Gündem
  • 20.4.2004 14:40

BAYKAL ''SAĞLA SOL ARASINDAKİ FARK COCA COLA İLE PEPSİ COLA ARASINDAKİ FARKA BENZİYOR'' SÖZLERİNE NE DEDİ?

Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Ulusal Egemenlik Haftası dolayısıyla egemenlik kavramı üzerinde değerlendirmelerde bulundu. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın sadece bir askeri harekat olarak anlaşılmaması gerektiğini ifade eden Baykal, bu mücadelenin yönetimin siyasi temelinin, egemenliğin dayanağının ne olması gerektiği boyutunun hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini kaydetti. Baykal, ulusal mücadelenin milli egemenlik boyutunun, Türkiye'nin çağdaş demokrasiye yönelmesini sağladığını da belirtti. Cumhuriyet'in bugün geldiği noktada sosyal ve ekonomik açıdan arzu edilen ilerlemenin sağlanamadığını kaydeden Baykal, şunları söyledi: ''Ekonomik bakımdan kendi ayakları üzerinde duran, kalkınmayı, ilerlemeyi kendi olanakları ile başarabilen bir noktaya maalesef gelinememiştir. Ülkemizin çok büyük iç ve dış borcu vardır ve bu borçlar Türkiye'nin bağımsızlığını etkiler noktaya gelmiştir. Türkiye'yi yönetenler kararlarını dış ekonomik çevrelerin telkinleri doğrultusunda şekillendirir noktaya sürüklenmişlerdir. Gelmiş geçmiş iktidarlar özellikle 1980 sonrası çok büyük zaafiyet içine sürüklenmişlerdir. Bugün Türkiye, hepimizi üzen bir noktaya gelmiştir ve hala bunca hükümet gelip geçtiği halde Türkiye'nin sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınma noktasına geldiğini söyleme imkanı yoktur. Hala açık veren, kırmızı bakiye veren bir ekonomi içinde yaşamaya mahkumuz.'' Baykal, AK Parti iktidarının da bu gidişi düzeltecek olumlu bir girişimde bulunamadığını söyledi. Yatırımların azaldığını, işsizliğin tehlikeli bir boyuta yükseldiğini, sosyal sorunların arttığını, nüfusun üçte birinin açlık sınırında yaşadığını, eğitim ve sağlık harcamalarının azaldığını savunan Baykal, ''Cumhuriyet karnı tok, sırtı pek, başı dik, onurlu insanların rejimidir. Bugün geldiğimiz noktada insanlarımızın karnı aç, sırtı yufka, başı eğiktir'' dedi. Baykal, bu sorunların Ramazan ayında erzak dağıtılarak çözülemeyeceğini söyledi. SAĞLA SOL ARASINDAKİ FARK Konuşmasında ''Sağla sol arasındaki fark''a ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Baykal, ''Bazıları diyor ki (Sağla sol arasındaki fark Coca Cola ile Pepsi Cola arasındaki farka benziyor)'' diye konuştu. Eski ideolojik tartışmaların, eski kavgaların, eski husumetlerin kalmadığını ifade eden Baykal, ancak bunun böyle yaşanmasının aralarında fark kalmadığı anlamına gelmediğini söyledi. Baykal, ''Sağın derdinin kendi zenginini yaratmak, servete el değiştirtmek, solun derdinin ise geniş halk kitlelerinin önünü açmak olduğunu'' kaydederek, ''Sağla sol arasında büyük bir ahlak farkı, değerler silsilesi, dünya görüşü farkı var'' diye konuştu. Bu gerçeğin er geç ortaya çıkacağını bildiren Baykal, ''Bu gerçek, siyasete de çok net bir şekilde yansıyacaktır. Bunu gerçekleştirmek bizim görevimizdir. Çünkü biz geniş halk kitlelerinin sorunlarına sahip çıkmak görevi ile yükümlü olan bir siyasi hareketiz'' dedi. Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Kıbrıs'la ilgili gelişmelere değinirken, CHP'nin bu konuda görevini yaptığını, artık takdirin Kıbrıs'ta yaşayan halklara ait olduğunu söyledi. Planın kabul edilmesi durumunda Kuzey Kıbrıs'ın artık iki toplumlu olacağını belirten Baykal, '' Güney Kıbrıs'ta Rum kesimi olacaktır. Kuzey Kıbrıs'ta Türk-Rum... Kuzey Kıbrıs'ta yaşayacak olan nüfusun üçte biri Rum olacaktır'' dedi. Bir süre sonra göç olaylarıyla, başka sorunların ortaya çıkmasıyla çok kaygı verici bir manzaranın ortaya çıkacağını kaydeden Baykal, önümüzdeki 5-15 yıl içinde Avrupa'da yargı kararlarıyla yapılmış olan anlaşmanın Türkler açısından güvence yaratan hükümlerinin ortadan kalkması tehlikesi bulunduğuna dikkat çekti. Baykal, ''Türkiye'nin AB'ye giremememiş olması ihtimali karşısında bu Kıbrıs çözümünün tam bir felaket olacağını görmek için diplomat olmaya ihtiyaç yoktur'' diye konuştu. Hala 24 Nisan'da oylanacak olan anlaşmanın ne olduğunun belli olmadığını belirten Baykal, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın bile Cumartesi günü neye oy vereceğini bilmediğini savundu. Anlaşmanın henüz kamuoyunda bilinmeyen bir hükmüne değinen Baykal, anlaşmanın kabul edilmesi durumunda Mersin'den kalkan bir Türk gemisinin zararsız geçiş hakkı kullanabilmesi için mutlaka Rum kesiminden izin alması gerektiğini anlattı. Baykal, anlaşmanın onaylanması durumunda 14 Eylül'ün Kıbrıs'ta Türklerin Rumlara Zulüm Günü olarak bir anma günü olarak yaşanacağını ifade etti. Deniz Baykal, bir türlü ortaya çıkmayan 9 bin sayfalık anlaşmanın ne olduğunu kimsenin bilmediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''O anlaşmanın ne olduğunu Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı da KKTC'nin Cumhurbaşkanı da bilmiyor, oy kullanacak olan vatandaşlar da... Bilse ne olur? Söylediklerimi unutmayın. Yani o anlaşma her an yargı kararıyla ortadan kaldırılabilir. Belirli bir süre sonra Kuzey'in üçte biri Rum olur. Yaşayanlar görecektir. Biz görevimizi yaptık. En büyük yargıç tarihtir. Tarih herkesin hakettiği ödülü verir'' Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:03

İLGİLİ HABERLER