Gündem
  • 20.1.2006 12:33

DEMİREL: BEN İKTİDAR OLSAM BU SONUÇLARDAN TELAŞLANIRIM

Gazetemizin yaptığı anketin, siyasi konjonktürdeki değişimi yansıtan sonuçlarını yorumlaması gerekenlerin başında 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel geliyor. 40 yıllık siyasi geçmişinin sağladığı bir tecrübe ve birikim taşıyan bakış açısıyla Demirel'in yaptığı değerlendirmeler şöyle:

* VATAN gazetesinin anketinin ortaya koyduğu sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu ankete göre, eğer yüzde 10 barajı duracaksa yarın seçim yapılsa, parlamentoya dört parti girer. Seçimin neticesinde bugünkü siyasi iktidar düşer. Ve bugün birisi Meclis içinde, ikisi Meclis dışında olan üç muhalefet partisi hükümet kuracak kadar milletvekili çıkarır. Yani bu yüzde 33,9 oyla bugünkü siyasi iktidar 256 milletvekili çıkarır ki bugün aşağı yukarı bundan 100 milletvekili daha fazladır. Ve 276'yı bulamadığı için tek başına iktidar olamaz. Ama bunun karşısında olan muhalefet partileri DYP, MHP ve CHP üçü bir koalisyon çıkarır. Yani şunu demek istiyorum, anketinizin neticelerinin, yarınki veya bugünkü tarih itibariyle ortaya koyduğu siyasi tablo olarak ortaya koyduğu durumdur. Üç muhalefet partisinin koalisyonudur çıkan sonuç. Hükümet kurma görevi aslında siyasi muhalefete düşer. Ama bu demek değildir ki bugünkü siyasi iktidar bugünkü muhalefet partilerinden biriyle ortak olmaz, hükümeti kurmaz. Bu olmaz değil bu da olur. Ama kibarcası, bugünkü siyasi iktidarın "madem ki bana karşı mücadele ettiniz, mağlup ettiniz, öyleyse şimdi iktidar görevi sizin" deyip ortadan çekilmesi lazımdır.

* Dediniz ki iktidar partisi bugünküne göre 100 milletvekili daha az çıkarır bu anket sonucuna göre -ki Seyfettin Gürsel'in hesaplaması da öyle. Şimdi oy oranı değişmiyor AKP'nin ama vekil sayısı neredeyse üçte bir oranında azalıyor. Bu da seçim sisteminin bir garipliği, cilvesi mi?
Hayır şimdi bakın sistemin cilvesi değil o. Sistemin, demokrasinin kusuru yok. 2002 yılındaki siyasi konjonktürün meydana getirdiği bir durum var bugün ortada. 1999 seçimlerinin çıkardığı tablodan üçlü bir koalisyon çıktı ve Ecevit'in başında bulunduğu partinin yüzde 22 civarında oyu vardı, Bahçeli'nin partisinin yüzde 18 oyu vardı, ANAP'ın da yüzde 12-13 oyu vardı. Bunlar bir araya geldiler, bir hükümet kurdular. Bu hükümet 3 Kasım 2002 seçimlerine kadar devam etti. Ve bu hükümet erken seçime gitmek mecburiyetinde kaldı çünkü halk hoşnutsuzdu. Siyasete siyasetçilere, siyasi partilere siyasetin kurumlarına başta meclis ve milletvekilleri olmak üzere halkta bir nevi soğuma oldu. İşte bu aslında Türkiye'de sistemin işleyememesine sebep oldu. Ve bu soğumadan dolayı bir öfke meydana geldi. 2002 seçimleri bir "öfke" seçimidir. Halk geldi o günkü siyasi iktidarın en büyük partisi olan DSP'yi yüzde 22 oydan yüzde 1,5'e indirdi. Böyle bir şey dünyanın hiçbir yerinde yok. Normal bir olay değil, ama bir olay. Diğerinin yüzde 18 oranı yüzde 8'lere öbürünün yüzde 13 oyunu da yüzde 5'lere indirdi. O günkü ana muhalefet olan DYP'yi yüzde yüzde 12'lerden yüzde 9,5'e indirdi. Yani aşağı yukarı o günkü siyasi partileri ve dört partiyi de Meclis'in dışında bıraktı. Meclis'e iki siyasi parti girdi. Birinin oyu yüzde 35 civarında diğerinin de yüzde 18. Yüzde 50'ye yakın ikisinin oy oranı. Halkın geri kalan yüzde 50'si Meclis'te temsilsiz kaldı. Hukuksuzluk yoktur. Yani illegalite, gayrimeşruluk yoktur...

