Gündem
  • 31.5.2004 09:57

BECKHAM, ERDOĞAN'IN ELİNE SU BİLE DÖKEMEZDİ!

Oxford’un Türkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Geoffrey Lewis, davetlilere takdimde bulunurken Erdoğan’ın futbolculuğuna değinmeden edemedi. Prof. Lewis, Erdoğan’ın gençliğinde son derece başarılı bir futbolcu olduğunu anlatarak, ‘Eğer Başbakan Erdoğan futbol kariyerine devam etmiş olsaydı, bugün Beckham, kendisinin eline su dökemezdi’ dedi. Erdoğan neden Beckham olamazdı? Bu sorunun yanıtı aslında Türkiye’nin demokrasi sorunsalıyla iç içe geçiyor. Şöyle ki: BABA FAKTÖRÜ Beckham ve Erdoğan’ın futbol kariyerlerinin başlangıç dönemleri arasında büyük benzerlikler var. İkisi de okul takımlarında oynamışlar. Beckham, uzun süre çocuklar liginde oynamış, bir sezon 100’ün üzerinde gol atmış, ardından 16 yaşında Manchester United’ın yıldızlar takımına katılmış, 18 yaşında da aynı kulübün A takımında ilk kez forma giymiş. Babası Ted Beckham, oğlu David’i hep futbolcu olması için teşvik etmiş, her yılbaşında ona top ve forma hediye etmiş. Ancak, arkadaşımız Turan Yılmaz’ın Erdoğan’ın hayat hikáyesini anlattığı kitabından öğrendiğimize göre, babası Ahmet Erdoğan, oğlu Tayyip’in futbol oynamasına hep karşı çıkmış. Bu yüzden Erdoğan hep babasından gizli top oynamış, kramponları evde zulada saklamış. 12 EYLÜL ETKİSİ Erdoğan’ın futbol kariyerinde oynadığı ilk takım Kasımpaşa’nın semt takımı Erokspor. Erdoğan, daha sonra Camialtıspor’a geçmiş. Erdoğan, üniversiteyi bitirdikten sonra da İETT’nin kadrolu futbolcusu olarak uzun yıllar İstanbul amatör kümede oynamış. Eskişehir’de Türkiye amatör kulüpler finallerinde Fenerbahçeli gözlemcilerin de dikkatini çekmiş. Gelelim demokrasi-futbol ilişkisine... İngiltere demokrasinin beşiği olduğu için Beckham’ın futbol hayatı herhangi bir engellemeyle karşılaşmamış. Oysa 12 Eylül müdahalesi olunca İstanbul Belediye Başkanlığı’na getirilen komutan, İETT futbol takımını lağvetmiş ve Erdoğan’ın futbol hayatı da 26 yaşında son bulmuş. Bunun üzerine ticarete atılmış, ardından siyaset gelmiş. Ancak askeri bir müdahaleyle son bulsa da futbol hayatının Erdoğan’ın siyasetçiliğinde önemli katkıları olduğu inkár edilmemeli. Nitekim bu konu, Oxford’daki konferansta da gündeme geldi. Üniversitenin Güneydoğu Avrupa Araştırmalar Bölüm Başkanı Prof. Calipso Nicolaidis, Erdoğan’ın futbolculuğuyla siyasette de işini kolaylaştıran ‘dayanıklılık ve takım ruhunu’ öğrendiğini söyledi. Erdoğan kürsüye çıkınca, atılan bu pasları taca atar mı? Konuşmasının Kıbrıs bölümünde tümüyle futbol terminolojisinden yararlanarak şöyle konuştu: TOP ÇEVİRMEK YETMEZ ‘Orta sahada top çevirip şık hareketler yapabilirsiniz. Bunlar göze çok şık gelir. Ama rakip iyi top koşturur, iyi fırsat yakalar ve golü atar. Size de oyundan sonra ‘iyi oynadık ama son dakika golüyle yenildik’ demek kalır. Biz siyasetçiler sonuç alıcı şeyler yapmalıyız.’ Bu sözleriyle Erdoğan topu orta sahada kilitleyen bir futbol stratejisine itibar etmediğini anlatmış oluyor. Erdoğan, orta sahada dar alanda şık paslaşmalar yerine, hücuma dönük atak bir futbol anlayışını ve de siyaset yöntemini tercih ediyor. Santrfor kalırsa oyunu kim kuracak? SİYASETTE her zaman 90 dakika hücum oynanmıyor ve defansı da hiç mi hiç ihmal etmemek gerekiyor. Bakalım imam hatiplere ilişkin tasarının Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in hakem düdüğünü çalması sonucu veto yemesinden sonra, Erdoğan topu orta sahada tutan defansif bir futbola mı çekilecek, yoksa ‘En iyi savunma hücümdur’ diyerek yine atağa mı kalkacak? Bu soruya yanıt ararken, Beckham ile Erdoğan’ın benzeşmeyen mevkilerini hatırlatmakta da yarar var. Beckham, Real Madrid’de 23 numaralı formayı giyiyor ve orta sahada oynuyor. Erdoğan ise İETT Spor’da 9 numarayla santrfor oynuyordu. Erdoğan santrforda kalsa da, arkasında iyi oyun kurucular var mı? HÜRRİYET Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:18

İLGİLİ HABERLER