BAYKAL'DAN HÜKÜMETE SERT ELEŞTİRİ: "CÜNEYT ZAPSU AKLIYLA BU İŞLER ÇÖZÜLMEZ"
ALİ ULURASBAANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakanı ve hükümeti sert bir dille eleştirerek, "Cüneyt Zapsu aklıyla bu işler çözülmez. Türkiye'de bu işler sorumsuzca ele alınıyor. 2 kişi Amerika'ya giderek, ülke sorunlarını konuşmuşlardır. Başdanışman, Başbakan adına Amerika'ya gittiğini söylemiştir. Günlerdir tartışılan 'En küçük bir değişiklik şansı var ise PKK ile görüşmeye hazırız' demiştir. 2. olarak 'Başbakan'ı gözden çıkardığınız söyleniyor, Başbakan'ı görevden uzaklaştıracağınıza ya da onu delikten aşağı süpürmek yerine onu kullanınız' demiştir. Bu değerlendirmeyi milletimin takdirine sunuyorum. Bu sözler Türk askerinin başına geçirilen çuvaldan daha ağır bir çuvalın Türk milletine giydirilmek istenmesidir. Başbakan Türkiye'yi pazarlıyordu, şimdi de danışmanı Başbakanı pazarlıyor. Bunu yaparken de Türkiye'yi satıyor. Nerede kullanılmaya talipsin? Bu sözler bir zilletin ifadesidir" dedi.
CHP Grubu bugün TBMM'de toplandı. Genel Başkan Baykal, grup toplantısındaki konuşmasında terör olaylarına değinerek, Türkiye'nin terörle uzun süreli bir mücadele ortaya koyduğunu, ancak son dönemde çok tehlikeli bir biçimde terör konusunun ortaya çıkmaya başladığını söyledi. Baykal, "2004'ten itibaren Türkiye'de terör kontrolden çıkma dönemi sergiledi. CHP olarak seçimlerin hemen ertesinde Türkiye'de terör sorununun ortaya çıkması olasılığına karşı, iyi düşünülmüş doğru öneriler yaparak Türkiye'yi böyle öneriden sakınmak isteğimiz açıktır" dedi. Hükümetin sıfır terör tablosunu teslim aldığını ifade eden Baykal, "Geldiğimiz noktada terör yeniden ciddi bir noktaya gelmiştir. 2005'ten 10 Mart 2006'ya kadar 100 asker ve polis şehit olmuştur. 5-6 askerimiz şehit edildi. Arkasından 2 genç kızımız öldürüldü. Sonra bir yarbayımız şehit oldu. Terör konusunda ciddi kaygılarımız var. Önerilerimiz var. Bunları paylaşmak istiyoruz. İktidarın bunları değerlendirmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye terör bataklığına sürükleniyor. Hiçbir şekilde iktidar buna yanaşmıyor. Meclis'te konuşulmuyor. Başbakan kaçtı, iktidar partisi kaçtı. Nereden kaçıyorsunuz, neden kaçıyorsunuz. Böyle bir anlayışla terörle mücadelede nasıl başarı sağlayacaksınız? Yanlış yapıyorsunuz" Yarbayın ölümü kor gibi yüreğimize düştü. Genelkurmay Başkanı cenaze töreninde yok. Genelkurmay Başkanı'nın görevi onun gereğini yapmaktır. Bir engel varsa bunu açıkça söylemektir. Bir engel var, hükümet vermiyorsa, millet TSK'ya mücadele için ne gerekiyorsa vermeye hazırdır" açıklamasında bulundu.