* Gayrimeşruluk yok ama seçim sistemi temsilde adaleti mi sağlayamıyor?
Sistem sağlayamıyor değil ama bu defa sağlamamıştır. Yani bu parlamento halkın yarısının temsil edilmediği bir parlamentodur. Halbuki parlamentonun en önemli vasfı, herkes ne söyleyecekse bir zeminde söylesin orada cevabını alsın. Parlamento dışında muhalefet kalmasın, parlamentoda görülecek hizmetler kahvelerde, meydanlarda veya köy odalarında görülür hale gelmesin, siyaseti parlamentoda odaklaştırsın, parlamentonun büyüklüğü bu, her çeşit sözün edildiği bir yer olması. Orada siyasi iktidar görevini almış bulunanlar siyasi muhalefetin getireceği eleştirilere cevap veriyor. Halbuki kahve köşesinde veya meydanlarda bu eleştiriler yapılırsa siyasi iktidar bunlara anında cevap verme imkanından mahrum. Sistem böylece ilerili gerili, yani eleştirili cevaplı işliyor, halk da bundan nasibini alıyor. Halk da düşünüyor ki kendi düşünceleri parlamento zemininde seslendiriliyor. Ama şimdi ne oluyor? Şimdi halkın ancak yarısının temsil edildiği bir parlamento mevcut. Halk sorunlarım devlete ulaştıramamaktan şikayetçi olacaktır. Bu parlamento dışında arayışlara başlayacaktır.

İstikrar şart ama...
* Temsil genişleyince de siyasi istikrarsızlık sorunu çıkmıyor mu?
İstikrar çok önemli bir faktör, şarttır fakat kafi değildir. İstikrarı başka şekilde de sağlayabilirsiniz. Pekala tek parti iktidarıyla, diktatörlükle, krallıkla da sağlarsınız. Sağlarsınız ama demokratik istikrardır aranan. Demokratik istikrarı ancak temsilde adaletle birleştirdiğiniz takdirde demokrasi işler. Aksi halde ne olur? Bakın bugünkü haliyle 2002'de seçime katılmayan 10 milyon oy var. 40 milyondan geriye kalıyor 30 milyon oy. Bunu dikkate alırsanız bugünkü siyasi iktidarın temsil ettiği oy nisbeti yüzde 26, anamuhalefetin temsil ettiği yüzde 15, etti yüzde 40. Demek ki temsilsiz kalan vatandaş yüzde 40 değil, yüzde 60. Yani parlamentoda vatandaşın yüzde 40'ı temsil ediliyor, 60'ı temsil edilmiyor. Denilecektir ki siyasi partiler ve vekiller sadece partilerinin veya mıntıkalarının değil tüm Türkiye'nin vekilidir. Öyle olmasa zaten bunun adına gayrımeşrudur denir. Yani halkın azınlığını temsil eden bir parlamentonun gayri meşru olmayışının sebebi bana göre, vekillerin herkesi temsil etmesidir bir. İkincisi de herkese açık bir yarışta bu netice çıkmıştır. Netice çıktı diye, "ne yapalım, temsilden fedakarlık edelim" diyemezsiniz. Öyleyse şimdi arayışlar başlar. Nitekim Türkiye'de siyasi iktidarın üçüncü yılını doldurduğundan itibaren, ki daha evvel ben size söyledim üçüncü yılından itibaren siyasi iktidarlarda bir takım gevşemeler olur, siyasi iktidarın en güçlü olduğu zaman kurulduğu gündür, ondan sonra ne kadar başarılı olsa da yavaş yavaş gerilemeler olur ve halk arasında bir hoşnutsuzluk başlar.

* Anket iktidardan çok ana muhalefetin oy kaybettiğini gösteriyor...
İktidardan hoşnutsuzluk başlayınca halk bu defa siyasi muhalefet boşluğundan şikayete başlamış. Türkiye'de bir seneye yakın zamandır muhalefet boşluğundan şikayet vardır. Ve birçok kimse yeniden siyaset ve siyasetçiye, siyasetin kurumları olan Meclis'e, partilere ters dönmüş olan birçok kimse yeni baştan o tarafa yöneliyor. Sizin anketin gösterdiği en önemli neticelerden biri de odur işte. Önümüzde daha 1.5 sene var normal seçim zamanına, eğer seçim zamanında yapılacaksa. İşte bu 1.5 sene zarfında köprülerin altından çok su akar. Yani bu bir eğik düzlemdir artık.

