CEM UZAN SORULARI CEVAPLANDIRDI : TÜRK OĞLU TÜRKÜM
KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/Cem Uzan kendisine ait olan Star TV'de gazeteci Murat Çelik'in sorularını cevaplandırdı.Çelik'in,"ABD vatandaşımızınız ?" sorusuna, Uzan,"Hayır. Kesinlikle ve net söylüyorum hayır. Türk vatandaşıyım. Türk pasaportum var. Türk oğlu Türk, Türk vatandaşıyım bu kadar..." dedi.Telsim'in Motorola davasıyla ilgili de bilgiler veren Uzan,"Hakkımızı savunmak açısından ticari bir iştir. Bunun bu boyutunun dışında gösterilmeye çalışılması sadece art niyettir. Karşı tarafın stratejik oyunlarına alet olmak demektir" şeklinde konuştu.
İŞTE KIRMIZI KOLTUK PROGRAMINDA UZAN'A SORULAR VE CEVAPLARI;
Uzan Grubu'nun 46, Star TV'nin 12. kuruluş yıldönümünde Kırmızı Koltuk'a konuk olan Cem Uzan konuşmasıyla, ekran başındaki milyonlarca Türk vatandaşına 'KENDİNİZE GÜVENİN' mesajı Verdi.
MURAT ÇELİK: Kırmızı Koltuk'un konuğu Sayın Cem Uzan... Uzan Grubu'nun en yetkili kişisi. İlk defa oturuyorsunuz o koltuğa. Şimdi başında bulunduğunuz kurumun 46. yaşgününü kutlarken siz o koltuktasınız. Sene 1956'ya dönüldüğünde bu grubun hayatı nasıl başladı efendim?
CEM UZAN: Uzan Grubu, babam Kemal Uzan'ın 1956'da iş hayatına atılmasıyla başlıyor. O günden bugüne 46 yıl... Babam ve amcam birlikte çalışıyorlar. Daha sonra ben ve küçük kardeşim Hakan gruba katıldık. 46 yıldır bir kişinin tek başına çalışmasından, bugün Türkiye'nin en büyük firması, en önde gelen kuruluşlarından biri haline geldik. Babamın şöyle enteresan bir anısı var. Sene 1956... Eyüp'te açtığı ufak bir tünel inşaatı var. Memur maaşı 300 lira ise bütün projenin keşif bedeli 2000 lira. İhaleye kapalı zarf usulüyle katılıyor. Zarfların açılma merasimine babam da katılıyor. İhale komisyonu başkanı diyor ki 'Evladım sen değil asıl Kemal Uzan, yani baban gelsin' diyor. Babam o zaman 21 yaşında ve genç de gösteriyor... Pek inanmıyorlar. Öyle başlıyor.
MURAT ÇELİK: Star Televizyonu 12. yaşını tam bugün, üstelik de 5 Mayıs'ta kutluyor. Neler söyleyeceksiniz?
CEM UZAN: Televizyon Uzan Grubu'nun Türkiye'ye getirdiği önemli değişimlerden bir tanesi. Nedir bunlar? 1990 öncesini hatırlayalım. Futbol kulübü yöneticileri TRT'nin kapısında yalvar yakar olurlardı, bir maç yayınlasın diye. O zaman Türk futboluna baktığımızda en pahalı futbolcular Bulgar emeklisi veya Romen emeklisi futbolculardı. Ne çim sahalar vardı, ne ışıklandırma. O dönemden şu güne bakıyoruz. Bütün sahalar ışıklandırıldı, her yerde gece maçları oynanıyor. Kulüpler alt yapılarını kuracak maddi imkanları yakalamışlar. Çim sahalar pırıl pırıl genç futbolcular yetiştiriyor. Reklam buna paralel geliyor. Bu Türk futbolundaki kalkınmada özel televizyonların, Star ile başlayıp Show, Cine 5 ve Tele On'la devam eden zincirde akıttığı büyük paraların çok önemli rolü var. Türkiye'de yine 1990 öncesinde yalnızca devlet kanallarının bulunduğu dönemde sanat devletin sansürüne tabiydi. O ortam olsaydı bugün bir Tarkan olur muydu olmaz mıydı? Televizyonların Türk insanına getirdiği bir imkandır seçme özgürlüğü, terc ih yapma özgürlüğü. Bütün bunların ötesinde ben bir şeyle daha çok gurur duyuyorum. Özel televizyonlar keyifli bir akşam getiriyorlar insanların evlerine, seçenek var. Keyfinize göre istediğinizi izleme imkanınız var. En güzel tarafı belki de bu.
