
"BU DA CHP TSUNAMİSİ..."
Oktay Ekşi'nin Hürriyet'teki yazısı:
Bu da CHP tsunamisi...
ARTIK büyük şokların adı tsunami oldu ya... Son tsunami, CHP’de dün yaşanan deprem üzerine meydana geldi.
Zannetmeyiniz ki parti Merkez Yönetim Kurulu’nun, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün partiden kesin olarak ihraç edilmesi yönündeki isteğinin, Yüksek Disiplin Kurulu tarafından reddedilmesinden söz ediyoruz.
O belli ki Genel Başkan Deniz Baykal üzerinde ‘tsunami’ etkisi yapmış.
Bize kalırsa asıl tsunami Genel Başkan Deniz Baykal’ın bu karar üzerine CHP Kurultayı’nı 29 Ocak’ta olağanüstü toplantıya çağırmasıdır.
Baykal belli ki ‘Mustafa Sarıgül’ü eğer bu şekilde bitiremedimse, o şekilde (yani kurultayda karşıma çıkınca ezerek) bitiririm’ düşüncesiyle bu kararı almış.
Politikada bu kadar fevri verilmiş kararların faturası genellikle ağır olur. Hele Deniz Baykal gibi, siyasetin ince hesaplarını bilen, gerekli tertip altyapısını hazırlamadan adım atmayan birinin böyle sinir kontrolünü kaybetmişçesine hareket etmesi bize tuhaf göründü.
Tsunami dediğimiz işte bu durum...
Ama ondan önce Baykal’ın ‘Sarıgül kararı’ üzerine söyledikleri var:
Genel Başkan daha önce Mustafa Sarıgül’ü itham ediyordu. Şimdi ondan daha ileri gidiyor... Başında bulunduğu partinin Yüksek Disiplin Kurulu’nu çok ağır şekilde suçluyor. İsterseniz dediklerini birlikte okuyalım:
‘Yüksek Disiplin Kurulu, CHP’nin en yetkili organı olan kurultayca doğrudan seçilen partimizin çok önemli ve saygın bir kurumudur. Ne yazık ki, bir süreden beri ortaya atılan çeşitli söylentiler, bu kurumla ilgili olarak çok ciddi bir şaibenin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bir kurum üyesine rüşvet olarak poşet içinde para verilmiş olduğunun, kurul toplantısında, bir kurul üyesi tarafından açıkça ifade edilmiş olması, bu iddiaların somut bir gerçek haline dönüştüğünü ortaya koymuştur.
Tarihin hiçbir döneminde CHP’nin hiçbir organının rüşvetle satın alındığının bir örneği yoktur. Ülkemizdeki genel yozlaşmanın ve çürümenin bugüne kadar dışında kalmayı başarmış olan CHP’ye bu hastalıkların taşınması karşısında sessiz kalamayız.’
Yüksek Disiplin Kurulu görüşmelerine ilişkin haberleri okuyunca siz de göreceksiniz ki ortada Baykal’ın sözünü ettiği bir olay var. O nedenle Baykal’ın tepkisinin haklılığını teslim etmek gerekir.
Velakin... Rüşvet olayı bir üyeyi hedef alıyor. Üstelik o üye de Mustafa Sarıgül’ün ‘ihracı’ yönünde oy kullanmış. Oysa Yüksek Disiplin Kurulu’ndaki oy dağılımına bakınca 7 üyenin ‘ihraç edilsin’ dediği, kalan 8 üyenin de ihraç talebini reddettiği anlaşılıyor.
Bu durumda tüm Yüksek Disiplin Kurulu’nu karalamak ne kadar doğru olur, siz karar verin...
Tabii olayın bir de Sarıgül ile ilgili iddialar kısmı var. Onlara Sarıgül’ün ne yanıt verdiğini henüz bilmiyoruz. Eğer yine ‘vatan, millet’ nutkuyla geçiştirdiyse, Sarıgül de kabul etsin ki, kimse çocuk değil.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:34