Gündem
  • 26.1.2003 09:09

BBP LİDERİ YAZICIOĞLU: ''MİLLETİN SORDUĞU HESAPTAN BEN DE PAYIMI ALDIM, HERKES PAYINI ALDI''

YILMAZ UZUN BALIKESİR - Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, ''3 Kasım Seçimleri'nde millet hesap sordu. Buradan ben de payımı aldım'' dedi. Partisinin düzenlediği, ''Bölgemizde ve Ülkemizdeki Son Siyasi Gelişmeler'' konulu konferansta konuşan BBP Lideri Yazıcıoğlu, 3 Kasım Genel Seçimleri'nin sonucunu ilk defa Balıkesir'de değerlendirdi. Konferansa, BBP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Er, BBP Genel Sekreteri Enis Öksüz, Aydınlık Türkiye Partisi (ATP) İl ve Merkez İlçe Başkanları ile çok sayıda partili vatandaş katıldı. BBP Lideri Yazıcıoğlu, ''3 Kasım Seçimleri'nde millet hesap sordu. Buradan ben de payımı aldım, herkes payını aldı. Çünkü, milletin Türkiye'yi yokluğa, yoksulluğa, ümitsizliğe mahkum etmiş olan, analarını çöplükten ekmek toplamaya mecbur eden, hep güçlüleri alkışlayan, yolsuzlukları kurumsallaştıran hatta mezar soygunculuğuna bile başlayan siyasi kadroları ve siyasetçileri cezalandırması gerekiyordu. Bunu yapabilmek için de tek başına iktidar olabilecek bir siyasi oluşumu desteklemek ihtiyacını duydu'' diye konuştu. MEDYA DESTEĞİ İLE İKTİDAR Parti teşkilatının düzenlediği Salih Tozan Kültür Merkezi'ndeki ''Bölgemizde ve Ülkemizdeki Son Siyasi Gelişmeler'' konulu konferansta uzun bir konuşma yapan BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) iktidar olmasında en büyük rolün medya olduğunu söyledi. 3 Kasım seçimlerinin Türkiye'de yeni bir dönem başlattığını belirten Yazıcıoğlu, yüzde 44'ün üzerindeki millet iradesinin meclis dışında kaldığını hatırlattı. Yazıcıoğlu, ''Medya, ya CHP ya AK Parti dedi, milletin önüne 2 tercih konuldu. Seçimlerden önce de dedim, birini överek, birini söverek büyütüyorlar. Sonuçta böyle bir tablo çıktı ortaya'' dedi. SABİH KANADOĞLU'NA ELEŞTİRİ BBP genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, medyanın verdiği destek ile beraber Cumhurbaşkanı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun tavırlarının da özellikle 2 partinin meclise girmesinde önemli rol oynadığını ifade etti. ''Bu gemide hep beraberiz'' diyen Yazıcıoğlu, şunları söyledi; ''BBP olarak biz kendimize göre hiç yanlış yapmadık. İnsan hata ile beraberdir, hatasız kul olmaz. Vicdanımızda doğruluğuna inanmadığım hiçbir şeyi yapmamaya özen gösterdik ve bu yönümüzle takdir edildik. Ama, tek başımıza iktidar olacak bir siyasi hava oluşturamadık. Seçmen de bu görüş ile oylarının boşa gitmesini istemeyerek eskileri bir kenara koyup yeni bir şey getirdi, saygı duyuyorum. 