* İktidarın oy kaybı sürer mi?
Evet, iktidar eğik düzleme girdiği taktirde, oyu artma değil de azalma trendine girdiği takdirde genellikle de bu azalmanın devam edeceği şüphesi yaygındır. Genel doğruları söylüyorum. Yani ben şimdi siyasi iktidar olsam bu anketten telaşlanırım. Çünkü bu sizin yaptığınız anket önümüzdeki günlerde iki şekilde kullanılabilir. Bir tanesi "Ey ahali, görüyorsunuz ki alternatifimiz yok diyenlerin alternatifi var. Şimdilik şu haliyle bir koalisyon görünüyor. Yani siz bu siyasi iktidara mahkum değilsiniz." Muhalefet olsam bunu böyle kullanırım. Ama ben iktidar olsam o zaman da "Görüyorsunuz ki bizden başka Türkiye'de istikrar sağlayacak bir siyasi parti yok. Öyleyse bizim elimizden iktidarı almayın da size hizmet edelim" derim. Bunların her ikisi de önümüzdeki günlerde sizin ankete dayanılarak denecektir. Ama şu gösteriyor ki bugünkü parlamento temsilde zaafa düşmüştür ve bunun neticesi bence en kısa zamanda seçime gidip parlamentoyu yenilemektir. Sizin anketinizden o da çıkabilir.

* Başbakan olsaydınız, bu anket sonuçları önünüze geldiğinde, "eğik düzleme girdim, daha da eriyebilirim" deyip, baskın seçime gider miydiniz?
Tabii ki baskın seçimden ne beklediğime bağlı olur o. Baskın seçime gidersem alacağım oy yükselir mi? (Gülerek) Çünkü baskın seçime gittiğimde elimden iktidar gidiyor. Yani kimi basıyorsunuz, kendi kendini basıyorsun....

Ana muhalefet erken seçim ister mi?
* Peki, anamuhalefet partisinin iktidardan daha fazla oy kaybettiği dikkate alınırsa siz anamuhalefet olsanız, erken seçim ister misiniz?
E, o zaten bu haliyle giderse daha da çok kaybedecek gibi. Bugün görünen daha çok eleştirilen anamuhalefet partisi, boşluğundan bahsedilen ana muhalefet partisidir. Ama bir çok kere ben söyledim ki siyaset sadece siyasi partilerle yapılmıyor. Siyasette çok önemli rolü olan meslek kuruluşlarıdır, üniversitelerdir, sendikalardır, odalardır, gönüllü kuruluşlardır. Bunların şu ana kadar çok sesi çıkmıyor. Ses çıkmaması hali, "acaba bugünkü siyasi iktidar alternatifsiz mi" diye birtakım şüpheleri getirdi. Halbuki ben şuna daima inanmışımdır ki halk eğer idareden memnun değilse bunu gösterebilmesi için liderlik ister, rehberlik ister. Bu rehberliği yapacak olan siyasi partilerdir. Bunu tek başına da yapamaz. Medyadan, meslek kuruluşlarından, sendikalardan, odalardan gönüllü kuruluşlardan destek almadıkça bu hizmeti layıkıyla yapamazlar. Yani muhalefet boşluğunu sadece siyasi partilerin kabiliyetsizliğine veya muktedir olmayışlarına vermek yanlıştır. Önümüzdeki günlerde o kısmı da canlanacaktır işin. Yani bu görünüyor, bu hava görünüyor ortada. Zaten birtakım arayışlar olmasının sebebi, kahvelerde, köy odalarında, meydanlarda, sokaklarda "dur bakalım" diyenler "bu işin sonu ne olacak yahu?" demeye başlamışlardır. "Bu işin sonu ne olacak" diyenler, "ne olacak, üstümüze ölü toprağı mı serpildi, herkes vatandaşlık görevini yapsın" noktasına gelecektir. Buraya geldiği takdirde siyasi iktidarı alternatifsiz bırakmayacaklardır.

DYP'nin 3 Kasım'da barajı aşamamasına çok üzüldüm
* Türkiye'nin dört bir tarafından nabız alıyorsunuz. Bizim ankette çıkan sonuçlarla sizin tahminleriniz uyuşuyor mu?
İktidar partisinin oyu bir miktar fazla görünüyor. O da normal. Şu bakımdan, çünkü iktidar. O ankete katılanların bir kısmının "iktidar tesiri" altında kalmamış olmaları mümkün değildir. DYP'nin bugünkü hali de oradaki rakamlardan daha iyi. Çünkü DYP çok kırılmış dökülmüştür. Kırılıp dökülen, kenarda köşede oturanların çoğu "bu işin sonu ne olacak?" diye ağlamaya gelmişlerdir.

* 2002 seçimlerinde DYP barajı geçemeyip parlamento dışında kalınca ne hissetiniz?
Çok üzüldüm gayet tabii. Üzüldüm. Üzülmemek elde değil.

* Sizin tahminiz nedir?
Benim söyleyeceğim yanlış olur.

* Ama anketin AKP ve DYP'yi tam yansıtmadığını söylediniz, size göre kaç puanlık fark vardır?
Bir şey söylemek yanlış olur. Hesap faslı kafadan atılarak yapılmaz, birtakım verilere dayanmak lazımdır. Başka bir şey söylemeye kalkarsam senin itibarını kaybederim.

(vatan)

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:12

İLGİLİ HABERLER