MURAT ÇELİK: Telsim ile Motorola'nın bir davası var. Bu konuda çok spekülasyon yapıldı. Sizden bu konuda bir açıklama gelmedi. Bugüne kadar da sustunuz. Kırmızı Koltuk'a oturduğunuzda bu soruyu cevaplamak bir anlamda sizin yükümlülüğünüz oluyor.
CEM UZAN: Telsim bugün dünyanın sayılı GSM operatörlerinden biri. 6 küsur milyon abonesi var. Telsim'in Motorola ile olan ilişkisi dün başlamadı. Bu ilişki 1994'te başladı ve bugüne geldi. Bu tamamen ticari bir ilişki. Ortada konuşulan rakamlar milyarlarca dolar demek doğrudur. Bu rakamlar Uzan Grubu'nun Türkiye'nin dağına taşına, telekomünikasyon sektörüne yaptığı yatırımın büyüklüğüdür ve burada üstünde durulması gereken bir nokta da 7 sene vadesi olan mal alımında kullanılmış bir kredi söz konusudur. Bunun için de yaşadığımız ekonomik ortamı da değerlendirerek 7 senenin ödeme tarihlerinin değiştirilmesi pazarlıkları yapılmıştır. Anlaşma sağlanamamıştır ve bu ticari olarak bizler tarafından sözleşme gereği İsviçre Mahkemeleri'ne götürülmüştür. Hakkımızı savunmak açısından ticari bir iştir. Bunun bu boyutunun dışında gösterilmeye çalışılması sadece art niyettir. Karşı tarafın stratejik oyunlarına alet olmak demektir. Biz haklı olduğumuza inanıyoruz.
MURAT ÇELİK: Amerika'da bir dava devam ediyor.
CEM UZAN: O da karşı tarafın kendine göre stratejik olarak baskı yapmakta kullanmak için açtığı bir husus...
MURAT ÇELİK: Sizinle ilgili bir iddia var. ABD vatandaşı mısınız?
CEM UZAN: Hayır. Kesinlikle ve net söylüyorum hayır. Türk vatandaşıyım. Türk pasaportum var. Türk oğlu Türk, Türk vatandaşıyım bu kadar...
MURAT ÇELİK: Sorun bu tartışmalardan, galiba hep bu spekülatif haberlerden çıkıyor.
CEM UZAN: Bakın Türkiye'deki özel sektör bu boyutlarda bir ticari ihtilaf yaşamamış. Bu boyutlarda iş de yapmamış. Yani, milyarlarca dolarlık yatırımdan bahsediyoruz. Motorola-Telsim probleminden çok Telsim'in ve rakibi Turkcell'in Türkiye'ye kattıklarına bakmak lazım. 1999 senesinden bugüne kadar herkesin ödediği deprem vergisi ne kadar biliyor musun? 1.8 katrilyon. Bununla en az üç tane Adapazarı yapılırdı 3 senede. Önemli olan bunun üzerinde durmaktır.
MURAT ÇELİK: Uzan Grubu'nun lokomotif olduğu bir sektöre geçelim. Enerji konusunda Uzan Grubu ve siz tabii ki ne düşünüyorsunuz?
CEM UZAN: Kepez son derece kârlı bir 2001 geçirmiştir. Yüzde binleri aşan bir temettü dağıtmıştır. Berke Barajı 'yapılamaz, edilemez' denilen bir olayken işte 2 senede yapılmıştır. Barajlar bir ülkenin ekonomisinin en temel direklerinden biridir. Sizinle az evvel özel televizyonculuğu konuştuk. Ama enerji yoksa ne bizim yayıncılığımız var ne televizyonlar var. Türkiye'de bugün sudan elde edeceğimiz enerji potansiyelinin sadece yüzde 25'ini değerlendirebiliyoruz. Hidroelektrik santrallarının daha fazla olması lazım...
MURAT ÇELİK: Grubunuz da 2.5 milyar dolarlık Ilısu Barajı ile ilgili. Güneydoğu'da önemli bir baraj...
CEM UZAN: O gün, Berke Barajı'nın açılışında Kemal Bey de söylemişti. Grubumuz olarak Ilısu Barajı'nın yapımına talibiz diye... Barajı inşa etmek için Şırnak iline 2.5 milyar dolar gibi bir yatırımı yapmak istiyoruz. Ne getirecek bu Şırnak'a? 7 sene her gün 7 bin kişiye iş getirecek. Bittiği zaman uzunluğu 125 kilometre olan, İstanbul'dan Adapazarı'na kadar bir göl oluşmuş olacak. Bölgede 2 milyon insana iş sahası çıkartacak. Şimdi biz biraz şüpheci bir milletiz. 'Peki niye bunu yapmak istiyor? Yani sadece sırf vatan sevgisi mi?' diyorlar. Evet vatan sevgisi. İkincisi de vatan sevgisi, üçüncüsü de vatan sevgisi. Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki bugün oraya yapılması lazım. Yapılsın.
