
BAYKAL'DAN HÜKÜMETE İLGİNÇ UYARI!..
ALİ ULURASBAANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ekonomideki dalgalanmanın gelip geçici bir durum olmadığını, yeni bir kriz uyarısı olduğunu belirterek, mini kriz tablosuyla karşı karşıya kalındığını ve dövizin yükselmeye devam ettiğini hatırlattı.
"Merkez Bankası 'Tedbir alacağım' dediği halde kur inmiyor. TMSF, elindeki kaynakları piyasaya sürdüğü halde yine kur inmiyor. Bu, ekonomik gerçeğin kendisini göstermesidir" diyen Baykal, bu durumun borçları arttırdığını ifade etti. CHP Grup toplantısında konuşan Baykal, "Dövizin yükselmesinin sebebi kaçan yabancı paradır. Bu, turist gibi gelen, bir süre kalıp giden paradır. Yoksulluk artıyor, gelir dağılımı çarpıklaşıyor. Ölüm gelmiş cihane, baş ağrısı bahane. Ekonominin durumu da bu. ABD'de dalgalanma oldu, bilmem ne. Enflasyon rakamları da yükseliyor. Başbakan 'Enflasyonun inme şansı' var diyor. Merkez Bankası Başkanı 'Olay ciddi' diyor. Artık görülmüştür ki bu program gerçekçi bir program niteliğinden çıkmıştır. IMF ile anlaşması imzalanmıştır. Yeni program ortaya konmadan bunların aşılması güçtür. Faizler yüzde 19'a dayanmış. 3 yıldır boşuna döndüğümüz, avara kasnak döndüğümüz ortaya çıktı. Enflasyon çiftli rakamlara çıkıyor" şeklinde konuştu.
Bugünkü hükümetin iş başına geldiğinde, acı tedbirler alarak ekonomiyi toparlanmaya yöneltmiş bir hükümetin mirasını devraldığını belirten Baykal, "Bunun ekonomik meyvesini toplayamadı. AK Parti böyle bir konjonktürde iktidara geldi. Dünyada likidite bolluğunun olduğu bir dönemde görev başında kaldı. Şimdi bunda kırılma başlamıştır. Kendi cesaretleriyle, bedelini ödeyerek yaptıkları yok. Bunlar hazır yediler. Meyveleri kim yedi? Ekonomide kalıcı çözüm bulunamadığı ortaya çıktı. Rekor işsizlik, borçlar bu düzeye çıkmıştır. Bu hükümetin alacağı mali önlemlerle ekonominin toparlanması mümkün olmayacaktır. Türkiye'de hep beraber yeni bir siyaset zemini oluşturmak zorundayız" açıklamasında bulundu.
SAĞLIK HARCAMALARINDAKİ ARTIŞ
Tekel'in içki bölümünün satışından önce 1 trilyon lira değerinde şişe, devirden 2 gün önce ise ambalaj malzemesi, kuru ve yaş üzüm ve anason alımı yapılarak Tekel'in depolarına konulduğunu bildiren Baykal, "Borç silme operasyonu da yapılmıştır. Bu işleri yapan, şu anda Tekel Genel Müdürü olmuştur. Bu özelleştirme değil, açıkça talan, talan. Hükümet nerede, hükümet niçin var? Yargı, Tüpraş'ın satışının hukuksuz olduğuna karar verdi. 750 milyon dolar Türkiye'nin kaybı oldu. Bu satışın hukuki sorumluları yok mu?" diye sordu. Baykal, Para Kurulu kadrosunun dahi oluşturulamadığını dile getirerek, "Bol laf, bol pembe tablo var. Sorunlar değişmiyor. Para Kurulu toplanacak. 7 üyeden 2'si yok. Eksik üyeyle toplanacak. Para Kurulu'nun kadrosu oluşturulamadı. Hükümetin ve Merkez Bankası'nın karşılıklı çekişmesi nedeniyle, kimin tayin edileceği belirlenememiştir. Lafa gelince 'MB'nin bağımsızlığına saygı duyuyoruz' diyorlar" dedi. Sağlık harcamalarının hizmet alımında bir değişiklik yaşanmamasına rağmen artış meydana geldiğini vurgulayan Baykal, doktor ve hasta sayısı artmamasına karşın harcamaların arttığını, artışın ilaç harcamalarından kaynaklandığını söyledi. Baykal, özel hastanelere sevk edilen hastalara şişirilmiş faturalar düzenlendiğini, Türkiye'nin "ikinci el ithal tıbbi cihaz çöplüğü"ne dönüştüğünü, hükümetin kasap kesimi yöntemiyle tasarrufa yöneldiğini, kemiği kırılmayanlara kemik erimesi ilacı verilmesinin durdurulduğunu, doğumun paralı hale geldiğini bildirdi.
