Tasarının ‘Devlet sırrı niteliğindeki bilgilerle ilgili tanıklık’ başlığını taşıyan 47. maddesi, devletin gizli bilgilerinin ortaya saçılması endişesi ile Susurluk tarzı çetelerin ‘devlet sırrı’ arkasına sığınmasının engellenmesi arasında denge kurulamayınca kabul edilmedi. Komisyonda tekrar ele alınacak olan madde bir suç olgusuna ilişkin bilgilerin devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamayacağını hükme bağlıyor. Tanıklık konusu bilgilerin devlet sırrı niteliği taşıması halinde tanık, sadece mahkeme tarafından dinlenebilecek.
İlk kez devlet sırrının mahkemeye karşı gizli tutulamayacağını hükme bağlayan bu madde alt sınırı 5 yıl veya daha fazla olan suçlarla ilgili olarak uygulanacak.
Komisyonda konuşan Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Türkiye’de şimdiye kadar pek çok şeyin devlet sırrı ve ticari sır gibi kavramlara dayanılarak örtbas edildiğini belirterek, geçmişte Meclis’in başvurularının dahi devlet sırrı gerekçesiyle dikkate alınmadığını söyledi. Çiçek, devlet sırrıyla ilgili düzenlemede devletin güvenliği ile kişi hak ve özgürlükleri arasında dengenin gözetilmesi gerektiğini belirterek, “Bu konuda iki tereddüt ortaya çıkıyor. Devletin güvenliği ve düzenin korunması açısından devlet sırrının belli bir koruma altında olması, her şeyin ifşa edilmemesi gerekiyor. Buna karşılık suçluların ortaya çıkarılması noktasında devlet sırrının arkasına sığınılmasının engellenmesi de son derece önemli.” dedi. Bakan Çiçek, bu konunun düzenlenmesi zor bir alan olduğunu belirterek bakanlık olarak devlet sırrı ve ticari sır konusunda ayrı bir kanun tasarısı hazırladıklarını sözlerine ekledi. Maddenin görüşülmesi sırasında söz alan CHP Niğde Milletvekili Orhan Eraslan, yapılan bu düzenlemenin devletin güvenliğini ilgilendiren sırların ortalığa saçılması gibi bir sonuca yol açabileceği yönündeki endişesini dile getirdi. AK Parti Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ise Susurluk kazasından sonra ortaya çıkarılan çete üyelerinin devlet sırrının arkasına sığınarak aklanma yolunu tercih ettiklerini hatırlatarak, “Devletin suça dair bir sırrı olamaz.” dedi. Ceza hukukçusu İzzet Özgenç de bu düzenlemeyle devletin güvenliğine ilişkin bilgilerin ortalığa saçılmasının söz konusu olmayacağını savunarak suç olgusuna ilişkin belgelerin devlet sırrı gerekçesiyle mahkemeden kaçırılmasının önüne geçmek istediklerini açıkladı.
Bilirkişi kirliliğine çözüm
Komisyon, CMUK Tasarısı’nın görüşülmesi sırasında en fazla bilirkişi kirliliği üzerinde durdu. Çiçek, yargıya ilişkin iddiaların özünde bilirkişi kirliliğinin yattığına dikkat çekerek, CMUK’un kabul edilmesinden sonra ilk ele alınacak tasarılardan birinin bu olduğunu söyledi. Bilirkişi sorununun sadece yasalarla çözülemeyeceğini belirten Çiçek, “Ben belirli konularda uzman olmuş, belli noktaya gelmiş insanlarla ilgili düzenleme yapmaktan şahsen utanıyorum. Ama maalesef Türkiye bu noktadadır.” diye konuştu. Ceza davalarında bilirkişi olacak kişilerin adli yargı adalet komisyonları tarafından liste halinde belirlenmesine ilişkin değişiklik, tartışmaların ardından benimsendi.
Komisyon, tasarının tanıkların çağrılmasıyla ilgili maddesindeki cumhurbaşkanının tanıklığına ilişkin fıkrada değişiklik yaptı. Önergeyle yapılan değişikliğe göre cumhurbaşkanı kendi takdiriyle tanıklıktan çekinebilecek. Tanıklık yapmak isterse beyanı konutunda alınabilecek, isterse açıklamasını yazılı olarak gönderebilecek.
(ZAMAN)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:21