3 Kasım seçimlerinin sonucu budur. Bir siyasi parti tek başına iktidara geldi. Cumhurbaşkanı'nın 'Başbakanı ben atarım' tavrı, televizyonların son günlerde sadece Baykal ile Erdoğan'ı karşı karşıya getirmiş olmaları. Sabih Kanadoğlu'nun ne işe yaradığını bir türlü bilmediğimiz ikide bir dava açma alışkanlıkları. Bütün bunlar halkta şöyle bir intiba uyandırdı, bunlar CHP'yi iktidar yapmayı istiyorlar. Solu CHP'de, sağı da bu tarafta (AK Parti'de) topladılar. Bu tesadüf mü, planlı mı oldu tartışılır. Seçim sonuçlarını ilk defa burada değerlendiriyorum. Hayırlı olmasını temenni ediyorum. Çünkü, bu gemide hep beraberiz. Milletin hayrı için başarılı olsalar, Türkiye kriz yaşamasa, Türkiye'de gelir dağılımı adaletsizliği ve işsizlik giderilse, üreten bir ülke olsa, yöneten bir demokrasi kültürünü yakalayabilse, fert başına düşen milli geliri insani seviyeye çıkmış ekonomik potansiyeli ile enerji kaynaklarından yer altı servetlerine hakim olabilen bir milli irade ile milletlerarası içindeki hak ettiği yeri Türkiye alsa, böyle olsa da bizim siyasi partimiz de yok olsa hiç umurumda değil, hem de hiç. Hepimiz böyle temenni ediyoruz. Ama, Milattan Önce (MÖ), Milattan Sonra (MS) gibi, şimdi; '3 Kasımdan sonra Meclise 2 parti girdi, yüzde 44'ün üstünde millet iradesi meclisin dışında kaldı. Bir parti tek başına iktidar oldu, öyleyse Türkiye'nin bütün meseleleri çözüldü, Türk-İslam dünyasının da hiçbir sorunu kalmadı' gibi bir rehavete girmeye hiçbirimizin hakkı yok. Türkiye'nin sorunları hala duruyor, inşallah çözerler. Ömrümüz var oldukça Türk Milleti'nin hürriyeti, Türk Devleti'nin üniter bağımsız durumu ve al bayrağımızın şerefiyle yaşamak ve bu değerleri yaşatmak davamız hiçbir zaman bitmeyecek. İktidarlar gelir geçer, çokları geldi, çokları gitti''. HÜKÜMETE ÖVGÜ VE YERGİ 1999 yılındaki seçimlerde sağın oylarının büyük çoğunluğunu alan MHP'nin, koalisyon içinde hükümeti kuran parti olması gerektiğini ve bunu desteklediğini ifade eden Muhsin Yazıcıoğlu, ülkücü tabanın hayal kırıklığı yaşadığını, MHP kadrolarının bundan sorumlu olduğunu dile getirdi. AK Parti hükümetini de uyaran Yazıcıoğlu, hükümetin başarılı olmasını istediğini ancak, şimdiden bazı yanlış işler yapıldığını söyledi. Muhsin Yazıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü; ''Bakanlar Kurulu azaltılarak doğru bir iş yapıldı. Ama, 5-10 tane Bakanın sayısı değişirken kurumların aynı kalması bir şey değiştirmez. Ekonomi alanında da yine çok başlılık devam ediyor. Ekonomi tek Bakanlıkta birleştirilmeli. Fakat, Hazine başkasında, Özelleştirme başkasında, bankalardan başkası sorumlu. Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur gibi yanlışlıklar görüyorum. IMF ile ilişkiler eskiden farksız sürüyor. Bir taraftan alıp bir tarafa verme işlemi sürüyor. Emeklilerimize seyyanen zam verilmesi doğruydu, yıllardır söyledik. Emeklilere, asgari ücretlilere maaş verilmesini destekledik. Kaynak nereden diye soranlara da ben soruyorum, hortumcuların boşalttığı bankaları doldururken kaynak nereden bulunduysa, işçinin, köylünün, emeklinin, şehidin boğazına gidecekler oradan bulunur. Ben bunu eleştirmiyorum, fakat başka bir yanlış var. Hemen o ay içinde 4 defa akaryakıta zam getiriyorsunuz. Akaryakıta zam dolaylı vergi demek. Bu taraftan seyyanen verildi, bu taraftan alındı. Çözüm demek ki bu şekilde vermek de değil. Çözüm, yargıyı, yürütmeyi, yasamayı birbirinden