonda bu konuyu karşılıklı konuştuk. Başbakan'ın yasağının kaldırılması için çaba harcadık. Ben yasaklı bir siyasi parti liderinin olmasından yana değildim. Bizdeki milletvekili dokunulmazlığı dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Milletvekilinin dokunulmazlığı hukukun, demokrasinin, hakimin üzerinde, hukuk parlamentoya işlemiyorsa Türkiye'de hukuktan söz edilemez. Yolsuzluklar bu yüzden siyasetten destek görüyor. Biz dokunulmazlık gibi bir zırh istemiyoruz. Mahkemelerde imtiyazlı vekillik istemiyoruz. Suç işliyorsak, hukuk hakkımızda dava açsın, hesap sorsun. İnsan ömrü boyunca dokunulmazlıklarla kalamaz, bu işin aslı vatandaşlıktır, dokunulmazlıklar demokrasi ayıbıdır. Bunun ortadan kaldırılması lazım. Vatandaş konumu demokraside en güzel konumdur. Sonunda nasıl olsa vatandaşlığa döneceksiniz. Şimdiden vatandaş olun''. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:07

İLGİLİ HABERLER