MURAT ÇELİK: Projeye talip olurken devletten bir garanti, bir kredi...
CEM UZAN: Hiçbir şey istemiyoruz. Yani ne Hazine garantisi istiyoruz, ne kredi istiyoruz, ne teminat istiyoruz. Hiç ama hiçbir şey istemiyoruz. Sadece istediğimiz bir şey var: Oraya projedeki barajı yapmanız uygun görülmüştür, nokta. Yetkili kimse, imzalı bir müsaadeden başka hiçbir şey istemiyoruz.
MURAT ÇELİK: Bu, 'Türk özel sektörü IMF'siz de ayakta durabilir' mi demek? Ya da 'Türkiye IMF'ye mahkum' diyenlere karşı bir tez mi?
CEM UZAN: Şırnak'a 2.5 milyar dolardan bahsediyoruz. Biz talibiz ama bizim yapmamız şart değil. Yapılsın yeter ki... Bizden başka varsa talip, daha iyi, aynı şartlarda yapabilecek birisi varsa buyursun çıksın, ama tabii ki yapabilecek kapasitede biriyse... Biz yapabileceğimizi Berke Barajı'nda ispat ettik. IMF konusuna gelince. İnsanlar kendi problemlerini kendileri çözmek zorundadırlar. Sizin bir maaşınız var, geliriniz var. Bir aileniz ve yaşamınız var. Siz kendi bütçenizi kendiniz dengelersiniz. Sizin adınıza ben bütçeyi bir türlü dengeleyemiyorum deyip başka birisi o görevi ifa edemez... Türkiye bu noktadadır. Türkiye'de bu bilgilere haiz, bu bilgileri bilen yetişmiş pırıl pırıl insanlar ve beyinler mevcuttur. Peki Türkiye niye bu programları Amerika'daki bir tane bürokratın ağzından duymak zorundadır. Ben buna inanmıyorum. Ben sizi sizden daha fazla düşünemem. İlk önce siz kendi sorununuzu siz kendiniz çözeceksiniz. Efendim kimse sizin menfaatinizi sizden fazla düşünemez. Yani bilinmeyen bir hastalık, bi linmeyen bir virüsle karşı karşıya değiliz ki. Acaba dışarıdan bir eksper bunu çözebilir mi diyelim.
MURAT ÇELİK: Devletin Keban'da enerji üretimini kıstığı, 24 saatten 12 saate indirdiği yönünde duyumlar var.
CEM UZAN: Birincisi bu duyumları ben de aldım. Çukurova Elektrik'ten bir örnek vererek gideceğim. Türkiye'deki hidroelektrik santrallarının enerji üreten toplamının yüzde 10'unu oluşturuyor kapasite olarak. Biz bu duyumlardan sonra baktırdık. Şubat ayında 17, 18 civarında üretmişiz. 10 olmamız gerekirken Mart ayında 21'i geçmişiz. Ya peki bizim kapasitemiz yüzde 10. Nasıl yüzde 21'lere çıkar? Bu size gelen, bana gelen duyumların teyidi anlamında. Araştırdık, şöyle bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Keban 12 saat üretiyor, Keban'ın altındaki Karakaya Barajı, Atatürk Barajı hepsi düşük kapasitelerde çalışıyor. Peki bunlar niçin düşük kapasitede çalışıyor?
MURAT ÇELİK: Peki su mu yok?
CEM UZAN: Türkiye son senelerde yaşadığı en güzel yağışlı mevsimi yaşadı. En güzel yağmurları aldı. Onun için sorun yok. Araştırdım, sordum, soruşturdum. Doğalgaz sahipleri olduğu söylendi. Enerji santrallerinde 2.5 cent'e üretiyorsunuz elektriği. Doğalgazla çalışan otoprodüktörler var biliyorsunuz. Bunlar 4.5, 5, 6, 7, 8 cent'e elektrik üreten doğalgaz santralları. Yaklaşık 4 katına kadar çıkıyor ve bunlar dolarla aldığımız doğalgaz. Öbürü Allah'ın rahmetiyle inen sudan ürettiğimiz enerji. Şimdi ben şuna inanmak istemiyorum ki, bunu düşündüğüm zaman tüylerim diken diken oluyor. Biz yağan yağmurla dolmuş barajlarımızdaki suyu kullanmayacağız, onları boşa akıtacağız ve Rusya'ya verdiğimiz doğalgaz taahhüdünü yerine getirmek için milyarlarca dolar ödeyeceğiz. Öbür tarafta kendi suyumuzu boşa akıtacağız. Bana gelen duyumlar bu çerçevede. İnşallah böyle bir şey yoktur. İnşallah Türkiye böyle bir olayı yaşamıyordur. Geçenlerde gazetelerde de çıktı. Kullanılmayan bir 170 milyon dolarlık doğalgaz ödemesi yapıldı. Ba rajlar full kapasiteyle çalışsaydı doğalgaz ihtiyacı daha az olacaktı.
