Gündem
  • 3.4.2006 16:37

DYP GENEL BAŞKANI AĞAR'DAN 'TERÖR' AÇIKLAMASI

MUAMMER TAN
ANKARA - DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Türkiye'nin hiçbir zaman kanunsuzluğa teslim olamayacağını ve meselelerini demokrasi temelinde çözeceğini belirterek, "Türkiye, demokrasi, hukuk ve güvenlik dediğim üçgenin birbiriyle çelişkiye düşürmeden bu zorluğun altından kalkmasını bilebilmesi lazım" dedi.
DYP Genel Başkanı Ağar, Türk Tabipler Birliği İkinci Başkanı Mesut Bakkalcı ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerini parti genel merkezinde kabul etti. Ağar, kabulün ardından, gazetecilerin soruları üzerinde son günlerde yaşanan olayları değerlendirdi. "Belediye otobüsü yakıldı ve 3 kişinin ölümüne neden olundu. Zanlılar yakalanamadı. Bunlarla bir mesaj mı verilmeye çalışılıyor" sorusuna Ağar, zanlıların yakalanacağından tereddüdü olmadığını belirterek, "Terörist metotlar bellidir, bu metotlara ilişkin alınacaklar, yapılacaklar bellidir ve bu faillerde yakalanır, hiç birisi cevapsız kalmaz. Ama giden canları kim geriye getirecek? Bunun bir cevabı yoktur" dedi. "Bizim meselemiz Türkiye'de canların kaybolmayacağı bir Türkiye yapabilmektir" diyen Ağar, "Türkiye çok daha büyüklerini çok daha zorlarını aşmıştır. Bunu da aşar. Türkiye'nin büyüklüğü buna muktedirdir, kafi gelir" diye konuştu. Yaşanan olaylara ilişkin gerek Güneydoğu Anadolu'dan gerek başka şehirlerden çok sayıda esnaf kuruluşu temsilcisinin kendisini telefonla arayarak, üzüntülerini, sıkıntılarını ve umutsuzluklarını dile getirdiğini ifade eden ve onlara 'her acı olayın ardından bir başka umudu yeşertmek' gerektiğini söylediğini belirten Ağar, "Türkiye hiçbir zaman kanunsuzluğa teslim olamaz. Türkiye çaresiz değildir, Türkiye'nin çaresi vardır ve Türkiye bütün bu sıkıntıların hepsini demokrasi temel zemininde çözecektir. Türkiye'de demokrasinin dışında hiçbir çözüm yoktur. Suçu, suçluyu ve vatandaşı ayırt etmesini bilen anlayış kararlı bir irade biçiminde ortaya çıktığında Türkiye'de hiç kimsenin yasadışı eylemler yoluyla Türkiye'de hiçbir yere, hiçbir noktaya, hiçbir makama hiçbir şey dayatmaya hiç kimsenin gücü yetmez. Herkesin bu gerçeğin bilincinde olması lazım. Bu bakımdan bunların süratle geçebilmesi için gerekli kararlı tedbirlerin alınması, bir yandan da meseleyi dar bir güvenlik çemberinin dışında geniş bir sosyo-psikolojik alanla, sosyoekonomik alanda gören, kavrayan bir anlayışın da hakim olmasını temenni ediyorum" şeklinde konuştu.
Ağar, sorunun çözümü noktasında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan bütün insanların, bu acıların bir daha yaşanmaması için yüksek bir irade sahibi iken, hükümette bu iradenin bulunmadığını ve 3.5 seneyi boşu boşuna geçirdiğini savundu. Yaşanan olaylara yönelik son bir hafta içinde kaç telefon aldığının sorulması üzerine Ağar, "Çok sayıda telefon aldım. 50 civarında telefon var. Telefonumda mesajlar var. Hükümet biliyor, meraklılar da o işlere, mesajlardan okusunlar, ne olduğunu görürler" karşılığını verdi.

"İKİ KANUN MADDESİYLE HER ŞEY SİHİRLİ DEĞNEKLE DEĞİŞMEZ"
"Terör yasa tasarısı ile ilgili tartışmalar yeniden alevlendi. Sizce son olaylar çerçevesinde bu yasa ağırlaştırılmalı mı?" yönündeki bir soru üzerine Ağar, meseleye dar bir çerçeve yerine geniş bir perspektiften bakmak gerektiğine işaret ederek, "İki kanun maddesiyle her şey sihirli değnekle değişmez. Asıl olan bu hükümetle 30 tane kanun da çıkartsanız bir şeyin değişmeyeceği anlaşılmıştır. Değişen bir şey yok. Meseleyi küçük bazı kanun maddeleri değişikliğine kilitlememek lazım. O da bir hata olur" diye konuştu. Ağar, Türkiye'nin, demokrasi, hukuk ve güvenlik denilen üçgenin, birbiriyle çelişkiye düşürmeden bu meselenin altından kalkması gerektiğini vurguladı. Ağar, "Sizin bir güvenlik geçmişiniz de var. Bu son olaylarda güvenlik zafiyeti görüyor musunuz? Siz bugün başbakanlık koltuğunda otursanız nasıl bir önlem alırsınız?" şeklindeki bir soru üzerine, "Öncelikle bu mesele, Türkiye'yi yönetme iddiasında olan her kim olursa olsun birinci meselesidir. Bu meseleyi çözmeyen bir iradenin hükümet olarak yola devam edebilmesi mümkün değildir. Ben tabii meseleye siyaseten geniş anlamda bakarım. Güvenlik zafiyetini falan değerlendirmek benim işim değildir. Onların hepsi geçmişte kaldı. Her olayın kendi içinde yaşadı şartlar ve zaman silsilesi vardır. Ben hiçbir güvenlik amirini veya memurunu muhatap almam. Onlar mutlaka ellerinden gelen iyi niyet içerisinde gayretlerini göstermeye çalışıyorlar. Benim muhatabım siyasettir, siyasetçidir. Onun değerlendirmesini kendi yetkili üstleri yapacaktır. Burada meseleye bizim zafiyet açısından bakışımız, siyasi irade zafiyeti vardır. O çok açık ve net bir şekilde görülmektedir. Güçlü bir siyasi irade güçlü tedbirler paketini de her yönüyle kendiliğinden ortaya getirir. Yoksa canı pahasına görev yapan güvenlik güçlerini tenkit etmek benim işim değildir" cevabını verdi.
"Başbakan Erdoğan, İstanbul'da bir toplantıda 'Türkiye'nin AB'ye girme gibi bir derdi yok' dedi. Bugüne kadar hükümetin programlarıyla başbakanın bu beyanı sizce bir çelişki arz etmiyor mu?" sorusuna Ağar, başbakanın açıklamalarının büyük bir çelişki ortaya koyduğunu bildirdi. "AB'de yapılanları iç politikada alet amacıyla yaparsanız bugün böyle bir lafta da söyleyebilirsiniz" diyen Ağar, "Kıbrıs meselesi başta olmak üzere bütün alanlarda ortaya konan sıkışma alanında bir an evvel seçimden kaçmanın işaret fişekleri olarak görülmektedir. Zorlanmaya başlanmışlardır. Bu, hükümetin gücünün ve kondisyonunun her meselede olduğu gibi AB sürecinde de işi sonuca götürecek ağırlıkta olmadığını hükümet tarafından dolaylı olarak itirafıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 09:07

İLGİLİ HABERLER