ayıracak temel yasaları çıkarmak, Anayasa'yı değiştirmektir. Yerel Yönetimleri güçlendirip yerinden yönetim anlayışıyla yetkileri düzenli bir şekilde yerele vermektir. Valiyi, muhtarı boşuna Ankara'ya getirmeye gerek yok. İktidar öncelikle bunları yapmalı. Personel rejimi bir an evvel çıkarılsın ki ücret dengesizliği ortadan kalksın. Aynı masada oturup 700 milyon ve 200 milyon alan var. Gelir dağılımı adaleti düzelecek işlere yönelinmeli. Çiftçinin, emeklinin, asgari ücretlinin üzerindeki verginin kaldırılması gerekiyor''. TÜRKİYE GERÇEĞİ VE ''AB DEVLETİ'' Balıkesir'deki konferansa katılan eski MHP'li, Ulaştırma eski Bakanı ve BBP Genel Sekreteri Enis Öksüz, Türkiye'nin günümüzde karşı karşıya olduğu tehlikeli meseleleri ve yapılması gerekenleri anlattı. Avrupa Birliği'nin (AB) bir devlet olmayı isteyen topluluk olduğunu belirten Enis öksüz, Türkiye'nin kolay idare edilir bir robot olmadıkça AB'ye kesinlikle alınmayacağını belirterek, ''Yakın gelecekte 3 önemli mesele ile karşı karşıyayız. AB ilişkileri, milli davamız Kıbrıs meselemiz ve Ortadoğu-Kuzey Irak meselesi. Herkesin kendi ölüsü için ağladığı bir dönemde bizim ne yapacağımız çok önemli. Kurgulamaları en az zararla halletmeliyiz. Biz Türkler istesek de istemesek de bunun içindeyiz. AB, Türkiye'yi bölüp parçalamadıkça, kolay idare edilir küçük robotlar haline getirmedikçe bu birliğin içine almayacaktır. Geliştirilmeyen ve gelişmesi her zaman engellenen, Ortadoğu'da ve dünyada söz sahibi olabilecek bir büyük devi bu şekilde heba etmek istiyorlar. Bugün çırpınışın temelindeki gerçek, AB bir devlet değil. Hukukun üstünlüğünü esas almış, bu kriterle bir araya gelerek siyasi, iradi ve teknik gücünü ilerletmek suretiyle belki de ileride henüz modeli çizilmemiş bir devlet haline gelmeyi isteyen bir topluluk. Kendisiyle çelişki içine düşmemek, dağılmasını önlemek için zor kullanarak kendisine meşru bir ortam hazırlamak maksadıyla Kıbrıs meselesini kullanarak bizim milletlerarası anlaşmalardan imzamızı çekmemizi, Kıbrıs'taki haklarımızdan vazgeçirmek üzere hareket etmektedir. Nazik bir ifadeyle ahlaklı davranmıyor. Kıbrıs üzerinde yeni Girit senaryoları hazırlanmaktadır. Bir bakıma zehirli çikolatalar, şekerlemeler içerisinde bize yutturulmak istenmektedir. Bağımsızlık konusu, savunabilecek bir askeri derinlik Türkiye'nin etkin müdahale haklarının devamı olmadığı müddetçe Kıbrıs'ın AB'ye girmesine Türkiye alkış tutamaz. Onun için gafillere Allah'ın akıl vermesini, uyandırmasını diliyorum, gaflet içindeyiz. Ancak, bir ay evvelsinden daha fazla uyanabilmiş durumdayız. Kuzey Irak, bir enerji savaşı. Orada yapılan, Amerika ile AB'nin arasındaki menfaat savaşının kimin elinde kalması gerektiğinin mücadelesidir''. Yaklaşık 2 saati geçen konferanstan sonra geceyi Balıkesir'de geçiren Muhsin Yazıcıoğlu, bugün de Bigadiç İlçesi'nde hazaırlanan programa katılarak Bor Madeni ve Bor'un stratejik önemi hakkında konferans verdi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:13

İLGİLİ HABERLER