MURAT ÇELİK: Çözümü içerde aramak felsefenizden de yola çıkarak umutlu musunuz Türkiye açısından?
CEM UZAN: Umutlu olmaktan başka çaresi olmayan 70 milyon Türk'ten biriyim. Hepimizin ülkesi burası. Hepimizin yaşamı burada başladı, burada devam ediyor. Büyük bir ihtimalle de burada bitecek. Bu nedenle umutlu olmaktan başka bir şeyim yok. Sizin nasıl yoksa benim de yok. Sokaktaki herhangi bir insandan farkım yok. Ben bu ülkenin potansiyeline inanan bir insanım. Pırıl pırıl gencecik bir nüfusumuz var. Çalışkan, yaratıcı fakat o imkanı bulmak tabii ki çok önemli. O imkanı Ankara'nın vermesi lazım. Kastettiğim iş vermek, para vermek anlamında söylemiyorum. O sahanın serbest bırakılması lazım ki o sahanın içindeki Türk insanı Türk yatırımcısı, Türk çalışanı yapabilsin.
MURAT ÇELİK: Ankara'da görev yapan biri olarak hemen şunu söyleyeyim. Biz sizi Ankara'da çok fazla da görmüyoruz. Böyle bir grubun başındasınız. Ankara'ya bu yöndeki görüşlerinizi aktarıyor musunuz?
CEM UZAN: Tabii ki Ankara'da işim olduğu zaman gidiyorum. Demek ki çok fazla işim yok ki Ankara'da o yüzden gitmiyorum. Benim için işimin başında olmak, yatırımlarımızın olduğu yerlerde olmak, onların sağlıklı işlemelerini sağlamak benim için birinci öncelik. Şöyle ki bugün 100'ü aşkın şirket en ayrı sektörde faaliyet gösteriyor. 14 bine yakın direkt çalışanı var. Bayii teşkilatlarını, bayilerde çalışanları dikkate aldığımızda 35-40 bini buluyor... Demek ki aileleriyle birlikte 200 bine yakın insanın sorumluluğu bu grubun üstünde, yani omuzlarımızda. Onun için işimize sahip olmak zorundayız. Bu grup son 3 senede 1.5 milyar dolar vergi ödemiştir. İnanılmaz büyük bir rakam. Bunu yapmış olmaktan gurur duyuyorum.
MURAT ÇELİK: 46 yıl geçti Uzan Grubu'nun ömründe... 2. kuşak görevde. Bayrak 3. kuşağa da devredilecek mi?
CEM UZAN: Kaderin insana ne getireceğini bilmek mümkün değil. Bugüne kadar bu kadar kamuoyunun önünde olmadık. Bu koltuğa ilk defa oturuyorum. Bundan sonra yapma arzusunda olduğumuz projeleri yapacak kapasitede olduğumuzu Türk kamuoyuna göstermemiz gerektiğine inanıyoruz... İleriye yönelik bu ülkeye hizmet için yapmak istediğimiz bir sürü projemiz var. Ilısu Barajı'na talibiz. Peki kardeşim sen ne yaptın, 2.5 milyar dolarlık bir şeye talip oluyorsun? Ben Berke Barajı'nı yaptım, bitirdim diyebiliyorsun. Yine bu ülkeyle ilgili birçok projemiz var. Bunları Türk kamuoyuna göstermemiz gerektiğine inanıyoruz.
MURAT ÇELİK: Futbola da değinelim. Dünya Kupası'na ne diyorsunuz?
CEM UZAN: Benim çok inandığım bir laf vardır. 'Bir noktaya gideceğinizi, o noktaya varacağınızı hayal edemiyorsanız, hiçbir zaman o noktaya varamazsınız.' Türkiye kupayı kazanabileceğini ilk önce hayal edebilmeli. Neden olmasın?
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:45