Baykal, çeteleşmenin artık kamusal nitelik kazanmış olduğunu, çetelerin kendisini her alanda gösterdiğini ifade ederek, "Çeteleşmeler, kendi içlerinde bir çatışma içinde. Bunların arkasında çok ciddi birikimler vardır. Bu iyi bir gidiş değildir. Bu gidiş geçiştirilebilecek bir durum değildir. Devletin yetkilileri çıkıp 'Koli basili akıyor, medya bunları değerlendirmesin' diyor. Bunu hükümetin sözcüsü söylüyor. Su nerede akıyor, iktidarın çeşmesinden akıyor. Çeşmeyi açıyorsunuz, oradan bu akıyor. Bir defa, önce sen devletin böyle su akıtmasını önleyeceksin. Buna fırsat vermeyeceksin. Çünkü o senin içinde. Nereden çıkıyor, Genelkurmay'ın önüne çağırıyor kroki veriyor. 'İnanma' diyor. Kroki eve geliyor, bunları o evlere götüren kim? İşte kadrolaşma dediğimiz bu olay değil mi? İlk tahkikat gizliymiş bekleyecekmişiz. Devletin temsilcisi çıkıp, bu tarihi eser kaçakçısı diyecek, sonra herkes serbest bırakılacak. İstihbarat Daire Başkanı'nı niye görevden aldınız? Maliye Bakanı benim hakkımda gerçek dışı mali iftiralar söyledi. Mahkemede hesabını veriyor şimdi" şeklinde konuştu.
KİRLİ SİYASET DÖNEMİ
Baykal, Emin Çölaşan'ın da aralarında bulunduğu 7 gazeteci ve 14 siyasetçinin malvarlığının araştırılması konusuna da değinerek, "Dürüstlük konusunda hayatını ortaya koymuş. 'İtibar etmeyelim' diyorlar. Kim var bunun arkasında? Kamu otoriteleri var mı, yok mu? Emin Çölaşan'ın yolsuzluk yaptığına toplumu inandıracaklar. Haksız bir biçimde bunu sunma. Şu kadar serveti var, bunların hepsi yalan. Maliye Bakanı sus-pus. 7 gazeteci, 14 siyasetçi var. Senin görevin çeteleri ortaya çıkarmak. Çeteye söyletiyor söyleyeceğini. Söylettiği de yanlış" dedi. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siyaset zaman zaman kirlenir. Bugün kirli siyaset dönemi yaşıyoruz. En kirli dönemlerinden birisidir. İftira atılıyor, yalan söyleniyor, şantaj yapılıyor. İftira, yalan resmi olarak söyleniyor. Resmi şantaj dönemi yaşıyoruz. Çete varsa, hükümet yok demektir. Hükümetin tavsiyesi, 'çetenin söylediklerine inanmayın.' Çeteyi ortadan kaldır. Çete kullanmaya kalkma. Bunlar dezenformasyon. Stalin dönemi propagandaları. Yanlış bilgilendirmeyle karayı ak, akı kara gösterme. Gerçek bir demokraside bunlara tenezzül edilmez."
Baykal, kabinenin değiştirilmesini isteyerek, hükümete 7 maddelik bir çözüm önerisi sundu. Baykal'ın hükümete sunduğu 7 maddelik öneri şöyle:
"Milli Eğitim Bakanı derhal görevden alınsın. İçişleri Bakanı görevden alınsın. Maliye Bakanı'nı görevden alınız. Bunların yerine AK Parti grubunda var olduğunu düşündüğümüz dürüst, değerli insanları göreve getirin. Başbakanlık Müsteşarı'nı derhal görevden alın. Terörle Mücadele Yasası'nı çıkarınız. Kompleks konusu yapmayın, gereğini yerine getirin. Cumhurbaşkanı seçimini parlamentoda uzlaşmayla yapacağınızı ilan edin. Bunu yapmıyorsanız erken seçime gidin. Sakın ha 30 Ağustos'a yönelik bir kriz planlaması içinde olmayın. Sakın ha. TSK'nin kendi yöntem ve gelenekleri içinde 30 Ağustos'u yaşamasına yönelik tehlikeli bir krizin beklentisi içinde olmayın. Olursanız, Türkiye'yi her şeyiyle karıştırırsınız. Alın bu önerilerimizi değerlendirin."
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 05:00