
ÇANKAYA’YI ORDU DEĞİL, SİYASETÇİLER ENGELLEDİ
İngiltere'nin en prestijli gazetesi The Times, bugün Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'le yapılan bir mülakat yayınladı. Gül'ün açıklamalarından bazı satırbaşları şöyle:
“Gizli gündemimiz yok. Biz Türkiye'yi modernleştirmeye çalışıyoruz. Gizli gündemimiz olsaydı, Türkiye'yi Avrupa Birliği üyesi yapmak için bu kadar çaba harcar mıydık? Benim cumhurbaşkanlığımı ordu engellemedi. Siyasetçiler engelledi.
Yeterince güçlü olmayan siyasetçiler askeri suistimal ediyor, diğerlerini suistimal ediyor. Askere cevap verildi ve mesele kapandı. Ordu kişisel olarak bana karşı olamaz. Hükümette ve özellikle dışişleri bakanlığında askerle omuz omuza çalışıyoruz.
Türkiye'nin yakın tarihine bakarsanız malesef darbelerin çok başarılı olmadığını görürsünüz. Ama Türkiye son beş yılda çok değişti. Bugün Türkiye Avrupa Birliği ile üyelik müzakereleri yapıyor. Siyasi kriterleri yerine getirdik. Eksiklerimiz var ama onları da aşacağız. Son zamanlarda bir türbülans oldu fakat geçti. Demokrasi çalışıyor.''
'Biz beş kat fazla kalabalık toplardık'
Abdullah Gül, mülakatında cumhuriyet mitingleri ile ilgili olarak şunları söylüyor:
“Muazzam kalabalıklar vardı, doğru... O kalabalıkların içinde bana sempati duyan çok büyük bir grubun olduğuna eminim. Biz bir gösteri düzenleseydik beş kat daha büyük bir kalabalık toplayabilirdik. Ama ülkede böyle bir bölünmüşlük istemiyoruz. Biz iktidar partisiyiz ve halkımız arasında bu tür bir ayrılık istemiyoruz.
O kalabalıklara bakarsanız; Modern görünüyorlardı. Ama sloganlara, konuşmalara bakarsanız, Avrupa Birliği'ne, özelleştirmeye, dış yatırımlara karşıydılar".
Gül, kamuoyu yoklamalarına atıf yaparak halkın yüzde 70'ine yakınının cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklediğini belirtiyor ve "Tekrar aday gösterilmeyi bekliyor musunuz" sorusunu "Adaylığım orada" diye yanıtlıyor.
'Atatürk'ün mirasının bekçileri muhafazakar partiler'
Gül, "Atatürk'ün ana hedefi Türkiye'yi modernleştirmek ve Türkiye'yi Avrupa'ya yakınlaştırmaktı. Atatürk'ün mirasının gerçek bekçileri kim" sorusuna şu cevabı veriyor:
"Söylemlerine bakınca sol partiler. Ama icraata bakınca muhafazakâr partiler. Atatürk Türkiye'yi çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak zorunda olduğumuzu söyledi. Bu demokrasi, ekonomik kalkınma, modernleşme, özgürlük demek.
Dört-buçuk yıllık iktidarımızda yüzde 35 ekonomik büyüme sağladık. Modern tarihimizde böyle başka bir örnek yok. Dolayısıyla biz Atatürk'ün bize gösterdiği hedefleri gerçekleştiriyoruz.
'Atatürk'ün eşi de başörtülüydü'
Times gazetesi, daha sonra Gül'e şu soruyu yöneltiyor:
"Atatürk hayatta olsaydı 22 Temmuz'da AKP'ye oy verir miydi." Gül, "Yapmakta olduklarımızın Atatürk'ün samimi destekçileri tarafından takdir edildiğine eminim" diyor.
Times daha sonra "Atatürk için eşinizin başörtüsü takması sorun olur muydu" diye soruyor. Gül bu soruyu da "Hayır, Atatürk'ün eşi de başörtüsü takıyordu." diye yanıt veriyor.
'Demokrasiye tehdit mi?'
Times ayrıca "Başörtüsü demokrasiye tehdit mi" başlıklı haberinde Gül'ün eşi Hayrunisa Gül'le yapılmış bir mülakata yer veriyor.
Hayrunisa Gül, başörtülü olması konusundaki tartışmalarla ilgili olarak "Tamamen kişisel tercihim olan bir meselede önyargıyla karşılaşmama üzüldüm" diyor.
Times, Türkiye'de koyu laikler için Hayrunisa Gül'ün başörtüsünün şık bir ipek örtü değil, boğa yarışlarında matadorların kullandığı kırmızı pelerin olduğunu aktarıyor ve bu kesimin başörtüsünü İslami köktenciliğin habercisi ve rahat Batılı yaşam tarzlarına bir tehdit olarak gördüklerini belirtiyor.