"PKK HİMAYE ALTINDA"
Baykal, terör konusunda yapılan yanlışlıkları da sıralayarak, "Terör konusunda yapılan yanlışlıklar şöyledir. Amerika'nın Irak'a askeri müdahale yapacağının belli olmasının ardından tabloyu değerlendirerek Kuzey Irak'a asker yerleştirmesi gerekiyordu. Türkiye, Kuzey Irak'a çok değişik aşamalarda asker göndermiştir. Terörle mücadelenin icabı olarak asker bulundurulmuştur. Irak'a bir askeri müdahale olacak. Pandoranın kutusu açılacak, etnik çatışma başlayacak. Bunları daha başında hem Türk yetkilileri, hem de Amerikan yetkilerine söyledik. Bundan daha doğal ne olabilir. Türkiye'nin tedbir alması kendi hakkı değil midir? Irak'a askeri müdahale yapılmadan söyledik. Bu görüşü destekleyen İsmail Cem de söyledi. Kimse aldırmadı. Biz bize söylenenleri kabul etmekle yetinmişiz. Askeri müdahale yapıyoruz ama Irak'ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz denilmişti. Ne oldu? Seçim yapılalı aylar geçti. Hükümet kurulamıyor. Her gün 40 kişi, 30 kişi Irak'ta ölüyor. Türkiye'nin tedbir alması gerekmiyor mu? Bu sadece iç terör olayı değildir. Kuzey Irak boyutu vardır. PKK himaye altında. Kimsenin müdahale edemeyeceği şekilde karargahını kurmuş. Tıpkı Öcalan'ın Bekaa'da kamp kurması gibi. PKK, Bağdat'ta temsilcilik açıp radyo yapacak hale gelmiş. Türkiye askeri varlığını savunma amacıyla yerleştirmiş olsaydı, gelişmeler aynı şekilde olmazdı. Ne çuval geçirilirdi, ne de terör karargahı serbestçe hareket edebilirdi?" değerlendirmesini yaptı.
Terörle mücadelede yapılan ikinci yanlışın 'eve dönüş' yasası olduğuna işaret eden Baykal, "Ne oldu, bir tek PKK teröristi Hizbullah ve PKK teröristlerini bu yasa sayesinde bıraktı. Yanlış bir işaret oldu. Türkiye'nin Irak'a ihtiyaç ortaya çıksa bile askeri müdahale yapmaması için para ödemeyi kim niçin istiyor. Al sana şu kadar para, Kuzey Irak'a harekat planlama. Kim bu hakkımızı satın almak istiyor. Niçin satın almak istiyor? Türkiye'nin bunu değerlendirmesi lazım. İmzayı attılar, buraya geldiler, ne hakla bu anlaşmayı imzalarsın. Türkiye'nin dış politikasını ipotek altına alacak anlaşma yapmaya hakkın yok dedik. Dubai'de sessizce imza atacaksın. Aylarca söyleyemediler. Amerika artık bizim için önemi kalmadı dedi. Bizim hükümet duyarsızlığını, bilinçsizliğini açıkça ortaya koydu. Ucuz vaatlerle savsaklanmıştır. Etkin bir uygulama gerçekleştirilememiştir. Bizim dış politikamız geniş potansiyelleri olan Türkiye'nin dış politikası maalesef dışarıdan beslenen etkin önlem alınmasını engellemiştir" diye konuştu.
"Alt kimlik, üst kimlik tartışması. Türkiye'nin sosyolojik, tarihsel gerçeklerini yeniden tanımlama çabası. Başbakan kaç tane etkin grup var onu anlatmaya başlamıştır. Bunlar nasıl bir arada olabilir o konuda iddialar ortaya atmıştır" diyen CHP Lideri şöyle devam etti:
"Vatandaşlık bağı tartışması başlatmıştır. Bu söylemle önemli bir bağın bulunmayacağı imasını ortaya koymuştur. Türkiye'nin sosyal yapısını çözmeye dönük bir yanlışlık olmuştur. Başbakan alt kimlikleri sayıyor. Alevisi, Sünnisi var. Kürdü var, Arnavutu var diye sayıyor. Ortada bir millet yok mu?"
