Gündem
  • 30.8.2002 08:36

DERVİŞ, CHP'YE 'YEDİNCİ OK'U EKLEDİ...

KAYNAK : Haber Vitrini Kemal Derviş, Arı Hareketi’nin dergisinde ‘sosyal liberal sentezle’ ilgili makale yayımladı. Makalede Derviş, ‘Sosyal adaleti sağlamak için ulusal gelirde vergiler yoluyla ayarlama yapılmalı’ tezini savundu Mayıs 2002’de Arı Grubu’nun düzenlediği toplantıda ilk kez ‘sosyal liberal sentez’i anlatan eski Devlet Bakanı Kemal Derviş, bu konudaki düşüncelerini makale haline getirip yayımladı. Derviş, Arı Hareketi’nin yayımladığı Turkish Policy Quarterly serisinin son sayısındaki makalesiyle tartışma yaratan ‘sosyal liberal sentez’ tezini biraz daha genişleterek anlattı. Derviş, sosyal liberal sentez tezini tarihi, sosyolojik ve felsefi temellere dayandırdı. 20’nci yüzyılın ideolojileri Berlin Duvarı’yla yıkıldı 20’nci yüzyılda yaşanan ideolojiler ve kavgalar Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından son buldu. Yüzyıl boyunca devlet bürokrasisi içindeki sol kanat ile totaliter sağ, özgürlük krallığını tehdit etti. Yüzyılın sonunda bunlar yok oldu ama benim adına, ‘sosyal liberal sentez’ dediğim olgu oluştu. Ama bu o kadar da kolay olmadı. Özgür piyasa tek başına sorunları çözmüyor Serbest piyasa ekonomisi ile kaynakların merkezi otorite tarafından adaletli bir şekilde dağıtılması, herkesçe kabul gördü. Bizim bu sentezle itiraz ettiğimiz, zengin OECD ülkelerinin 20. yüzyıl başında dünya kaynaklarının yüzde 10’unu elinde tutarken bugün yüzde 40’ını ellerinde bulundurmaları. Bu da özgür piyasanın tek başına her şeyi çözemediğini kanıtlıyor. Devlet fırsat eşitliği sağlamalı Devlet piyasayı organize etmeli ve tekellerin oluşmasını engelleyerek piyasanın sağlıklı bir rekabet içinde olmasını sağlamalıdır. Piyasa kendisi adaletli bir gelir dağılımını otomatik olarak sağlayamaz. Devlet sosyal adaleti sağlamak için ulusal gelirlerde vergiler yoluyla bir ayarlama yapmalı ve özellikle sağlık ve eğitimde fırsat eşitliğini sağlamalıdır. 20. yüzyılın ikinci yarısında başarılı olan serbest piyasa ekonomisinin bu sosyal taraflarını ihmal etmiştir. Küreselleşmeye çözüm getirmiyor Fukuyama’nın sorusu akla geliyor. "Tarih sona mı erdi?" Başka bir deyişle, sosyal liberal sentez tüm sorunları çözdü mü? Küreselleşme sosyal liberal sentezin önüne birçok sorun koyuyor. Bugün firmalar tek başlarına tüm dış ticaretteki mal ve hizmetlerin yüzde 40’ını gerçekleştiriyor. Bugün biz uluslararası devler tarafından yönetilen bir uluslararası ticaretle ve kendini ikiye katlamış bir dış ticaretle karşı karşıyayız. Tüm dünyadaki mali piyasalarla ilgilenmek zorundayız. Hepimiz özgürlüğün tutsaklarıyız Özgürlükleri kısıtlayan hem sağ hem de soldaki totaliter ve merkeziyetçi modeller yok oldu. Türkiye de, adım adım ilerledi ve özgürlükçü modelini yavaş da olsa geliştirdi. Jean Paul Sartre’ın sözünde olduğu gibi "Biz hepimiz özgürlüğün tutsaklarıyız. Hepimiz seçim yapmak zorundayız. Bu bizim tek yükümlülüğümüz. Buna rağmen hepimiz özgürüz." Kişisel özgürlükler üzerine inşa edilen sosyal toplum modelleri en güçlü olanlardır. Ulusal bağımsızlıktan vazgeçebilecek miyiz? Bir Avrupalı devlet adamı bana Türkiye’nin ulusal bağımsızlığından vazgeçip Avrupa’ya girebilip giremeyeceğini sordu. Bunun sadece Türkiye’ye sorulması adil değil. Polonya ve diğer tüm Avrupa ülkelerinde AB’ye karşı fikirlerin olduğunu açıkladım ve "Tabii Türkiye’de tartışmalar olacak. Soruya olumlu bir cevap vermek Türkiye için diğer Avrupa ülkelerinden daha kolay. Türkiye Atatürk’ten beri Avrupa’nın bir parçası olma yolunda ilerliyor" dedim. Sentezin tohumlarını devlete ektim Liberal sosyal sentez fenomeni artık Ankara’da. Aslında her yerde de keşfedildi. Türkiye’de hangi derecede olduğu ise bu günün sorusu. Biz adım adım bu sentezi geliştirdik. Şu anda davranışlarımızda ve uygulamalarımızda bunu yansıtamıyoruz, ancak son on dört, on beş ayda büyük kazanımlar elde ettik. Türkiye’de önemli adımlar atıldı. Ekonominin politikadan arındırılarak daha özgürce hareket etmesi sağlandı ve bugün güçlü, serbest bir Merkez Bankası var. 11 Eylül, tek dünya olduğunu kanıtladı 11 Eylül olaylarına hepimiz şahit olduk. Benzersiz ve felaket bir olaydı. 11 Eylül olayları aynı zamanda, kendisinden ders alınması gereken bir hadise idi. Afganistan ve Manhattan birbirlerinden çok ayrı yerler. Şu anda Manhattan’daki insanlar, Afganistan’da oluşacak bir hükümet boşluğu veya teröristlerin iktidarda olmasıyla ilgileniyor. Hepimiz için daha anlaşılır hale gelen bir şey, Afganistan ve New York’un aynı küreselleşen dünyanın birer parçası olduğu olgusu. (Milliyet) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:59

İLGİLİ HABERLER