ZAPSU'NUN ABD ZİYARETİ
Terör konusunda tavır takınılması konusunda bir zaafın başgösterdiğini belirten Baykal, "Başbakan gün oldu, 'Türkiye'de Kürt sorunu yoktur' dedi. New York'a giderken konusunda yapılan yanlışlıkları da sıralayarbunu dedi. Dönüşte 'Kürt sorunu vardır, bu sorun benim sorunumdur, demokrasiyle çözülür' dedi. Terörle, demokrasiyle çözülür demek, terör sorununun altında yatan siyasi projeyi bilmemek demektir. Başbakan düzeyinde bu bilinçsizlik ortaya çıkınca sorun derinleşiyor. Başbakan bir gün çıkıyor bizi birbirimize bağlayan din duygusu diyor. Irak'takileri birbirine bağlayan da din değil mi? Bu kafa karışıklığı başbakanda olursa, terör konusunda ciddi zafiyetler olur. Terör çocuk oyuncağı değil arkasında ciddi siyasi proje var" dedi.
Başbakanı terörle mücadele konusunda sert dille eleştirmeyi sürdüren CHP Lideri, "Cezaevinden çıkan kişilerin başbakan düzeyinde temaslarda bulunmasını doğal karşıladı. AK Partili milletvekilleri bildiri yayınlayarak bunu eleştirdiler. Başbakan 'Silahı bıraksınlar gelsinler görüşelim' dedi mi, demedi mi tartışması var. Bunun altında ne yatıyor? Kim için dedi Başbakan? Bu kime söyleniyor? DTP ve PKK. Söylenen söz ne? Silahı bırakıp gelsinler görüşelim. Bunu DTP'ye söylüyorsan, DTP mi silahı bırakacak? Silahlı kuruluşsa neden gereğini yapmıyorsun. PKK'ya söyledim diyorsan, Akif Beki yuvarlak ifadelerle, PKK'ya demedik, öbürüne demedik. Başbakan, canım ben silahı reddetsinler diye düşündüm diyor. Zihninin net olmadığını gösteriyor" açıklamasında bulundu.
CHP Lideri sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cüneyt Zapsu aklıyla bu işler çözülmez. Türkiye'de bu işler sorumsuzca ele alınıyor. 2 kişi Amerika'ya giderek, ülke sorunlarını konuşmuşlardır. Başdanışman, başbakan adına Amerika'ya gittiğini söylemiştir. Günlerdir tartışılan 'En küçük bir değişiklik şansı var ise PKK ile görüşmeye hazırız' demiştir. 2. olarak 'Başbakan'ı gözden çıkardığınız söyleniyor, Başbakan'ı görevden uzaklaştıracağınıza ya da onu delikten aşağı süpürmek yerine onu kullanınız' demiştir. Bu değerlendirmeyi milletimin takdirine sunuyorum. Bu sözler Türk askerinin başına geçirilen çuvaldan daha ağır bir çuvalın Türk milletine giydirilmek istenmesidir. Başbakan Türkiye'yi pazarlıyordu, şimdi de danışmanı Başbakanı pazarlıyor. Bunu yaparken de Türkiye'yi satıyor. Nerede kullanılmaya talipsin? Bu sözler bir zilletin ifadesidir. Başbakan son dönemde CHP'yi ve beni DEP olayı konusunda suçluyor. O dönemde CHP yoktu, SHP vardı diyorlar. Baykal 'O Meclis'te yok muydu?' diyor. İddiaları Köksal Toptan söylüyor. Bahsettiği insanların oyuyla bakan olarak hizmet etmeyi içine sindirmiş bir kişi. Bana bakan olma teklifi yapılmış, ben reddetmişim. Partinin 1989'da genel sekreterliğinden ayrılmışım, üst düzeyde sorumluluk almamışım. Tamamen bizim dışımızda, bize rağmen olan işler. 1992 Eylül'ünde de CHP'yi kurmuşuz. Küçük, temiz ve iddialı CHP'yi kurmuşuz. O dönemin siyasi olaylarını hiç kimse ne Baykal'a, ne CHP'ye bulaştıramaz."
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 08:06